Pazarİstanbul Türkçesi

İstanbul Türkçesi

09.09.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dil değişir. Bugünün İstanbulluları elbette ki geçen asrın başındakiler gibi Türkçe konuşacak değil. Ama Ankara ve hatta İzmir’de duyulan Türkçeyi İstanbul’da duymaz olduk. Hemen akıp gelen taşralılardan (!) şikayet etmeyelim. Yanlış kullanılan ve ağızda yuvarlanılarak konuşulan Türkçenin istikbalinin parlak olmadığı belli

İstanbul Türkçesi

İstanbul Türkçesi

Dil değişir. Bugünün İstanbulluları elbette ki geçen asrın başındakiler gibi Türkçe konuşacak değil. Ama Ankara ve hatta İzmir’de duyulan Türkçeyi İstanbul’da duymaz olduk. Hemen akıp gelen taşralılardan (!) şikayet etmeyelim. Yanlış kullanılan ve ağızda yuvarlanılarak konuşulan Türkçenin istikbalinin parlak olmadığı belli

Bizim kuşağın duyduğu, iki asırdır yabancı Türkologların, Tanzimat’tan itibaren edebiyat tarihçilerimizin ve düşünürlerimizin sözünü ettiği bu Türkçe nedir? Evvelen bu Türkçe, İstanbul ahalisinin her katmanının değil; imparatorluğu yöneten bürokratların ve ulemanın dilidir. Onların konuştuğu dil, telaffuzları, hele yazdıkları sokaktaki ahalinin konuştuğundan farklıdır. Bu zümrenin konuştuğu Türkçe, kullandıkları lügat ve deyimler, tek kelimeyle "okumuş zümre" Türkçesidir ve geçen asırda Bursa’da, İzmir’de, Selanik’te, Üsküp’te, İşkodra’da olduğu gibi Halep’te, Diyarbakır’da, Erzurum ve Sivas’ta da okumuş takım aynı Türkçeyi konuşurdu. Çünkü hepsinin kullandığı sözler ve telaffuzları mektepten, kitaptan ve gazetelerden edinilmiştir. Dahası var; Köstence’deki Türk okuluna giden Gagavuz
ve Türk Tatar genci, Kırım’daki Müslüman gimnazyumunda okuyanlar, Bakü münevverleri arasında İstanbul’dan gelen gazete ve kitapları okuyanlar ve "Füyuzat" denen İstanbul edebi dil akımına mensup şairleri benimseyenler; gene Ahmet Haşim ve Süleyman Fehmi gibi Bağdatlı Arap asıllı bir şair ve müverrih bu Türkçeyle konuşurlar ve yazarlardı. Hatta hiç şüphe yok, Ahmet Haşim dilimizi en iyi kullanan ve geliştiren şairlerin başında gelir. Bu asrın ilk çeyreğinde Kırım’da, Kafkas’ta Türk-Rus karma gimnazyumlarında okuyan gençler, Türk edebiyatı ve tarihi dalındaki eğitim nedeniyle mahalli şivelerini bilse ve kullansalar dahi; İstanbul Türkçesiyle okur ve yazarlardı; konuşmada da telaffuz dışında İstanbul aydınından farkları yoktu. Kuşkusuz "çamaşır yıkayorum", "geloormuş", "yapdıyiynen - geldiyiynen", "geliyollar", "gelecak Perşenbe", "bana patlıcan dokanır", diye konuşan İstanbul halkının geniş kesimini kastetmiyoruz. Bu gibi farklar sadece İstanbul’la diğer bölgeler halkı arasında değil; İstanbul’da muhtelif semtlerin sekenesi arasında dahi görülürdü.
17.18. asırlardaki konuşma dilini birtakım halk hikayelerinden, Evliya Çelebi gibi bir dil dehasının örnek ve nakillerinden, Jakob Nagy Harsabany gibi gezginlerin Türkçe dil kılavuzundan öğreniyoruz. Bu dil kesinlikle yazı dilinden farklıdır; ama Anadolu-Rumeli halkının konuştuğu dilden çok farklı değildir. 19. yüzyılın yaygın eğitimi İstanbul halkını kitabi dile daha yakın bir Türkçe konuşmaya sevk etmiştir. Bu meyanda Fenerli Rum beyleri, Ermenilerin amira sınıfı gibi memur ve okumuş zümreler; garip bir tezat ama gerçektir; Musevilerin "Alliance Israelite" denen Fransa destekli Fransızca-Türkçe eğitimli okullarından çıkanlar da bu seçkin Türkçeyi konuşur ve yazabilirlerdi. Mesela bugünlerde vefat eden İstanbul Yahudilerinin Judeo Espanyol (Ladino) dilinde yazan yazarı İsaak Misistrano ve eşi düzgün Osmanlıca’sı olan bir çiftti.
Dil değişir; bugünün İstanbulluları, elbette ki, geçen asrın başındakiler gibi Türkçe konuşacak değil. Ama Ankara ve hatta İzmir’de duyulan Türkçeyi İstanbul’da duyamaz olduk. Hemen akıp gelen taşralılardan(!) şikayet etmeyelim. Yanlış kullanılan, inceliklerden yoksun ve ağızda yuvarlanılarak konuşulan (maalesef garip radyo istasyonları ve TV spikerlerimizle, yanlış yabancı dizi çevirilerinin sayesinde yayılan ve tutulan) Türkçenin istikbalinin parlak olmadığı belli. Oysa bu dil ilmi, edebi bağımsızlığını elde edemeyen Asya cumhuriyetlerindeki Türkçeler için bir ortak buluşma sahası ve numune olabilirdi, her şeye rağmen oluyor da... RTÜK’ün bence acımasızca vermesi gereken cezalar dil konusunda olmalıdır. Dil yanlışlarıyla doya doya alay etmeyi, bu yanlışlarda ısrar edenleri kınamayı milli bir spor haline getirmeliyiz.




PAZAR

































KEŞFETYENİ
Ünlü oyuncu evlilik yolunda ilk adımı attı!
Ünlü oyuncu evlilik yolunda ilk adımı attı!

Cadde | 19.05.2025 - 15:56

Oyuncu Furkan Kızılay, evlilik yolunca ilk adımı atarak sevgilisi Tutku Yılmaz ile nişanlandı.

Yazarlar