Pazarİki komşu aynı sofrada buluştu

İki komşu aynı sofrada buluştu

09.02.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

İki komşu aynı sofrada buluştu

İki komşu aynı sofrada buluştu



İki komşu aynı sofrada buluştu


Yemek yazarı Engin Akın’ın Yunan meslektaşı Mirsini Lambraki ile birlikte yazdığı "Yunanistan ve Türkiye Aynı Masada" adlı kitap Yunanistan’da, elbette Yunanca yayımlandı. Şimdi Türkçeye çevriliyor. Yunanistan ve Türkiye lezzetlerinin yer aldığı kitapta yemek tariflerinin yanı sıra iki ülkenin yemek kültürleri de anlatılıyor.
Engin Akın kitapta atasözleri, şiirler, hatta Mevlana’dan deyişlerle, bayramlar ve halk inanışlarıyla Asya’dan başlayan bir serüven olarak anlatıyor mutfağımızı.
"Her tabakta bir kültür öğesi vardır" diyen Engin Akın ile Mirsini Lambraki,
iki ülke kültürünü benzerlikleri ve farklılıkları ile aynı sofrada buluşturuyor.

Nasıl tanıştınız Mirsini Lambraki ile?
Mesleğim gereği yurtdışında yemek kültürüyle ilgili sempozyumlara katılıyorum. Yemek hem benim özel ilgi alanım hem de işim. Yemek yazılarım ve radyo programım için malzeme topluyorum bu tür sempozyumlarda. Bu arada da bir hayli ilginç, hatta ünlü insanlarla tanışıyoruz. Mirsini Lambraki ile de Girit’te, bir konferansta tanıştık. Akdeniz ve sağlıklı beslenme üzerine bir sempozyumdu.

Bu sempozyumlarda tanıştığınız insanlarla iletişiminiz hep devam eder mi, yoksa Mirsini Lambraki özel bir örnek mi?
Biz bu tür toplantılarda tanıştığımız kişilerle ilişkilerimizi genellikle sürdürürüz. İhtiyacımız olduğunda birbirimize soru sormak için falan, irtibatlar pek kesilmez. Mirsini ile de irtibatımız kopmadı. Bir de tabii o Giritli olduğu için ev sahipliği de yapmıştı bize, çok özel ilgi göstermişti. İstanbul’a, Türk mutfağına hayranlığını sık sık dile getirdi. "Ah Engin" diyordu, "o sizin sütlü tatlılar, hele güllaç..." Zaten birkaç sene sonra da beni aradı, Türkiye’ye gelmek istediğini söyledi.

Ortak bir yemek kitabı fikri bu ziyarette mi ortaya çıktı?
Evet. Neticede burada kaldığı süre içinde böyle bir teklifte bulundu. "Birçok ortak yemek görüyorum, böyle bir kitap hazırlasak kültürel bir katkı olmaz mı bizlere?" diye sordu. "Biz bu kadar birbirimize benziyoruz. Karakter olarak da, mutfak olarak da çok fazla ortak noktamız var" dedi. İyi bir teklifti.

O da yemek yazarı, değil mi?
Evet. Bu onun beşinci yemek kitabı. İlk kitabı Girit otları üzerine. Bütün o otları dokümante eden ödüllü bir kitap. Hukuk eğitimi almış aslında ama yemekle çok özel ilgileniyor. Osmanlı kültürü de onu çok etkilemiş. Dolayısıyla böyle ortak bir çalışma yapmak istemiş. Bizim mutfağımızı biliyor zaten; yani kesinlikle Türk mutfağı ile benim sayemde tanıştığını söyleyemeyiz.

Kitaptaki yemeklere nasıl karar verildi?
Kitabın içeriği Mirsini’de düğümleniyor açıkçası. Kitap zaten onun teklifiydi, benim gönderdiğim listeden o seçim yaptı. O listedeki yemekler arasından kendi mutfağı ile benzerlik bulduğu ama lezzetini beğendiği yemeklere de yer verdiğini düşünüyorum. Mesela onların mutfağında kuru patlıcanlı bir yemek olduğunu zannetmiyorum ama kuru dolma tarifi de girdi kitaba.

"Yemekleri bitiremeyince mahalleliye dağıttık"
Türkçe tercümesi ne zaman çıkacak?
İki-üç ayı bulur zannediyorum. Tercümanımız da Türk mutfağını seven biri. Zaten kendisi gönüllü oldu bu çeviriye. Aslında edebi kitap çevirileri yapıyor. Bu kitabın tercümesi bir hayli uzun ve zor bir iş. Çünkü içinde şiirler var, Mevlana’dan parçalar var. Bir mutfağı anlatırken çok geniş bir açıdan bakmak gerekiyor.

İki ülkenin kültürünü yemekler vasıtasıyla mı anlatıyor bu kitap?
Evet, tam olarak böyle. Çünkü iki ülke insanı birbirine benziyor ama birbirini yüzeysel tanıyor aslında. Bu yüzden halk inanışları, atasözleri de koyduk.

Siz kitapta yer alan Yunan lezzetlerini tatma fırsatı buldunuz mu? Kitap hazırlama aşamasında Mirsini Lambraki ile mutfağa girip yemek pişirdiniz mi mesela?
Birlikte bu kitaba ait bir yemek yapmadık ama Mirsini’nin elinden yemek yedim. Çok lezzetli yapıyor, onu söyleyebilirim.

Türk mutfağından hangi yemekler var? Bizim gündelik hayatta yediğimiz şeyler mi?
Bildiğimiz yemekler de var, daha az bilinen ama Anadolu mutfağında kullanılan yemekler de var. Elmalı dizme var mesela. Türk mutfağı meyve kullanan bir mutfaktır. Bu aslında İran kökenli bir alışkanlık ama biz biraz sadeleştirmişiz. Aşure gibi kültürel boyutları olan lezzetler var.

Kitaptakiler mutfağınızda var mıydı?
Hayır, hepsi benim mutfağımda yok. Bir kısmını bu kitap için öğrendim. Mesela ben paskalya çöreği hiç yapmadım. Birçok yerde yedim, Olimpia Pastanesi’ndekini beğendim ve oradan tarif aldım. O tarifi yedi-sekiz kere uyguladıktan sonra kitaba koydum. Bunun gibi bir de kazandibi... Bodrum’da bu işin ustalarından kazandibi yapmayı öğrendim.

Bir kere yapmak yeterli olmuyor galiba. Birkaç kez deniyor musunuz bir tarifi başkalarına aktarmadan önce?
Elbette. Yeni öğrendiğim lezzetleri yedi-sekiz kere yapıyorum. Kazandibi ve paskalya çöreğini birçok kere yaptım. Hatta öyle ki ev halkı tüketemedi, bakkallar, kasaplar da dahil olmak üzere bütün mahalleye kazandibi, paskalya çöreği dağıttık. Bu kitap sayesinde bütün mahalle bizimle birlikte eğlendi.






























EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler