26.12.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Elif Berköz Ünyay elif.berkoz@milliyet.com.tr
Bana “Az önce Ceyla’nın mezarından geldim. Elimdeki toprağı hâlâ yıkamadım. Beni aradığınızı öğrenince önceki röportajlarınızı okudum. Sizinle Ceyla ile yaşadığımız ilişkiye inanmayanlara, hakkımızdaki asılsız haberlere cevap verecek bir röportaj yapalım” dedi. Zeki Tanyeri’den bahsediyorum. Tanyeri geçtiğimiz ay pankreas kanserinden vefat eden, cemiyet hayatının ünlü ismi Ceyla Gölcüklü’nün işadamı sevgilisiydi.
“Hiçbir zaman magazinde yer almak istemedim. Ben bir işadamıyım. Benim haber olacağım yer ekonomi sayfaları. Bu konu hakkında ilk ve son röportajımı veriyorum. Ceyla’ya olan son görevimi yerine getiriyorum. Hakkımızda söylenen yalanlardan, çıkarılan dedikodulardan bıktım” diyen Tanyeri, Ceyla Gölcüklü ile 5,5 yıl süren ilişkilerini anlatırken 5 yıla 50 senede yaşanmayacak güzellikler ve anılar sığıdırdıklarını söylüyor: “Dünya öyle veya böyle dönüyor, benim ilacım zaman olacak. Ceyla’yı çok sevdim. Benim için o ölmedi, uzun bir yolculuğa çıktı. Ceyla’nın bana bıraktığı iki miras var: Anılarımız ve 15 yaşındaki kızı Lara. Lara beni hâlâ aramadı ama inanıyorum ki bir gün arayacak.”
Tanyeri, söyleşi randevusunu sevgilisi Gölcüklü ile beraber yaşadıkları Çiftehavuzlar’daki evine veriyor. “Kafamı yemek yaparak dağıtırım. Size de kendi ellerimle kısır yaptım” diyor. Gölcüklü’yle ilişkilerini anlatmaya başladığında defalarca gözleri doluyor. En çok da ona veda edemediğini söylediğinde...
* Röportaj talebi için aradığımda, telefonda bana “Ellerimdeki toprağı yıkamadım hâlâ, az önce geldim mezarından. Hocaya dua okuttum” dediniz. Ne kadar sık gidiyorsunuz Ceyla hanımın mezarına?
Uzun süre mezarlığa gidemedim, kabullenememiştim. Arabayla önünden geçiyor ama içeri giremiyordum. Daha beş
ay önce, temmuzda bir baloda dans ettiğim sevgilim artık yoktu çünkü. Dün yılbaşı için yaptırdığım rezervasyonun bilgileri geldi
e-mail ile. Mezarlığa gittiğimde, gözümün önündeydi ama toprağın altındaydı. Hâlâ kabullenmeye çalışıyorum. Onun bir yolculuğa çıktığını düşünerek kendimi teselli ediyorum.
* Ceyla hanımın hastalığını ne zaman ve nasıl öğrendiniz?
Her şey çok çabuk oldu. 3,5 ay kadar önce karnı çok şiddetli ağrıyordu. Önce İstanbul’da özel bir hastaneye gittik, gaz sancısıdır dediler, ilaç verdiler. Ağrılar her geçen gün artınca Amerikan Hastanesi’ne gittik. Orada pankreas kanseri teşhisi konuldu. Başka yerlerde de tetkik yaptırdık. Ardından elimizdeki raporlarla New York’ta bir hastaneye gittik. Durumunun çok ciddi olduğunu orada da söylediler.
“Ceyla hanım vefat etmese yurtdışında evlenecektik”
* Ceyla hanımı en son ne zaman gördünüz?
2,5 ay kadar önce New York’ta. Oraya birlikte gittik ama beraber dönmedik. Ailesi beni görmesini istemedi. Nedenini bilmiyorum. Hiçbir açıklama yapmadılar. En son Ulus’taki ikinci evimize, Ceyla’nın ağrıları arttığı için annesi de gelmişti. Ve bir problemimiz yoktu. Bir anda ne oldu da böyle oldu? Birkaç gün önce “İş çıkışında bana geliyorsun değil mi?” diyen Ceyla ertesi gün aradığımda “Niye beni arıyorsun?” tepkisini gösterdi. Son zamanlarında Ceyla hanıma hep karşılık alamadığım mesajlar attım. Kamyonla evine tonlarca çiçek yolladım. Bana attığı son mesaj onlarla ilgiliydi: “Güzel çiçeklerin için teşekkür ederim”.
* Vedalaşamadınız o zaman Ceyla hanımla?
Hayır, veda edemedim.
* Cenazeye de gitmediniz...
Üzülerek söylüyorum ki aileye saygımdan ötürü gidemedim. Bana bir laf etseler orası karışacaktı çünkü. Lara’nın üzülmesini istemedim, istemiyorum. O annesini, ben ise sevdiğim kadını kaybettim. Ceyla’nın ölümünden en çok kim etkilendi diye sorarsanız, Lara ile birincilik ve ikincilikte yarışırız.
* Ceyla hanım hakkında günde onlarca haber çıkarken ailesi hastalığıyla ilgili, ölümü hakkında hiçbir açıklama yapmadı.
Kararlarına saygı gösteriyorum. Ceyla’nın Amerikan Hastanesi’nde yattığını sağır sultan bile duydu, aile susmayı tercih etti. Ceyla hanım hakkında çıkan öldü haberlerini okumuş, “Beni ölmeden öldürdüler” demiş. Bana göre başhekimden rica edilecekti, o da açıklama yapacaktı. “Evet, Ceyla Gölcüklü hastanemizdedir. Hayati tehlikesi vardır, yoğun bakımdadır. Elimizden geleni yapıyoruz.” Böylece öldüğüne dair yalan haberler ortaya çıkmayacaktı ve o da okumayacaktı. Kızı Lara’nın durumunu düşünebiliyor musunuz? Bir ölüm ilanı bile çıkmadı. Bu duruma çok üzüldüm. Anladığım kadarıyla Ceyla böyle talimat vermiş ama ben olsam böyle yapmazdım.
* Gelecekle ilgili planlarınız neydi?
Zaten evli gibiydik, bir tek imza kalmıştı. Ceyla hanım vefat etmeseydi evlenecektik. Geçen yıl aldık bu kararı. Her seferinde dedikodulardan ötelendi. Ama bu kez çok kesindi. En son evlilik kararını hastalığı ortaya çıkmadan bir hafta önce tekrar konuşmuştuk. “Ben bir kez düğün yaptım, ikincisini istemiyorum” dedi. Roma ya da Paris’te evlenmeyi planlıyorduk. Evlendikten sonra da çocuk yapmayı istiyorduk.
“Son hediyem oyuncak ayıydı. Kızına vermek istiyorum”
“Ceyla arabaya bindiğinde genelde, koltuğunun yanında hep bir kırmızı gül olurdu. Ben koyardım. Çok hoşuna giderdi. Hastaneye çıkmadan, Ceyla mutlu olsun diye Ulus’taki evine kocaman oyuncak bir ayıyla, 600 civarı kırmızı gül yolladım. Erkek kardeşi “Çöpe atın” demiş. Bana geri getirdiler. Güller soldu, kurudu. Ama bu Ceyla’ya son hediyemdi. O yüzden atamıyorum. Kızı Lara’ya vermek istiyorum.”
“Ceyla eğer işe devam etseydi şu an bankanın genel müdürüydü”
“Ceyla’yı herkes gezen tozan, sosyetik biri olarak bilir. Oysa Ceyla, Robert Koleji ikincilikle, Bilkent Ekonomi’yi üçüncülükle bitirmiş. İnterbank’ta memur olduğunu, eski eşiyle zengin diye evlendiğini söylüyorlar. Bu da yalan. Ceyla İnterbank genel müdürlükte, yatırım bölümünde çalışıyordu. Ceyla eğer o işe devam etseydi şu an bankanın ya genel müdürüydü ya yönetim kurulu üyesi. Kızcağızın aşağılanmasını kabul edemiyorum, sinirleniyorum. ‘Ceyla lüksü sever, çok para harcar’ derlerdi. Halbuki gereksiz hiçbir şey almaz, para etmeyen bir kıyafete de paralar dökmezdi.”
“Bizimki tam olarak ilk görüşte aşktı”
* Ceyla hanımla nasıl tanışmıştınız?
2 Haziran 2005’te şans eseri başladı ilişkimiz. Filmlerde gördüğümüz “love at first sight” (ilk görüşte aşk) gibiydi. Daha evvelden Ceyla’nın adını tabii ki biliyordum ama hiçbir samimiyetimiz yoktu. O gün bir arkadaşım aradı, Maçka’daki bir restoranda verilecek davete çağırdı. Bir beş dakika uğrayıp çıkmayı düşünüyordum. Oturduğumuz masada 30 kadar kişi vardı. Sonra masada Ceyla hanımı gördüm, göz göze geldik ve “love at first sight” oldu. Onda da bende de. Döndüm, “Ceyla sen bekarsın değil mi?” diye sordum. “Elbette. Ben boşandım” dedi. “O zaman iki bekar ne yapar? Flört ederler!” dedim. Kahkaha attı. Çok güzeldi kahkahası. Ertesi gün öğle yemeğini Boğaz’da yedik. Flört etmeye başladık.
“Yemek yaptığına inanmadım, bir tencere dolma sardı”
* Ceyla hanımda sizi kendine aşık eden, bağlayan tarafı neydi?
Ceyla’da yaşının olgunluğu yoktu. Bazen 5 yaşında bir çocuğa dönüşürdü. İçindeki o temiz ruhu görebiliyordum. Kızıyla ilişkisi, onu yetiştirmesi de çok etkiledi beni. Kızı için ölürdü, o kadar çok severdi Lara’yı. Ayrıca çok zekiydi. Üstelik Ceyla tam bir “table lady”, masa kadınıydı. Ben işten eve geldiğimde beni kapıda sanki bir davete gidecekmiş kadar şık karşılardı. Çok detaycıyımdır, sofra düzenine önem veririm. O düzene dikkat eder, hem de harika organizasyon yapardı. Ertesi gün ne giyeceğim, hangi takım elbisem ne zaman kuru temizlemeciden alınacak, hepsini organize ederdi. Yemek de yapardı bana.
* Ne mesela?
Zeytinyağlı çok severim. Enginar, fasulye yapardı. Ben ilişkimizin başında yemek yaptığına da inanmadım. Kızı Lara “Zeki abi, annem çok güzel etli dolma sarar” dedi. Ben de bir sabah o kalkmadan yaprak dolması için gereken malzemeleri mutfak masasına dizdim. Ceyla kalkınca da dolma sarmasını istedim. Gözümün önünde bir tencere incecik dolma sardı.
* Kiminin ilişkisi kavgayla beslenir kimininkinde de her şey süt limandır. Sizinki nasıl bir ilişkiydi, biraz tarif eder misiniz?
Tabii ki aramızda kavgalar, kısa küslükler oldu ama bizi asıl yıpratan başkalarıydı. Bizim ilişkimize girmeyen kalmadı, bu yüzden de ilişkimiz hiçbir zaman normal gitmedi. Tam normale oturttuk, evlilik kararı aldık hastalık çıktı. Mesela restoranda birlikte oturduğum arkadaşımın yanına bir bayan gelse Ceyla’ya haber uçururlardı. “Zeki’nin yanında kadın var” diye.
Bu ilişkide çok çektik. Ceyla ile birlikte olmaya başladıktan sonra telefon numaramı defalarca değiştirmek zorunda kaldım. Ceyla ile yemek yerken telefonlarımıza mesaj gelirdi. Benimkinde “Ceyla Bebek Lucca’da bilmem kimle şampanya içiyor” yazardı, Ceyla’ya gelende “Zeki şu restoranda şu kadınlarla beraber”. Defalarca böyle mesajlar aldık.
“Amerikan Hastanesi’nde 1. katta yoğun bakımdayken ben 6. katta yatıyordum”
“Ceyla’ya karın ağrısını dindirmek amacıyla çok ağır ilaç vermişler. Kontrol altına almak için yoğun bakıma almışlar. O günlerde çıkan fişi çekildi, öldü haberleri doğru değildi. Gazetelerde “Ceyla Gölcüklü öldü. Ailesi fişini çekti” haberi çıktığında Ceyla hala yaşıyordu. Hatta hastane odasına gelen gazetelerde bunu kendisi de okumuş. Bunu bana yanındaki kişiler söyledi. Ceyla son günlerinde ailesi dışındakileri görmeyi reddetti. Ceyla’nın “Herkes beni güzel hatırlasın” lafı da bana mesajdı. Ben o mesajı aldım ve Ceyla’yı görme konusunda ısrar etmedim. Onun isteğiydi, saygı duydum. Benim onu hasta halinle görmemi istemedi. O Amerikan Hastanesi’nde birinci katta yoğun bakımdayken ben altıncı kattaydım. O günlerde ben de rahatsızlandım. Üzüntüden uyku problemi çekiyordum. Üzerine bir de küçük bir operasyon geçirdim.”
“Tatilde 1 milyon dolarlık kolyesini çaldığım haberi yalan”
* Birbirinize nasıl hitap ederdiniz?
Ben ona “JLooove” ve “Güzel gözlüm” derdim. O da bana “Aşkım” derdi.
* Ceyla hanımın adının önünde “140 milyonluk dul” kalıbı ekliydi. Bununla ilgili dava da açmıştı, haberlerde bu şekilde kullanılmaması için. Çok mu rahatsız oluyordu böyle anılmaktan?
Yanlış hatırlamıyorsam mahkemeden tedbir kararı çıkmıştı davayla ilgili. Ceyla üzülüyordu bu konuya, çünkü bu adres göstermek gibi bir şeydi. Kızı ve Ceyla için tehlikeli olabilirdi. Biri gazeteden okusa, kızını kaçırsa, fidye istese.... Bunun sorumlusu kim olacaktı?
* Aslında hiçbir zaman o kadar yüksek bir nafaka almadığı, çok parasının olmadığı hatta kirasını ödemediği için icralık olduğu yazıldı.
Oturduğu evde kiracıydı, ev satıldı. Ne zaman çıkacağı konusunda davalık oldular ev sahibi ile. Ceyla rahatsızlanınca kimse dava ile ilgilenemedi. Dava da kaybedildi. Kirasını ödemediği, dairenin icraadan boşaltıldığı yalandı, Allah’tan bu haberleri görmedi. Yoğun bakımdaydı.
* Sizin birlikte gittiğiniz Maldivler tatilinde, Ceyla hanımın 1 milyon dolarlık kolyesini çaldığınız iddiasına cevabınız var mı?
Yalan haber. 2008’deydi o tatil. 2008’de Ege Bölgesi Sanayi Odası’ndan ödülüm var. O yıl 1,5 milyar dolarlık iş yapmışım, 1 milyon dolarlık kolye mi çalarım? Herkesin ağzına ciklet oldu bu dedikodu, gerçek bir yanı yoktu ama.