Yael Profeta

Yael Profeta

Tüm Yazıları

Konu okul, ders, ödev oldu mu, sorun çıktığı noktada, hemen hemen her anne babanın, kendine göre geliştirdiği farklı yöntemleri, taktikleri ve başa çıkma stilleri vardır. Ancak çok az anne - baba çocuğunun tüm okul yaşantısını sorunsuz geçirebilir. Bir çocuğun, büyümenin her dönemini kapsayan tüm okul yaşantısında hiç sorun yaşamamasını beklemek gerçekçi değildir. Bazı sorunlar okulda çözülebilir, bazıları için evde desteğe ihtiyaç vardır ve hiçbir türlü başa çıkılamayan sorunlarda uzmanlara başvurulmaktadır.

Haberin Devamı

OKUL YOLU ÇOCUK İÇİN SORUN DOLU
Derste dalgınsa
Çocuklarda en sık görülen durumlardan birisi, derslerde dalgın olmalarıdır. Bu dalgınlığın birçok nedeni olabilir. Evde yaşanan bir durum, arkadaşlarla ilgili olumlu ya da olumsuz bir olay, öğretmene karşı tavır alma ve onun dersiyle ilgilenmediğini gösterme ya da sadece can sıkıntısı. Bu durumda, mutlaka çocuğun hatırını sorabilmek ve dalgınlığın sebebini konuşabilmek gerekir. Birçok durumda olduğu gibi, can sıkıntısı geçen çocuk, yeniden canlanır ve problem olarak görülen davranış biçimi ortadan kalkar.

Konsantrasyon bozukluğu
Son dönemlerde moda olan bu terim, maalesef anlamını aşan bir kolaycılıkta kullanılıyor. Çocuklarda ‘bozukluk’ olduğunu söyleyebilmek için, sadece derslerde değil, en sevdiği bilgisayar oyununu oynarken ya da en sevdiği çizgi filmi izlerken bile konsantre olamaması, sıkılması ve oyunu yarım bırakması söz konusudur. Eğer bu durumlarda bir güçlük yaşanmıyorsa, dikkat eksikliğinden değil, motivasyon eksikliğinden söz edilebilir ve bunun üzerinde durulmalıdır.


ÖĞRETMENLERLE İLİŞKİLER
Bazı durumların sadece okulda, çocukla öğretmen arasında yaşanabilmesine izin vermek gerekir. Örneğin, öğretmenin “Sınıfta çok konuşuyor, başkalarının da dikkatini dağıtıyor” şikayeti sık karşılaşılan durumlardan birisidir. Ancak evdeki ebeveynin uzaktan kumandayla duruma müdahale edebilmesi mümkün değildir. Çocuk, sınıf içindeki bu türden bir davranışıyla üç gün sonra evde anne ya da babasından bunun yanlış olduğuna ve böyle davranmaması gerektiğine dair söyledikleri arasında bağlantı kursa da, davranış değişikliği olmaz. Çünkü her çocuk okulda nasıl davranması gerektiğini bilir. Nelerin doğru nelerin yanlış olduğunu bilir ve sürekli ‘azar işiten çocuk’ olmak istemez. Burada öğretici olmak değil, yine çocuğun ihtiyacını anlayabilmek önemlidir.


DERS ÇALIŞMA STİLİNİ KENDİSİ BELİRLESİN
Derslerinde ortalamanın üzerinde başarılı olan çocuğa daha çok çalışması ya da nasıl çalışması gerektiğine dair yapılan zorlamalar yıpratıcıdır. Her kişinin kendine özgü bir ders çalışma stili vardır. Kimi çocuk okuldan gelir gelmez, kimi akşam yemeğinden sonra, kimi sabah daha erken kalkarak çalışır. Kimi çocuk yazarak, kimi çocuk molalar vererek, kimi çocuk da müzik dinleyerek çalıştığında daha verimli olur.
Ders çalışma stilini belirlemek ebeveynin işi değildir. Onu tek ilgilendiren sonunda notların iyi olmasıdır. Çocuğun “Yeterince iyi değilsin, hep daha iyisi olabilir” yerine kendisini iyi ve başarılı hissedebilmesi daha motive edicidir.



ANNE-BABA OKULU NE SIKLIKTA ZİYARET ETMELİ?
Çok özel bir durum olmadıkça, anne-babanın sadece veli görüşme zamanlarında okula gitmelerini tercih etmekteyiz. Bunun dışında her hafta öğretmenlerle görüşmelerde bulunmak çocukla ilgilenmek değildir. Okuldaki kendilerine ait yaşantılarında, çocukların bazı durumları kendi kendilerine halletmelerine fırsat tanıyabilmek gerekir.


SABAH OKULA MUTLU GİTMEK ÖNEMLİ
Bir akşam önce ne yaşanmış olursa olsun, çocuğun sabah kalktığında, gereksiz telaş, azarlar ve öğütler yerine okula neşeli ve mutlu gidebilmelerini sağlamak önemlidir. Sabah tartışmaları yerine gülerek okula giden çocuklar, olumsuz durumları da daha kolay toparlayabilir.