
Tavrına hayran olunan cumhuriyetin divası: Müzeyyen Senar
Hayatımıza, masalarımıza, duygularımıza konuk olan klasik Türk musikisinin en büyük yorumcularından Müzeyyen Senar'ı, ölümünün yıl dönümünde sevgi ve özlemle anıyoruz.

Tavrına hayran olunan cumhuriyetin divası: Müzeyyen Senar
Hayatımıza, masalarımıza, duygularımıza konuk olan klasik Türk musikisinin en büyük yorumcularından Müzeyyen Senar'ı, ölümünün yıl dönümünde sevgi ve özlemle anıyoruz.

Büyük üstatların yanında yetişti
Müzeyyen Senar müzik eğitimine, Anadolu Musiki Cemiyeti'nde, kemençe üstadı Kemal Niyazi Seyhun Bey ve udi Hayriye Hanım gözetiminde başladı.
Güçlü bir sese sahip olan bu kız çocuğunun ünü yayıldıkça, hafız Sadettin Kaynak, Selahattin Pınar, Lemi Atlı, Mustafa Nafiz Irmak gibi devrin önemli üstatları da ona dersler verdi, zamanın sevilen şarkılarının yanı sıra, kendi bestelerini de öğretip söylemesine yardımcı oldular.
Fotoğraf: Müzeyyen Senar ve annesi Zehra Hanım

"Atatürk dansa kaldırınca dizlerim titredi"
Atilla Dorsay’a verdiği bir röportajda Atatürk ile olan tanışmasını şöyle anlatıyordu Müzeyyen Senar:
"1936 sonbaharıydı. Dolmabahçe Sarayı'na gittik, sabaha kadar şarkı söyledik. Atatürk kitabı aldı, 'şunu oku, bunu oku' diyor. Sohbet yok, hep şarkı söyledik. Rakısı, leblebisi, sigarası önünde. Çok da rakı içmiyordu. Sonra 1937'de gittim. Selahattin Pınar geldi, 'Bursa'ya Ata'ya gidiyoruz' dedi. Tuvaletler filan aldım, gittik. U şeklinde masalara oturmuşlardı. Yine saatlerce şarkılarımızı söyledik. Ertesi gün Belediye Sarayı'na gittik, Merinos Fabrikası'nın açılış törenleri vardı. Bu kez beni yuvarlak masaya davet etti, iltifatlar etti. Sonra dansa kaldırdı. Ben dans bilmiyorum ki... Dizlerim titredi. Anladı bilmediğimi. Orada nasıl ölmedim, bilemiyorum."

Bir ömür taşıyacağı saç modeli Atatürk'ten yadigar
İşte Müzeyyen Senar'ın Atatürk'le tanışma hikayesi...
Atatürk'ün yaveri, "Müzeyyen Senar Hanım huzurlarınızda" dedi. "Beyefendi de kocası" diye ekledi. Atatürk "Öyle mi? Pek güzel. Gel bakalım hanım kızım. Otur şöyle yanıma" dedi. Sağ tarafına bir sandalye çektiler. Çekine çekine sandalyenin ucuna ilişti Müzeyyen. Atatürk heyecanını anlamış olacak ki, "Otur bakalım. Çekinme. Eğer böyle yaparsan o güzel sesini nasıl dinleriz?" dedi. Müzeyyen'in yüzüne dönüp baktığında "Aaa! Bu saçlarının hali ne?" deyip yavere işaret etti. Kulağına bir şeyler fısıldadı.
Yaver "Lütfen beni takip ediniz Müzeyyen Hanım" dedi. Salondan çıkıp siyah mermerlerle kaplı büyük bir banyoya gittiler. Müzeyyen birden korkuya kapıldı. Yaver, "Merak etmeyin efendim, berberimiz sadece sizin saçınızı ve eşinizin bıyığını kesecek" dedi.
Müzeyyen Senar'ın sonradan öğrendiğine göre, Atatürk ensesine topladığı saçlarını beğenmemişti ve modern bir görünüm alması için saçlarını kestirmesini istemişti. Nitekim berber saçlarını alagarson kesti. Birden görünümü değişti. Eşi Ali de bıyıklarını kestirdi.
Biraz sonra tekrar Atatürk'ün huzuruna gittiklerinde, "İşte şimdi mükemmel oldu. Ver bakalım şu koltuğunun altındaki defteri. Herhalde şarkı defteridir, değil mi?" diye sordu. Müzeyyen Senar defteri uzattı.
Atatürk, Tatyos Efendi'nin hicazkâr şarkısını seçti: "Mâni oluyor halimi tâkrire hicâbım."

Kekemeliği yenmek için şarkı söylemeye başladı
Röportajlarında kekemelik problemi nedeniyle şarkı söylemeye başladığını sık sık dile getiren Müzeyyen Senar, bir dönem annesinden tuzluğu bile şarkı eşliğinde istemiş.

Sinema yılları
Müzeyyen Senar 1940’lı yıllarda sinemaya adım attı. ‘Kerem ile Aslı’ adlı filmde başrol oynadı. Daha sonra 1960’larda ‘Ana Yüreği’ ve ‘Sevgili Hocam’da rol aldı. 1976’da rol aldığı son filmi ‘Analar Ölmez’de kendi hayatını canlandırdı.

"Bir defa aşık oldum"
Başından birkaç evlilik geçen Müzeyyen Senar, bir dönem Suudi Arabistan sefiri ile hayatını birleştirerek ‘sefire’ oldu. Hükümetin, sanatçı olduğu için bu evliliğe izin vermediğini söyleyen Senar, o yılları Savaş Ay’a verdiği bir röportajda şöyle anlattı:
“Bir defa aşık oldum, Suudi Arabistan sefiriydi. Evlendik sefire oldum. Ben şarkıcıyım diye hükümeti istemedi, ayırdı bizi.”

Zeki Müren'i o keşfetti
Müzeyyen Senar ile Zeki Müren 1948'de Bursa'da tanıştı. 1956'da Senar, Bebek Gazinosu'nda program yaparken Zeki Müren gelip kendisini kadrosuna alması için ricada bulundu.

"Sessizliği kendi hanesine yazan bir ses..."
Cemal Süreya ise '99 Yüz' adlı kitabında Müzeyyen Senar'ı şöyle tarif eder:
"Son 40-50 yıllık evre içinde yek doğurgan ses Müzeyyen Senar'dır. Anaç, mırıltılı, daha çok mırlama sözcüğüyle tanımlanabilir bir ses. Renginden değil, kıvamından söz edilebilir. Söyleve karşı 'haz' cephesini açar. Yavaşça sağına sağına, soluna soluna dönen, noktalama işaretlerini kaldıran, sessizliği de kendi hanesine yazan bir ses..."