PazarKuzeyden gelen lezzet

Kuzeyden gelen lezzet

28.07.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Geçenlerde damaklarımıza hem lezzet hem de serinlik taşıyan ünlü Alman birası Becksin doğduğu yer olan Bremendeydim. Dünyaca ünlü bu Alman birasının lezzet sırlarını öğrendim

Kuzeyden gelen lezzet

Ben de bu keşiflere biraz daha yardımcı olabilmek amacıyla, geçenlerde Almanyadaydım. Bu yeni biralardan birinin, Becksin lezzet sırlarının peşinde birkaç gün geçirdim... Bir grup gazeteci arkadaşla birlikte, Becks biralarını Alman lisansıyla Türkiyede üreten Efes Pilsenin davetlisi olarak Bremene gittik. Önce Lufthansa ile Frankfurt üzerinden Hamburga gittik, Hamburgda biraz dinlendikten sonra karayoluyla Becksin yapıldığı Bremen kentine geçtik.Kuzey Almanyanın en sevimli şehirlerinden Bremen, Hamburgun iki saat güneyinde. Kenti ortadan bölen dev nehrin iki yanı, fabrikalarla dolu. Bir sanayi şehri olduğu halde hava tertemiz. Becksin fabrikası, dev bir arazinin üzerinde.Becks, Alman biracılığında istisnai şirketlerden. Tüm Almanyada 1200ün üzerinde bira imalathanesi ve 5 binin üzerinde marka olmasına rağmen, dünyaca en çok tanınan marka olabilmeyi sadece Becks başarmış. Almanların dünyaca tanınan, ihraç edilen biralarının sayısı da, bir düzineyi geçmiyor zaten. Alman biralarının çoğu, yerel markalar halinde ülke içinde tüketiliyor.Alman biraları uluslararası arenada kalitelerinin hak ettiği ilgili toplayamıyorlar ama aslında dünyada birayı en çok ciddiye alan ulus Almanlar. Bu topraklarda bira 1516 yılından beri, üretimde sadece tahıl, şerbetçiotu, maya ve su kullanılmasını öngören "Biranın Saflığı Kanunu" uyarınca üretiliyor. Sadece biraya özgü bir kanunu olan tek ülke Almanya.Hemen her şehrin, hatta ilçenin bile birası olan Almanyada, Bremenin birası da Becks. Ama Becks, Bremen dışında da dünyanın 120 ülkesinin önemli kentlerinde bulunuyor. Güçlü lezzeti, hemen tanınan yeşil şişesi, Almanyayı akla getiren ama kolay telâffuz edilen ismi ve akıllı pazarlama taktikleri sayesinde, dünyaca ünlü hale gelmiş. Halen de Formula 1 gibi yarışlara sponsorluk ediyor, "kaliteli bira" imajını vurguluyor. Türk biraseverler şu sıralar epey şanslılar. Yıllarca sadece iki markanın arasına sıkışıp kalmışlığın ardından, şimdi kendilerini cennette hissediyor olsalar gerek. Zira hızlanan rekabet ve yabancı bira devlerinin yatırımları sayesinde, hemen her ay piyasaya yeni bir bira sürülüyor, çeşitler alışılmadık ölçüde artıyor. Kırmızısı, siyahı, "soğuk filtrasyon" görmüşü, restoranın arka tarafında yapılan "butik" birası, Amerikalısı, Danimarkalısı, Almanı derken, ortalığı birdenbire biralar kaplayıverdi. Ve tiryakiliklerinde tutucu olmayan, yeni damak tatlarına açık biraseverler için, hayli iş çıktı! Yeni biraları deneyecekler, farklarını keşfedecekler, favorilerini belirleyecekler... Norveçten gelen buzlar Müzeden sonra tesisi geziyor ve üretimi görüyoruz. İyi kalite arpa, yumuşak su, iyi kalite şerbetçiotu ve yıllardır değişmeyen özel maya, kalitenin sırları...Ve nihayet Becks Pubdayız. Fabrikanın içindeki modern birahanede, biralar -olması gerektiği gibi- birkaç kez çekilerek geliyor. Önce bir çekiliyor, köpük yükseliyor, birkaç saniye köpüğün oturması bekleniyor. Sonra bir daha, bir daha... Böylece krema gibi köpüklü, köpüğü kaybolmayan bir bira yudumluyorsunuz.Becks zaten sevdiğim, şerbetçiotunun bol kullanılmasından ötürü burukluğunu tatmin edici bulduğum, kişilikli bir bira. Ama pubda benim için asıl sürpriz, Becksin iki yerel markası oluyor: Haake Becks Pils ile, Haake Becks Krausen... İlki, bildiğimiz Becksin pastörize edilmemiş olanı. Bu bira sadece Bremen, Hannover ve Amsterdama gönderiliyor ve çok kısa sürede tüketiliyor. Gerçekten enfes, tadı çok "zarif"... Yine pastörize edilmeyen Krausenin farkı ise, filtre dahi edilmemiş olması... Bulanık renkli, dolgun içimli, taze maya kokulu bu bira da kısa sürede tüketilmek üzere, yakın yerlere gönderiliyor. Ne yazık ki bunların dünya markası olma şansları yok, zira raf ömürleri çok, çok kısa... Güneş görünce, taşınırken ya da depolanırken ısınınca, hızla bozuluyorlar.Bu leziz biralar, bana bir zamanlar İstanbulda Bomonti, Ankarada da Atatürk Orman Çiftliği Bira Fabrikasının bahçelerinde servis edilen benzer taze biraları hatırlatıyor. Ucundan kıyısından son günlerinde yetişebildiğim çiftlik bahçesinde içilen Tekelin Altınbaşak birasının tadını, damağımda duyar gibi oluyorum...Kim bilir, belki Efesçiler de ortakları Becksin sisteminden ilham alırlar, belki Efes fabrikalarının bahçelerine biranın taze taze içilebileceği bira bahçeleri kurarlar... İşte gezdiğimiz tesis, böyle bir biranın doğduğu yer. Tesisten önce, 1873ten beri üretilen biranın müzesine bir uğruyoruz. Burada dikkatimi en çok, eskiden kullanılan meşe mayalandırma tanklarının üzerine zincire bağlanarak indirilen bakır kap ilgimi çekiyor. Müze görevlisi hemen merakımı gideriyor: "Onlar mayalanma sırasında yükselen ısıyı düşürmek için kullanılıyordu. Geçen yüzyılın zor koşullarında Norveçten buz kalıpları getirtiliyor, içine buz konan bu bakır kaplar mayalanma tankının içine sarkıtılıp ısı düşürülüyordu. Böylece arpadan gelen taze kokular ısı yüzünden bozulmuyor, biraya geçiyordu. Şimdi aynısı modern çelik tanklardaki soğutma sistemleriyle yapılıyor..." Türkiyede hâlâ birçok şarap üreticimizin bile uygulamadığı, aromaları koruyan soğuk fermantasyon tekniğini, Alman biracıların bir asır önce bile kullandıklarını görmek, bir dünya markasının boşuna oluşmadığının en iyi kanıtı...

KEŞFETYENİ
Bomba aşk iddiası! Gizemli kadının kimliği belli oldu
Bomba aşk iddiası! Gizemli kadının kimliği belli oldu

Cadde | 02.05.2025 - 08:40

Lucas Torreira, Nişantaşı'nda görüntülendi. Yanındaki gizemli kadının kim olduğu merak edilirken, o kişinin adı belli oldu.

Yazarlar