PazarGerçek mi yoksa efsane mi?

Gerçek mi yoksa efsane mi?

20.05.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gerçek mi yoksa efsane mi?

Gerçek mi yoksa efsane mi

Gerçek mi yoksa efsane mi?

LONDRA

Yüzyıllardır tarih sayfalarını dolduran, birçok filme konu olan Kleopatra’nın güzelliği gerçek mi yoksa asırlardır herkesin inanmak istediği bir mit mi? Daha ötesi, güzellik akılda mı? Bu soruların cevabını British Museum’da açılan "Mısır’ın Kleopatra’sı" adlı sergide bulmak mümkün. Orada hiçbir papparazzininin size sunamayacağı kadar görkemli ama aynı derecede trajik bir yaşantının görüntülerini bulacaksınız.
Büyük İskender M.Ö. 323’te öldüğünde Mısır’ın idaresi Makedonyalı general Ptoleme’nin eline geçer. Ptoleme M.Ö. 305 yılında kendisini "Pharaoh" (tanrı kral-firavun) ilan eder. Böylece Mısır, VII. Kleopatra’nın M.Ö. 30’da intihar etmesiyle biten üç asır boyunca Ptoleme sülalesi tarafından idare edilir. Ptoleme’ler Yunan kökenlidir. Kültürleri ve benlikleri Yunan’dır. İçlerinde özdeşleşen ve o zamanın Mısır dilini ana dili gibi konuşan yegane firavun ise VII. Kleopatra, yani hepimizin Kleopatra’sıdır. Mısır gibi büyük bir ülkenin idaresini, hem de yabancı bir dinasti olarak, 300 sene ellerinde bulunduran Ptoleme’lerin kıvrak zekalarını küçümsememek lazım.

Kleopatra idareyi eline geçirdiğinde Mısır oldukça zayıflamıştı. İki küçük erkek kardeşini ve kız kardeşini öldürterek tahttaki yerini güven altına alan bu zeki kadın daha 20 yaşını bile doldurmamıştı ama kişiliğindeki kuvvet ve güçlü sezgileri ile Mısır’ın, dolayısıyla kendi geleceğinin güvencesini, o zamanın en kuvvetli imparatorluğu Roma ile iyi geçinmeye bağlı olduğunu görmüştü. Diktatör Jul Sezar’a yaklaşabilmenin yollarını arıyordu. Emeline ulaştı da. Sezar’ın önünde yuvarlanan halının içinden fırladığında onun gönlünü fethetmişti bile. M.Ö. 46’da Roma’ya geldiğinde Roma’yı da büyüledi.
Kleopatra bir tek Sezar’ın yeğeni ve Roma parlamentosunun kuvvetli adamı Octavianus’u etkileyememişti. Octavianus onun hile ile Roma’ya sızışını bir türlü kabul edemiyordu. M.Ö. 46’da Sezar öldürülünce Kleopatra oğlu ile Mısır’a dönmek zorunda kaldı.
Onun çarpıcı bir kişiliğe sahip, zeki ve fırsatları değerlendirmesini bilen bir idareci olduğu büyük bir olasılıkla doğru. Nerede olursa olsun bir yere en etkili biçimde nasıl girileceğini her zaman biliyordu. Serginin en önemli parçalarından, siyah mermerden yapılmış heykeli onun vücudunun bütün hatlarını ortaya koyan, şeffaf bir elbise içinde gösteriyor. Bir ayağı yürür gibi. Sol elinde Amalthea’nın boynuzu, başındaki taç üç kobralı (mutlak otorite simgesi)... O zamana kadar firavunlar ya bir ya da iki kobralı baş süsü giyerlerdi. Kleopatra’nın giydiği üçlü kobra tacı, kuzey ve güney Mısır ve Mısır dışında sahip olduğu ülkelerin mutlak otoritesini simgeliyor. Bu onun tebaası üzerinde yaratmaya özen gösterdiği imajın ta kendisi, bir süperstar. Bir başka görüş de Kleopatra’nın hiç de güzel bir kadın olmadığı. Sergideki paralar üzerindeki resimlerinden ve zamanın Yunan modasına uygun saç biçimi ile yapılmış büstlerinde sivri bir çeneye, uzun ve kemerli bir buruna sahip bir görüntü var.
M.Ö. 41’de Roma ordularının komutanı Antonius doğu eyaletlerinin idaresine atanır. Senelerdir tanıdığı Kleopatra’yı, Mısır’ın altın ve buğday ihtiyacını görüşmek üzere Tarsus’a davet eder. Fırsat yine Kleopatra’nın ayaklarına gelmiştir. Onu baştan çıkarmak için Afrodit görünümünde gider ve aralarında başlayan aşk günümüze dek gerçek aşkın simgesi olarak sürer gelir. Octavianus’la yaptıkları savaş hezimetle sonuçlanır. Antonius’un yanlış ölüm haberi gelince Kleopatra intihar eder. Aşkından ziyade, Octavianus’un eline düşmenin ölümcül kobra zehirinden beter olduğunu bildiği için herhalde. Ne garip ki yarı tanrılığın simgesi, tacını süsleyen kobra yılanının zehiri ile son bulur hayatı. İnsanların sonunu hazırlayan kuvvet hırsı mı acaba?
Octavianus daha sonra Augustus adıyla imparator ilan edilir. Ölümünden sonra dahi Kleopatra’yı aşağılamaya devam eder. Octavianus zamanından kalma bir Roma kandili sergide ilgi çekiyor. Kandilin üzerinde Kleopatra neredeyse kendisi kadar büyük bir erkek cinsel uzvu ile gösteriliyor. Bir başka tablette krokodil kuyruğu ile aşk yapıyor. Sezar ise, forumunda altın heykelini dikerek onurlandırmıştı onu.
Şüphesiz, bir milletin başıydı o. Bir kuvvet simgesiydi halkı için. Görevini tam anlamı ile yerine getirebilmek için dişiliğinden ve zekasından sonuna kadar faydalanmıştı. Serginin ilginçliği, güzelliğinden ziyade, devrinin jeopolitik kuvvet dengesinde çok önemli bir yere sahip bu kraliçenin iç dünyasını ortaya koymasında.




PAZAR