11.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Annenin çocuğuna ve dünyaya sevgisini ifade etmesinin yolu çilesini çekmektir. Annelik karnında bebeği, ruhunda çileyi taşımaktır.Başkalarının sevgisi, birilerinin şiddeti, iş gününün zoru ya da hukukun dayatması çocuğunu ondan koparabilir, uzaklaştırabilir ama anne çile çekerek kendini hatırlatır. Sophia Hansen 14 yıldır çocuklarından ayrı. Kocası Halim Alın görüşmelerine izin vermediği kızları Vesile (22) ve Ayşegül (21) için dirençle savaşıyor 14 yıldır.Araya kilometreler, mahkemeler girdi, kültür farkı, milliyet farkı, ideolojiler, fanatizm girdi ama Hansen çilesini kararlılıkla çektikçe, Vesile ve Ayşegül bir anneleri olduğunu, çok sevildiklerini bildiler. Kuvvetle hissettiler.Sophia Hansen anneliğin has halini böyle yaşadı, böyle yaşattı kızlarına.Kazanmak için değil, anneliğini yaşamanın ona bırakılmış tek yolu bu olduğu için sürdürüyor bu mücadeleyi nicedir.Baba Halim Al ise bu sevgiye karşı, kendi otoritesinin yetmediği yerde başka otoriteleri kullandı 14 yıl boyunca. Kızları ideolojik eğitimle, özel kıyafetlerle kapatmaya çalıştı annelerinin sevgisine.Bugün kızların ikisi de reşit ve yine de anneleriyle görüştürülmüyorlar. Ya da görüşmüyorlar.Tamam, belki anneleriyle yaşamaları, onun yanına gitmeleri zor. Ama annelerine bir telefon bile etmiyor olmaları başkalarının engellemesiyle açıklanabilir mi?Geçen hafta Sophia Hansenin avukatı Hasip Kaplanla olayın hukuki boyutunu konuşmuştuk. Bu hafta ise Hansene anlattırdık yaşadıklarını, çektiklerini.Sophia Hansen her yıl birkaç kez Türkiyeye geliyor ve çocuklarının yaşadığı evin kapısını çalıyor. Diyafondan içeri sesleniyor. Cevap gelmiyor.14 yıl boyunca bir anne ve çocuklarının üzerinden çıkarılan bunca gürültüden sonra. Annenin sevgisinin ölçeği çiledir, derttir. Anne doğumla, çocuğunu mutluluk kadar acı da getirebilecek bir hayata verdiği için kendini suçlarcasına kaygılanır ve anneliğin bu olduğunu öğrenir. Böyle düşünüyorum, böyle olmalıdır. Acı, acı olarak kaldı. Çocuklarım götürüldüğü gün yaşayamayacağımı sanmıştım bu acıyla, "Yaşayamam" diyordum. Hayatımın en korkunç günüydü. Acı aynı kaldı ama ben yaşadım. Zaman geçtikçe katlanmak daha da zorlaşıyor oysa. 14 yıl onlarla yaşayamadığımı biliyorum çünkü. İlk gittiklerinde onlardan 14 yıl ayrı kalacağımı bilmiyordum. Çocuklarınızdan ilk ayrıldığınızda çektiğiniz acının şiddeti aynı mı kaldı? Belki başlangıçtaki kadar kuvvetli değilim şimdi ama vazgeçmeyeceğim. Ama onlar için mücadele etmekten vazgeçmediniz zaman içinde, değil mi? Hayır. Bir yıl önce onlarla görüştüğümde sevgileri aynıydı. Bıraktığım gibiydiler. Hiçbir şey değişmemişti. Sevgileri o kadar güçlüydü yine. Bu zaman içinde kızlarınız anne sevgisini, sizi unutmuş olabilirler mi? Evet. Babaları benimle ilgili haberlerden onları uzak tutmaya çalışsa da arkadaşlarından öğreniyorlar, bir yolunu bulup öğreniyorlar. Onlar için yaptıklarınızı duyuyorlar ve bunun da etkisi oluyordur, değil mi? En azından telefon edecekleri sözünü verdiler. Ellerine geçen ilk fırsatta telefon edeceklerini. Gelecekte İzlandaya gelmek gibi bir söz vermediler. Ama ailelerinden haber almaktan mutlu olduklarını söylediler. Reşit olduklarına göre, size artık bir gün sizinle buluşma, sizinle yaşama, gerekirse babalarından kaçma sözü verdiler mi? Türkiyeyi seviyorlar. Ama okulun yatılı olduğunu, sadece bazı hafta sonları gelip babalarıyla kaldıklarını söylediler bana. 14 yıl boyunca asla özel bir hayatları olamadığını söylediler. Hep 30 başka kızla beraber giyinip soyunmuşlar. Ayşegül "Artık bu duruma dayanamayacağım" dedi. Şu andaki hayatlarından memnunlar mı sizce? Çünkü artık hukuk sistemine inanmıyorlar ve babalarından korkuyorlar. n Peki, neden yetkililere müracaat etmiyorlar sizce? "Kocam bana şiddet uyguluyordu çünkü kızımın ondan olmadığına inanıyordu" Evet. Başlangıçta böyle biri değildi. Çok iyi davranıyordu bana. Ama ilk kızıma hamile kaldığımda değişti ve bana her tür şiddeti uygulamaya başladı. Tabii ki iyi zamanlarımız da oldu. İyi zamanlar, kötü zamanlar. Ama genellikle zor bir ilişkiydi. O sizin aşık olduğunuz adam mı? Sizi kızlarınızdan ayıran adam? Çünkü kızımızın ondan olmadığına inanıyordu. Neden şiddet uyguluyordu size? Çocukları alıp götürdükten çok sonra. Benimle evliyken gelip burada başka biriyle evlenmiş. Ondan boşanabilmek için İzlandada uzun süre uğraştım. Kağıtlar geldi, gitti. İmzalamadı uzun süre. Başkası ile evli olduğu halde benim de hâlâ karısı olduğumu iddia ediyordu. Ama sonunda boşanmayı başardım. Ne zaman boşandınız? ya da dini bir söylem miydi?Hayır. Bu, Türkiyeye döndükten sonra oldu. Çocuklarımız doğduğunda, 18 yaşında milliyetlerini ve dinlerini kendilerinin seçmesini kararlaştırmıştık Halim ile. Ama sonra beni çocuklarımdan sadece dini, politikayı kullanarak uzak tutabileceğini anladı, yaptığına ancak böyle destek bulabileceğini."Kızlarıma bir şey empoze etmem, yavaş yavaş değişmelerini beklerim" Başlangıçta da eski kocanızın bu davada size karşı kullandığı söylem ideolojik, politik Evet. Kızlarınız sizinle görüştüğünde tessettürlü mü oluyorlardı? Şimdi rahatsız olmuyorum ama 8-9 yaşındayken de böyle giydiriliyorlardı ve bunu anlayamıyordum. Bunun İslamda da normal olmadığını sanıyorum. Ama onları 14 yıl dini okulda okuttular. Kuranı ezbere okuyabiliyorlar. Bu onların hayatı, ben onların hayatına karışmak istemiyorum. Çünkü onlar bana ve birbirlerine o kadar yakınlar ki. Beraber olduğumuzda ilişkimiz yine ilk ayrıldığımızdaki gibiydi. İzlandadaki bütün akrabalarını, arkadaşlarını hatırlıyorlar, isimleriyle soruyorlar. Bir İzlandalı kadın olarak ne hissediyordunuz kızlarınızı bu kıyafetle görünce? Onlara bir şey empoze etmem. Yavaş yavaş değişmelerini beklerim. Elbette dinlerini değiştirmezler çünkü dinlerine çok bağlılar. Sadece bu yaşam tarzının normal olmadığını söylerim. Tekrar bir araya gelseniz onların yaşam tarzını değiştirmeyi dener misiniz? Evet ama giyim tarzlarını değiştireceklerine inanmıyorum. Bir gün size döneceklerine inanıyor musunuz? ***Ayşegül ve Vesilenin velayet davasının son celsesi Haziran 1998de Bakırköy Adliyesinde görüldü. Baba Halim Al gazeteciler tarafından görüntülenmelerini engellemek için kızlarını adliyeye aynı onlar gibi giyinmiş 15 kız arasında getirdi. Vesile ve Ayşegül, İzlandadaki çocukluklarının ardından Türkiyeye geldikten bir süre sonra aşırı sağ partilerin sembolü oldular. Türk bayrağı önünde çekilen fotoğraflarından yapılan afişler mahkeme önlerinde düzenlenen mitinglerde taşındı. Şimdi Ayşegül 21, Vesile 22 yaşında. Çocukluktan genç kızlığa "Acılı hayatıma başka bir erkeğin girmesini istemedim" Birkaç kez konuştuk. Eski kocanızla hiç konuşmuyor musunuz? "Seni daha önce öldürmediğim için pişmanım" diyor. Bunun gibi şeyler söylüyor. Ne diyor size? Bilmiyorum. Kendi bildiği gibi sevmiştir herhalde. Birini sevmenin kendi bildiği yöntemiyle. Bir zamanlar sizi sevmiş miydi? Aşk gibi bir şey. Çok gençtim, 19 yaşındaydım. Siz sevdiniz mi onu, aşk mıydı yani? Hayır. Başka bir erkeği sevdiniz mi sonradan? Başka birinin benim zor hayatıma girmesini istemedim. Benim acımla tanışmasını istemedim. Kızları için yaşayan bir annenin hayatına dahil olsun istemedim. Başka bir insana verecek enerjim ve zamanım olmadığı için. Neden? "Kızlarım Türkiyeye geldikten sonra çocukluklarını kaybetti" Evet ama ben iki yıldır röportaj vermiyorum. Çünkü duygularımı anlatmaktan yoruldum. Mücadeleniz İzlandada hâlâ eskisi gibi ilgiyle izleniyor mu? Hayır çünkü İzlandada benim bu mücadelemi biliyorlar ama kızlarımın nasıl bir hayat sürdüğünü ailem dışında bilen yok. Ama ailem onların hapiste gibi yaşadıkları kanaatinde. İzlanda halkı bu aile meselesini bir özgürlük, özgürleştirme davası olarak görüyor olabilir mi kızlarınızın yaşam tarzı nedeniyle? Hayır, beni destekliyorlar. Çünkü onlar da kızları çok severlerdi. Annemi kaybettim. Kızlarım bunu duyduklarında çok üzüldüler yanında olamadıkları için. Çok severlerdi anneannelerini, günlerinin büyük bölümünü birlikte geçirirlerdi. Aileniz, arkadaşlarınız artık mücadeleyi bırakmanız gerektiğini söylüyorlar mı? Evet çünkü buraya getirildikten sonra çocukluklarını kaybettiler. İzlandayı özlemiş mi kızlar? "İzlanda hükümeti bana destek vermedi, burada dayak yediğimde bile bir şey yapmadı" 10 Şubata kadar burada kalacağım. Onları görmeye çalışacağım. Yapabileceğimin en iyisini yapacağım. Çünkü kızlarımın mutlu olmasını istiyorum, kendim de mutlu olmak istiyorum. Şimdi mücadelenizin hangi aşamasındasınız? Hayır. Çünkü dürüstçe söylemem gerekirse çaba sarf etmedi hükümettekiler. Eğer bir politikacının kızları olsaydı bu durumda, farklı davranırlardı. İzlanda devletinin size verdiği destekten memnun musunuz? Evet, bu kadar kolay uzak tutamazlardı benden kızlarımı o zaman. Ben mahkeme kapısında dayak yediğimde de bir şey yapmadı benim hükümetim. Hükümet üyelerine mektup yazdım Ankaraya parlamenterleri göndersinler diye, yapmadılar. İzlanda mütevazı bir ülke. "Eğer Amerikalı ya da İngiliz olsaydım kızlarımla daha kolay görüşürdüm" diye düşündüğünüz oluyor mu? Çok iyi bir duygu. Burada kendimi çok daha rahat hissediyorum. Türkiyede oluşan kamuoyunu nasıl değerlendiriyorsunuz? İzlandada olmaktan farklı değil bu açıdan. Buradayım ama kızlarımı göremiyorum. Burada konuşuyorum ama kızlarım ne kadarını öğrenecek, belli değil. Türkiyede, çocuklarınızın yaşadığı ülkede olmak sizi biraz olsun teselli ediyor mu?