Pazar "Karikatür çabuk doğuyor, çabuk ölüyor. Resmin ömrü uzun"

"Karikatür çabuk doğuyor, çabuk ölüyor. Resmin ömrü uzun"

18.03.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Karikatürist Haslet Soyöz'ün yaptığı hava, kara ve deniz taşıtları resimleri Rahmi M. Koç Müzesi'nde sergilenecek. Soyöz: "Gemilerle ilgili belge ve fotoğrafları bulmak beni çok zorladı"

Karikatür çabuk doğuyor, çabuk ölüyor. Resmin ömrü uzun

axpaz011.jpg Soyöz, Denizcilik İşletmeleri'nin vapurlarını, Hava Kuvvetleri'nin deniz uçaklarını, trenleri aktarmış tuvaline. Sergi için hazırlanan kitapta tablolara ilham veren taşıtların hikayeleri de anlatılıyor. Kitabı ayrıca Soyöz'ün karikatürleri süslüyor. Milliyet gazetesinde 25 yıldır çizen karikatürist Haslet Soyöz'ün "Vesait-i Havaiye, Berriye, Bahriye... Hava, Kara, Deniz Taşıtları" adlı resim sergisi 22 Mart'ta Rahmi M. Koç Müzesi'nde açılıyor. Soyöz'ün üç yıl önce gerçekleştirdiği "Cennetin Gemileri" sergisinin devamı niteliğindeki sergi 40 tablodan oluşuyor. Tesadüfen Savarona ile başladım. Rahmetli abim gazeteci Yılmaz Çetiner, Savarona'nın sahibi Kahraman Sadıkoğlu'nun eniştesiydi. Bir gün "Savarona'nın resmini yapsana" demişti bana. Karikatürden gelen alışkanlıkla fotokopi kağıdına çizdim gemiyi. Olmadı, istediğim tadı alamadım.Ressam arkadaşım Erkan Özdilek'le karşılaşınca derdimi anlattım. Bana yağlıboya yapmamı önerdi. Atölyesinde önüme bir tuval koydu. O boyutlara alışık olmadığım için tuvalin içinde kayboldum. Ve sonunda Savarona'nın yağlıboya tablosunu yaptım. İstediğim tadı yakalamıştım artık. Gemi portrelerinden oluşan "Cennetin Gemileri" sergim böyle ortaya çıktı. Arkasından Turhan Selçuk'un önerisiyle uçaklarla trenleri katacağım bir sergi fikri doğdu. Siyasi karikatür çizerken nasıl oldu da hava, kara ve deniz taşıtlarının resmini yapmaya başladınız? "Maketçilik merakım işimi kolaylaştırdı" Diyelim ki geminin bir ipini yanlış çizdiniz... Tümünü yapamamış kabul edin kendinizi. Böyle detay isteyen bir iş bu. Tablo yaparken maketçilik merakımın avantajı oldu. Bu sayede başka birinin fark edemediği detayları gördüm. Özellikle gemilerle ilgili belge ve fotoğrafları bulmak çok zorladı beni. Fotoğraflar siyah-beyazdı, yırtık pırtıktı. Orijinaline mümkün olduğunca yaklaşmaya çalıştım ama. Karaköy Denizcilik İşletmeleri Müzesi, Beşiktaş Deniz Müzesi, Havacılık Müzesi, yurtdışı kaynakları, internet, tren, uçak gemi takıntısı olan ve sürekli bunların fotoğraflarını çekenlerden de yardım aldım. Taşıt portreciliğinin sizi en çok zorlayan, yoran tarafı neydi? Gemi ve trenle kıyaslandığında uçağın daha az detayı var. Trenin detayı fazla ama bu taşıtı tek başına el almadım. Viyadükten mi çıkıyor, tünelden mi geçiyor, ovada mı gidiyor... Bunlar da resimde yer aldığı için trenin küçük bir bölümü gözükmüş oldu. Tümü gözüktüğü için detayı en zor olan gemiydi. Uçak mı, gemi mi, yoksa tren çizimi mi daha çok ayrıntıya dikkat etmeyi gerektiriyor? "F-27 fotoğrafını 40 yıldır saklıyorum" Uçaklar çocukluğumdan beri bir estetik olgu olarak var hayatımda. Çocukken, uçaklardaki yapı beni çok cezbediyordu. Mükemmelliği görüyordum. Düşünün, Hayat Dergisi'nden kestiğim F-27 fotoğrafını 40 yıldır saklıyorum. 10 yıl kadar önce Dakota uçağının maketini yapmıştım. Bunu bir röportajda anlattım. O zamanki Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi okuyunca benim için bir uçuş ayarladı. Zaten o uçaklar servisten kalkmak üzereydi. Son C-47 uçuşunu yapanlardan biriyim. Uçaklara hayranlığınız epey önce başlamış. Sergi kitapçığında, uçak iniş ve kalkışlarını izlemek için çocukken okuldan kaçtığınız ve soluğu havaalanında aldığınız yazıyor. Kesin. Ben bile şaşırıyorum açıkçası. "Ben manyak mıyım ki oturup bu kadar tablo yaptım!" diye düşünüyorum. Bu sergiler, yağlıboya çalışmalarınızdan haberdar olmayanları, sizi karikatürist olarak tanıyanları oldukça şaşırtıyordur herhalde. Deniz fenerlerinin resmini yapmak istiyorum. Hopa'dan başlayıp kıyı kıyı gezerek tamamlayabileceğim bir proje bu. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin'e anlattım projemi. Beğendi. Fotoğraflı, yazılı, çizimli hikayeleriyle gazeteye bu işi yaparsam bu arada ben de belgelerimi toplamış olurum. Bundan sonraki sergi projenizi belirlediniz mi? Yine taşıtların mı resmini yapacaksınız? "Gökyüzünü beş defa tekrar yaptım" Karikatürde zeka gerekiyor. Sonra anlatacağınız konunun sembolü olmalı. Estetik eklemelisiniz. Yağlıboyada anlatacağınız şeyin hikayesine uygun arka planı yakalamalısınız. Karikatür çizimim 15 dakikadan fazla sürerse sıkılırım. Resmi ise beğenmediğinizde sil baştan yapıyorsunuz. Mesela bir tabloda gökyüzünü beş defa tekrar yaptım, kimi tabloyu beş ayda bitirdim. Resimde çok daha sabırlı davranmalısınız. Karikatür öyle değil. Çiziyorsun, problemi hemen çözüyorsun. Günlük gazetede çizdiğin için gün bittiği an karikatürün de ölüyor. Oysa resim sürekli yaşıyor. Sürekli ekleme yapıyorsun, değiştiriyorsun. Karikatür çok çabuk doğuyor, çok çabuk ölüyor. Karikatür yapmakla yağlıboya resim yapmak arasında ne gibi farklar var?