07.06.2020 - 03:04 | Son Güncellenme:
Seyhan Akıncı
Eylül, hikayesini “Kendimle tanışma çabam” diye tanımladığı sekiz parçadan oluşan albümü “Dokuzuncu Dünya Savaşı”yla herkesi kendini keşfetmeye davet ediyor. Elektronik pop soundu ve alternatif tarzıyla söz ve müziğin tamamına imza atan, albümün prodüktörlüğünü de üstlenen müzisyenden yedi aylık çalışmasının arka planını dinledik.
“Dokuzuncu Dünya Savaşı” albümünde yer alan parçaların sözleri ve müziği size ait, albümün hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Albümün bütün hikayesi aslında kendimle tanışma çabam. Hepimizin başka başka, özgün hikayeleri var, ama temelde benzer şeyler hissediyoruz. Savaşlarımızı, kavgalarımızı, yani hikayelerimizi paylaşarak birbirimize güç veriyoruz. Bunları düşünerek çalıştım bu albüme. Sevilmek, kabul görmek, onaylanmak, sadece başka insanlar tarafından değil, kendimiz tarafından da tabi tutulduğumuz ‘beklentiler’. Hepimizin olduğunu varsaydığım gibi, benim de kendimle aramın çok bozuk olduğu zamanlar oldu; işte albüm de tam olarak oralarla, kendime karşı da, çevreme karşı da yıkıcı olmadan barışabilme hikayem diyebilirim. Kendimle ilgili gizli gizli itiraflarla dolu aslında albüm.
Tüm dünyanın bir sorgulamadan geçtiği bir dönemde anlamlı denk düşüş bu albüm... Siz neleri sorguladınız pandemide?
Hepimizin başka başka sorular sormasına, yeni yeni sorgular yaşamasına sebep oldu pandemi süreci sanırım. Süregelen alışkanlıklarımızın değişmesine sebep olduğu için, öncelikle içinde yaşadığımız düzeni sorguladım, ama dönemsel belirleyiciliği olan bir sorgu olduğunu düşünmüyorum bunun, insanın hayatı boyunca sık sık sorguladığı bir şey sanırım bu. Daha ziyade, kendim de dahil olmakla beraber hepimizin kontrolsüzlükten ve belirsizlikten ne kadar korktuğunu düşündüm sıkça. Yani insan ister istemez devamlı bir şeyleri planlamaya çalışıyor, garip bir güven hissettiriyor bize bu, her şey kontrol altındaymış gibi. Ama değil işte.
“Umutsuzluk konusunda kendime laf geçirdim”
Bir müzisyen olarak nasıl geçti karantina?
Çok sıkıntılı geçmedi. Ama daha genel bir başlık altında ele alırsak bir şeyler için çaba sarf eden genç bir insan olarak zordu. O da işte hepimizin bu gibi durumlarda ansızın yakalanabildiği ‘umutsuzluk’ hastalığından kaynaklı. Ama kendime umutsuzluğa kapılmamak noktasında laf geçirebildiğime inanıyorum süreç boyunca. Yine daha somut tarafına bakarsak sürecin, canlı performansların belirsizliği, provaların ertelenmesi, önce maddi sonra manevi sıkıntılar tabii ki. Ama bunları da sıkıntı olarak nitelendirmek istemiyorum açıkçası, herkes benzeri durumda, zamanın gerçeği bu.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacak olması sizi korkutuyor mu?
Cevabım hayır, önümüzdeki günlerin ne göstereceğini öngöremiyor olmamız beni korkutmuyor. Adaptasyon kabiliyetimiz çok kuvvetli çünkü. Hayat nereye evrilirse oraya doğru büyümekten, ona doğru dönüşmekten yanayım. Eleksiz bir tamah stratejisinden bahsetmiyorum bunu derken tabii ki. Her ne durumda olursak olalım, bireysel olarak olabileceğimizin en iyisi olmaya çaba sarf edersek, en olumsuz bireysel, toplumsal, global süreçlerde bile, boyutundan ya da miktarından bağımsız olarak birbirimize güç verebiliriz bence.
“Kafamız karışık”
Size göre zor olan kişinin maruz kaldığı yıkıcı tavra karşı sevgiyi yaymayı seçmesi. Bunu başarıyorsanız eğer nasıl yapabildiniz?
Herhangi bir şeyi tam olarak başarabildiğimi gerçekten düşünmüyorum, o yüzden soruya şöyle cevap vermek isterim, bu konuda dürüst bir çaba sarf ettiğimi ve az da olsa mesafe katettiğimi düşünüyorum. Şu ana kadarki deneyimlerim bana, insanın kendiyle, kendi hakikatiyle, istekleriyle, arzularıyla, bütün halleriyle, korkularıyla ve yetersizlikleriyle önce tanışması sonra da barışması gerektiğine işaret ediyor. Hepimizin kafası çok karışık, hikayelerimizi bilmesek de, hepimiz sayısız yaşanmışlıkların bir bütünüyüz, bütün yaşadıklarımızı da sürekli yanımızda taşıyoruz. Bir yerde hepimiz hayatta kalmaya çalışıyoruz; benim çabam seninkinden, senin çaban benimkinden daha kıymetli olamaz ki. Bence bunu gözeterek yaklaştığında insan hayata, kendini de bir başkasını da yıkıcı tavırlara maruz bırakarak, kendi muzdarip olduğu döngüyü devam ettirmeme kararına varabilir, o kararı aksiyona dökebilmek ayrı bir sınav tabii. Bunu deneyen herkesin çabası kıymetlidir bence.