"Bütün dedektifler amatör birer psikologtur" diyen sese kulak verdik:CİNAYETİ yazıyorSinema eleştirmeni Janet Maslin, The New York Times’ta çıkan haberinde polisiye romanlardaki dedektiflerin amatör birer psikolog olduklarından söz edince, dedektifleri ve polisiye roman yazarlarını yakın takibe aldıkSEMA ASLANMerceği ve maymuncuğu dedektiflere yönelttik. Dolayısıyla polisiye roman yazarlarına.
The New York Times’ta yer alan "bütün dedektifler amatör birer psikologtur" cümlesi yönlendirdi bizi buna.
Zeka oyunlarının egemenliğindeki kurgulamalar olarak kitaplığımızdaki yerini alan polisiye romanlar, şaşmaz bir şekilde dedektifleri hatırlatıyor. Hem de cinayeti çözen bir dedektifin bulunmadığı romanların varlığına rağmen. Aynı zamanda Hercule Poirot ve Mrs. Marple karakterlerinin de yaratıcısı olan Agatha Christie’nin "On Küçük Zenci" romanı gibi. Final sahnesi ile psikolojik çözümleme örneklerinden birini veren roman, olanları dışarıdan takip eden, güven içindeki okur için tam bir fecaat! Bu kitapta amatör psikolog olarak nitelendirebileceğimiz bir dedektif yok, fakat psikolojiden hayli anlayan (!) bir katilimiz var!
İngiliz yazar Sir Arthur Conan Doyle’un yarattığı ünlü kahraman Sherlock Holmes gibi piposu, büyüteci ve şapkası olmasa da Türk edebiyatında da dedektifler mevcut.
Bu işi çoğunlukla sonradan ve "mecburen" yapıyorlar. En sık rastlananı eski emniyetçi ya da gazeteci olmaları. Fakat başarısız ve THY’den kovulmuş bir pilot olmaları da mümkün. Kaktüs Polisiye Roman Yarışması ile edebiyat dünyamıza giren özel dedektif Remzi Ünal gibi. Yaratıcısı Celil Oker’in kurgusu bir yana, o da diğer meslektaşları gibi "burnuna" güveniyor. Burada psikologluk ile güvenilir burun arasında bağ kurmamız kaçınılmaz!
Roman ve psikolojik derinlik"Cinayet mahalli"ndeki yazarlardan Ahmet Ümit, kendisiyle yaptığımız görüşmede "güvenilir burun" hadisesine bir başka boyut getirdi: "Sadece polisiye romanda değil, genel olarak Türk edebiyatında psikolojik derinlik çok fazla yoktur. Ben bunu yapmaya çalışıyorum. Çünkü boğulmadan iyi edebiyat olmayacağını düşünüyorum. Romanın kendisi insan psikolojisine yapılan bir kazıdır gerçek anlamda."
‘Hayat, sanatı taklit ediyor!’Polisiye roman yazarının psikolojiyi kullanması ne kadar önem taşıyor?
Cinayet romanı yazarı mutlaka suçu anlatacaktır ve suç karşısında insanın psikolojisini anlatacaktır. Dikkat edersek cinayet romanlarında şöyle bir üçlüyle karşılaşırız: Katil, kurban ve dedektif. Dolayısıyla iyi bir polisiye roman, bu üçünün psikolojisini verebildiği oranda başarılı olur. Eğer bu üçünün psikolojisini veremezse başarılı olmaz, bu nedenle psikoloji bilmek zorundadır. Bu, günümüzde aslında doğrudan cinayet araştırmalarına yansıyan bir durum haline gelmiştir, Amerika’da, örneğin FBI’da cinayet soruşturması yapan timin içerisinde profilci bir kişi yer alır, ki uzman bir psikologtur bu kişi, bilinmeyen ya da bilinen katilin psikolojik profilini çıkartmaktadır. Ama bunların ötesinde cinayet romanları yazarı eğer iyi bir yapıt ortaya koyacaksa işin psikolojisini anlatmak durumundadır. Bu psikolojiyi anlatmadan iyi bir cinayet romanı yazılabileceğine inanmıyorum ben.
PAZAR