PazarKonserin yedek planı olmaz çünkü sanatçının yedeği yok

Konserin yedek planı olmaz çünkü sanatçının yedeği yok

25.07.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mustafa Oğuz, 15. Most Açıkhava Konserlerinde bu yıl sahneye çıkacak şarkıcıları anlattı: "Sezen coşkulu, Candan disiplinli, Özlem çok yetenekli"

Konserin yedek planı olmaz çünkü sanatçının yedeği yok

axpaz021.jpg Ve Mustafa Oğuz bunca yıl sonra bu röportaj vesilesiyle tanıştığımızda bana bir iyilik daha yaptı. Benim hatam yüzünden yaptığımız röportaj eksik kalınca, ertesi gün onca işinin gücünün arasında bana tekrar randevu verdi. Ben Most Productionın ofisinde duş yaptım. Çok saçma! Ama işte seneler seneler önceydi, bir pazar günü, arıza mı vardı neydi, bir sebepten, Boğaziçi Üniversitesi 1inci Kız Yurdunda sıcak su yoktu. Ama aynı yurtta kalan ve Most Productionda part-time çalışan bir arkadaşımızda ofisin anahtarı vardı. Biz de gittik, orada duş yaptık. Mustafa Oğuzun hiç tanımadan etmeden... Bize yaptığı tek iyilik de bu değildi üstelik. O yıllarda onun organize ettiği bütün konserlere bedava giderdik. Bir yıl. Konserler bitince bir sonraki yıl kimlerle çalışacağımızı, ne gibi yenilikler yapacağımızı düşünmeye başlıyoruz. Herhangi bir sanatçının sıradan bir konserini organize etmek değil işimiz. O konseri gerek teknik, gerek müzikal açıdan daha iyi, daha farklı nasıl yapabiliriz; biz bunun peşindeyiz. Artık seyirci de Most logosunu gördüğünde biliyor ki o konser bir şekilde farklı, ayrıcalıklı olacak. 15 yıldır Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosunda konserler düzenliyorsunuz. Daha önce de Rumelihisarında... Bir konser dizisinin hazırlığı tahminen ne kadar sürüyor? Elbette. Biz bir sanatçının sadece menajeriyle görüşüp anlaşma imzalayıp konser organize etmiyoruz. O sanatçının o konserde ne yapacağıyla çok ilgiliyim ben. Bu yüzden konser yaptığım sanatçıların çoğu ile çok yakın temasta oluyorum. Programı oluştururken sürekli görüşüyoruz. Konseri en iyi şekilde nasıl yapabiliriz diye konuşuyoruz. Sanatçılar da bunun farkında herhalde. Mutlaka olmuştur. Oldu elbette. Çünkü herkesle aynı şeyi paylaşıyor olmamız mümkün değil. Elektriğimiz tutmayabilir. Bu ne onların hatası ne de benim hatam. Peki aynı dili konuşmadığınız sanatçılar oldu mu? Denk gelir. Ben çok sabırlıyımdır. Denk gelmesini beklerim. Mesela Neşet Ertaş ile ben çok konser yapmak istiyordum. Dört sene bekledim. Ama sonunda, Almanyadan dönüp 35 yıl sonra İstanbulda verdiği ilk konserin organizasyonunu yaptım. Bu yılki Bülent Ortaçgil-Zuhal Olcay konserini de dört yıldır bekliyorum. Yani yapmak istediğimi bir gün mutlaka yapıyorum. Çok çalışmak istediğiniz halde bir türlü programınızın uymadığı, denk gelmeyen sanatçılar oldu mu? Böyle absürd şeyler değil ama bazı istekleri oluyor. Bu da çok normal. Buna "kapris" demek yanlış. Çünkü sanatçıların en zor anıdır konser öncesi. Konser saati yaklaştıkça büyük heyecanlar yaşarlar. Mide spazmları, heyecan, stres, migren krizi... Kolay değil. Hele konserin hemen öncesinde kuliste beklemek... Düşünün, az sonra 4 bin kişinin önüne çıkacaksınız. Herkesin gözü üstünüzde olacak. Büyük bir heyecan. Ve her sanatçının bu heyecanı yenmek için farklı yöntemleri var. Kimi dua eder, kimi içki içer, bazısı yalnız kalmak ister, bazısı ise etrafı kalabalık olsun ister. Biz de onların bu isteklerini karşılamaya çalışırız. Sanatçıların nasıl da kaprisli oldukları, özellikle de konser öncesi kulise olmayacak şeyler istedikleri konuşulur hep. Size de kuliste bilmem kaç tane ayna olsun, her taraf orkidelerle donatılsın, bir ton maden suyu stoku bulunsun falan gibi absürd istekler geliyor mu? Niye şikayetçi olayım? Onlar sanatçı. Niye herkes sanatçı olamıyor da bazıları olabiliyor; onu düşünmek lazım. Sanatçı çok farklı bir şey. Ruhen farklı. Şikayetçi değilsiniz. Keşke bir sanatçının "Ben şimdi konser vereyim" deyip, evden çıkıp konser verebildiği bir dünyada yaşasaydık. Gerçekten. Keşke yorumcular da, ressamlar gibi, çalışma saatlerini belirleme özgürlüğüne sahip olsa. Ama bir organizasyon yapılıyor; onun da belli bir tarihte, belli bir saatte konser vermesi gerekiyor. Oysa belki o akşam bambaşka bir şey yaşıyor. Belki o akşam konser verecek ruh halinde değil. Ama işte o gün o sahneye çıkması ya da röportaj yapması lazım. Keşke onlara daha özgür bir ortam sunabilsek. Ama birlikte çalıştığınız bazı isimler var ki, biz gazeteciler bile onların sözlerine pek sadık olmadıklarını, söyledikleri saatte söyledikleri yere gelmediklerini, hep geç kaldıklarını biliriz. Ve siz onlara güvenip konser organize ediyorsunuz. Sorun çıkmıyor mu? Bizde B planı, yedek plan olmaz. Bir aksilik olduğunda, diyelim sanatçı hastalandığında o konser ya iptal edilir ya da ertelenir. Teknik arıza giderilir, onun yedeği de vardır ama sanatçının yedeği yok. Bir de, biliyorsunuz 1999da deprem oldu, bütün konserlerimizi iptal ettik. Olabiliyor böyle aksilikler. Pek çok işte olası aksiliklere karşı bir B planı hazırlanır. Sizin böyle bir şansınız var mı? "Günlük hayatımda da çok planlı programlıyımdır" Evet, kesinlikle. Ben çok anlamam ama Oğlak burcuyum ve anlayanlar bunun burcumun bir özelliği olduğunu söylüyor. Her şeyi organize ederim. Diyelim bir seyahate gideceğim, orada hangi gün, hangi saatte, nerede yemek yiyeceğime kadar araştırır, rezervasyonumu yaptırır, öyle giderim. Belki de mesleğim organizatörlük olduğu için bu kadar organizeyim. Ya da bu kadar organize biri olduğum için organizatör oldum. İş dışında gündelik hayatınızda da çok planlı programlı, organize biri misinizdir? Zor oluyor tabii ama işimiz bu. Bilerek başladık. Prova saatlerine kadar her şeyi çok önceden programlıyoruz. Hiçbir şey aksamıyor. Siz farklı isimleri de aynı sahnede buluşturuyorsunuz. Mesela bu yıl Özlem Tekin, Fatih Erkoç ve Levent Yüksel üç akşam arka arkaya birlikte sahneye çıkacak. Bu tür konserlerin organizasyonu daha mı zor? Evet, şu sıralar Yavuz Turgulun yazıp yönettiği, başrolünü Şener Şenin oynadığı "Yürek Yarası" filminin çekimleri var. "Sil Baştan" adlı dizi devam ediyor. Bir de aralıkta sahnelenecek olan, yine Şener Şenin oynadığı bir müzikalimiz var. Beni şu sıralar en çok heyecanlandıran bu müzikal projesi. Konser organizasyonlarının yanı sıra TV dizisi, sinema filmi yapımcılığı da yapıyorsunuz. O işi gençler yapıyor. Gayet iyi organizasyonlar yapılıyor. Ben de onları izlerken mutlu oluyorum. Hatta her yıl Açıkhava konserlerimizde bir de rockçı olurdu. Bu yıl rock dinleyicilerinin yeteri kadar seçeneği olduğunu düşünerek programımızda rock konserine yer vermedik. Rock festivali yapmayı düşünür müsünüz? "Hisar konserlerine dinleyici olarak gelirdi" Candan Erçetinle tanışıklığımız eskiye dayanıyor. Hatta 1989da Rumelihisarı konserlerine başladığımızda, Candan oraya izleyici olarak gelirdi. Sonra albüm yaptı. Kısa sürede olağanüstü geliştirdi kendisini müzikal anlamda. Şimdi Türkiyenin en önemli starlarından biri. Ve onunla çalışmak benim için büyük bir keyif. Çünkü işini çok ciddiye alan, konser öncesinde çok iyi ön çalışma yapan bir sanatçı. Bu yılki Açıkhava konserlerine onunla başladık. Büyük bir ilgi gördü. 6-7 Ağustosta iki konser daha verecek. Kapanışı da onunla yapacağız. "Kenan çok heyecanlı" Kenan Doğuluyu henüz albümü yokken bir kulüpte dinlemiş ve sahne performansına hayran kalmıştım. Rumelihisarında konser yaptık onunla ama Açıkhavada ilk kez sahneye çıkacak. Başarılı olacağına inancım tam. Kenan da çok farklı hazırlanıyor. O da çok heyecanlı. "Hesapsız yaşar" Sezen Aksu ile 16 yıl birlikte çalıştık. Çok coşkuludur Sezen. Heyecanı da, hüznü de, neşeyi de dibine kadar; hesapsız, plansız yaşar. Zaten bu coşku onun sanatına, üretimine de yansıyor. "Goran, Türk sanatçılar için önemli bir örnek" Goran Bregoviçe "Underground" filminden sonra bir mektup yazmıştım; Sezen Aksu ile ortak bir proje yapmaları için. Pariste buluştuk. Ama o güne kadar hiç konserini izlememiştim. Sonra Atinada bir konserine gittim. Olağanüstüydü. Ve Türkiyede konser anlaşması yaptık. Açıkhava Tiyatrosunda dört konser verdi. Altı yıldır da Açıkhavada sahneye çıkıyor. Bu yıl da 3 Ağustosta konseri var. Goran çok önemli bir başarı öyküsüdür bana göre. Sadece iyi şeyler üretmeyi düşünür. "Ben eğer iyi bir şey üretirsem, insanlar gelip beni bulurlar" der. Nitekim işin pazarlama kısmıyla ilgilenmediği halde, müziğinin kalitesi nedeniyle teklifler alan biri. Goranın bir özelliği de kendi ülkesi için müzik yapması. Ama yaptığı müzik şu anda Avrupa ve Ortadoğuda da dinleniyor. Dünyaya açılmak isteyen Türk sanatçılar için de önemli bir örnek. "Amerika için prodüksiyon yapıyorum" diye bir şey yok. Ülkende başarılıysan, müziğin önce Yunanistana sıçrar, sonra başka ülkelere gider. "Dünyadaki ender sanatçılardan biri" Ajda Pekkanın 28 Temmuzda Açıkhavada vereceği konserin adı "Forever", yani "Sonsuza Kadar". Konsere bu adı ben verdim. Çünkü o gerçekten hiç eskimeyen, bitmeyen bir sanatçı. 35 yılı aşkın süredir bir ülkenin starı olmak kolay değil. Çok ağır bedelleri olan bir şey bu. Ama Ajda inanılmaz bir çabayla, müthiş bir mesleki disiplinle 35 yıldır star kalmayı başardı. Bana göre Ajda dünyadaki ender sanatçılardan biri. "Onların yaptığı müzik, benim şahsi beğenime hitap ediyor" Bülent Ortaçgil ve Zuhal Olcay dört yıl önce birlikte bir albüm yaptılar: "Başucu Şarkıları". Ben o albümü çok büyük zevkle dinledim ve birkaç yıldır da bu albümün konserini yapmak istiyorum. Tabii uzun provalar gerektiren bir konserdi bu. Bir türlü olmadı. Nihayet bu yıl gerçekleştiriyoruz.Zuhal Olcay birlikte çalışması keyifli biri. Ve yaptığı müzik benim müzik beğenime çok hitap ediyor. Bülent Ortaçgil de öyle. 25-30 yıldır onun albümlerini, hâlâ ilk günkü tadı alarak dinliyorum. "30 yıl önceki kadar zindeler" Mazhar-Fuat-Özkanla 80li yıllarda birlikte çalıştık, uzun bir süre onların menajerliğini yaptım ben. 30 yıldır birlikteler; hâlâ 30 yıl önceki dinamizmlerini kaybetmiş değiller. Müthiş heyecanla, ilk günkü gibi kavga ederek, tartışarak kendilerini bir şekilde zinde tutmayı, hâlâ star olmayı başarıyorlar. Mazhar-Fuat-Özkanla 80li yıllarda birlikte çalıştık, uzun bir süre onların menajerliğini yaptım ben. 30 yıldır birlikteler; hâlâ 30 yıl önceki dinamizmlerini kaybetmiş değiller. Müthiş heyecanla, ilk günkü gibi kavga ederek, tartışarak kendilerini bir şekilde zinde tutmayı, hâlâ star olmayı başarıyorlar.Özlem Tekin çok iyi bir yorumcu. Ben aslında onu bu yıl tanıdım. Bu seneye kadar uzaktan takip ediyordum. Ancak tanışınca, çok farklı bir Özlem buldum karşımda. Yetenek, kimlik-kişilik açısından... Özlem Tekin imajının altından çok derin, çok önemli bir sanatçı çıktı. Ne yazık ki biraz geç tanıştık. Benim hatam. Özlemdeki cevheri fark edememişim. Ama birlikte pek çok proje yaparak açığı kapatmaya çalışıyoruz şimdi. Yapımcılığını yaptığım "Sil Baştan"da başrollerden birinde oynuyor. Aralık ayında başlayacak olan müzikalimizde de yine başrolde. Bu yıl 29-30-31 Temmuzdaki Açıkhavada "Sanki Dün Gibi" projesinde de yorumcu kimliği ile yer alıyor. Özlemle daha birçok projede birlikte çalışacağımızı umuyorum. Çok yetenekli ve çok iyi şeyler hak ediyor.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler