PazarHaliç’te rakı keyfi

Haliç’te rakı keyfi

04.06.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Cibali’nin yeni mekanı Cibalikapı Balıkçısı, eski İstanbul’un meyhane kültürünü Haliç’e taşıdı. Ahşap binasından masalarına, mezelerinden müziklerine kadar balıkçıda her şey eski meyhaneleri hatırlatıyor

Haliç’te rakı keyfi

Haliç’te rakı keyfi

Cibali’nin yeni mekanı Cibalikapı Balıkçısı, eski İstanbul’un meyhane kültürünü Haliç’e taşıdı. Ahşap binasından masalarına, mezelerinden müziklerine kadar balıkçıda her şey eski meyhaneleri hatırlatıyor

MEHMET KENAN KAYA

Cibali’de, geniş pencereleri Haliç’e bakan üç katlı bir ev. Daha doğrusu, giriş katı mutfak, üst katları salon olarak kullanılan bir İstanbul meyhanesi. Adı, Cibalikapı Balıkçısı ve adından da anlaşılabileceği gibi burada başrolü "balıklar" oynuyor.

Haliç yenileniyor
Meraklısı için söylenmeli: Cibalikapı, suriçi İstanbul’unu Haliç’e bağlayan şehir kapılarından biri. Meyhane de bu kapıyla eski Cibali Sigara Fabrikası’nın yakınında yer alıyor. İki ay önce, biri 18 yıllık gazeteci, öteki lokantacı iki ortağın çabalarıyla açılan meyhanenin Haliç’te olması ise tesadüf değil. Çünkü Haliç, (özellikle de güney kıyıları) son yıllarda yaşadığı değişimle İstanbul’un yeni gözdesi olmaya aday gözüküyor. Civardaki evlerin onarılmaya başlanması, Otel Daphnis örneğinde olduğu gibi birbiri ardınca şık mekanlar açılması da bu gelişmelerin bir göstergesi. Ama "balıkçı"nın gazeteci işletmecisi Behzat Şahin’e göre bu gelişmede İstanbullular’ın Beyoğlu, Etiler’deki eğlence yerlerinden biraz sıkılmalarının, farklı semtlerde, farklı mekanlar istemelerinin payı da var.
Cibalikapı Balıkçısı’ndan sanırım tam da bu noktada söz etmek gerek. Çünkü bu mütevazı işletme, süsü, cilayı önemsemeden lezzet yaratmaya çalışan İstanbul’daki birkaç mekandan biri. Öyle ki, ahşap masaları, sakız sardunyaları, balıkçı ağlarıyla tipik bir Rum meyhanesi görünümündeki mekanda yalnızca iyi balık ve iyi meze yapmaya çalışılıyor. Bu işlerin başında da balık düşkünlerinin Bodrum Türkbükü’ndeki lokantasından tanıdığı Giritli Şaban (ve tabii onun prensipleri) var. Mutfağına kimseyi sokmayan, hergün Balıkpazarı’na giderek alışverişini kendisi yapan Giritli’ye göre, balığın lezzetindeki tek ölçüt, yalnızca balığa benzemesi. Bunun dışındaki hiçbir şey, (süslü tabaklar, bol malzemeli soslar) onu ilgilendirmiyor. Bu yüzden de sözgelimi midyeye tarator koymuyor. "Tarator koyduktan sonra, ha midye ha patates yemişsin ne farkeder" diyor.

Balık maharet ister
Cibalikapı’da, tava, ızgara, buğulama; her şekilde hazırlanıyor. Ama meyhane demişken, mezeleri de unutmamak gerek. Cibalikapı Balıkçısı’nda çirozdan lakerdaya, Ermeni pilakisinden taramaya kadar birçok meze var. Ama bana kalırsa en önemlisi, Giritli Şaban’ın kendi yöntemiyle hazırladığı Hünkar Salatası. Ara sıcaklarda ise, bütün olarak pişirilen kalamar.
Uzun sözün kısası, eğer bu uzun yaz gecelerinde balığı gerçek lezzetinde yemek, rakıyı Galata Kulesi’ne bakarak yudumlamak istiyorsanız, şimdi yeni ve zarif bir seçeneğiniz var. Tabii bir de taşplakta eski dostlarınız: Udi Hırant, Yorgo Bacanos, Münir Nurettin üstad... Eh, bir meyhaneden daha ne beklenir ki? (Cibalikapı Balıkçısı: 0212 533 28 46)

Girit Salatası (Hünkar Salatası)
(Girit’e özgü değişik bir rakı mezesi olan Girit Salatası’nı isterseniz sabahları ekmeğe sürerek de yiyebilirsiniz.)

Malzeme (4 kişilik):
1 kalıp beyaz peynir,
100 gr. çekilmiş ceviz,
100 gr. antep fıstığı,
1 çay bardağı zeytinyağı,
2 diş dövülmüş sarmısak, isteğe bağlı olarak kekik, pulbiber, kimyon gibi baharatlar.

Yapılışı:
Peynir rendelendikten sonra bütün malzeme eklenir ve karıştırtırılır.




PAZAR

































EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler