Pazar Hiç unutulmadı! Prenses Diana'nın 25 yıllık mirası

Hiç unutulmadı! Prenses Diana'nın 25 yıllık mirası

28.08.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:

.

Hiç unutulmadı Prenses Diananın 25 yıllık mirası

Çağdaş Ertuna - Prenses Diana’nın Paris’teki trafik kazasında hayatını kaybetmesinin üzerinden tam 25 yıl geçti. Bu süreçte Diana hep popüler kaldı ve hep daha da çok sevildi. Peki bu ilginin sırrı neydi?

Haberin Devamı

31 Ağustos 1997’de nerede olduğumuzu çoğumuz hatırlıyoruz. Çünkü Prenses Diana’nın Paris’te geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini bütün dünya aynı anda haber aldı. Şimdi Diana’nın ölümünden tam 25 yıl sonra bir kez daha görüyoruz, Diana gerçekten de Tony Blair’in dediği gibi halkın prensesi. Hâlâ ayrı bir yerde duruyor, hâlâ hakkında filmler, diziler, belgeseller yapılıyor.

Bir yanda mayınlı arazilerde yürüyüşü, AIDS ve cüzzam hastalarına sarılması, Afrika liderlerinden Elton John’a, John Travolta’dan Gianni Versace’ye kendi alanlarında öne çıkan isimlerle dostluğu gibi kraliyet ailesi için asi sayılabilecek güçlü davranışları, diğer yanda ise yalnızlığı, blumia hastalığı gibi kırılgan tarafı…

Haberin Devamı

Evet, prenses olduğunda henüz 20 yaşındaydı ve tüm dünya onun hayatını peri masalı gibi izlerken, bir TV röportajında “Evliliğimizde 3 kişiydik” diye özetlediği Camilla’yla rekabeti onu her zaman mutsuz etti. Sonuç, boşanmasının ardından erkek arkadaşı Dodi Fayed’le Paris’te bir akşam yemeği sonrası paparazziler tarafından takip edilirken geçirdiği trafik kazasında henüz 36 yaşında hayatını kaybetti. Aradan geçen 25 yılda Diana’ya olan sevgi hiç azalmadı, hatta hep arttı, ama bu süreçte tarzları çok farklı olmasına rağmen Camilla’ya olan sevgi de arttı. Tabii bunda kraliyet ailesinin halkla ilişkiler stratejilerini değiştirmelerinin de önemli bir etkisi oldu.

Yine bu süreçte anneleri hayatını kaybettiğinde 15 yaşında olan Prens William ve 12 yaşında olan Prens Harry’nin çok yakın büyümelerine ve annelerinin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle suçladıkları paparazzilere karşı birlikte mücadele vermelerine rağmen araları açıldı.

Hiç unutulmadı Prenses Diananın 25 yıllık mirası

Harry’nin Meghan’la evlenmesiyle düğünden itibaren Megxit’e geçen sürede, Harry’nin kraliyet ailesindeki resmi görevlerini bırakmasıyla daha da büyüyen gerginlik sonunda çiftin bir Oprah Winfrey röportajında kraliyet ailesinin bir üyesini bebeğin ten rengini konu ettiği gerekçesiyle ırkçılıkla suçlamasıyla başka bir boyuta geçti. Tabii bu konuşmalar sırasında da Meghan, Diana’nın saatini ve bileziğini takıyordu. Kate ise Diana’nın nişan yüzüğünü parmağından çıkarmıyordu. Diana sadece bir stil ikonu değildi tabii, dünya meseleleriyle ilgilenmesi, kraliyet ailesi protokolünden beklenmeyecek sıradan insani davranışları, LGBT komünitesiyle yakın ilişkileri ve yalnızlığını George Michael ya da Elton John gibi yıldızlarla paylaşmasıyla da sevilen bir popüler kültür ikonu olmuştu.

Haberin Devamı

Aslında şimdi çok gündemde olan çeşitlilik ve kapsayıcılık meselesini o çoktan çözmüştü; din, dil, ırk ayrımı yapmadan herkese sarılmıştı. Bunu sadece ilgiye muhtaç olduğu için mi yapmıştı, yoksa başka nedenleri de var mıydı bilemiyoruz tabii. Ama tek bildiğimiz bundan 25 yıl sonra da, 50. ölüm yıl dönümünde de yine Diana’nın ne kadar çok sevildiğini konuşacağımız.

Hiç unutulmadı Prenses Diananın 25 yıllık mirası

Anne baba ayrılığıyla gölgelenen çocukluk

1 Temmuz 1961’de doğan Diana, monarşiyle yakın bağları olan aristokrat Spencer ailesinden geliyordu: Babası Kral George VI ve Kraliçe II. Elizabeth için çalıştı. Anne-babasının acı ayrılıklarıyla gölgelenen çocukluk döneminde üç kardeşiyle birlikte büyüdü. 16 yaşında okulu bıraktı ve Londra’da bir anaokulunda iş bulmadan önce İsviçre’de okulu bitirdi. Ancak Charles ile ilişkisi başladığı andan itibaren hayatı değişti. 20 yaşındaki Diana, artık evlenmesi için baskı yapılan 32 yaşındaki prensle evlendi. Tahtın varisi Prens William ertesi yıl doğdu, iki yıl sonra da Prens Harry doğdu.Camilla-Charles aşkıyla gölgelenen zor bir evlilikten sonra 28 Ağustos 1996’da boşanma kararı alındı ve Diana’nın “kraliyet majesteleri” unvanı elinden alındı. Hâlâ Galler Prensesi Diana unvanını taşıyordu ve halkın gözünde hep prenses olarak kaldı. 31 Ağustos 1997’de arabaları paparazziler tarafından Paris’te takip edilirken geçirdiği kazada Dodi El Fayed ile birlikte hayatını kaybetti. Kensington Sarayı’ndaki evinin önüne tonlarca çiçek bırakıldı ve cenazesinde bir milyondan fazla insan son saygılarını sunmak için Londra sokaklarını doldurdu.

Haberin Devamı

Hiç unutulmadı Prenses Diananın 25 yıllık mirası

Diana’nın Ed Perkins tarafından yönetilen uzun metrajlı biyografisi “Prenses” (Sky Documentaries) tamamen çağdaş arşiv görüntülerinden oluşuyor. Özetle, medyanın, halkın ve kraliyet ailesinin Diana’nın ölümünde birbirlerinden çok da farklı rolleri olmadığını anlatıyor. Belgeselden hemen sonra Channel 4’un yeni dizisi “Investigation Diana: Death in Paris” var sırada.

Haberin Devamı

Tony Blair’in kaleminden

Tony Blair’in Başbakan olmasından tam üç ay sonra Diana öldü. Peki ama Tony Blair anılarında bu zamanı nasıl yazıyor?

“İkimiz de kendi yolumuzda manipülatif insanlardık, başkalarının duygularını çabucak algılıyor ve içgüdüsel olarak onlarla oynayabiliyorduk. Onu gerçekten sevdim ve tabii ki, güzel bir prenses için sıradaki adamdım; ama ihtiyatlıydım. Diana, kraliyet ailesinin ‘öngörülebilir ve yüksek düzeyde düzenlenmiş ekosistemine’ giren ‘öngörülemeyen bir meteor’du.

Diana’yı kaybettiğimizde gerçekten kederliydim... Ama bunun başka hiçbir şeye benzemeyen büyük bir ulusal, aslında küresel bir olay olacağını da biliyordum... Ertesi gün kullandığım ‘halkın prensesi’ ifadesi artık başka bir çağdan kalma ve bayat, hem de abartılı. Ama o zamanlar doğal geliyordu.”