Pazar “Artık al sazını gel sevdiceğim şarkısı bitti”

“Artık al sazını gel sevdiceğim şarkısı bitti”

06.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Artık müzisyenler ve yapımcılar Plakçılar Çarşısı yerine Unkapanı Dijital adlı internet platformunda buluşuyor. Firmaların birçoğu projeden memnun. Çarşının en eski esnaflarından Muhteşem Candan: “İnsanlar sazıyla gelmek yerine e-posta yolluyor”

“Artık al sazını gel sevdiceğim şarkısı bitti”

Zeki Müren’den Bülent Ersoy’a, Neşe Karaböcek’ten Ajda Pekkan’a kadar pek çok sanatçı için Unkapanı, ünlü olmanın ilk adımlarının atıldığı yerdi. Bir zamanlar meşhur olmak isteyen herkes sazını alıp Unkapanı’nın yolunu tutuyordu. Bu durum Türk filmlerine konu oldu, gazetelere de manşet. Yapım şirketlerinin önünde oluşan uzun kuyruklar, Unkapanı denince akla ilk gelen görüntülerden. Bu kuyrukta bekleyip de meşhur olanlar da oldu, binbir umutla geldiği İstanbul’dan eli boş dönen hatta dolandırılanlar da...

Haberin Devamı

Günümüzde ise İMÇ 6. Blok Plakçılar Çarşısı’ndaki yapım şirketlerinin çoğu kapandı, yerlerini tesettür giyim mağazaları aldı. Koridorlarda gezinen birkaç esnaf dışında birilerini görmek mümkün değil. Bir dönem şarkıcıdan besteciye, aranjörden yapımcıya müzik piyasasının buluştuğu 6. Blok’ta işler artık dijital ortamda yürütülüyor. Unkapanı Dijital isimli platform (internet sitesi) bunun örneklerinden. Seyhan Müzik’ten Dokuz Sekiz Yapım’a kadar birçok yapım şirketinin desteklediği oluşumda, amatör müzisyenler ve yapımcılar bir araya getiriliyor. Özet olarak, artık hiç kimse meşhur olmak için Unkapanı’nın yolunu tutmayacak.

Bu değişimi konuşmak üzere biz de Plakçılar Çarşısı’nın yolunu tuttuk. Müzik dünyasında 40 yılını dolduran; Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur gibi isimlerle çalışan Elenor Müzik’in sahibi Muhteşem Candan’ı ziyaret ettik. Geçmişten günümüze uzanan değişimi anlatan Candan, “Unkapanı’na gelenlerin sayısı azaldı ama Unkapanı bitmedi. Burada her 10 yılda bir değişim yaşanıyor” diyor.

Haberin Devamı

“Günümüzde her şey internet üzerinden”

Sohbetimize başlarken ilk önce 1970’lerin 45’lik plaklarını çıkardı, sonra long play’lerle anlatmaya devam etti. Giriş katındaki dükkanı Türk filmlerinden hatırladığımız Unkapanı günlerine götürüyor bizi. “Değiştir şu dükkanı” diyenlere inat nostaljik havasını koruduğunu söylüyor Candan. Ardından ekliyor: “İlk long play albümünü Bülent Ersoy’a yaptık. Milyonlar sattı. Bu bir rekor satıştı. Şimdi 30 bin satıyorsa bir albüm, o sanatçıyla çalışılır anlamına geliyor. 100 bin satsa parende atarız.”

10 yıl öncesine kadar yılda 100 milyon albümün satıldığı Unkapanı’nda günümüzde bu rakam 5 milyona kadar inmiş. Eskiden albüm almak isteyenlerin uzun kuyruklar oluşturduğunu söyleyen Candan, “Hamallar mal getirip götürürdü. Şimdi mal satmıyoruz. Havada uçuşan sesleri satıyoruz. Artık her şey internet üzerinden. Bugün bir şarkı çıkıyor, ertesi gün indirme sayısı satış sayısının 100 katına ulaşıyor” diyor.

“Türkiye’de teknoloji kanunsuz geliyor”

Candan’ın İMÇ’deki ofisi nostaljik görünse de plak ve kasetçaların yanı sıra son teknoloji mini iPod da var. “Bizim işimiz bitmedi, dijital ortamdan dolayı değişiklik yaşanıyor” diyor Candan: “Değişen çağla birlikte her sektörde olduğu gibi müzik piyasasında da değişiklikler yaşandı. Unkapanı eskiye göre daha sakin ama insanlar artık sazıyla gelmek yerine ya yanlarında minicik bir flash disk getiriyorlar ya da kaydettikleri şarkıları e-postayla gönderiyorlar. Albüm satışlarında azalma yaşandı ama artık onun çaresi de bulunuyor. Parayla şarkı satan siteler kuruldu, telif haklarından bizler de kazanacağız. Dünya bunun formülünü buldu, haliyle biz de bulduk ama Türkiye’de teknoloji kanunsuz geliyor. Geriden gelen kanun da meselenin çözüm sürecini uzatıyor.”

Haberin Devamı

“Unkapanı’na az da olsa gelenler oluyor”

Köyünden kalkıp meşhur olmak için Unkapanı’na gelen ve hayalleri suya düşen o kadar çok insan hikayesi var ki “Anlatmakla bitmez” diyor Candan. “Artık hiç gelen olmuyor mu o insanlardan buraya?” diye sorduğumda cevabı karşısında şaşırıyorum çünkü az da olsa olduğunu anlatıyor: “Geçenlerde köyde öğretmenlik yapan bir karı-koca geldi. ‘Biz para biriktirdik, albüm yapmak istiyoruz’ dediler. ‘Ne söylemek istiyorsunuz?’ diye sordum, ‘Pop’ dediler. ‘Kaç yaşındasınız?’ dedim, ‘45’ dediler. ‘Pop kulvarına bakalım; kadınlarda Ajda, erkeklerde Tarkan var, hangisine girer, hangisini zorlarım diye düşünüyorsunuz? Ucu bucağı olmayan bir iş bu’ dedim. Artık müzik dünyasının kalbinin atışlarındaki yavaşlık gibi azalıyor gelenler de Unkapanı’na. Müzik piyasasının ölçümlemesi artık Unkapanı değil. 1987 yılında bandrol yasası çıktığında her yapım şirketine bir bandrol kodu verilme kuralı geldi. Bize o zaman verilen bandrolun kodu 062’ydi, bugün bandrol alanların kod numarası 7 bini geçmiş durumda. Bu Türkiye’nin her yerinde müzik yapımcısı olduğunu gösteriyor. Al sazını gel sevdiceğim şarkısı bitti.”

Haberin Devamı

“Bize böyle bir projeden bahseden olmadı”

Mavi Deniz Müzik Yapım’ın sahibi Aydın Keyf, Unkapanı Dijital proesi hakkında içi rahat olmayan yapımcılardan. Bize projeden bahseden olmadı diyen Keyf; “Proje ilk anlatıldığında kulağa hoş gelse de daha sonra bu platformu kuranların buradan menajerlik gibi bir fayda sağlamayacakları ne malum. Belki de amatör müzisyenler önce bize değil, kendilerine gelsin istiyorlar.”

Haberin Devamı

Ünlülerin gözünden Unkapanı

Müzik yapım şirketleri 1960’lı yılların sonu 70’lerin başında Doğubank’tan Unkapanı’na kaymaya başladı. Şöhretin zirvesinde olan isimlerin yolu Plakçılar Çarşısı’nda kesişti. Stüdyoya girdiler, yapımcılarını ziyaret ettiler. İşte o isimlerden birkaçının gözünden eski ve yeni Unkapanı...

“Zamana yenildiler”

Işıl Yücesoy

Bir devrin tarih oluşu. Doğal olan her şeyin teknik denen ama olmazsa olmaz olan o canavara yenilmesi. İşlerin daha emeksiz, daha ruhsuz, daha mekanik olması. Müzikteki renklerin, çalan enstrümanın kulaktan kulağa oyunundaki gibi gelmesi. Hataların gözükmemesi (ki o hatalar belki de bir özelliktir) her şeyin mükemmel olması mümkün mü ki? Hep birlikte yenildiler zamana.

“Maneviyatı büyük”

Nükhet Duru

Unkapanı’nın geleneksel manevi değeri çok büyük. Günümüzde müzik sektörü dijitale kaymış olsa da Unkapanı’nın sektöre katkısı yine var. Dağıtım yeri olarak görenler yine Unkapanı’na geliyorlar.

“Aslan gibi satıyoruz”

Selda Bağcan

Unkapanı işlevini tamamladı diyemeyiz. Dijital satış da var, fiziki satış da... Aslanlar gibi satıyoruz. Ülkede kaos olmasa satışlar daha da artar. Korsanla mücadelenin önüne geçilmiş oldu dijital satışlarla.

Büyük yapım şirketleri destekliyor

Unkapanı Dijital’e destek veren müzik yapımcıları ve firmaları arasında Türkiye’nin en büyük isimleri yer alıyor. İşte platforma destek veren ve üye olan yapımcıların yorumları...

“Yeni çalışmalar için varız”

Bülent Seyhan (Seyhan Müzik)

Seyhan Müzik olarak her zaman müzik sektörünü destekleyici enerji içinde olduk. Unkapanı Dijital sitesinin de böyle bir enerji oluşturacağını düşünüyorum. Böyle baktığımız zaman yeni çalışmalar endüstriyle buluşmalıdır. Bunun için bu projenin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum ve biz de varız diyorum.

“Köprü görevi görecek”

Mazlum Çimen (Çimen’s Yapım)

Unkapanı Dijital sitesinin yapımcılara ulaşması gereken çalışmalara, yapımcıların ulaşmak istediği yeni seslere, yeni çalışmalara, yeni performanslara bir köprü görevi üstleneceğini düşünüyorum. Sektörün bir havuza ihtiyacı var. Dolayısıyla bu projeyi Çimen’s Yapım olarak destekliyoruz.

“Yeni seslere ihtiyaç var”

Hasan Saltuk (Kalan Müzik)

Kalan Müzik her zaman yeni sesleri desteklemiştir ve Türkiye’nin yeni seslere, yeni çalışmalara ihtiyacı vardır. Bu anlamda Kalan Müzik olarak bu projeyi destekliyoruz.

“Sonuna kadar destekçiyiz”

Ahmet Çelenk (Dokuz Sekiz Müzik Yapım)

Endüstrinin her zaman yeni şarkılara, yeni seslere, yeni yorumlara ihtiyacı olduğu bir gerçek. Unkapanı Dijital sitesinin bu konuda çok yardımcı olacağını düşünüyorum. Desteğimizi şirket olarak sonuna kadar sürdüreceğiz.