PazarBeyoğlu’nun “yeni numarası” 1841

Beyoğlu’nun “yeni numarası” 1841

22.12.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Deneyimli işletmeciler Ali Sayar ve Gülgün Sami, Beyoğlu’nda yeni bir mekan açtı: 1841 Tünel. Restoran-bar konseptindeki mekanda salı akşamları Atilla Demircioğlu, cuma ve cumartesi akşamları da Ali Sayar çalıyor

Beyoğlu’nun “yeni numarası” 1841

İstiklal Caddesi boyunca size eşlik eden birbirinden görkemli tarihi binalardan biri Hıdivyal Palas. Tünel’e yakın bir konumda bulunan bu bina, İstanbul’un ilk otellerinden... Heybetli bir “eski İstanbullu” olarak anabileceğimiz bina, otel olduğu zamanlarda başta Pierre Loti olmak üzere pek çok önemli ismi ağırlamış. Daha sonraları iş merkezine dönüşmüş, bir süredir de lezzeti ve eğlencesiyle öne çıkan mekanları bünyesinde bulunduruyor. Geçtiğimiz ay bunlara (Lebon Pastanesi ve Eleos) bir yenisi eklendi: 1841 Tünel.

“170 yıllık binanın tarihi dokusu çarptı”

Haberin Devamı
Beyoğlu’nun “yeni numarası” 1841

Girişi Kumbaracı Yokuşu’ndan olan bu yeni mekan, Civan Er’in Yeni Lokantası’yla ve yokuşun yeni oteli Stories Apart’la karşı komşu. Mekan adını, Hıdivyal Palas’ın yapılış tarihinden alıyor ama işletmecileri bu adın tarih gibi değil, “on sekiz kırk bir” olarak okunmasını tercih ediyor. İşletmeciler demişken; 1841’in işletmesini iki tecrübeli isim üstlenmiş; Ali Sayar ve Gülsün Sami, namı diğer Gügü. Çok eski arkadaş olan ikili daha önce de Cahide’de birlikte çalışmış. Burayı Gügü buluyor. Sayar, “170 yıllık bu binanın tarihi dokusu beni çarptı” diyor. Cenk Eren’le 17 yıl süren ortaklığını sonlandırıp Gülsün Hanım’la imzayı atıyor Ali Bey. Eski ortağı için “Hiçbir sorunumuz yok, anlaşıp ayrıldık” derken Zeytin Sardunya’dan tanıdığımız yeni ortağını da “Mutfaktan çok iyi anlar. Çok titizdir” diye anlatıyor.
1841 için iç içe geçmiş iki mekan denebilir. Alt kat lokanta. 80-90 kişilik bu bölüm akşam sekiz buçuk gibi açılıyor. Pazar, pazartesi servis yok. Diğer günler fiks menü uygulanıyor. Ana yemek olarak somon, kekikli köy tavuğu ve bonfile seçeneklerinden birini seçiyorsunuz. Salıları Atilla Demircioğlu canlı müzik yapıyor. Cuma, cumartesi ise Ali Sayar DJ’lik yapıyor.
Üst kat ise “daha rahat bir restoran” havasında. Sabah 10’da, kahvaltıyla başlıyor servis. Ali Sayar’ın çok önem verdiği bir konu kahvaltı. Bu katta servis gece 12’ye kadar sürüyor. Burada ise siz bir öğle yemeğinde şinitzel, bonfile ya da makarna yerken arkadaşınız günün menüsünden pastırmalı kuru fasulyeden yiyor olabilir. Yan masadakiler çay içiyordur, arka masadakiler şarap... Üst katta sadece yemeğe eşlik eden bir müzik var, eğlence yok. Yani isteyen alt katta, aniden çıkıp gelen Nilgün
Belgün’ün sahnede, eski eşi Atilla Demircioğlu’na eşlik ettiği bol kahkahalı bir akşam yaşarken,
isteyen üst katta sevgilisiyle sakin sakin sohbet edebilir.
Hangi katı tercih ederseniz edin, profiterolün tadına bakmayı ihmal etmeyin. Ali Sayar komşu işletme Lebon’dan aldıkları profiterol için “rakibi yok” diyor.

Ali Sayar’dan Beyoğlu’na eğlenmeye gidenlere tavsiyeler

“Papermoon’a, Cipriani’ye gider gibi gitmeyin, spor-şık olun. Mümkünse düz ayakkabı giyin. Çok büyük çantalara gerek yok. Arabayla gelinecek yerler var, gelinmeyecek yerler var. Nereye gideceğinizi önceden planlayın. Arabayla geldiyseniz büyük otoparkları tercih edin.”

Eğlencenin kalbinin attığı yer

Beyoğlu’nun bu çiçeği burnunda mekanı aslında bir anlamda yeni bir yaşamı temsil ediyor. İşletmecilerinden Ali Sayar’ın ve onun gibi pek çoklarının yaşadığı dönüşümün vücut bulmuş hali adeta. Şöyle... Ali Sayar 30 yıldır çok çeşitli mekanların işletmeciliğini yapıyor. Milli tenisçi olan Sayar, Ankara’da tenis kulübü işletmeciliğiyle başladığı meslek yaşamına Ankara’da, Bodrum’da, İstanbul’da onlarca mekan sığdırdı; “eller havaya” tarzı eğlence sunan barlar, gece kulüpleri, plaj mekanları, restoranlar... Zamanla yaptığı işten tat alamamaya başladı. Beş sene önce bir gün Asmalımescit’e taşındı. Sayar bu kararıyla ilgili olarak şunları anlatıyor: “Eskiden farklı biriydim. Metroya binince ‘Ya bir tanıdık görürse’ diye endişelenirdim, bakkaldan alışveriş yapmaya utanırdım. Buraya taşınınca bunlar kırıldı. Olması gereken biçimde yaşamaya başladım. Gerçek İstanbul burasıymış meğer. Artık her yere toplu taşımayla ya da yürüyerek gidiyorum, bakkaldan alışveriş yapmaktan çekinmiyorum. Her sabah uyandığımda bir şey oluyor, bir şey çarpıyor gözüme ve ‘Ali, sen İstanbul’da yaşıyorsun’ diyorum.”
Son yıllarda pek çok kişi, onun gibi tası tarağı toplayıp buraya yerleşecek kadar cesur olmadığı için eğlenmeye çıktığında mümkün olduğunca burayı tercih ediyor. Biraz da bu yüzden Beyoğlu hâlâ “eğlencenin kalbinin attığı yer”. Sayar “Beş-altı yıldır eğlence Tünel, Şişhane, Karaköy’de... Nişantaşı, Bebek, Etiler tayfası buraya geliyor. Bunun sebebi merak” diyor.