PazarAnlamsız hayat, oh ne rahat!

Anlamsız hayat, oh ne rahat!

15.02.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Anlamsız hayat, oh ne rahat!

Anlamsız hayat, oh ne rahat
15-21 Şubat 1998
Zeliha MİDİLLİ

Her şeyde bir anlam arayan salaklardan olduğum için, yaşamın anlamını da arar dururdum. "Tanrım, tanrım" derdim, "yaşamın anlamı nedir, n'olur bulmama yardımcı ol". Tabii tanrı her zamanki gibi, "Bana ne, seninle mi uğraşacağım, başının çaresine bak" derdi ve bir başıma bu işin altından kalkamazdım. Bu yüzden de kendimi müthiş aşağılar, boşu boşuna yaşayan biri olarak görürdüm. Geçenlerde çok sevdiğim bir yazar olan D.H. Lawrence'ın bir makalesi elime geçti. Yazdıklarını okuduktan sonra, nasıl mutlu olduğumu ve rahatladığımı tahmin edin artık. "Neredeydin şimdiye kadar Lovrınscığım, canikom" dedim. "Beni boşu boşuna arattırdın durdun! Hay sen çok yaşa e mi!"
Şöyle diyor Lawrence baba; "Yaşamın anlamı nedir? Sevmenin anlamı nedir? Ya da bir demet menekşenin? Hiçbir anlamı yoktur. Yaşama ve aşk, yaşama ve aşktır, bir demet menekşe de bir demet menekşedir. Her şeye bir anlam katmak onu berbat etmektir. Yaşa ve yaşat, sev ve sevdir, çiçeklen ve sol, anlamsızca akıp giden tabiatın eğrisini izle."
Ne güzel di mi? Nasıl rahatlamazsın?! Lawrence'ın dedikleri bu kadarla bitmiyor tabii. Anlam üzerine uzun uzun yazmış durmuş.
"Hayat bir anlam sorunu değil, bir akış sorunudur. Düşüncesiz bir papatya bile, akan küçük bir ırmağa benzer. Bir an bile durmaz. Hayat, özellikle sevgi böyledir. Hiçbir amacı yoktur. Sevgi bir akıştır, biri kadından öbürü erkekten doğan iki küçük duygu ırmağıdır. Hiç durmadan akar. Bazen yıldızlara göz kırpar, bazen gücenirler, fakat yine de birbirlerine karışarak akarlar ve sonunda yine akışın bir aşaması olarak, kaçınılmaz biçimde öleceklerdir. Tek bir papatyanın, pek çok papatya yaratması gibi, bir ilişki birçok çiçek yaratabilir. Çiçekler solmasalardı çiçek olmazlar, yapma şeyler olurlardı. Fakat solan çiçeklerin kökleri vardır ve akış kökte devam edip gider. Önemli olan yalnız aşktır; yaşayın ve yaşatın, sevin ve sevdirin. Sevginin amacı yoktur."
İşte böyle. Artık anlam, araç, amaç, hiçbir şey yok hayatımda. Üzerimden büyük bir yük kalktı. Kendimi hayatın akışına bırakıyorum (zaten ne yapıyordum ki). Kuşlar gibi hafif, kelebekler gibi özgürüm. Sağolasın Lawrence.

Not: Eylül ayında, gazetedeki köşemde çocukluğumuzdaki güzelliklerle ilgili bir yazı yazmış, "Ben hula hupumu, macunlarımı, seyyar dondurmacılarımı, leblebi helvalarımı istiyorum" demiştim. İzmirli bir okurum olan Rabia Kutlu (adınızı inşallah yanlış hatırlamıyorum, çünkü faksınızı kaybettim), bayramda doğum yeri olan Afyon'un Sandıklı ilçesine giderek bana leblebi helvası alıp yollamış. Leblebi helvası orada, sadece dini bayramlarda yapılıyormuş. O kadar mutlu oldum ki, kendisine buradan özel olarak teşekkür etmeden yapamadım. Beni çok duygulandırdınız. Ayrıca helva nefisti. Bence bayramda herkes yolunu Afyon'un Sandıklı'sından geçirerek, bu helvadan tatmalı. Hatta yaşamın anlamını hala arayanlar için, yaşamın anlamı bile olabilir!

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler