Hiçbir kitaptan öğrenilemeyen "prenseslik" üzerine bir sinir harbi:Kahrolsun "prenses" kadınlar!Biraz orta zekalı değilseniz "prenses" kadın olamazsınız. Adamın teki karşınızda "Allahım bu dünyanın en zeki insanı ben miyim?" hezeyanları geçirirken, ölçülü ve onaylayan bir gülümsemeyle oturmak için hakikaten de biraz angut olmak icab eder yani. Üçbeş sıkı cümleyle paçasını aşağı alıvermek varken yani...Rüzgara karşı sigara yakmak, dibe vurduğun gecelerle başa çıkmak, edilmemesi gereken telefonları etmemek, kırılan gurura pansuman yapmak, rezil olduğunda asla üstüne alınmamak, "aşktan geberdiğinde" bunu gizleyebilmek gibi birtakım çok mühim bilgileri edinmenin entelektüel yolları olmadığı gibi, "prenses kadın" olmayı da öğreten bilinen bilimsel bir kaynak henüz yok. Araba enjeksiyonlarında, elektrikli süpürgede bile kuşaktan kuşağa aktarılabilen ve biriktirilen bir "ilerleme" tarihi olan bu uygarlık niye zavallı kadınlardan şu çok gerekli bilgiyi gizliyor? Çok açık ki, "prenses kadın olma bilgisi" kesinlikle anneden kıza geçiyor. Yani annenizden öğrendiniz öğrendiniz, öğrenmediniz fena canınız yanıyor!
Çünkü etrafta tıpkı namussuz "grev kırıcılar" gibi "prenses kadınlar" kol geziyor. Bu bakımdan onlarla ilgili bilgileri tazelemek gerekiyor. Kimdir efendim "prenses kadın"? Buyrun, kültür hizmetimiz şu anda başlıyor!
"Prenses" kadınlarŞimdi bu cins, pek bir kıymetli olur. Bunlar kendilerini, taş üstüne taş koysa heykeltraş, sehpanın yerini değiştirse dekoratör, hasbelkader cümle kursa hatip sanırlar. Mühim olan sanmaları değildir tabii. Herkesi de buna inandırmayı nasılsa becerirler. Bu "prenseslik" meselesini annelerinden öğrenememiş zavallı dostlarımız, kendilerini paralayıp beş çeşit
yemek yapıp "Ben yaptım. Çok da güzel oldu" diyemezken, prenses hanımlar Çin Lokantası’ndan söyledikleri yemeği masaya öyle bir getirirler ki, masadaki ahali kendisine bütün bir Çin halkına yemek pişirmiş kadar müteşekkir olur. "Allahım insanlar mı aptal, ben mi hastayım?" diye düşünürken siz, onlar puanları toplar. "Puantaj benim umrumda değil" diyor olabilirsiniz, ama durumdaki zeka yoksunluğu zaten yeterince sinir bozar.
Bunların bir de sütten daha ak, sudan daha berrak bir namuslu, bir iffetli halleri vardır. Bizim halayık ruhlu kadınımız aklından birazcık "enteresan" bir şey geçirse kendini en büyük ihaneti etmiş gibi hissederken, prenses hanımlar bir "sosyal kelebek" gibi oradan oraya seyirtip, eve dönünce de anında "kendi halinde bir kadıncağız" esvabını giyiniverirler ki sinirden gülesiniz gelir. Ama işe bakın ki, sizden başka kimse gülmemektedir. Yani bunlar ne yaparlarsa yapsınlar üzerlerine bulaşmaz, asla akılları karışıp zevahiri dağıtmazlar. Şimdi ben, bunun zaten kendilerine ait bir "akılları" olmadığından kaynaklandığını, "prenseslik aklı" diye ortak ve yüce bir akılla hareket ettiklerini de tahmin etmiyor değilim. Bir başka kuvvetli tahminim de bunların annelerinin kızlarına erken yaşta şöyle dedikleri yönünde:
"Bak kızım, hayata köpek gibi davranacaksın. Yoksa o sana köpek gibi davranır!"
Prenseslerin en sinir bozucu ve asla kanıtlanamayacak bir başka sahtekar meziyetleri de, yüzlerini birazcık asıverip bütün ahaliyi tek bir kıymetli gülümsemesi için seferliğe yönlendirebilmeleridir. Öyle "soğukkanlı bir mutsuzlukları" vardır ki, derhal, daha onlar gak ya da guk bile demeden istedikleri artık her neyse gelip dizlerine kapanıverir.
Angutluk mecburiyetiOnların bir dudak büküşüyle atmosfer değerleri değişiyor, ne yapsalar en güzeli oluyor da siz hala klasmana giremiyorsanız sakın kendinize "Acaba ben çok mu salağım?" diye sormayın. Çünkü yapılan
son tespitlere göre, "prenseslik" meselesinin zinhar zeka ile bir ilgisi yok. Hatta biraz orta zekalı değilseniz, bu işi asla kıvıramazsınız. Adamın teki karşınızda "Allahım bu dünyanın en zeki insanı ben miyim?" hezeyanları geçirirken sizin yüzünüzde ölçülü ve onaylayan bir gülümsemeyle oturmanız için hakikaten de biraz angut olmanız icab eder yani.
Ama angut kadın makbuldür. Bu bayat bir
haber tabii. Diğer yandan erkeklerin psikolojisi de anlaşılabilirdir. İnsanın hem güzel hem de akıllı bir kadın karşısında elinden ne gelir? Kadın hafif orta zekalı olmazsa, o küçük, tatlı, yardıma muhtaç erkek egolarını kim devleştirir? O egolar devleşmezse o ilişkide size huzur mu verilir?
Yine de "prenses hanımların" en sinir bozduğu nokta, bu sahtekar hallerinin erkekler tarafından hiçbir zaman anlaşılamaması, siz durumu ifşaya kalkıştığınızda da derhal "kıskanç kadın" rolüne yakıştırılmanızdır. Bu, erkeklerin kadınlardan daha geri bir evrim noktasında olduğunun en kesin delilidir.
"Prenses" kadınların hakimiyeti fiili bir durumdur, de facto kabul edilmelidir, yapılacak hiçbir şey de yoktur. O bakımdan ezilenden yana bir tavrı geliştirmek, "Prenses Olamamış Kadınlar Birliğini" ivedilikle kurmak, acil eylem planı yapmak zorunluluğu vardır. Heyy! Size diyorum halayık ruhlu kadınlar, her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsanız!
PAZAR