Pazar“Adli sürecin travmasını minimuma indiriyoruz”

“Adli sürecin travmasını minimuma indiriyoruz”

17.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

İstismar mağduru çocukların hukuki işlemlerinin tek bir yerden tamamlanmasını sağlayan Çocuk İzlem Merkezleri’nden Bakırköy’de olanını gezdik. Merkezin sorumlularından Doç. Dr. Kadriye Kart Yaşar “Amacımız adli sürecin o soğuk ve travmatize edici kısmını mümkün olduğu kadar minimuma indirmek” diyor

“Adli sürecin travmasını minimuma indiriyoruz”

Son haftalarda neredeyse her güne bir çocuk istismarı haberiyle uyanıyoruz. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün ortaya koyduğu tablo da iç açıcı değil. Verilerine göre 2014 yılında açılan dava sayısı 18 bin 104’e ulaşmış. Aslında mağdur çocuklar için en zoru da bu dava süreçleri. Hali hazırda büyük bir travma yaşamış olan çocuğun, dava sürecinin başlatılabilmesi için karakoldan hastane koridorlarına, oradan savcı karşısına, sonra mahkeme salonuna sürüklenmesi, defalarca ifade vermesi psikolojisini bir daha toparlanamayacak hale getirebiliyor. Yetkililer bu durumu çözmek için ilk adımı 2012’de Çocuk İzlem Merkezleri’ni kurarak atmış. Kısaca ÇİM olarak bilinen merkezlere getirilen çocuklar sadece bir defa ifade veriyor, geri kalan her şeyi merkezle işbirliği içinde olan sorumlular yürütüyor; savcısından psikiyatrına kadar...
Türkiye’de şu an 27 adet Çocuk İzlem Merkezi var. Bunların 4 tanesi İstanbul’da hizmet veriyor. Gizlilik unsuru dikkate alınarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastane ve kurumlarda yer alsalar da herhangi bir tabelaları bulunmuyor. Bu merkezlerdeki işleyişi yakından öğrenmek için İstanbul’daki Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi bünyesinde bulunan ÇİM’in yolunu tuttuk.
Görüştüğüm tüm yetkililer söze “keşke” ile başlıyor: “Keşke tüm bunlar hiç yaşanmasa.” Mağdur çocuk ve ailelerinden sonra yaşanan olaylardan en çok etkilenenlerden biri de onlar. Görüşmelerimin sonuna doğru bir haber geliyor: “Yeni vaka var.” Bir anda buz kesiliyoruz. Elimi kolumu nereye koyacağımı bilemiyorum. Personel, yeni gelen vakanın yardımına gitmek için odadan ayrılıyor. Foto muhabiri arkadaşım ve ben gizlilik sebebiyle istismara uğrayan çocukla karşılaşmamak için birkaç dakika daha odada bekletiliyoruz. “Keşke” diyoruz içimizden: “Keşke tüm bunlar hiç yaşanmasa...”

Haberin Devamı

“Adli sürecin travmasını minimuma indiriyoruz”


“7 gün 24 saat hizmet veriyoruz”
Dr. Mehtap Arslan Delice
“Adli sürecin travmasını minimuma indiriyoruz”

(ÇİM’den Sorumlu Başhekim Yardımcısı)
Merkezimizde Sağlık Bakanlığı’nın ÇİM’de çalışacak personel için açtığı sertifika programından geçmiş psikiyatri hemşiresi, sosyal hizmet uzmanı, psikologlardan oluşan bir ekip çalışıyor. Vakalar genellikle kolluk kuvvetleri tarafından ailesi eşliğinde ya da yalnız getiriliyor. Savcı ve adli tıp uzmanı çağrılıyor. Adli tıp uzmanı çocuğun fiziksel muayenesini yapıyor. Ses yalıtımlı ve aynalı odada adli görüşmeci çocukla görüşüyor, aynanın diğer tarafında savcı, polis, sosyal hizmet uzmanı, mağdurun avukatı, bazı durumlarda çocuk psikiyatristi görüşmeyi izliyor ve gerektiğinde adli görüşmeciden ek sorular sormasını isteyebiliyor.
Bu müdahaleyi yaparken çocuğun fark etmemesini sağlayacak tüm teknik donanım mevcut. Çocukla görüşülürken aileyle de ayrı bir görüşmeci görüşüyor. Bürokratik işleyişte birtakım aksaklıklar ya da çocuğun bir görüşmede bütün soruları cevaplayacak veri verememesi gibi sebeplerle süreç uzayabiliyor. İfadeler alındıktan sonra rapor hazırlanıyor ve savcılığa gönderiliyor. Çocuğu da çocuk psikiyatrisi kliniğimize yönlendiriyoruz. Ayrıca gece gelen vakalar da olabiliyor, bu durumda da ekip aynı prosedürü izliyor. Haftanın 7 günü 24 saat hizmet veren bir merkeziz.

“Çocuk bir defa ifade veriyor”
Doç. Dr Kadriye Kart Yaşar (Kamu Hastaneler Kurumu Bakırköy Bölgesi Genel Sekreteri)

ÇİM diye bir merkez yokken cinsel istismara uğrayan çocuklar kolluk kuvvetlerince hastanelerin çocuk kısımlarına getiriliyordu. Cinsel istismar olduğu anlaşılan çocuğun muayene edilmesi gerekiyor. Bu çocuk için çok zor bir süreç. Savcılığa götürülüyor, karakolda, hastanede tekrar tekrar durumu anlattırılıyor ve istismara uğrayan çocuğun örselenmesi tekrarlanıyordu. Oysa ÇİM’de çocuk başına gelen olayı bir defa ifade ediyor. ÇİM’den sorumlu savcıyla, adli tıp uzmanıyla muhatap oluyor ve tüm adli süreç burada toparlanıyor.
Gerekli bir hizmet ama gönül ister ki hiç vaka olmasın. Buranın yükü normal bir sağlıkçınınkinden farklı, ister istemez insanlar bunu evlerine de taşıyor. Burada amaç çocuğa nasıl yaklaşacağını bilen ve tekrar travmaya uğratmayacak bir yaklaşım sağlamak, adli sürecin o soğuk ve travmatize edici kısmını mümkün olduğu kadar minimuma indirmek. Merkezin bu hastane içinde olmasının, tedavinin ilerleyen sürecine büyük artısı var.

“’İstismara uğrayan çocuğun tüm hayatı mahvolmuştur’ gibi bir durum yok”
Doç. Dr. Gül Karaçetin
(Çocuk Psikiyatri Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu)

Psikiyatrik görüşmede ilk basamak olarak çocuğa suçlu olmadığını, istismarcının suçlu olduğunu söylüyoruz. Özellikle ensest vakalarında temel güven duygusu ciddi anlamda sarsılıyor. Uygun teknikle görüşülmesi, bunun anlatılması ve karşı taraf için de adli sürecinin başlamış olması çocuktaki hakkaniyet ve adalet duygularını onaran ve ruhsal iyileşme sürecini başlatan bir şey. Ailenin sürecin başından sonuna kadar çocuğun yanında olması çok önemli. Onlarla da psikiyatrik görüşme yapıyoruz. Vakaya göre değişmekle birlikte travmanın izlerini çok kısa sürede ortadan kaldırmak mümkün değil ancak “İstismara uğrayan çocuğun tüm hayatı mahvolmuştur” gibi bir durum da yok. Bu çocuklarda, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu gibi birtakım bulgular sıklıkla görülmekle birlikte uygun şekilde ele alındığında hayatlarını diğer çocuklar gibi iyi bir ruh sağlığıyla, gayet güzel sürdürebilirler.

“Odada konuştuğumuz her şey içimizde gömülü olarak kalıyor”
Hacer Tosunlar
(Uzman psikiyatri hemşiresi ve adli görüşmeci)

Görüştüğümüz çocuklarda endişeler, yüksek kaygı seviyeleri görülebiliyor. Ensest durumunda ise ailedeki sevdiği kişiyi kaybetmekten dolayı duyduğu farklı bir suçluluk duygusu oluşabiliyor. Konuşmamaya meyilli olabiliyor. Gelen vakanın güvenini kazanmak çok önemli. Sonrasında çocuk yavaş yavaş yaşadığı şeyleri kendi ifade diline uygun şekilde anlatmaya çalışıyor.
Anlattıklarını dinlerken üzülsek de hiçbir şekilde karşımızdaki çocuğa hissettirmemek zorundayız. Çünkü yüzünüzdeki en ufak farklı bir mimik çocukta yanlış bir
hareket yaptığı hissi, suçluluk duygusu uyandırabilir; çocuk kendini kapatabilir. Aynı şekilde dışarıdaki hiçbir şeyi de odaya taşımıyoruz. Ben o anda başka hiçbir şey yokmuş gibi düşünüp sadece çocuğun ne mesaj verdiğine odaklanıyorum.
Bazen başka kelimelerle de mesajlar verebiliyorlar. Bu mesajları yorumlayarak, farklı tekniklerle çocuğu bizim anlayacağımız dilde anlatmaya teşvik ediyoruz.
İfade aldıktan sonra duygusal anlamda etkisinden kurtulamadığım vakalar oluyor. Tabii bir de gizlilik ve mahremiyet durumu var. O odada konuştuğumuz her şey içimizde gömülü olarak kalıyor. Bu anlamda psikiyatri kliniği de sıkıntı yaşadığımız durumlarda bizlere destek olabiliyor.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler