Pazar“Kafanıza aldığınız darbe ileride iş batırmanıza bile neden olabilir”

“Kafanıza aldığınız darbe ileride iş batırmanıza bile neden olabilir”

14.04.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Psikiyatr Tanju Sürmeli önce bir beyin haritası çıkarıyor. Beynin elektrik akımındaki tıkanmaları belirliyor. Bu tıkanmaların nedeni ise genellikle çocuklukta kafaya alınan darbeler. Sürmeli’ye göre biofeedback yöntemiyle elektrik akımı düzenlendiğinde ise kişinin aşırı kıskançlıktan sürekli yeni iş kurup batırmasına kadar pek çok sorunu çözülebiliyor

“Kafanıza aldığınız darbe ileride  iş batırmanıza bile neden olabilir”

Patolojik bir aşk yaşıyorsunuz diyelim...
“O nerede, ne yapıyor, niye mesaj atmadı” diye içiniz içinizi yiyor..
Ne uyuyabiliyorsunuz, ne de işinize konsantre olabiliyorsunuz...
Size bir soru: Hiç küçükken başınıza bir darbe aldınız mı?
Bebekken masadan falan düştüyseniz, böyle tuhaf kıskançlıklar sergileyebilirmişsiniz. Dahası da var. Garip öfke patlamalarının, başladığınız hiçbir işi bitirememenin, yalan söylemenizin nedeni de başınıza aldığınız ve hiç de önemsemediğiniz bir darbe olabilir. Beynin buna maruz kalan bölümünde hücreler ölebiliyor.
Bizi hayat boyu etkileyecek arızalar bırakarak.
Dr. Tanju Sürmeli, dünyanın en önemli üniversitelerinde eğitim almış bir isim. Yakında çıkaracağı kitabındaki bilgiler devrim yaratacak cinsten. Sürmeli, beynin elektrik akımını düzenleyerek her tür davranışsal ve fizyolojik rahatsızlığın düzeltilebileceğini söylüyor.
Fotoğraflarda göreceğiniz gibi benim de beyin haritamı çıkarmak üzere kısa bir çalışma yaptık. Sonuç grafiğine bakan Dr. Sürmeli “Aaa bu niye?” deyince ürktüm! Beynimin çok alakasız bir bölümünde aşırı
bir alfa dalgası aktivitesi varmış.
Ne demek acaba?
“Hafızayla ilgili sorununuz
var mı?”
“Bilakis. Çok iyidir hafızam.”
“Ya yön bulma?”
Gülmeye başladım. Bilen bilir. Yeni gittiğim bir evde banyodan salona gidiş yolunu bulamam. Yollarda kaybolduğumdan
her yere geç kalırım.
İşte artık bilimsel olarak ispatlandı! Bir günahım yok. Sorumlu, 1 yaşındayken kafama düşen kapak. Beynimin yön bulmayla ilgili bölgesinde hasara neden olmuş. Doktor, biofeedback yöntemiyle bunun değişebileceğini söyledi.
Aa, bir de ne dedi: Şampiyon okçu olabilirmişim. O bölgedeki alfa aktivitesi buna işaretmiş. Tedavi olmadan okçuluğu mu denesem?
Bu yöntemle sadece hastalıklar düzelmiyor. “Süper performans”
için ayarlama yapmak da mümkün.
Demek ki... Önce arızalarımı düzelteceğim. Sonra da bu performans yükseltme olayına gireceğim. Kim tutar beni!

Haberin Devamı

“Hocam ne yaptın bana? Orgazm olmaya başladım”

Kitabınızda cinsel iktidarsızlık da aşılabilecek bir sorun olarak yer almış. Nasıl?

Mesela işte sertleşme, erken boşalma ya da orgazm olamama problem var diyelim.
Kafayı taktığı için beyin devamlı onu hatırlıyor. Elektrik akımı bozukluklarını düzelttiğimizde bundan kurtuluyor.

Kadınların orgazmı da bir sorun değil mi?

Son çalışmalarda anlaşıldı ki orgazm için bütün beynin uyarılması lazım. Kadınlarda büyük sorun. Çoğu orgazm olmuyor. Biz beyni düzelttiğimiz için diyorlar ki “Hocam ne yaptın bana, ben artık orgazm olmaya başladım!”

Çocuklara 10 yaşından itibaren cinsellikle ilgili eğitim verilmeli diyorsunuz. Erken değil mi?

Çocukların hepsinin bir ilgisi var cinselliğe. Ailede tabu olduğu için çocuklar aptal saptal bir sürü bilgiyi çevresinden öğrenir ve hata yaparlar. Cinsellik 12-13 yaşa kadar düştü. Halbuki çocuklarınıza bilgi verir de bunların doğru olmadığını anlatırsanız, onlar da bu sağlıksız yollara girmezler.

Haberin Devamı

Cinsellik kaç yaşında yaşanmalı?

Normalde bilimsel çalışmalarda cinsel ilişkinin 20-22 yaşından önce yaşanmaması gerekiyor.

Niçin?

Beynin olgunlaşma yaşı o. Çünkü daha sonrasında kendine kızma, vücudunu sevmeme, pişman olma, kendini aşağılama olabiliyor.

Size gelen ergenlik çağında da çok çocuk var. Onların yaygın sıkıntıları ne?

Libidosunu durduramamaktan yalan söylemeye kadar bir çok sorun olabiliyor.
Para aşırıyor, eşya alıp satıyor, vücudunu satıyor. Mesela bize ergenlik döneminde evden kaçan çok kız geliyor. Aileleri getiriyor. Beyinlerinin düzgün çalışması sağlandığında onlar da düzeliyor.

Beynin yazılımını iyileştirmek ne demek?

Beynin kendi dizaynının normalle normal olmayan kısmını tespit etmek. Normalse normalin daha üstüne çıkmasını sağlatmak. Burada beyindeki elektriksel akımları düzenlemekten bahsediyoruz.

Hastalarınızın beyin haritasını çıkartıyorsunuz. Sonra?

Bize yalnızca hasta grubu gelmiyor. Sağlıklı olanlar da performans artırmak için geliyor.
İş dünyasından CEO’lar, sporcular, sanatçılar...Çalışmalarımızı beyin eğitimi, beyin jimnastiği diye adlandırıyoruz.

Haberin Devamı

Beyin dalgaları düzenlendiğinde sadece psikolojik sorunlar çözülmekle kalmıyor, birçok hastalık da iyileşebiliyor.
Ya kanser?


Kanser hastasının stres yönetimi çok önemli. Olumlu düşün! İyi de bilinçaltımı ben nasıl düzelteceğim? İşte biofeedback yöntemlerinden yararlanırsak bilinçaltını daha kolay düzeltme imkanına sahip oluyor. Mesela Tip 2 şeker hastalığına Johns Hopkins kesinlikle biofeedback’i öneriyor çünkü stresle çok alakası var şeker hastalığının da. Belçika hükümeti biofeedback parasını ödüyor şeker hastalarının.

“Aşırı kıskançlık ve sevdiğini fazla merak etme de bir hastalık”

Fizyolojik hastalıklar bir yana, bizim hastalık olarak tanımlamadığımız “bozukluklar” var. Takıntı şeklinde aşırı kıskançlık, obsesyon, bunlar da hastalık mı?

Depresyon hastalık arasına girdi ama kıskançlık her zaman değil. Tabii gerçekten tamamen kopacak şekilde, delüzyonel olursa kıskançlık da hastalık.

Haberin Devamı

Örnek verebilir misiniz?

Kişi “Çok seviyorum, âşığım, şu an ne yapıyor acaba?” diye sürekli kafasına takıyorsa, 10 dakikada bir sevgilisini, eşini arıyorsa, işini yapamayacak hale geliyorsa, “Dediğin yerdeysen haydi bir fotoğrafını yolla” diyorsa bu, hastalık.

Ooo, çok var etrafta böylesinden. Bu hastalık neden kaynaklanıyor? Beyinde bir arızadan mı?

Bu kişilere baktığımızda beyindeki elektrik akımında tıkanmalar görüyoruz. Akım eşit yayılamıyor. Beyin bozuk plak gibi aynı şeye takılıp kalıyor. Önce beyin haritasına bakarak bunu tespit ediyoruz, sonra beyne onu
azaltmayı öğretiyoruz.

Aşırı kıskanç kişi bir anda sevdiğini merak etmez mi oluyor?

Beyin fonksiyonları normale dönmeye başlıyor. Bozuk plak gibi takılıp kaldığı yerden kurtuluyor. “Ne kadar saçma ya, ben niye
onu 10 dakikada bir arayıp duruyorum ki?” diyor.

“Bu adama niye bu kadar değer vermişim?”

Hastalıklı kıskançlık ne kadarlık bir tedavide düzeliyor?

Bazen 20 saat, bazen 60 saat. Bozukluğun derecesine bağlı.

Haberin Devamı

O zaman zarfında ilişki düzeliyor mu? Yoksa bitiyor mu?

Bazen şöyle de oluyor; “Ya ben bu adama niye bu kadar değer vermişim?” Gerçekleri görmeye başlıyor. Bazen, sağlıksızken “Ben onsuz yapamam” diyenler, sağlıklı hale gelince “Ne saçmalamışım” deyip ayrılabiliyorlar.

Peki böyle mi doğuluyor yoksa sonradan mı olunuyor?

Zor bir soru. Genetik olarak elektrik akımını alıyoruz. Çevresel faktörler, beslenmemiz, ebeveynlik tarzı, hepsi etkiliyor. Diyelim ki çocukluğunuzda kötü muamele gördünüz. Psikolojik travmalar yaşadınız. Tacize uğradınız ya da sözel aşağılayıcı hakaretler, “Başarısızsın, ne aptalsın!” gibi,
ki aileler bunu çok yapıyor. Bunlar beyni etkileyebilir. Ayrıca neredeyse herkes bebeklik ya da çocukluğunda başına bir şekilde darbe alıyor. Her darbede beynin bir kısmı etkileniyor. Hücreler ölebiliyor. Sonra da aşırı kıskançlıktan yön bulma duygusunun kaybına hatta matematikte başarısızlığa kadar pek çok sonuç ortaya çıkabiliyor ilerleyen yıllarda.

“Bazen bana ‘Doktor, esas sende problem var’ diyenler oluyor”

Hayatıyla sorunları olanlar size en çok ne gibi şikayetlerle geliyorlar?

Agresiflik, kendini tanımlayamamak, vurma kırma, küfür. “Sonradan pişman oluyorum ama durduramıyorum kendimi. Ağlıyorum, ama yine de yapıyorum” diyenler... Bir de iş batıranlar, çok iş batıranlar.

Çok ilginç. Bu saydığınız sorunlar herhangi bir yaşta başa alınan darbe yüzünden mi oluyor? Çok iş batıranların esas derdi bebekken sandalyeden düşmek olabilir mi yani?

Evet. Bu çok iş batıranların çoğu,
aynı zamanda çok evlilik yapmışlar. İşi batırmışlar, evliliği batırmışlar, ondan sonra da aileye baskı yapıyorlar “Bana para ver, iş kurayım”. Yeniden batıracak çünkü bozuk çalışan bir beyin yine aynı hatayı yapacak. Çok insan var mesela bu şekilde iş batıran ama ne zannediliyor; işte hükümetin politikaları yanlış, şu yanlış, bu yanlış. Yanlış karar verdiğinin farkında değil.

Beyin dalgaları düzenlendikten sonra insanlar tamamen değişir mi?

5-10 seans sonra o agresif olanlar, sosyal kişilik bozukluğu olanlar bambaşka oluyor. Bu kişiler
asla hasta olmadıklarını, aslında çevrelerinin hasta olduğunu iddia eder. Hatta “Doktor, esas sende problem var” diyen oluyor. Birkaç seans sonra “Bana ne yaptın, niye ben eskisi gibi sinirlenemiyorum?” diyorlar. Onları eski hallerine döndürebileceğimizi söylediğimde “Aman yok, istemem!” diyorlar.

“Fatih Terim’in de bu düzenlemeye ihtiyacı var”

Ya süper performans peşinde koşanlar... Olimpiyatlarda yarışanlar gibi... Beyninin yazılımını olabileceğinin en iyisi haline getirmek isteyenler... Onlar da size gelebilir mi?

Artık ünlü kulüpler “mindlab” yani akıl laboratuarları kuruyorlar. Chelsea ve Milan’ın var mesela. Beynin daha düzgün çalışmasını öğretiyorlar. Doping olmadığı için bu çok geçerli bir yöntem.

Olimpiyatlarda nasıl faydalanılıyor?

Altın madalyayı alabilmek için herkesin hemen hemen eşit şansı var ama birisinin diğerini geçmesi lazım. Kanada Kış Olimpiyatları’nda Kanada takımı bu biofeedback yöntemlerinden yararlandı,
en fazla altını topladı.

Bizim takımlar da faydalansa o zaman...

Benim oğlum Galatasaraylı, ben Fenerbahçeliyim. Galatasaray’da işler kötüyken, Adnan Polat döneminde gittim, görüştüm Polat’la. “Gelin geliştirelim Galatasaray’ı” dedim. Adnan Polat aslında görmüş yurt dışında, hemen kabul etti ama tam o sırada onu yönetimden düşürdüler. Aslında mesela şimdi Fatih Terim’e uygulayabiliriz .

Fatih Terim’in niye ihtiyacı var sizce?

Dürtüselliği var, aniden öfkeleniyor. Fatih Terim başarılı biri. Bu dürtüselliğini daha kontrol edebilecek hale gelmesi, onu daha da başarılı yapar. Biz onu düzeltelim çünkü yaşı da arttı; mesela kalp krizi geçirme riski, hep bağırdığı için 6 kat daha yüksek. Ailesinde kalp hastalığı olmayanlarda bile öyle. Mesela Emre Belözoğlu’nun da böyle bir tedaviye ihtiyacı var. Ceza aldığında özür diliyor ama tekrarlıyor beyin.

“Tiyatrocularda çok başarılı sonuçlar alınıyor”

Size performans artırmak için kimler geliyor?

İsim veremem ama çok ünlü sporcular, sanatçılar, patronlar... Şu an mesela bir hastam var, önemli bir sanayici. Karısı yollamış, “Senin uyku problemin var, çok çabuk agresifleşiyorsun” diyerek. Elemanlarının hata yapacağını düşündüğünden her işi kontrol ederdi ve hiç uyumazdı. Şimdi ilk defa televizyonun karşısında uyuyakalmış. “Bana ne yaptın?” diyor.

Karısı memnun mu?

Evet, iş yerinde kendisinden çok memnunlar. Eskisi kadar millete dalaşıp “Sen bir şeyden anlamazsın, dediğim gibi olacak!” benzeri çıkışlarının kalmadığını hastam kendisi söylüyor. Biofeedback’le dikkatleri artıyor, başarıları artıyor.

Ya sanatçılar?

Sanatçıların çoğu bize gelmeden anti depresan kullanmış oluyor. Mesela tiyatrocuların performansla ilgili anksiyete yaşadıklarını ve ezberde zorlandıklarını görüyoruz. Bunlarda çok başarılı sonuçlar alınıyor. İngiltere’de, Royal Akademi’de şarkıcı ve dansçıların bu yöntemle performansları yüzde 30 artırıldı. Bu inanılmaz bir oran.

“Kafanıza aldığınız darbe ileride  iş batırmanıza bile neden olabilir”

Stres seviyemi ve nefes alışveriş düzenimi ölçmek için başıma, kulağıma ve sonra da el parmaklarıma elektrotlar bağlanıyor.

“Kafanıza aldığınız darbe ileride  iş batırmanıza bile neden olabilir”

“Kafanıza aldığınız darbe ileride  iş batırmanıza bile neden olabilir”

“Kafanıza aldığınız darbe ileride  iş batırmanıza bile neden olabilir”

“Kafanıza aldığınız darbe ileride  iş batırmanıza bile neden olabilir”

Kulağıma ve kafama elektrotlar bağlanıyor. Beyin haritam çıkarılacak. Önce saç diplerime jel enjekte ediliyor iletkenliği artırmak ve beyinden daha iyi sinyal almak için... Sonrasında yukarıda gördüğünüz renkli harita ortaya çıkıyor. Bu haritanın idealinde dairelerin içi siyahmış. Benim bir bölgede alfa aktivitem fazlasıyla yoğun çıktı. Bu da yön duygumun zayıflığını gösteriyor.

“Tembellik diye bir şey yok, biz uydurduk”

Genelde söylenir, işte sağ beyin-sol beyin farklılığı diyerek, “Bu çocuğun matematiğe kafası basmıyor, müziğe yönlendirelim” gibi. Doğru mudur?

Bence artık bu doğru değil, hatta bunu değiştirebiliyoruz. Yani matematikle ilgili bölgelerin devreye girmesini sağlayabiliyoruz.

Böyle olunca sanatla ilgili yeteneklerde azalma oluyor mu?

Hayır hiç olmuyor. Hatta biz ölçtüğümüz zaman 8-10 puan artış oluyor sağ beyinde bile. Yani hem matematikte yetenekli oluyor, hem sanatta. Tembellik bizim uydurduğumuz bir şey mesela, öyle bir şey de yok.

Yani tembellik de bir rahatsızlık mı, düzeltilebilir mi?

Olabilir. O çocuklarda öğrenmeyle ilgili sorunlar çıkıyor. Beyninin içindeki mekanizmayı nasıl çalışır hale getirsin ki? Sonra diyoruz ki sen niye yapamadın, senin iraden zayıf. Halbuki ne ilgisi var? İradenin çalıştığı bölge de önemli, bilinçaltı. Orayı hedeflersek, kişi yapamadığı şeyi yapabilecek hale gelir.

Ya büyük işler öncesi gerginlik? Yok edilebilir mi?

Beynin orta ön kısmında elektriksel akım değişiklikleri oluyor. Performansla ilgili anksiyete yaşayanlarda sağlıksız bir şekilde teta ya da beta dalgalarında artış ortaya çıkıyor. Ben bunu yapabilir miyim, kaygısı oluşturuyor. O bölgeye küçük bir elektrot takıp dengeli hale getirmeyi öğrettiğimizde, kaygıya girmiyor beyin.

“Antidepresanlar işe yaramıyor. Psikiyatrlar hekim olduklarını göstermek için ilaç yazıyor”

Sağlık problemiyle size başvuranlar çoğunlukla psikolojik ve davranışsal sorunları olanlar. Büyük bölümü antidepresan kullanıyor. İlaç işe yarıyor mu?

Hafif ve orta derece depresyonda ilaçlar etkili değil. Ağır depresyonda bile etkileri tartışılır. Ayrıca, yan etkileri de çok ciddi. Mesela genç kadınlarda ani ölümlere sebebiyet verebiliyor.

Uyku ilaçları ve bazı antidepresanlar kanser bile yapabilir demişsiniz.

Uyku ilaçlarının kanser yaptığına dair çok ciddi yayınlar çıkmaya başladı. 10-20 bin kişiye baktılar yayınlarda. Üç ayrı çeşitte kanser yaptığına dair bilgi var. İlaçların hepsinin bir kimyasal olduğunu ve vücutta birtakım değişiklikler yaptığını unutmayalım.

Psikiyatrlar diyor ki “Beyninin kimyası bozulmuş, onun için alın şu ilacı kullanın”. Yersiz mi bu ifade yani?

Beyin kimyasının bozuk olduğu ispatlanamadı, o bir hikaye. Gerçekten doğru olsaydı, o zaman bu kimyasalı düzelttiğiniz zaman herkesin depresyondan çıkması lazımdı ama depresyon tekrarlayan bir hastalık haline geliyor. İlaçlar o devreleri düzeltmediği için kalıcı etki yaratmıyor.

Psikiyatrlar ilacı veriyor, kullanan da bir ömür kullanıyor. Madem kalıcı etki yok, niye izin veriyorlar hastanın uzun süreli ilaç kullanmasına?

Psikiyatrlar, psikologlarla çok karıştırılır. Psikologlar tıp eğitimi almadığı için ilaç yazamaz ama psikiyatrlar yazar. Onun için psikiyatrlar hekim olduklarını hatırlamak ister. Yani ilaç yazmak iyi bir şey görünürde. Meta analizlerin psikiyatrları ilaç yazmaktan alıkoyması gerekirdi. Geçen gün mesela troid problemi olan bir kızı tedavi ediyorum. Kendisini endokrinoloğa yolladım. Endokrinolog tiroidle ilgili ilaç vermiş, yanına bir tane antidepresan yazmış. Kardeşim ben bilmiyor muyum antidepresan yazmayı? Tam bir komedi! Bakın, meme kanseri olan hastalara antidepresan ilaç verirler. Derler ki “Sen şimdi depresyona girersin, seni iyileştirelim”. Meme kanseri olup da antidepresan alanlar çok daha çabuk öldüler. Neden? Çünkü antidepresan ilaç, meme kanseri ilacının etkisini azalttı.

Psikiyatrlar da, ilaç şirketleri de kızacak size. Hele peynir ekmek gibi satılanları üretenler. Size gelenlerin en çok ne gibi sağlık sorunu var?

“İlacı bırakmak istiyoruz çünkü 10 senedir ilaca rağmen iyileşmedik” diyen depresyon, panik atak ve takıntı hastalığı olanlar var. Çocuklarda ise dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu için geliyor aileler.

KEŞFETYENİ
Ünlü oyuncu evlilik yolunda ilk adımı attı!
Ünlü oyuncu evlilik yolunda ilk adımı attı!

Cadde | 19.05.2025 - 15:56

Oyuncu Furkan Kızılay, evlilik yolunca ilk adımı atarak sevgilisi Tutku Yılmaz ile nişanlandı.

Yazarlar