Pazar "Çankaya Köşkü'ndeki tablo koleksiyonu ve dev toplantı masası mutlaka görülmeli"

"Çankaya Köşkü'ndeki tablo koleksiyonu ve dev toplantı masası mutlaka görülmeli"

09.09.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Demirel zamanında köşke konan Fikret Otyam tablolarını çok severim"

Çankaya Köşkündeki tablo koleksiyonu ve dev toplantı masası mutlaka görülmeli

"Çankaya Köşkü" diye andığımız yer aslında kocaman bir kampüs. 438 dönümlük bir alana yayılıyor ve 15'e yakın binayı içeriyor. Ama kitleleri en çok ilgilendiren üç bina; konut olarak kullanılan Pembe Köşk (yani Çankaya Köşkü denince akla gelen bina), Atatürk'ün 11 yılını geçirdiği ve şu anda ziyaret edilebilen Müze Köşk, 1993'te hizmete giren ve Cumhurbaşkanı'nın çalışma ofislerinin bulunduğu Hizmet Binası. Bunların dışında da sosyal tesislerden seraya kadar pek çok yapı var. Halk köşkü hep merak etti. Ama Müze Köşk dışında görme imkanı olmadı. Burayı tanıyan eski danışmanlardan ve gazetecilerden Çankaya rehberliği yapmalarını istedik. En beğendikleri bölümleri ve en çok ilgilerini çeken eşyaları sorduk. Ziyaretin "olmazsa olmaz"ı Fikret Mualla, Fikret Otyam ve Ivan Ayvazovski gibi önemli sanatçıları da içeren resim koleksiyonu. Dev toplantı masası da akıllarda çok kalanlardan. Cumhurbaşkanlığı Köşkü son dönemde adından sıkça bahsettirdi. Seçim sürecinin bitmesinin hemen ardından bu defa da da Köşk'ün halka açılması konusuyla gündemde. Çünkü geçen günlerde 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başdanışmanı Ahmet Sever bu konunun konuşulduğunu ve Atatürk'ün yaşadığı Müze Köşk dışında başka yerlerin de halka açılacağı sinyalini verdi. Hizmet Binası "Pembe Köşk'ün kabul salonları gezilmeli" Ben Korutürk döneminde, 1974'te göreve başladım. 1989'da Evren Paşa'nın görev süresi bitince kendi isteğimle Köşk'ten ayrıldım. Çankaya'da sarı basın kartlı ilk kadrolu basın danışmanı bendim. Cumhurbaşkanlığı sözcülük müessesesi de benimle başladı. Bundan önce Köşk kapalı bir kutuydu. Özellikle de Cevdet Sunay, Cemal Gürsel döneminde. Köşk'ün halka açılması hoş bir yaklaşım. Ama halkın tümünü kucaklayabilme becerisini de göstermeli. Müze Köşk yıllardır halka açık. Bunun dışında da yerler açılacaksa ilk başta güvenlik boyutu öne çıkıyor. Burada verilmek istenen mesajda halka yakınlaşma esprisi var. Ama Fahri Korutürk, 1976'da ilk defa Çankaya Köşkü'nde basın ve sanat çevresinin bulunduğu 3 bin kişiye üç gün süren bir davet vermişti. Yani Çankaya'nın kapıları halka hep açıktı. Köşk'ten ayrılalı 17 yıl oldu ama Müze Köşk, Pembe Köşk ve Genel Sekreterlik Binası çok yıpranmıştı. Benim zamanımdaki ince, zarif, buram buram Atatürk kokan, doğayla bütünleşmiş Köşk gitmiş, yerine gri sis perdesi çökmüş. Taştan, koyu granit modern binalar çok kasvetli. Benim dönemimde Köşk'ü zevkleriyle daha güzel kılan cumhurbaşkanlarının eşleriydi. Mesela Fahri Korutürk'ün eşi Dame de Sion mezunu, İsviçre'de eğitimine devam etmiş, birkaç dil bilen zarif bir hanımefendiydi. Onun döneminde Pembe Köşk'ün Kabul Salonları'nda çok ünlü ressamların yağlıboya tabloları vardı. Osmanlı'dan kalma şamdanlar getirildi. Çok şık Çin vazoları vardı. Klasik tarzda döşenmişti. Bu köşk yetmeyince yeni bina yapıldı.Ama yeni yapılan bina en azından Müze Köşk binası göz önünde bulundurularak yapılabilirdi. Müze Köşk çok güzeldir. Türkiye'nin sorunlarının tartıştıldığı ünlü masa mutlaka görülmeli. Köşk'ün bir başka güzel yeri de Pembe Köşk'tür. Çok etkileyici bir bina. Çünkü bu köşkün her yerinden Ankara manzarası görülür. Güzel havalarda Pembe Köşk'ün terası açılır ve Ankara'yla kucaklaştırılır. Şu an cumhurbaşkanlarının çalışma binası Köşk'ün çok daha arkasında, ağaçlık bir alanın içinde. "Köşk'ü cumhurbaşkanı eşlerinin zevki güzel kıldı" Pembe Köşk Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün halka açılması uygulaması rahmetli Özal döneminde gerçekleştirilmişti. Haftanın belli bir gününü halk günü ilan etmişti. Yapılan müracaatlardan seçilen vatandaşlar köşkü gezebiliyordu. Sayın Abdullah Gül'ün başdanışmanı Ahmet Sever'in de açıkladığı gibi Atatürk'ün müzesi, çalışma ofislerinin gezilmesinde sakınca olmayan bölümleri ve Camlı Köşk denilen misafir konutu ile köşk alanının etrafının gezilebilmesi gündemde. Bence bu gayet olumlu. Kenan Evren zamanında ilk kez gitmiştim. Atatürk döneminden kalan çalışma odası görülmeye değer. Onun eşyaları ve yurtdışından gelen hediyeler çok şık camlı bölmelerde sergileniyor. Pembe Köşk diğer ülkelerle kıyaslandığında çok mütevazı. Yeni köşkteki salon çok büyük ve geniş. Modern bir yapı. Cumhurbaşkanının çalışma odası, Kabul Salonu, MGK Salonu var. MGK Salonu büyük Atatürk portresinin, özel haritaların, yavruağzı koltukların bulunduğu ahşap zeminli bir oda. Bir de resepsiyonların verildiği Büyük Salon var. Sarı-krem duvarları, lacivert perdeleri var. Avizeleriyle ünlü. Oturma grubu modern tarzda. Bunlar halkın ilgisini çok çekecek. Demirel zamanında Fikret Otyam'ın Anadolu konulu çok güzel tabloları kondu. Bunlar halka yakınlık imajı veriyor. Ben çok seviyorum bu tabloları. Çini vazolar da Osmanlı döneminden kalma bir hava katıyor Köşk'e. "Eski köşk ziyaret edilmeli, yeni köşkün zevkle yapıldığını söyleyemem" Köşk'ün halka açılmasını olumlu buluyorum. Batı demokrasilerinde de bunun örnekleri var. Nasıl Dolmabahçe Sarayı gezilebiliyorsa, cumhuriyetin kurulma kararının alındığı ve Atatürk'ün kaldığı eski köşkü gezmek hem çok nostaljik hem de bilinçlenmek açısından önemli. Cemal Gürsel zamanında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı davetinde ilk kez oraya gittiğimi hatırlıyorum. Kapıda Muhafız Alayı, içeride sizi karşılayan yaverler vardı. Yeni köşkte daha çok askeri bir ortam vardır. Salonlar, koridorlar loştur. Beklenildiği gibi çok şaşaalı değildir. Hatta orada bulunan bir yazı masası köşkün ağırlığını hiç yansıtmaz. Çoğu salonu maun, ahşap kaplama. Mesela Beyaz Saray'da ABD Başkanı'nın çalıştığı Oval Ofis, bizim cumhurbaşkanımızın odasından biraz daha küçük. Masası, şöminesi ve koltuklarıyla bize göre çok daha mütevazı. Köşkün zevkle yapıldığını söyleyemem. Mesela TBMM binası harikaydı. Maun kaplamaları vardı, lacivert ağırlıktaydı. Çok haşmetliydi. Şimdi bembeyaz muhallebi dükkanı gibi oldu. Kısaca Çankaya'nın mimarisi yenilendi ama onun ağırlığını ortaya koyan bir yer değil. Beğenmiyorum. Bence cumhurbaşkanları Atatürk'ün ilk köşkünde kalmalılar. İnsanlar bu eski köşke gelip cumhuriyetin ruhunu hissetmeli. Müze Köşk "Kabul salonundaki modern resimleri hep çok beğenmişimdir" Köşk'ün halk tarafından ziyaret edilememesi diye bir şey zaten olamaz. Cumhurbaşkanlığı Köşkümüz ilk günden itibaren halka zaten açıktı. Atatürk'ün sofraları meşhurdur. Benim yakından bildiğim Turgut Özal ve Süleyman Demirel dönemlerinde de her zaman açık olmuştur. Ahmet Necdet Sezer döneminde de sanılanın aksine açıktı Köşk. İlk kez Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile görüşmek için gitmiştim ve rahmetli Özal beni çalışma binasında değil de ev olarak kullandıkları binada kabul etmişti. Çok ama çok heyecanlanmıştım. Özal ile ev ortamında bile görüşecek olsam yaverin kapıyı açtıktan sonra beni ismimle duyurduğunu duyduğumda seremoni faslının önemini anlamıştım. Köşk'ün kabul salonlarındaki modern resimleri çok beğenmişimdir. Köşk'ün çok iyi bir resim koleksiyonu var. Her odasını gezmedim ama cumhurbaşkanlarının makam odası olarak kullandıkları oda en önemli oda. Atatürk'ün çalışma odası "Cumhurbaşkanı'nın çalışma odalarını gezmek güvenlik nedeniyle doğru değil" Atatürk'ün evi yani ilk köşk binası, Sayın Özal ve Demirel zamanında Genel Sekreterlik'ten izin alınarak gezilebiliyordu. Ama diğer taraflar gezilemez. Tıpkı Başbakanlık ve Meclis Binası gibi. Çünkü bunun bir güvenlik boyutu var. 11 Eylül'den sonra bu daha da belirginleşti. Cumhurbaşkanlarının çalışma odalarını gezmek zaten doğru değil. Gizli evrak vardır, konuk vardır, terörist bir eylem yapılabilir. Atatürk Evi'nin dışında bir yeri gezilmemeli. 1951'de, Celal Bayar cumhurbaşkanıyken, TED Ankara Koleji'nin yıllığı için ben (yayın kolu başkanı olarak) ve dört arkadaşım onun resmini istemeye gitmiştik. Düşünsenize lise öğrencilerini kabul etmişti, dizlerimiz titremişti karşısında. Daha sonra çok kez Köşk'e gittim ama Özal döneminde 24 saat oradaydım. Lojmanda kalıyordum. Rahmetli Özal döneminde biz eski köşkte çalıştık, yeni binada çalışmadık. Köşk'ün koridorlarında büyük, antika porselen çin vazolar vardı. Toplantı salonu çok görkemliydi. Duvarlar açık renkti. En eski ve en çok kullanılan salondu. Ayvazovski ve Fikret Mualla'nın harika tabloları vardı. Beni en çok bu tablolar etkilemişti. Devasa bir masa vardı, o büyüklükte masa kolay kolay her yerde bulunmazdı. Masanın üzerinde yeşil çuhadan müthiş bir örtü vardır. Etnik desende dokunmuştu. Bakanlar Kurulu ve MGK toplantılarının yapıldığı, yabancı devlet adamlarının ve heyetlerin kabul edildiği bir odaydı. Bu oda mutlaka görülmeli. O salonun kapısından Özal'ın çalışma ofisine geçilirdi. Bu ofis çok mütevazıydı. Özal o dönemde köşke iki bilgisayar, üç tane de televizyon soktu. Her şey mütevazı ve dengeliydi. Büyük resepsiyon salonu "Özal'ın odasında üç televizyon vardı. Aynı anda CNN, BBC ve Türk kanalı izlerdi" Dünyada bu tip mekanların çoğu halka açıktır; içinde yaşayan ve çalışanların özel hayatlarına müdahale edilmemesi şartıyla. Halkın malı olan bir yerin halka açılması doğru bir karar. İsmet İnönü cumhurbaşkanıyken ben daha çocuktum, o dönemde gittim ilk kez Köşk'e. Daha sonra da görev icabı gittim.Eski köşk Latife Hanım'ın dekore ettiği ufak bir yerdi. Ama bu yeni köşkün tarzı Alman mimari tarzıyla yeni cumhuriyetin birleşmesi. Çok fazla bir özelliği yok, çarpıcı değil. Bence bu köşkte şarklılık var. Mesela cumhurbaşkanının oturduğu koltuğun arkasında Cumhurbaşkanlığı arması, sağında bayrak, solunda sancak. Çok fazla sembol var. Yurtdışındaki saraylarda bu kadar arma yok. Her cumhurbaşkanı dekorasyonda değişiklik yapar. Ben en çok rahmetli Özal dönemine tanıklık ettim. Çalışma odasında masasının üstü erkeksi eşyalarla doluydu. Şaşaalı bir oda değildi. Bej rengin hakim olduğu bir mekandı. Alt katında bilardo masası vardı. Asıl üst katta ailesiyle yaşadığı yer önemli. Üç televizyon vardı. Aynı anda hem CNN hem BBC hem de Türk kanallarını takip ederdi. Ayrıca farklı odalarda bilgisayarlar vardı. Masasının üzerinde mutlaka kayısı, fındık olurdu. Yeni köşkte cumhuriyetin ruhunu, gelişimini yansıtan bir hava yok. "Eğer burada biz yaşasaydık her gün mangal yapardık" Köşkün halka açılmasını olumlu buluyorum. Ama sınırlarını iyi belirlemek gerek. Halkın en yüksek temsilinin sembolü olduğundan çok da anlamlı. Sayın Demirel'i başbakanlığı döneminde izlediğim gibi cumhurbaşkanlığı döneminde cumhurbaşkanı muhabiri oldum. Onu yedi yıl boyunca izledim.Demirel döneminde Köşk'te büyük değişiklikler oldu. Her şeyden önce içindeki rezidans yani Pembe Köşk tamamen yenilendi. Pembe Köşk'ün girişinde Sefir Kabul Salonu vardır. Benim en sevdiğim yeridir Köşk'ün. Çok sade döşenmiş olmasına rağmen duvarlarında deniz ve gemilerin resmedildiği Ayvazovski tabloları vardı. O dönemde o odada büyük bir masa, gece mavisi kadife bir örtü vardı. Masanın üzerinde mutlaka bir örtü ve vazo içinde, Köşk'ün serasından getirilen harika çiçekler bulunur. Üst katı da cumhurbaşkanının özel konutudur. Hatırladığım kadarıyla barok tarzda, ince ayaklı, zarif mobilyalar vardı. Onun da üzerinde yatak odaları bölümü. Bu binanın en alt katında eskiden bir havuz varmış. Köşk makamın çalışma mekanı, şu an ona Yeni Bina deniyor. Burayı halka açacaklarını sanıyorum. Onun da dış cephesi pembe gibidir. Çok görkemli bir bina değil. Keskin hatlı ve teknolojik bir bina. İçi çok geniştir. Yüzlerce odası vardır. Orada yurtdışından gelen hediyeler yer alır. Kılıçlar, gümüşler... Ziyaretçi girişinden itibaren tüm katlardaki duvarları Fikret Otyam, Fikret Mualla tabloları süsler. Ve çok özel, hiçbir yerde göremeyeceğiniz Atatürk fotoğrafları... Resepsiyon salonu çok büyüktü, çok büyük avizeler var. Hep tartışma konusu olmuştu bu avizeler. MGK toplantılarının yapıldığı yer çok büyük değil, resepsiyon salonunun dörtte biri kadar, uzun bir oda. Odada U biçiminde bir masa bulunur. Duvarda Türkiye ve KKTC haritası asılıdır. Karargah odası gibidir.Köşk'ün içinde benim hiç hoşlanmadığım ağır bir renk hakim. Çalışma odalarının tamamında koyu kahverengi ağırlıkta. Perdeler bordo ya da koyu laciverttir. Yani koyudur ve içinizi açmaz. Köşk'ün en güzel ve ilk görülmesi gereken yeri bence Müze Köşk'tür. Ankaralıların satın alıp Atatürk'e hediye ettiği bağ evi burası. İçinde çalışma ofisi ve yaşadığı odalar var. Son derece sade ve mütevazıdır. Atatürk'ün kahverengi oymalı masasına bayılırım. Yabancı konukların ağırlandığı Camlı Köşk de çok güzeldir. Buradaki tüm eşyalar özenle seçilir, hizmet kalitesi yüksektir. Çok güzel yemek takımları, bardakları var. Diğer köşke göre çok daha klasik tarzda dekore edildi. Burası da aynı şekilde. Köşk'ün serası ve bahçesi de görülmeye değer. Çok güzel gülleri vardır. Cumhurbaşkanı muhabirleri arasındaki hep konuşulan şey şuydu: "Bu köşkte yaşasaydık her gün mangal yapardık." "Bilinmeyen fotoğraflar var" MGK toplantı salonu Her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilen Beyaz Saray değerli antika eşya ve tablolarla dolu. Buraya turlar en az 10 kişilik gruplarla yapılıyor. Bina resmi tatil günleri hariç, salıdan cumartesiye 07.30-12.30 arasında gezilebiliyor. BEYAZ SARAY'A DA TURLAR YAPILIYOR Beyaz Saray'daki Eyalet Yemek Odası, Kırmızı Oda, Yeşil Oda ve Lincoln Yatak Odası atlanmaması gereken yerler. Ziyaretçiler genellikle giriş katındaki koridordan geçip kütüphaneye giriyor, sonra merdivenlerden Eyalet katına çıkıyor, binanın doğu kanadındaki Yeşil, Mavi, Kırmızı ve Eyalet Yemek odalarından geçip kuzeydeki lobiden çıkıyorlar. Her odada soruları cevaplamak üzere Gizli Servis'ten birer tur görevlisi bulunuyor. Her odada "ajan"

Yazarlar