Pazar"Hayatımda ilk defa Asmalı Konak için sır tuttum"

"Hayatımda ilk defa Asmalı Konak için sır tuttum"

12.10.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Kardeşime her şeyimi anlatırım, aramızda sır yoktur. Asmalı Konakın sonunu ona bile söylemedim. Hayatımda ilk kez sır tuttum, kendimle çok gurur duyuyorum"

Hayatımda ilk defa Asmalı Konak için sır tuttum

Çok gülüyor. Fotoğraf çektirmekten hiç mi hiç hazzetmiyor. Sabırsız. Uzun süre aynı işi yapmaktan sıkılıyor. İlk üniversitesinde resim, sonrakinde grafik eğitimi almış. Cenajans Greyde, Le Cigar adlı bir dergide çalışmışlığı var. İki yıldır da dönem dönem Abdullah Oğuzla çalışıyor. Son kez, Türkiyenin çok konuşulan dizilerinden "Asmalı Konak"ın sinema filminde production designer (yapım tasarımcısı diye çevrilebilir) olarak görev aldı. Yani filmde göreceğimiz mekanların tasarımından kostümlere kadar birçok ayrıntı onun sorumluluğundaydı. Aslı Tümen çekimler sırasında çok eğlendiğini, herkesin ona çok yardımcı olduğunu söylüyor. Filmle ilgili ayrıntılarda ketum. Kendisini ise şöyle anlatıyor: "Herkes gibiyim: Her gün spor yapmaya başlıyorum ama yapmıyorum. Her gün rejim yapmaya başlıyorum ama yapmıyorum... Benzer bir iş için teklif var ama bir şirketin halkla ilişkilerini aldım. Bir süre bu işi yapacağım." Dizinin Amerikada çekilen ilk bölümünde çalışmıştım. Abdullah Oğuz film için de bir production designer düşündüğünü söyledi. Doğrusunu söylemek gerekirse "Apo, lütfen ben olayım" dedim, o da kabul etti. Daha önce de birlikte çalıştık. Le Cigar diye bir dergi çıkardık. Sayfalarını ben hazırlıyordum. Bir yıl çalışıp ayrıldım dergiden. Daha sonra "90-60-90" adlı dizide sanat yönetmenliği yapmamı teklif etti. Hiç deneyimim yoktu ve "Bir şeyler hazırlayayım, beğenirsen çalışırız" dedim. Set nedir, nerede durulur; hiçbir şey bilmiyordum. Giydiriyorum oyuncuyu, arkada oturuyorum. O da "Aslı, sette durman gerekiyor" diye bağırıyor... Azimle çalıştı üzerimde. İki senedir yapıyorum bu işi. Teklif nasıl geldi? Amerikada çekilen bölüm için anlaşmıştık. Zaten çok iyi bir sanat yönetmeni vardı. Türkiyedeki çekimlere de onunla devam ettiler. Bir de ben dizide çalışmam, çalışamam. Çünkü çok sabırsızım, çabuk sıkılırım. Filmin temposu ise hızlıydı. İki sene boyunca Kapadokyada kalanlara "Helal olsun" diyorum. Neden ilk bölümden sonra diziden ayrıldınız? "Nurgül de, Özcan da çuval versen giyerler" Düzenli seyredememiştim. Oturup baştan seyrettim. Karakterleri anlamaya çalıştım. İnsanları güzel giydirmek veya mekanları güzel tasarlamak değil önemli olan; o mekanın, o giysinin karaktere uyması gerekiyor. Çok kötü olması gereken yeri çok kötü yapıyorsunuz. Zevkli tarafı da bu zaten. "Asmalı Konak"ın sıkı takipçilerinden miydiniz peki? Nurgülle daha önce "90-60-90"da çalıştım, Özcanı da tanıyordum. İkisini de çok seviyorum. İkisi de insan olarak çok iyiler. Çok mütevazı, çok yakınlar... Nurgül Yeşilçay, Özcan Deniz... Değişmişler miydi iki yıl aradan sonra? Kesinlikle, sıfır kapris. Zaten çalıştığım hiç kimse kaprisli değildi. Hep derler ya "Seçtiğim giysiyi beğenmedi, dayanamıyorum" diye. Kesinlikle öyle şeyler olmadı aramızda. Çuval versen hiç şikayet etmeden giyerler. Kaprisleri olmadı mı hiç? Sette zaten bir kuaför vardı. Biz ona yardımcı olduk. Abdullah bey bile kesti. Eğlendiğimiz için yardım ettik. Yoksa kuaförümüz acemi bir kuaför değildi. Nurgül Yeşilçayın saçını kazırken fotoğrafınız çıktı. Nasıl oldu? Nurgül inanılmaz profesyonel. Gözünü bile kırpmadı. Kessek mi diye çok düşündük, diğer seçenekleri denedik ama olmadı. Bir de Abdullah bey kesilmezse gerçekçi olmayacağına inandı. Bence de böyle daha büyük bir etki yaratıyor. Aslında kadının havasıdır saç. Bir fön çektirince kendimizi daha güzel hissederiz. Nurgülün saçından vazgeçmesi filme çok güvendiği, profesyonel olduğu anlamına gelir. Takdir ettiğim bir şey yaptı. İtiraz etmedi mi? Nurgüle de söyledim, kesinlikle kestirmezdim. Ama ona çok yakıştı. Siz kestirir miydiniz? Doğrusu neleri söyleyip neleri söylememem gerektiğini bilmiyorum. Kostüm olarak değişiklik var mı diye soruyorsanız, tabii ki var. Çünkü filmin bütçesi diziden daha fazla. Özcana, Nurgüle ve diğer oyunculara yaptığımız kıyafet tasarımlarında daha rahat olabildik. Dizidekinden biraz daha şıklar. Nurgül çok güzel bir kadın, kıyafeti de makyajı da kaldırıyor. Özcan yakışıklı bir adam. Elbiseyi çok güzel taşıyor ve bence kendisi de çok güzel giyiniyor. Zorlanmadık kostüm konusunda. Bir de karakterler oturmuştu. Onları değiştirmek çok zor. Siz dizideki Dicleye alıştınız, onu çok değişik çıkaramam karşınıza. Ama belli etmeden değiştirmek zevkliydi. Başka enteresan şeyler görecek miyiz? Seymen ağada bir değişiklik var mı mesela? Amerikada bir striptiz bara gidiyorsun, bir Türk seni görüyor, Türkiyeyi arayıp haber veriyor... Böyle bir şey olabilir mi? Ayrıca gidebilir de ama gitmedi. Hatta Nurgülün yanında benim de olduğum yazıldı. Çok güldük habere. "Bari gidelim, yalan olmasın" dedik ama gerçekten zamanımız yoktu. Çok yoğunduk. Eve gittiğimde ölü gibi oluyordum. New Yorkta iki kere dışarı çıkıp yemek yedik. Sağolsun Abdullah bey götürdü. Ya evde ya da setteydik. "Nurgül Yeşilçay, New Yorkta arkadaşlarıyla striptiz bara gidip dağıttı" diye haberler çıktı. Böyle kaçamaklar yaptınız mı? "Kapadokya çekimleri daha güzel oldu" Kapadokya muhteşem, inanılmaz bir yer. Filmde de göreceksiniz, çekim yaptığımız yerler o kadar güzel ki. Ben görsel olarak Kapadokyayı New Yorktan daha çok beğendim. Birbirinden çok değişik. Abdullah beyin vermek istediği de o değişiklikti zaten. Filmde cennet gibi çıkmış Kapadokya. "Yaşar mısınız?" derseniz yaşamam ama New Yorkta yaşayabilirim. Türkiyedeki çekimler daha rahattı tabii. En azından Menderes abinin (Samancılar) yerine gidip yemeğimizi yiyebiliyorduk. Bir de kulübümüz vardı. Diskotek diyordum ben oraya. Gözümüzden uyku akarken gidiyorduk. Süper müzikleri vardı. Türkiyedeki çekimler mi Amerikadakiler mi daha ilginçti? Finali sevdim mi? Final daha belli değil. Finali söylemeyeceğinizi biliyorum ama şunu sormak istiyorum: Siz sevdiniz mi finali? Abdullah her an bir sürpriz yapabilir. Zaten en büyük stresim "Finalini söylesene" diyenler. Bütün ısrarlara rağmen kimseye söylemedim. Hayatımda ilk defa sır tutabildim. Genelde kardeşime (Esra Tümen, CNN TÜRK anchorı) her şeyi söylerim. Ona bile söylemedim. Kendimle çok gurur duyuyorum ama artık bitsin çünkü dayanamıyorum. İki farklı final çekildiği söylendi, o yüzden mi siz bile bilmiyorsunuz? Ben filmi çok beğendim. Oyuncular, sette çalışanlar, Abdullah bey sayesinde çok güzel oldu. Görsel olarak da güzel, içerik açısından da. Bir aşk dizisiydi başından beri. Sadece Baharla Seymenin aşkı da değil, Seyhanla Lalenin, Ali beyle Sümbülün... Filmde de bunların devamı var. Ben finalin nasıl olduğunu değil beğenip beğenmediğinizi sordum ama. "Oymalı kakmalı ev dönemi bitti" Dört-beş yıl öncesine göre bile çok değişiklik var. "Asmalı Konak" bence renkleri değiştirdi. Çağan (Irmak) diziyi inanılmaz güzel çekti. Kanal Ddeki dizilerin renklerini beğeniyorum. Daha canlı... Eskiden renkler soluktu. Zengin evi diye oymalı kakmalı evlerde çekim yapılırdı. Daha iyisinin yapılabileceği biliniyordu ama "Zaten böyle de seyrediliyor" mantığıyla yapılmıyordu. Ama artık ilerliyoruz. Kostümlerde de değişiklik görüyorum, mekanlarda da... Türkiyede çok iyi sanat yönetmenleri var. Yapımcılar dizilerin kalitesi açısından onların da önemli olduğunu anlamaya başladılar. Son dönemlerdeki dizileri başarılı buluyor musunuz?