“Her zaman savaşçıydım”

Özlem Ülkü - Bensu Soral çok özlediği setlere “Cam Tavanlar”la döndü. Kadınların kariyer-lerinde yükselme-sinin önündeki görünmez engelleri anlatan yapım, senaryosuyla oyuncunun kalbini çalmış. Dizide güçlü, mücadeleci Leyla karakterini canlandıran Soral’la, dizi çekimi için gittiği Rumeli Feneri’ndeki balıkçı barınağında bir araya geldik;  “Cam Tavanlar”dan evliliğine uzandık. 

Dört yıl aradan sonra ekrandasınız. Projenin içinde olmaya sizi ikna eden neydi?

Hem setleri artık çok özlemiştim, hem de “Cam Tavanlar” dizisinin senaryosunu okuduğumda duyduğum heyecan bana bu adımı attırdı. Bu anlamlı hikayenin içinde olmayı çok istedim.

Kariyerinde ilerlemek için mücadele veren Leyla’nın hangi özellikleri sizi etkiledi?

Hikaye, televizyon dizilerinde bugüne kadar hiç değinilmemiş bir konu üzerine. O yüzden konusu itibarıyla özel bir proje. Leyla, iş hayatında kendi çabasıyla yükselen genç bir kadın öncelikle. Hırslı, fedakar, yardımsever, mücadeleci, lider, haksızlığa tahammülü olmayan biri... Leyla’da kendimi bulduğum birçok özellik var hatta ama onun en büyük sınavı ‘yalnızlığı’ bence. Beni de Leyla’dan ayıran en belirgin özellik bu. Ailesini çok küçük yaşta kaybettiği için hayatla tek başına mücadele eden güçlü bir kız o.

Dünyada birçok ülkede kadın olarak var olmanın bu kadar zor olması ve bu durumun yaşadığımız yüzyılda bile değişmemesi size neler düşündürüyor?

Bu durum maalesef gerçek, dünyanın her yerinde bu farkı açıkça görebiliyoruz. Ama ben her geçen gün farkındalığın arttığına ve bu durumdan ‘eşitliğe’ daha da yaklaştığımıza inanıyorum. Her gelen yeni neslin bir öncekinden yüksek farkındalıkta olduğunu düşünüyorum ve bu da bana umut veriyor. Ne olursa olsun çalışmadan, çabalamadan bir yere gelmek mümkün değil. Her zaman savaşçıydım. O yüzden ben de kendi adıma karşıma çıkan tüm olumsuzluklara gözlerimi ve kulaklarımı kapatarak, motivasyonumun düşmesine asla izin vermeden, inançla ilerledim ve ilerlemeye devam ediyorum.

Kubilay Aka’yla başrolleri paylaşıyorsunuz. Partner olarak onu nasıl anlatırsınız?

Kubilay’la çalışmak çok keyifli. Yaydığı pozitif enerji ve espritüel yanıyla tüm ekibe neşe katıyor. Onu her an kamera kullanırken, ışık tutarken, ya da saç yaparken görebilirsiniz; asla yerinde durmuyor. Bunların dışında bana ve diğer arkadaşlarımıza karşı her zaman çok centilmen, yardımsever. Özellikle önemli sahnelerimiz öncesinde bana muhakkak istediklerimi ve istemediklerimi sorar, ondan sonra sahneye girer.

“Kendinsen farklısındır”

Proje başlar başlamaz çok sayıda “İşte görmek istediğimiz güçlü kadın”  yorumu yapıldı. Sizin için güçlü olmak ne demek?

Güçlü olmak, kimseye ihtiyaç duymadan, bulunduğun mevki ne olursa olsun kendine güvenmektir bence. Güçlü insan, sahip olduğu iyi koşulları kaybetse bile yine kendi gücüyle baştan başlayabilir ve sonuç alabilir. Bu yüzden benim kendime ve hemcinslerime en büyük tavsiyem, kendimize her zaman güvenmemiz ve sahip olduğumuz gücün farkında olmamız.

Dönem genç oyunculara daha çok kucak açıyor fakat nitelik... Siz kalıcı olmak adına neler yapıyorsunuz?

Ben her zaman kendim olmaya dikkat ediyorum. Bir insan kendi olarak kalabildiği sürece her zaman farklıdır zaten.

“Tazeliği korumak için sevgi”

Hani her sabah bir yaşam amacıyla uyanmanın gücünden bahsedilir ya, siz bir yaşam amacınız olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu kısa hayatta bize sunulmuş şeylerin değerini bilip tadını çıkarmamız gerekiyor bence. Hiçbir şeyi büyütmemeli, hepsiyle sakince başa çıkarak hayatı kendimize zehir etmekten kaçınmalıyız. Hayat bu olumsuzlukları dert etmek için çok kısa.

Hakan Baş’la evliliğinizin üçüncü yılındasınız. Artık ömürleri oldukça kısalan evlilikleri düşününce ilişkinizin sizin ifadenizle, “hâlâ taze, hâlâ güzel” olmasını neler sağlıyor?

Her şeyin başı tabii ki sevgi. Sevgiyle yapılan her şey o tazeliği ve güzelliği koruyor bence. Sonrasında güven, saygı ve empati geliyor benim için.