Pazar Lezzetli yemek, iyi müzik, sosyalleşme, flört... Hepsi Leyla’da

Lezzetli yemek, iyi müzik, sosyalleşme, flört... Hepsi Leyla’da

19.10.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Eski yerinde yeniden açılan Leyla’yı sahibi Deniz Türkali ile konuştuk. Anlaşılan o ki hayattan isteyebileceğiniz her şey Leyla’da mevcut...

Lezzetli yemek, iyi müzik, sosyalleşme, flört... Hepsi Leyla’da

Cihangir’i Cihangir yapan mekanlardan biriydi Leyla. 2004’te Deniz Türkali ve ortakları açmıştı. Üç sene sonra “bir anlaşmazlık” nedeniyle kapatmak zorunda kaldılar. Kısa bir süre önce eski yerinde tekrar açılan Leyla’da buluşuyoruz Türkali ile. Bu aralar biraz yoğun; Mahsun Kırmızgül’ün yeni dizi projesi “Aşkın Dili Yok” için Tatvan’a gidip geliyor. Bir yandan da İkincikat’taki oyunu “Fü” devam ediyor. Ama Türkali hiç şikayetçi değil bu yoğunluktan.

Haberin Devamı

Aradan 10 yıl geçmiş olmasına rağmen Leyla’ya dair her şey olduğu gibi duruyor. Bülent Erkmen’in tasarladığı tabelası, yine Erkmen’in eseri “Dubo, Dubon, Dubonnet”, flörtözlerin bayılacağı orta barı, menünün ve müşterilerin gönlünden geçenlerin yazılı olduğu yeşil tahtası... Her şey yerli yerinde. “Asıl önemlisi Elçin Sarı. Benim en büyük destekçim, sağ kolum. O olmasa kolay kolay bu işin altından kalkamazdım” diyor Deniz Türkali, sonra da listeyi devam ettiriyor: “Barmenim Eyüp, şefimiz Cemal Usta da eski takımdan. 10 yılda çok şey değişti tabii, Cihangir de değişti. Biz üç-dört mekandık burada. Şimdi onlarca mekan var. Ama bence bu kötü bir şey değil. Hepsi birbirini besliyor.”

“Yıldız avcıları dolaşıyor”

Haberin Devamı

Bu 10 yılda yaşanan değişim Leyla’ya nasıl mı yansımış? Vegan menüler gelmiş mesela, bir de organik trendi Leyla’ya da uğramış. Sebzeler, tavuklar, yumurtalar hep organik.

Cihangir’in doğal ortamından kaynaklanan “kişi başına düşen ünlü sayısı”, söz konusu Deniz Türkali’nin Leyla’sı olunca artıyor haliyle. “Burada oyuncular, sanatçılar çok olduğu için bu tür yerlerde insanlar iş de buluyor. Benim arkadaşlarımın da çoğu oyuncu, yönetmen, yapımcı, gazeteci... Öyle olunca küçük küçük yıldız avcıları dolaşıyor burada” diye açıklıyor durumu.

Mahallenize hoşgeldiniz o zaman diyerek ayrılıyorum Türkali’nin yanından, “Hoşbulduk. Buyrun güle güle kullanın mekanı” diyor. Benim de niyetim o yönde zaten, “bir an önce hafta sonu gelsin de bir İstanbul kahvaltısı yapmaya geleyim Leyla’ya” düşüncesiyle gazetenin yolunu tutuyorum.

- Nasıl tekrar açmaya karar verdiniz Leyla’yı?

Benim için sürpriz aslında bir açıdan çünkü hiç niyetim yoktu böyle bir şey yapmaya. Fakat çok iyi bir teklif geldi bana. Leyla çok sevdiğim bir mekandı, bütün Cihangir’in de gözbebeğiydi; yalnız Cihangir’in değil, bütün İstanbul’un. Önce biraz burun kıvırdım. Sonra o kadar cesaretlendirdiler ki “Hadi Leyla’yı aç aç” diye. “Leyla kapandıktan sonra biz oraya adımımızı bile atmadık” diyen çok oldu.

Serra Yılmaz’dan makarna

Haberin Devamı

- Benim gibi eski günlerini bilmeye yaşı yetmeyen birine Leyla’yı nasıl anlatırsınız?

Leyla mutluluk, keyif, neşe veren bir mekan. Genç insanların en çok istediği şey de bu bence. Keyif almak, güzel lezzetler tatmak, güzel şeyler içmek, iyi müzik dinlemek, sosyalleşmek, flört etmek... Bütün bunlar Leyla’da mevcut.

- Menüde neler var?

Ben yemek yapmayı İtalya’da öğrendim. Dolayısıyla bizim menümüz İtalyan ev yemekleri kıvamında. Buna vegan menü gibi eklemeler yaptık. Zeynep Casalini control freak kahvaltımız var, Zeynep’in reçeteleri. Serra Yılmaz’ın İtalyan makarnası var. Benim Bodrum’dan çok yakın dostum Musto’nun bira ve rakı tabağı var. Bunlar daha da artacak, damak tadına güvendiğimiz arkadaşlarımızın tarifleriyle menüye eklemeler yapıyoruz. Değişken bir menü, kazık gibi durmuyor. Ünlü kahvaltılarımız duruyor; İstanbul, Madrid, Roma, Paris, Oslo, Cihangir...

- Burası kahvaltıdan gece partilerine uzanan bir mekan değil mi?

Aynen. Sabah 8’de açıyoruz, ertesi sabah 4’e kadar. Arada partiler oluyor.

Haberin Devamı

- Mutfağa giriyor musunuz siz de?

Çok. Mutfak konusunda biraz canavarım. Yemek konusunda çok titizim. Lezzetli şeyler yemek istiyorum ve o lezzetleri de paylaşmak istiyorum. Evet mutfağımdan eminim ama arada bir yine de ciyak ciyak bağırabiliyorum! Her zaman da şunu söylüyorum, eğer mutlu değilsek, mutluluk veremeyeceksek o gün o işi yapmayalım. Çünkü bizim işimiz mutluluk, haz vermek. Yemek, içki, müzik, sosyalleşme... Hayatın ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Kendimize küçük oksijen kaynakları bulmazsak
o kabusla baş edemeyiz.

“Sezen kimse görmeden gelse de 10 dakikada herkes koku alır”

- Leyla’nın sizin çevrenizden ve Cihangir’in doğal ortamından kaynaklanan ünlülerin takıldığı mekan olması dolayısıyla dışarıdan ünlü görmeye gelenler oluyor mu?

Çok değil. Atıyorum Sezen (Aksu), Türkan (Şoray) geldiği zaman bir hareketlilik olur. Ama onlar Cihangir’de yaşamadığı için. Cihangir’de yaşayan birçok arkadaşım var benim; Hale (Soygazi), Engin (Günaydın), Şenay (Gürler)... Birçok ünlü burada yaşıyor zaten, kimsenin ünlü görmek için özel bir gayret etmesine gerek yok.

Haberin Devamı

- “Sezen de gelecek Türkan da gelecek” diye gazeteden okuyan hayranları buraya koşarak gelirler belki dedim.

Yok. Zaten ikisi de öyle auraları olan kadınlar ki Sezen buraya hiç kimseye görünmeden gelse bile 10 dakikaya herkes koku alıyor. Aynı şeyi Türkan’la da yıllarca yaşadım ben. Yani nereden, nasıl anladınız? Nasıl tanıdınız en ufak bir işaret yokken? İşte öyle star olunuyor zaten. -