‘Yeni sultan demeleri büyük gurur’

Müzik dünyasına ‘Göster Göster’ parçasıyla adım atan Caroline Yılmaz, ‘Kusura Bakma’ ve ‘Canı Sağolsun’ eserleriyle yolculuğuna devam ediyor. Bir yandan da iş hayatını sürdüren şarkıcıyla, projelerini, Türkan Şoray’a benzerliğini ve  Yeşilçam’a olan sevgisini konuştuk.

Caroline Yılmaz kimdir? Biraz hikayenizden bahseder misiniz?

İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden dereceyle mezun oldum. Müziğe çocukluğumdan beri ilgi duyuyorum. 3-4 yaşımda beste yapıp, şarkı yazıyordum. Babam iş insanı, amcalarım politikacı... Çalışma hayatı içerisinde yetiştiğim için ticarete hep merakım vardı ve uzun yıllar oraya ağırlık verdim. 2019’da da dinleyicilerimizle tanışıp, hayatımın en mutlu yıllarına girdim.

Müziğe geç adım attığınızı düşünüyor musunuz?

Hobi olarak müzik dünyasının içinde bulunmaya çalıştım ama şunu biliyordum ki önce ayaklarımın üzerinde durmalıydım. Bir müzik yapımcısı ne yapar, bunu anlamam gerekirdi. İşin mutfağını anlamadan sahnesine çıkamazdım. Caroline artık bir marka... Henüz bir yıl oldu ama biraz hızlı koştuk, ilerledik.

Bir yandan da iş hayatına devam ediyorsunuz...

Mezun olduktan sonra Almanya’nın en büyük medya holdinginde çalışmaya başladım. Kısa bir süre sonra Türkiye departmanında üst düzey yöneticilik teklifi aldım. Dokuz yıl aynı yerde çalıştıktan sonra farklı şirketlerde üst düzey yönetici olarak iş hayatıma devam ettim, CEO danışmanlığı yaptım ve ardından şirketimi kurdum. Şimdi de farklı sektörlerde yatırımlarımız var. Erol-Varol Kaynar ortaklarım. Onlarla ayrı bir şirketimiz var, bir de müzik ve film yapımcılığına yöneldim.

Nasıl bir patronsunuz?

Patron gibi davranmayan, liderlik yapan biriyim. Patronluk yaptığınız zaman çalışanlarınızla aranıza mesafe koymuş oluyorsunuz.

Sizi Türkan Şoray’a benzetiyorlar, bu benzerlik hep var mıydı yoksa bir imaj çalışması mı?

Aslında hep benzetiyorlardı. Sarışın olduğum dönemlerde de “Brigitte Bardot gibi” diyorlardı. 70’lerin saç ve makyajını yapmayı seviyorum. Yani özel bir imaj çalışmam olmadı, normal halim bu. Ama benzerlikle ilgili yorumlar mutlu ediyor. ‘Yeni Sultan Caroline’ demeleri büyük gurur.

Klipleriniz Yeşilçam esintili. Bu konsept nereden çıktı?

Yeşilçam huzurdur, saflıktır ve aslında çocukluğumuzdur. Bu nedenle Yeşilçam’ı ve nostaljiyi bugüne getirerek, modernize etmeyi seviyorum. Cüneyt Arkın geçenlerde, “İnsanı Yeşilçam’a geri götürüp, sonra elinden tutup bugüne getiriyorsun” dedi. Projemizin amacı tam olarak buydu. Yeşilçam’ın en çok dinlenen beş şarkısını da YouTube kanalımıza akustik olarak yükledik.

Sırada neler var?

Yaza hem televizyon hem de müzik alanında ilginç projeler geliyor. Örneğin, eski Yeşilçam filmlerinde assolistler sadece görüntüleriyle playback yaparak yer alıyorlardı, ama biz o rolü gerçeğe dönüştürüyoruz. İlk defa karşılarında gerçek bir Yeşilçam assolisti görecekler. Yakında sahne çalışmalarımız başlayacak.

TV programı sizin için nasıl bir tecrübe oluyor?

‘Caroline Show’ umduğumuzdan çok daha hızlı koşuyor.

Farklı sektörlere yatırımları olduğunu söyleyen Caroline Yılmaz, çalışma arkadaşları Özlem Barokas ve Cem Caner’le...

‘Cüneyt Arkın’dan destek görmek mutlu etti’

Bir yıllık süreçte hayallerinizin ne kadarını gerçekleştirebildiniz?

İki yıla yaydığımız tüm hayallerimizi bir senede gerçekleştirdik. Sezen Aksu, Ozan Doğulu, Cihan Okan ve Erhan Bayrak gibi kıymetli isimlerle çalıştık. Özellikle Cüneyt Arkın gibi dev bir isimden destek görmek beni çok mutlu etti. Serdar Ortaç’la düet yaptığımız son şarkım ‘Canı Sağolsun’dan da istediğimiz etkiyi aldık. Sözü ve müziği bana ait. Serdar parçamı çok beğendi, “Beraber okuyup, klip çekmeliyiz” dedi. Yarattığımız sinerjinin de beğenilmiş olması mutlu etti.

Özel hayatınız hiç bilinmiyor. Orada da bir gizem mi söz konusu?

Olmadığı için bilinmiyor olabilir mi (gülüyor)? Benim ailem bu konularda çok hassas, olursa ancak ciddi bir ilişki olabilir. Onun için de takdir edersiniz ki emek ve zaman harcamak gerekiyor.