Pazar Anadolu'da 208 kazı alanı bulunuyor

Anadolu'da 208 kazı alanı bulunuyor

19.06.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Arkeolojik kazı dönemi başladı. Uygarlıklar beşiği Anadolu'da yerli ve yabancı arkeologların üzerinde çalıştıkları toplam 208 kazı alanı bulunuyor. En çok yakındıkları konu kazılar için yeterli maddi kaynağa sahip olmamaları

Anadoluda 208 kazı alanı bulunuyor

Türk kazılarında yılda en fazla iki ay çalışılabiliyor. Çünkü bakanlık sadece belirli sayıda işçinin bir aylık çalışma ücretini karşılıyor. Kazı başkanlarının işçileri İş ve İşçi Bulma Kurumu'na müracaat ederek sağlamaları ise bürokratik sorunlara neden oluyor. Bilimsel kazılar sponsor bulunmadığı takdirde parasızlık nedeniyle kısa sürede bitiyor. Kazı başkanlarının ortak beklentisi Türk Arkeoloji Enstitüsü'nün bir an önce kurulması. Arkeologlar Derneği Başkanı Prof. Ahmet Tırpan, Türk kazılarında yaşanan sıkıntıları şöyle dile getiriyor: "Kültür ve Turizm Bakanlığı yıllardır temmuz ayı için altı, ağustos ayı için yedi işçi parası veriyor. Kazıları öğrencilerle sürdürüyoruz. Bir şirketin muhasebecisi gibi çalışmamız gerekiyor. Maliyeye para yatırıyoruz, işçi sigortası, kazı ruhsatı, İş ve İşçi Bulma Kurumu'ndan işçi talep etme gibi bürokratik işlemlerle uğraşıyoruz. Öğrenciler ve biz para almayız." Arkeolojik kazı dönemi başladı. Uygarlıklar beşiği olan Anadolu'da toplam 208 kazı alanı bulunuyor. Bunlardan 56'sı yerli arkeologlar tarafından kazılırken, 37'sinde yabancı arkeolog bilimsel kazı yapıyor. Ayrıca müzeler tarafından 55 kurtarma, 33 bilimsel kazı yürütülürken, baraj alanlarında da toplam 27 kazı çalışması devam ediyor. Patara'da Prof. Havva İşkan Işık tarafından geçtiğimiz yıl bulunan dünyanın en eski deniz fenerindeki gelişmeler bu yıl Türk kazılarına ilişkin en çok merak edilen konuların başında geliyor. İspanya'nın Lacarunya kentindeki fenerden 60 yıl daha eski olan Patara deniz feneri tüm yapı taşları ile bulunmuştu. Bu dönemki kazı çalışmalarında İstanbul Deniz Ticaret Odası ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın (DKK) desteğiyle fenerin ayağa kaldırılması bekleniyor.Diğer yandan 2005 Kasım'ında baraj suları altında kalması beklenen Bergama'daki Alianoi antik kentindeki kazılar da bu dönemin en çok merak edilenleri arasında yer alıyor. İki kez Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılan ve kazı başkanı Prof. Ömer Özyiğit'in açtığı davalar ile yeniden kazı çalışmalarına izin verilen Foça'da da bu yıl İonların en eski ibadet alanlarından olan Athena tapınağında kazılara devam edilecek. Yaşayan bir kentin içinde kazı yapmanın zorluklarını çeken Prof. Özyiğit, SİT kararları nedeniyle sık sık yerel yöneticilerle de karşı karşıya geliyor. Yılın önemli beklentileri Kelenderis en iyi liman şehirlerinden bir tanesidir. Ticari ve kültürel açıdan bu kent önemlidir. Liman kentlerinin nasıl bir yapıya sahip olduğu bilinmez. 1989 yılında bulduğumuz mozaik antik çağda bir liman kentinin nasıl olduğunu anlatmaktadır. 3x3 metre boyutundaki mozaik üç boyutlu tablo gibidir. Limana yanaşan gemiler, liman kenti, yapılan savunma binaları resmedilmiş. Bu mozaiğin dünyada bir benzeri yok. Harita mozaikler var ama manzara mozaiği yok. Kültür Bakanlığı bu araziyi istimlak etmek istedi. Parası bankaya yatırıldı ama peşi bırakıldı. Arazi sahipleri mahkemeye başvurdu. Bölge mahkemesi reddetti ama üst mahkeme 10 yıl sonra bunu bozdu. Mozaik şimdi belirsizliğe gömüldü. "Bulduğumuz mozaiğin bir benzeri yok" Uygarlığın Yunanlılarla birlikte Ege'ye geldiği yönünde yanlış bir kanı vardı. Ancak geniş tarım arazileri, maden yatakları, liman yapılabilecek imkanları olan bir coğrafyada klasik dönem öncesi uygarlık olmaması şaşırtıcıydı. Kazılar sonucunda Orta Anadolu kültürünün denize kadar dayandığını hatta Yunan adalarına atladığını görüyoruz. Adalarda Hitit seramikleri çıkıyor. 1984 yılından bu yana kazılar devam ediyor. Sualtı çalışmalarımız da sürüyor. Bu yıl Çeşme'de birkaç lahit ve heykeli sualtından çıkarmayı planlıyoruz. Müzeler bizim çalışmalarımızı halka indiren kurumlardır. Kaidenin altına ne olduğunu yazmak modern sergileme yöntemi değil. Bizde hâlâ bir çocuk müzesi yok. "Çeşme'de birkaç lahit ve heykeli sualtından çıkaracağız" Fhokai (Foça) Batı uygarlığının kurucusu olan İonların en büyük kentidir. MÖ 6'ncı yüzyılın başında İonların eline geçen Foça, Mezopotamya, Mısır ve Anadolu'dan almış oldukları kültürle bilim ve sanatta üst seviyeye ulaştı. İonlar denize açılarak koloniler kurdular. Cebelitarık Boğazı'nı geçerek İspanya ve Fransa'da bile koloniler kurdular. Foça 7-8 kilometreyi bulan surları ile dünyanın en büyük kentleri arasında yer alıyordu. 1989 yılından bu yana kazılar devam ediyor. Tarihin babası sayılan Heredot'un sözünü ettiği surları bulduk. Anadolu'nun en eski tiyatrosu burada. Halen kazıları devam eden Athena Tapınağı, İonya tapınaklarının en eskisidir. "Heredot'un sözünü ettiği surları bulduk" Batı Anadolu'daki ilk Türk kazısını yürütüyoruz. Karya'nın en önemli dini merkezi Lagina. Lagina tapınağında 1892 yılında Osman Hamdi Bey tarafından kazılara başlandı. Bu eserler İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne gönderildi. Lagina frizleri Amazonlar ile savaşı, anaerkil düzenden ataerkil düzene geçiş arasındaki kadınlarla erkekler arasındaki sulhu anlatır. Tapınağı savunan ana tanrıçanın rahibeleridir. Hekate anaerkil düzeni anlatan önemli bir tanrıçadır. Son kazılarda 4'üncü yüzyıla ait, Hıristiyanlığın ilk kabul edildiği dönemlerde yapılmış bir de şapel bulduk. İçindeki sikkelerle de bu kesinleşti. Bu da en eski şapel olma özelliğine sahiptir. "Hıristiyanlığın ilk dönemlerinden bir şapel çıkardık" Harmanören 40 bin metrekare bir yayılım alanına sahip. MÖ 2500 ile MÖ 1800 yıllarına kadar kullanıldığını kazı sonuçlarından çıkarıyoruz. İstanbul Üniversitesi'nin katkıları ile çok kısıtlı imkanlarla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 1993 yılından beri çalışıyoruz. Isparta Müzesi'nin en önemli eserleri buluntularımızdan oluşuyor. "Isparta Müzesi'nin en önemli eserleri bizden" "Bulgularımız 4 bin 500 yıl önceki yaşamı aydınlatıyor" Perge'de ilk kazılar 1946 yılında başladı. 1985 yılından itibaren de kazılara devam ediyoruz. 4 bin 500 yıl önceki yaşama ait bilgiler elde ettik. Perge'de yapılan çalışmalar sonucunda kentin surları, agora, üç anıtsal çeşme, iki hamam, stadyum, tiyatro ve evlerin bir bölümü ortaya çıkarıldı. Bugüne kadar 200'den fazla heykel, çanak, çömlek, sikke ve cam çıkarıldı. Eserler Antalya Müzesi'nde sergileniyor. İzmir'in ilk yerleşim birimi Bayraklı'dır. Tepekule adlı tepecik üzerindeki antik İzmir kenti, MÖ 3000-300 tarihleri arasındaki yerleşme katlarından oluşmaktaydı. Eskiçağda küçük bir yarımadacık olan bu tepe, berzah ile anakaraya, Yamanlar'a bağlıydı. Bayraklı höyüğündeki ilk bilimsel kazı, eşim Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından, İngiliz ve Türk üyelerden oluşan bir heyetle, 1948 ve 1951 yılları arasında gerçekleştirildi. Akurgal, Bayraklı kazılarını 1966'dan 1993'e kadar kesintisiz sürdürdü. "Ekrem Akurgal'ın izinden gidiyoruz" 1998 yılına kadar tarla olan araziyi ortaya çıkardık. Burası SİT ilan edildi. Dünyanın en hızlı kazı çalışmasını yaptık. Antik kent tam bir sağlık merkezi. Dünyada sağlam kalmayı başarmış tek antik ılıca. Çok rahat turizme açılabilir. Baraj gölü ile sağlanacak ekonomik katkı bu şekilde kat kat daha yüksek olacaktır. Baraj gövdesi değiştirilmez ise Bergama'daki bu tarihi kent bu yıl sular altında kalacak. Dünyanın en hızlı kazı çalışmasını yaptık" Büyük İskender öncesinin sosyal yaşamını çok iyi bilmiyoruz. Burgaz kazılarının ana hedefi budur. Bu konuda çok az kazı yapıldı. Bugün 5 bin metrekarelik bir yer açıldı. Sokaklar, caddeler, evler ortaya çıkarıldı. 12 yıldır kazılara devam ediyoruz. ODTÜ ve Kültür Bakanlığı desteğiyle kazılar sürüyor. Üniversite teknik imkanlarımızı sağlıyor. Modern arkeoloji tekniklerinin uygulandığı öncü bir kazı özelliğine sahip. Arkeobotanik, jeofizik yöntemler uygulanıyor. Gelişmiş istatistik yöntemler kullanıyoruz. "Modern arkeoloji tekniklerini uyguluyoruz"