27.04.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Sirkeci Garı bugünlerde her zaman olduğundan daha fazla hareketli. Çünkü iki sanat olayına birden ev sahipliği yapıyor. Bugün İTÜ Fotoğraf Kulübü’nün "Banliyö" adlı fotoğraf sergisi başlıyor. 29 Nisan’da ise Tuluyhan Uğurlu’nun konseri var
Ne Sirkeci’den ne de hattın diğer ucundan trene hiç binmişliğiniz var mı? Olsun ya da olmasın bugünlerde Sirkeci Garı’na mutlaka uğrayın. Binenlerin bir nedenleri zaten olacak. Çünkü garın sergi salonunda belki fotoğrafları bulunacak. Olay şu: İTÜ Fotoğraf Kulübü üyelerinin 1,5 yıl boyunca çektiği banliyö hattı fotoğrafları sergilenmeye başlandı. Fotoğraflarda yolculuk edenler, seyyar satıcılar ve tabii TCDD çalışanları var. Trenlerin ve istasyonların kışı ve yazı, gecesi ve gündüzü var.
İTÜ Fotoğraf Kulübü öğrencileri banliyö hattını hem dokusu hem de belgesel fotoğraf çalışmasına uygun olduğu için seçtiler. Kulübün yaklaşık 20 üyesi uzun süre banliyö trenlerinde yolculuk etti. Aralarında daha önce hattı hiç kullanmamış olanlar, İstanbul "acemisi" öğrenciler de vardı. Çekilen 450 fotoğrafı önce kendi aralarında elediler, sonra "büyüklerine" gösterdiler. İki elemeden de geçmeyi başaran 36 fotoğraf, Sirkeci Garı Sergi Salonu’nda bugün yerini aldı.
Kulübün başkanı İsmail Çınar "Bu hat 1872’de kurulmuş. Sirkeci-Küçükçekmece arasında günde altı sefer yapıyormuş. Ama hiçbir belgeleme yok" diyor. "Hat 1900’lerde nasıldı bilmiyoruz. Bizim yaptığımız görsel tarih yazmak. 2006 yılında Kadıköy-Yenikapı arasında bir tüpgeçit kurulacak. Banliyö hattında revizyon yapılacak ve belki bu doku kaybolacak. Dolayısıyla belgelemek çok önemli."
Sergi, Sirkeci Garı Sergi Salonu’nda 11 Mayıs’a kadar gezilebilir. Ayrıca fotoğrafları ara istasyonlarda düzenlenecek mini sergilerde de görmek mümkün olacak.
İsmail Coşkun
İnşaat Mühendisliği 4. sınıf öğrencisi, Kulüp Başkanı
En çok keyif aldığım zaman kar yağdığı zamandı. Fotoğrafları çekerken insanları rahatsız etmemeye çalıştım. Haftada iki-üç defa çekime çıktığım oldu. Seyyar satıcılar, diğer çalışanlar bizi tanıyor artık.
Murat Mörel
İnşaat Mühendisliği, 4. sınıf öğrencisi
Daha çok insanları çektim. Grafitti yapan çocuklar da ilginçti. Bu hattı birkaç kez kullanmıştım. Ankaralıyım, yabancı olduğum bir durumdu ama projenin içine girince bir parçası gibi oldum.
Esra Başol
Matematik Mühendisliği, 2. sınıf öğrencisi
Trende bir süre sonra insanlar iç dünyalarına kayıyorlar. Sabah tostumu alıp trene biniyordum. Rahatsız etmemek için çok konuşmadım ama zamanla beni tanıyıp sorunlarını bile anlatmaya başladılar.
Türkiye’nin harika çocuklarından, piyanist besteci Tuluyhan Uğurlu, müziğini bir süredir konser salonlarının dışına taşıyor. Daha önce Beyazıt Kütüphanesi’nde bir konser veren sanatçı, Doğu Ekspresi adlı konserini 29 Nisan saat 20.00’de yine çıt çıkmayan salonlar yerine tarihi Sirkeci Garı bekleme salonunda gerçekleştirecek. Yedi İstanbul Masalı adını verdiği konserler dizisinin ilkinin geliri Sultanahmet Rotary Kulubü’nün Okuma Yazma Eğitimi projesine bağışlanacak.
Uğurlu, kendini bu konsere alıştırmak için aylardır banliyö trenlerine biniyor. Konserin Anadolu-Bağdat Ekspresi adlı bölümünü Bağdat’ta yaşamını yitiren sivillere ve gazetecilere adayan Uğurlu, konserdeki sinevizyon gösterisinde demiryolunun tarihine ve Irak’ta savaş görüntülerine de yer verecek.
Çok küçük yaştan bu yana insanların karşısına çıkıyorum. Yüzlerce defa bunun ispatı yapılmış bitmiş. Artık sanatın bir misyonu olmalı. "Cici çocuğumuz piyano çaldı" değil artık. Tren bir tanıklık yapıyor. Auschwitz kamplarına insanlar trenle taşındı. Bolşevik ihtilalinde de öyle. Tren bir semboldür. Sanat artık bir yerlerde oturup oradan kuşbakışı halka söylenen bir şey olmaktan çıkmak zorunda. Sosyetenin kuklası olmayacak. 21’inci yüzyılda artık salonlarda olması gerekmiyor konserlerin, adam olan her yerde çalar. Sanatta gargara dönemi bitti.
Hayır. Belki büyük şehirlerden farklı görünüyor. Ama Anadolu’da ben çok konser verdim. Orada kriterler çok farklı. Anadolu halkı belgesel izliyor, kitap okuyor; Akşehir’deki kasap, dükkanını kapatıp geliyor konsere, ellerini bile temizleyemeden.
Birileri birilerini gazlar, birilerini de halk gazlar. Mesela Orhan Gencebay. Orhan Gencebay’ı entelektüeller bilmezdi. Türkiye’deki en iyi bağlama sanatçısıdır. Bağlama çalarken dinlemeyi çok severim onu. Gencebay’ı reddeden, muhalif olan birçok kişinin akşamları evinde Gencebay’ı dinlediğinde çok tanık oldum. Çağdaş kişi her çiçekten bal almasını bilen kişidir.
En azından ben ikisini birden beceremiyorum. Kadınlarla ilişkilerim en fazla üç ay sürüyor, sıkılıyorum. Birlikte yaşamaya tahammül edemiyorum. Yüzlerce kadın oldu hayatımda. Kadını sevdiğimde 24 saatimi ayırıyorum, müzik bitiyor o zaman benim için. Kadın adamı bozuyor. Dünyadaki bütün ünlü besteci sanatçılara baktığınızda düzenli yaşamı olan çok azdır. Çok kaptırık olduğumda hemen frene basıyorum. Müzik yaparken de glikoz salgılıyorsunuz, kadınla birlikteyken de glikoz salgılıyorsunuz.