25.07.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Elif Berköz Ünyay
NTV Yeşil Ekran’ın bence en heyecan verici programı Saran Yapım imzalı “Doğada Tek Başına”. Rambo, Serdar Kılıç’ın yanında halt etmiş. Kılıç programda doğada tek başına hayatta kalmanın yollarını gösteriyor: “Balta girmemiş ormanlarda yemek nerede bulunur?”, “Ateş nasıl yakılır?”, “Barınak neyle yapılır?”, “Bataklıkta su nasıl içecek haline getirilir?” sorularına cevap arıyor.
Bu işi yaparken elindeki en önemli malzeme çakısı. Kılıç çekimlerde karınca larvası, kurbağa ve yılan yiyiyor, sazlıklardan kamışla su süzüp içiyor. Kimi zaman kuru dal parçalarını birbirine sürterek, kimi zaman da çakmak taşıyla mantar tutuşturarak ateş yakıyor.
41 yaşındaki Kılıç doğayla “çocukluk arkadaşı”, çocukluğu dağlarda geçmiş. Hâlâ da kopamamışlar. Çekmeköy’de orman içinde bir
evde yaşıyor. Yılın büyük bölümünü Bolu’daki çiftliğinde geçiriyor. Organik tarımla uğraşıyor.
İstanbul’da da organik pazarlardan alışveriş yapıyor. Sorularımı da adaçayı içerken yanıtlıyor.
Doğaya meraklı, maceraperest, ağaç üzerinden inmeyen bir çocuk muydunuz?
Evet öyleydim. Güney Kafkasya’da yaşayan dedelerim 93 Harbi diye bilinen Osmanlı-Rus savaşından sonra Sivas’a yerleşmiş. Soyumuz Karapapak Türklerinden geliyor. Karapapak’ların doğada yaşama becerileri güçlü, şavaş kabiliyetleri yüksektir. Çünkü göçebe bir toplumdur. Çocukluğumun yaz tatillerini Sivas’ta, dedemin yanında köyde geçirdim. Büyük ve küçükbaş hayvanlar, atlar, ekinlerle, doğayla iç içe bir çocukluktu. Kırsal ve dağlık bölgede yaşayan insanların kültürünü özümsedim. Otacı kültürleri vardır mesela. Bitkilerle tedavi yapılır. Ben “Doğada Tek Başına”da paylaştığım bilgilerin bir kısmını dedemden ve köy halkından öğrendim. Dağda ne yenir, ne zehirlidir, yaralara hangi bitkiler iyi gelir gibi... Ayrıca arkeloji müzelerini gezerek, gittiğim ülkelerdeki yerlilerle tanışarak doğada hayatta kalma konusunda bilgi ediniyorum.
“Bir canlı aç ise öldürür, öldürürse de mutlaka yer”
Üniversitede ne okudunuz?
ODTÜ’de jeoloji mühendisliği okurken aynı üniversitede beden eğitimi ve spor bölümü sınavlarına girdim, birincilikle kazandım. Jeolojiyi bırakmaya karar verdim ve beden eğitimini bitirdim. Üzerine spor yöneticiliği üzerine mastır yaptım. Yurtdışında doğada hayatta kalmayla ilgili eğitimler aldım. Camel Trophy’ye katıldım. Eco Challenge ile Patagonya’da, Yeni Zelanda, Fas, Amerika’nın kuzeyinde yarıştım.
“Doğada Tek Başına”da kurbağa, yılan, karınca larvası yediniz diye hayvanseverler tarafından eleştirildiniz. Izgara yaptığınız engereğin neslinin tükenmek üzere olduğu söylendi. Bu tepkilere cevabınız var mı?
Programda “Doğada yiyecek ve içecek olmadan kaldığınızda ne yaparsınız, nasıl hayatta kalırsınız?” sorusuna cevap verirken yılan ya da kurbağa yemekten daha doğal bir şey olamaz. Bir canlı aç ise öldürmeli, öldürdüyse de mutlaka yemeli, heba etmemeli. Ben de aç kalındığında hayvan bulma, yakalama ve pişirme yöntemlerini gösteriyorum. Tabii ki yiyeceğim. İnsanlar zevk için balık avlarken diğer hayvanları yem olarak kullanıyor. O iş ne olacak?
Bu programdan özenip kimse gidip de kurbağa ya da yılan yemez. Üstelik yediğim yılanın soyunun koruma altında olduğu falan da yok. Yalan! Baran engereği endemik türdür. Bizim programdaki o değildi. Ben programda
o hayvanları yemekten hiç hazzetmediğimi de söylüyorum. Yemek zorunda kalırsanız böyle yemelisiniz diye anlatmak mecburiyetindeyim ama.
“Dağda karşısında beni gören ayı topukladı”
Yakaladığınız yılan sizi soksaydı ne olurdu?
Türkiye’de insanı anında öldürecek kadar zehre sahip herhangi bir canlı türü yok. Eğer ısırsaydı en geç iki-üç saat içinde hastaneye gidip panzehirini alırdım. Helikopterle arama-kurtarma yapan bir arkadaşım var. Program çekiminde başıma bir kaza gelirse ona hemen bir telefon açmam yeterli olacaktır.
Çekimleri dağlarda yapıyorsunuz. Dağda hiç kurt, çakal ya da ayıyla karşı karşıya geldiniz mi?
Evet. Dağda birkaz kez ayı gördüm ama beni görünce topukladı. Ayılar, kurtlar insana yaklaşmaz, korkarlar. Ayılar çok çekingendir. Görmezlikten gelmeli ve göz temasından kaçınmalısınız.