Pazar200 milyon kilometrelik yalnızlık

200 milyon kilometrelik yalnızlık

06.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

NASA Dünya’dan yaklaşık 200 milyon kilometre uzaktaki Mars’a yapılacak ilk seyahatin kusursuz geçmesi için çalışıyor. Bunun için dünyada uzay benzeri bir ortam yaratılarak altı kişi, bir yıllığına 11 metre genişliğinde bir kapsüle kapatıldı

200 milyon kilometrelik yalnızlık

Bu dünyadan alıp başımı gitsem diye düşünmek için yeterince sebebimiz var. Bir yere gitmiyorsak, bu kalmayı seçtiğimiz için. Bir de gerçekten Dünya’dan ayrılıp uzaklara, belki de bir daha dönmeyecek kadar uzaklara gidecekler var. Onların da sebebi, tıpkı bugüne kadar insanlık adına kendini feda eden, yaşamını ortaya koyan onca yürekli insanla aynı: İnsanlığı bir adım ileri taşımak.

Haberin Devamı

Bu süreçte akıl sağlığını yitirme ihtimali yüksek

21’inci yüzyıldayız, teknolojinin ve bilimin doruğunda. Gözünü kırpmadan kendini bilinmezliğe atan bilim insanlarının torunları için bugün şartlar çok daha başka, çok daha güvenli. Fakat heyecan dozu hiç de farklı değil. Eskiler, keşfedecekleri topraklara Yeni Dünya’lar demişti. Biz ise yeni bir gezegeni keşfetmeye gidiyoruz.

Amerika’da, uzay çalışmalarının öncüsü NASA (Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi), 10-15 yıl içinde Mars’a yapılacak ilk seyahatin kusursuz geçmesi için durmaksızın çalışıyor. Mars seyahatinin en zorlu kısmı, astronotların en az üç yıl boyunca küçücük bir kapsüle hapsolacak olmaları. Bu durum fizyolojik ve psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor. Üstelik bu seyahatin yolcuları Mars’a sadece ayak basmaya değil, gelecekte kızıl gezegeni kolonize etmemizi sağlayacak araştırmalar yapmaya gidiyor.

Haberin Devamı

Astronotların bu uzun ve zorlu süreçte akıl sağlığını yitirme, aşırı yalnızlık, isyan ve ümitsizlik gibi duygulara kapılma olasılığı hayli yüksek. Bir de üstüne yerçekimsiz ortamın, güneşsizliğin yarattığı fiziki sorunlar ekleniyor. Bunlara hazırlıklı olmak adına bilim insanları Dünya üzerinde benzer ortamlar yaratarak bu koşullara ne kadar dayanabileceğimizi anlamaya çalışıyor.

Geçtiğimiz hafta gündeme gelen, altı bilim insanının Hawaii’deki Mauna Loa Yanardağı’nın yamacındaki kubbeye bir yıllığına kilitlendiği HI-SEAS IV adlı proje, Amerika’nın gerçekleştireceği en uzun süreli deney olarak kayda geçti.

Üç kadın ve üç erkekten oluşan bilim ekibinin lideri, 10 gün önce temiz havayı son kez içine çekerek kendilerini kubbeye kapatan kilidin manivelasını çevirdi. Güneşin radyoaktif etkilerinden korunmak için her yanı kapalı olan kubbenin tek ve küçücük penceresinden dışarı baktıklarında yalnızca lav kalıntıları, alabildiğine kızıl bir toprak ve uzaklardaki yanardağı görebiliyorlar.

İçeride bilim çalışmalarının haricinde kullanabilecekleri pek eşya yok. Yan yana dizili çalışma masaları ve içinde sadece bir uyku tulumunun bulunduğu bitişik nizam, hap gibi odaları var. Enerji kaynakları sınırlı; güneş enerjisi ne kadar yeterse. Hava yalnızca filtrelerin süzebildiği kadar temiz. Su ise çok kısıtlı, haftada yalnızca altı dakika duş alma hakları var. İnternet bağlantıları bulunuyor fakat Mars ile Dünya arasındaki mesafeden dolayı mesajlar 15-20 dakika gecikmeli gidip geliyor.

Haberin Devamı

Bu fedakar ekibin hayali gelecekte kızıl gezegene ayak basmak değil. Onlar, Mars’taki geleceğimizi inşa etmek için çalışıyor. Ekip lideri ve tohum bilimci Carmel Johnston, yapay ışık altında yemek üretimini inceleyecek. Mimar Tristan Bassingthwaighte doktorasını tamamlıyor ve Mars’ın sıra dışı iklim koşullarında yaşamı kolaylaştıracak ortamların nasıl düzenlenebileceğini araştıracak. Astrobiyoloji uzmanı Cyprien Verseux, canlı organizmaları ve bakterileri kullanarak Mars’taki kaynakları insan kullanımına uygun ürünlere dönüştürebilmeyi inceleyecek.

Gün yüzü görmeyecekler

Alman fizikçi ve mühendis Christiane Heinicke, jeofizik alanında incelemelerde bulunacak. Deneyimli bir pilot olan Andrzej Stewart daha önce NASA’nın gezegenlerarası uçuşlarını kontrol eden ekiplerde görev almış. Ekibin sağlığından sorumlu üye Sheyna Gifford ise bir doktor ve aynı zamanda gazeteci. Deneyin psikolojik etkilerini gözlemleyecek ve dış dünyaya bildirimlerde bulunacak.

Haberin Devamı

365 gün boyunca Dünya’yı 200 milyon kilometre (Mars ile Dünya arasındaki ortalama mesafe 200 ila 225 milyon kilometre olarak telaffuz ediliyor; yörüngeye bağlı olası en yakın mesafe 54.6 milyon, en uzak 401 milyon kilometre) geride bırakmanın ne demek olduğunu anlayacak ekip, dışarıya yalnızca ağır ve hantal uzay giysisiyle çıkabilecek. Sadece kendi yetiştirebildikleri bitkileri ve yanlarındaki peynir tozu ile konserve ton balıklarını yiyecekler. 11 metre genişliğinde, 6 metre yüksekliğindeki kubbelerinde kendileriyle baş başa kalamayacaklar ve pek az gün bir diğerinden farklı geçecek. Yani bizim deyimimizle uzun süre gün yüzü görmeyecekler. Fakat biliyorlar ki döndükleri gün, sayılı bilim insanına nasip olan o hisle yüzleri kocaman gülecek.

Haberin Devamı

Gemide karşı cins uğursuzluk mu?

Daha önce Rusya, Çin ve Avrupa Uzay Ajansı’nın Mars 500 isimli ortak projesinde altı erkek, 520 günlüğüne yine küçük bir uzay modülü simülasyonunda yaşamıştı. Bilim insanları tam bir ekip ruhu sergileyip birbirlerini motive etmiş ve pek çok zorluğun üstesinden gelmişti.
Biosphere 2 adlı bir başka deneyde ise kadın ve erkek karışık sekiz kişilik bir bilim ekibi, iki yıl boyunca daha büyük bir alanda kapalı kaldı ve zamanla keskin ruh hali değişimleri sergilediler. Kontrol merkezine güvenleri azaldı, birbirleriyle pek konuşmaz oldular ve depresyona kapıldıkları gözlendi.

“Sorunlar ve uyumsuzluk kaçınılmaz”

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Harma (İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Psikoloji Bölümü)

Sosyal ilişkide olmak bizim için hayati öneme sahip. Bu tür izole ortamlarda kalan insanlar, fiziksel ve psikolojik sorunlardan muzdarip olabiliyor. Yeterli sosyal etkileşimin olmadığı ortamda kişilerarası sorunlar ve uyumsuzluk kaçınılmaz. Kapalı kalmanın yarattığı çaresizlik hissinden kaynaklı duygusal iniş çıkışlar da yaşanabiliyor. Benzer şekilde uyku ve dikkat bozuklukları, mantıksal akıl yürütme sorunları da cabası. Ancak uzun vadeli hedefler bu kalıcı ve yıkıcı etkileri azaltabilir. Sosyal psikoloji çalışmaları, uzun vadeli hedef ve ideallerin anlık sıkıntıların acısını dindirmede (hem psikolojik hem fiziksel) etkili olduğunu söylüyor. Dolayısıyla, büyük misyonu tamamlayacağı konusunda inancı tam olan bir astronot yüksek ihtimalle bunların üstesinden gelebilmek için eğitilmiş olacaktır.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler