Pazar"Maçta topu değil, kocamı izlerim"

"Maçta topu değil, kocamı izlerim"

04.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

HER ne kadar dışarıdan parıltılı görünse de futbolcuların ve eşlerinin hayatları zorluklarla dolu... "Maç kaybetmek, yedek kalmak veya sakatlanmak kocalarımızı kahrediyor. Her zaman acılarını hafifletmek, moral vermek lazım."

Maçta topu değil, kocamı izlerim

Son birkaç yıldır gösterildiği her ülkeyi kasıp kavuran "Footballers' Wives / Futbolcuların Eşleri" dizisi, bir süredir ülkemizde de gösterimde. Yeni yayımlanmaya başlayan dizide futbolcu eşlerinin sanıldığı gibi lüks evler, pahalı arabalar ve mücevherlerin ötesinde zorluklarla dolu, hatta zaman zaman entrikalı bir hayatları olduğunu gördükten sonra biz de gözümüzü ülkemizdeki başarılı sporcuların eşlerine çevirdik. Her ne kadar dizideki gibi entrikalar dönmese de meğer onların hayatları da dışarıdan göründüğü kadar kolay ve eğlenceli değilmiş. "Eskiden futbolcular böyle popüler değildi" Bir zamanların en başarılı futbolcularından biriydi Fenerbahçeli Selim Soydan. Profesyonel futbol hayatını genç yaşında ve zirvede bırakmasına rağmen spordan hiçbir zaman kopamadı. İşte o yüzden de Türk sinemamızın yıldızlarından olan eşi Hülya Koçyiğit de hayatının büyük bir kısmını futbolun içinde geçirmek zorunda kaldı. Koçyiğit'e göre onun zamanında bir futbolcuyla birlikte olmak şimdi kadar kolay veya popüler bir olay değildi. Az kalsın annemin yüreğine iniyordu. Artık ya topçu ya popçu damat istiyorlar aileler. Ama benim zamanımda futbolcular hiç bu kadar popüler değildi. Aileniz bir futbolcuyla evlenmek istemenize nasıl tepki göstermişti? Selim'in ne iş yaptığı benim umurumda bile değildi. Ben sadece onun bana olan sevgisini gördüm. Zaten o da çok uzun seneler yapmadı bu işi. Gülşah üç yaşındayken futbolu bırakmaya karar verdi."Herkes Selim'in futbolu benim yüzümden bıraktığını düşündü" Siz ne düşünüyordunuz Selim Soydan'ın sporcu olmasıyla ilgili? Aksine! Çünkü birden tüm camia bana sitem etmeye başladı. Herkes benim yüzümden bıraktığını düşündü. Halbuki benim için de sürpriz bir karardı bu. Futbolu bıraktığı ilk dönem çok zor geçmişti. Onun gibi başarılı her sporcu jübilesinden sonra psikolojik bir destek almalı. Gerekirse ailesinden, gerekirse bir profesyonelden... Sevindiniz mi buna? Benim zamanımda futbolcu eşlerinin arası çok iyiydi. Ne zaman toplansak, kendi kariyerlerimizi bir kenara bırakıp kocalarımızın kariyerlerini konuşurduk. Özellikle de "Fenerbahçelilik" çok konuşulurdu. Fenerbahçe'de kaptanlık yapmış, çok sevilmiş başarılı bir sporcuydu Selim. Bense Beşiktaşlıydım, hâlâ da öyleyim. Bu herkesi şaşırtırdı. Hatta Ali Şen bir keresinde bu yüzden "Ne yapalım canım, her güzelin bir kusuru vardır" demişti! Futbolcu eşleri arasında nasıl bir ilişki vardı? "Maç kaybetiklerinde konuşmaya korkardım" Futbolcu eşi olmanın başlıca zorluğu hasretti. Kamp dönemleri şimdiki kadar rahat değildi. Bazen haftalarca kampa girerlerdi de yüzlerini göremezdik. Ziyaret etmek bile yasaktı. Hatta bir keresinde Selimler kamptayken, beni çağırmıştı da tüm takım çalkalanmıştı. En büyük sıkıntımızsa o zamanlarda televizyon olmayışıydı. Maçları hep radyodan dinlerdik. Her an bir sakatlık olabilir diye heyecanım bin misli artardı. Nitekim Bursa'daki bir maçta omzu çıkmıştı Selim'in. Üzerinden 30'dan fazla yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ dün gibi hatırlarım. Spikerin Selim'in yerde kıvranışını anlatışını. Sedyeyle saha kenarına alınıp ambulansla hastaneye kaldırıldığını söylediğindeyse kalbim duracaktı neredeyse... Maç kaybettiklerinde ise evde buz gibi bir hava eserdi. "Nasılsın?" diye bile sormaya korkardım. Futbolcu karısı olmak zor muydu? Evet çünkü futbolcuların hayatı öyle dışarıdan göründüğü gibi şaşaalı değil. Tatilde bile formlarına dikkat etmeleri gerekir. Düzenli beslenmeli, uykularına dikkat etmeliler. Selim tatilde bile denize girmezdi, "Tuzlu su iyi gelmez" derdi. Futbolcuların her zaman sıkıcı denilebilecek kadar, düzenli, prensipli ve muntazam bir yaşam biçimleri var. Pek matah bir şey değilmiş sizin zamanınızda da futbolcu eşi olmak... Ben Selim'in sadece üç maçını tribünden izleyebildim. Maçlarına gelip gelmememe karışmazdı. Ama Galatasaray maçlarına gitmemi istemezdi. Tribündeki o elektrikten etkilenmemi istemezdi. Yunanistan'la oynadıkları maçı izlerken yerimde duramamıştım. Tüm maç boyunca Selim'i izlemiştim, top nerede olursa olsun ben hep Selim'e bakıyordum. O başarılı olsun, bir gol atsın veya rakip takımın bir golünü engellesin istiyordum. Ama en büyük korkum Fenerbahçe'nin o maçta mağlup olması ve insanların benim uğursuz geldiğime inanması olmuştu. Neyse ki kazandılar. Hatta başkan hemen ayağa fırlayıp beni "Benim uğurlu gelinim" diyerek öptü. Eşiniz tribünde olmanızı ister miydi? "Bir an önce futbolu bıraksın ve gerçek hayata başlasın istiyorum" Gonca Penbe Galatasaraylı Ergün Penbe'nin karısı. Çok güçlü ve hırslı bir kadın. Ne istediğini biliyor ve kocasına her anlamda destek oluyor. Konservatuvardan mezun olmuş ama önce turizm sektöründe kariyer yapmış şimdi de eşinin kurduğu inşaat firmasını yönetiyor. Ona göre futbolcuların gerçek dünyası profesyonel futbol hayatları bittiği zaman başlıyor. Bizimki bir iş arkadaşlığıyla başladı. Ben turizm sektöründe çalışıyordum, ofisime geldiğinde tanıştık. Yani öyle ilk bakışta aşk gibi romantik bir hikaye değil, gayet ayakları yere basan bir ilişkiydi. Ergün Penbe'yle aşkınız nasıl başladı? Ona pek "futbolcu" gözüyle bakmadım. Çok iyi bir Galatasaraylıyımdır. Tanıştığımızda da futbolla yakından ilgileniyordum. O yüzden de Ergün'ün profesyonel anlamda da karakteristik özelliklerini biliyordum ve bu ona başka bir anlamda da artı katıyordu. Futbolcu olması sizi korkuttu mu? Çevrem önyargılıydı. Çünkü "Futbolcu çapkındır" diye bir kanı var. Küçük yaşta büyük paralar kazandıkları ve lüks içinde yaşadıkları için futbolculara karşı tepkiliydiler. Ama zamanla gerçeklerin öyle olmadığı gördüler. Ya aileniz, onlar ne düşünüyordu? Her normal insanın, her hayat standardını belirli bir şekilde yükseltmeye çalışan insanın yaşadığı gibi yaşayan insanlar onlar da. Hatta bence gördükleri aşırı ilgi karşısında oldukça da mütevazılar. Sizinle her türlü konuyu konuşup gerekirse tartışabilecek kalitedeler. Nasılmış gerçekler? 70 milyonun ilgisi, yaptığı iş yüzünden Ergün'ün üzerinde. O yüzden Ergün Penbe gibi bir adamın eşi olmak büyük bir sorumluluk. Oturmanıza, kalkmanıza, giyinmenize dikkat etmeniz gerek. Elbette kamplar, antrenmanlar, deplasmanlar yüzünden ayrı kaldığımız oluyor ama kamplardan çok sakatlıklar beni korkutuyor. Sakatlıklar onu deli eder ve o dönemi onunla yaşamak çok zordur. Futbolcu karısı olmak zor mu? Yansıyor tabii ama çok değil. Ergün kötü bir maçtan sonra eve geldiğinde birlikte oturur ve takımı, kendisini eleştiririz, konuşuruz. 6-0'lık Fenerbahçe mağlubiyetini bile çok sakin atlatabildik. Ergün işini genellikle statta bırakabiliyor, içi içini yiyor ama sinirini duvarlardan filan çıkarmıyor. Kötü geçen maçlar evinize yansıyor mu? Yakışıklılıktan filan bahsetmiyorum, bu adamlar sadece etiketleri yüzünden bile aşırı ilgi görüyorlar. Biri Ergün'e o gözle baktığı zaman anlıyorum ve bu bakışlardan rahatsız oluyorum. Kocanızı kıskandığınız oluyor mu? Ben hemen hemen tüm maçlara giderim. Zaten bir ben varım, bir de Iliç'in nişanlısı var öyle her maça gelen. Benim orda olmam onun da hoşuna gidiyor ama soğuk havalarda gelmemi istemez. Maçlara gitmenizi ister mi ? O oynamak isterse Erzurum'a da giderim, Çin'e de. Sizin burada bir hayatınız var. Ya eşiniz yurtdışına gitme kararı alırsa... "Bu hayatı sevmiyorum" Biz benzer bir dönem yaşadık zaten. Ergün'ün sakatlık geçirdiği bir dönemde gidip onun kasetlere çekilmiş maçlarını topladım. Baştan sona kadar teker teker izlettim. "Bak" dedim, "Sen böyle oynuyordun." Futbolcular motivasyonları inanılmaz çabuk kaybolan insanlar. Eğer ben de "Tamam, bırak" dersem iyice dağılır. O yüzden ben ona destek olurum. Bir gün başarısız olmaya başlarsa artık bırakmasını söyleyebilir misiniz? Hayır. Ben bu hayatı sevmiyorum. Futbol çok vefasız bir sektör. Tüm sezon başarılı olsanız bile bir maç kötü sonuçlanınca tüm tribün yuhalayabiliyor sizi. Bir de Ergün'ün çevresindeki insanlar hep sabun köpüğü gibi görünüyor bana. Eşiniz uzun süre profesyonel futbol hayatına devam etmesini ister misiniz? Gerçek dünya, gerçek arkadaşlar, gerçek dostlar... Ama futbol bitince de bir süre psikolojik sorunlar olacak. Futbol bittikten sonra nasıl bir hayatınız olacak? Benim durumum biraz daha farklı diğer eşler arasında. Çünkü Ergün'ün benden önce yaşamış olduğu başka bir beraberliği, bir geçmişi var. O yüzden yeni bir insan ve yeni bir yüzdüm ben onlar için. Ama yine de şanslıydım çünkü, ilk tanıştığımız dönemlerde Hasan Şaş, Volkan Arsan ve Necati yeni evlenmişti. O yüzden hemen kaynaştık. Ayrıca ben Tümer'in eşi Cansu'yla sık sık görüşüyorum. Ama Galatasaray'dan başka bir takımda oynayan bir oyuncunun eşiyle bir araya pek gelmiyoruz. Diğer eşlerle aranız nasıl? Futbol dışında her şey! Diğer eşlerle buluştuğunuzda nasıl bir ortam oluyor, neler konuşuluyor? "Pazarları insanlar eşleriyle kahvaltıya giderken biz maçlarının bitmesini bekleriz" Galatasaray'ın orta sahadaki yıldızı Hasan Şaş'ın eşi Sibel Şaş ile Florya'daki bale okulunda görüştük. Çocuklara bale dersleri veren balerinin, kocasına olan aşkı gözbebeklerinden okunuyor. Oğulları Yusuf Deniz'in de 1,5 yıl önce aralarına katılmasıyla "dört dörtlük bir aile" hayatına adım atan Sibel Şaş'a göre futbolcu eşi olmak insanın hayatını derinden etkileyen bir durum. 1998 yılıydı. Ben Ankara Üniversitesi Konservatuarı'nda birinci sınıftaydım. Hasan da Ankaragücü'nde oynuyormuş. Hasan Şaş'la ne zaman tanıştınız? Ben Ankaragücü diye bir takım olduğunu bile bilmiyordum. Hatta "Ay yazık, onun da işi yok" diye düşünmüştüm. Ben ona konservatuvarda okuduğumu söyleyince o da "Yani ne yapıyorsun?" dedi. "Balerinim" dediğimdeyse şaşkın şaşkın bakarak "Bale ne?" diye sordu. "Oynuyormuş" dediniz, bilmiyor muydunuz futbolcu olduğunu? Ben şanslıydım çünkü İstanbul'a ilk geldiğimde Hakan Şükür'ün eşi Beyda ile tanıştım. Beyda bana sahip çıktı. Evlenip de onun çevresine girdiğinizde zorluk çektiniz mi? Sahadaki rekabet sahada kalıyor. Bir Galatasaraylı eşiyle bir Fenerbahçeli eşi dost olabilir mi? Eşim çok fanatik bir Galatasaraylı. Maç kaybettikleri zaman kahroluyor. Ağzını bıçak açmıyor. Yendikleri zamansa bir o kadar mutlu oluyor. O yüzden haftalık programımı 90 dakikanın sonunda yapıyorum. Yenilirlerse o hafta bir şey yapamayacağımızı anlıyorum. O zamanlar sadece oğlumuz Yusuf Deniz güldürebiliyordu babasını. O yüzden Galatasaray maç kaybettiğinde genelde 22.30 gibi uyuyan oğluma, uyumaması için yalvarmaya başlıyorum. Sahada olanlar evinize yansır mı? Vallahi ben gittiğimiz her yerde bir şube açarım herhalde. Sonuçta futbolu belirli bir yaşa kadar oynayabilecek. O yüzden o nereye gitmek isterse ben de hep onun yanında olacağım. Kocanız yurtdışına transfer olsa yeni bir hayat kurmaya hazır mısınız? "Hasan oyundan çıkınca izlemeyi bırakıyorum" Hasan'dan önce Beşiktaşlıydım. Ama futboldan anlamazdım. Babam ve ağabeyim Beşiktaşlı diyeydi... Hasan'la tanışınca önce Ankaragücü'nü tuttum sonra da Galatasaraylı oldum. Ama o kadar uzun zamandır gerçekten Galatasaraylıyım ki artık Hasan, Fenerbahçe gibi başka bir takıma transfer olsa da takım değiştirebileceğimi sanmıyorum. Siz hangi takımı tutuyorsunuz? Hasan çok stresli maç izler. Bir Fenerbahçe-Beşiktaş maçını hatırlıyorum. Alt komşumuza gitmiştik. Hasan yerinde duramıyordu. Komşumuz sonra bizden üç tane sandalye istedi çünkü sandalyeler o strese dayanamadı ve kırıldı. Kocanızla maç izler misiniz? Ben sadece Hasan'ın maçlarını takip ediyorum. O zamanlarda da topu değil sürekli Hasan'ı izliyorum. Eğer Hasan çıkarsa da maçı izlemeyi bırakıp diğer işlerimle ilgileniyorum. Siz sevdiniz mi futbolu? Hiçbir zaman bayram tatilimiz olmaz. Pazar günleri insanlar eşleriyle kahvaltıya giderken biz evde oturup maçlarının bitmesini bekleriz. Tatile çıktığımız zaman havalar hiç güzel olmaz, yaz tatili diye gittiğimiz seyahatlerde hep üşürüz. Program yapamayız çok fazla. Hasan Şaş'la evlendiğinizden beri nelerden fedakarlık ettiniz? "Futbolcu eşlerinin en büyük derdi, kocalarının psikolojik sorunlar yaşaması" Uzun zamandır Türk futbolunun içinde Işıl Reçber. Çünkü o hem Türk milli takımının hem de Fenerbahçe'nin başarılı kale bekçisi Rüştü Reçber ile 10 yıldır evli. Hatta bu yüzden belki de eşler arasında en kıdemli olan da o. Kocasıyla gurur duyduğunu her fırsatta dile getirse de zaman zaman kızları Tuana'nın hem annesi hem de babası olmak zorunda kalmaktan şikayetçi. Şimdiki gençler futbolcu eşi olmanın çok keyifli bir şey olduğunu sanıyor. Halbuki eşiniz sürekli antrenmanda, kampta, maçta olduğu için hep tek başınasınız. Özellikle de çocuklarınız varsa, hem anne hem baba olmanız gerekiyor. Nasıl bir duygu futbolcu eşi olmak? Olmaz olur mu. Her şeyden önce taraftarların eşime olan sevgi ve saygısını görünce bununla gururlanmamak imkansız. Güzel bir yanı yok mu yani? Ben hamileliğim ilerleyene kadar sık sık giderdim maçlara. Kocamı canlı izlemek, onunla benzer bir heyecanı paylaşmak çok keyifli. Gittiğim zaman da tabii ki ister istemez Rüştü'ye herkesten çok dikkat ediyorum. Birlikte geçirilen bunca yılın ardından futbolla aranız nasıl? Her şeyden önce en çok sakatlık olmasın diye dua ediyorum. Üstelik sadece Rüştü için değil tüm takım için. Her ne kadar kocamı izlemeye gitsem de tüm takımı destekliyor, tüm maçı izliyorum çünkü. Çok mu heyecanlanıyorsunuz kocanızı seyrederken? "Futbolcu eşini en iyi yine futbolcu eşi anlar" Rüştü'yle Barselona'ya gittiğimiz zaman da korkmadım, şimdi de korkmuyorum. Ne olursa olsun, nerede olursak olalım birlikte olalım yeter. Transfer dönemi geldiğinde yine yurtdışına gitme ihtimalinden korkuyor musunuz? İlk başlarda zordu tabii ki. Ama zamanla oraya da uyum sağladık. Tabii ki Türkler gibi olamaz kimse. Ben mesela çok uzun zamandır Fenerbahçe camiasının içindeyim ve bugüne kadar kimseyle kırgınlık yaşamadım. Barselona'da ortam nasıldı? Türkiye'yle kıyaslayabilir misiniz? Futbolcu ailelerinin en büyük derdi, eşlerinin psikolojik sorunlar yaşaması. Maç kaybetmek, yedek kalmak veya sakatlanmak onları kahredebiliyor. Rüştü çok etkilenir böyle şeylerden. Böyle zamanlarda acılarını hafifletmek, moral vermek istiyorsunuz. Futbol aile hayatınızı ne kadar etkiler? Benim genelde herkesle aram çok iyidir. Üstelik sadece Fenerbahçe camiasında değil diğer tüm takımlarda da samimi arkadaşlarım vardır. Özellikle Mustafa Doğan'ın eşi Meryem ve Ümit Özat'ın eşi Nurdan'la çok yakınız. Diğer futbolcu eşleriyle aranız nasıl? Evet, öyle oldu. Eşim milli takımda da oynadığı için bu sayede diğer takımlardaki oyuncuların eşleriyle de sık sık bir araya geldik. Ayrıca bence bir futbolcu eşini yine en iyi diğer futbolcu eşi anlar. Siz uzun zamandır futbol camiasının içindesiniz. Diğer eşlere göre kıdemli sayılırsınız... "Dokuz yıl önce yani evlendikten sonra Ricardinhospor'a transfer oldum" Ricardinho lakaplı Ricardo Luis Pozzi Rodrigues'in eşi Juliana da eşi gibi Brezilyalı. Dokuz yıllık evli olan Juliana ve Richardinho çifti Brezilya'da başlayan aşklarını ve futbol yaşamlarını oğulları Bruno ve Bernardo ile İstanbul'da sürdürüyor. Beşiktaşlı taraftarların "Paşa" lakabını verdiği futbolcunun eşi, kocasının evde de paşa gibi olduğunu söylüyor. İkimiz de aynı şehrin takımı için top oynuyorduk. O futbol, bense voleybol. Maçlar sırasında tanışmıştık. Kısa sürede evlendik. 19 yaşındaydım daha. Nasıl tanıştınız Ricardinho ile? Konuşmak istersem, bana yardımcı olabilecek bir dolu yardımcımız, tercümanımız var. Ama biz zaten genelde buradaki Brezilyalı futbolcuların eşleriyle sıkça görüşüyoruz. Şanslıyım ki Beşiktaş'ta bizim dışımızda üç Brezilyalı aile daha var. Ayrıca Fenerbahçe'den de Alex ve eşiyle sık sık buluşuyoruz. Çocuklar olmadan önce öyle ülke ülke veya şehir şehir taşınmak zorunda kalmayı hiç umursamazdım. Ama şimdi çocuklar için çok zor oluyor. Tam bir yere alışmaya başlıyorlar, taşınıyoruz. Dilini bile bilmediğiniz bir ülkeye gitmek ayrı bir şey. Arkadaş edinmekte zorlanıyor musunuz? Ben her zaman sevmişimdir futbolu. Babam ve ağabeyim de futbolcuydu. Ricardinho'nun hiçbir maçını da kaçırmıyorum. Onun da çok hoşuna gider maçlara gitmem. Sizin futbolla aranız nasıl? Evlenmeden önce Atletico Paranaense'yi tutuyordum ama evlendikten sonra ben de Ricardinhospor'a transfer oldum. Artık o nerede oynarsa o takımı destekliyorum. Hangi takımı tutuyorsunuz? Maç kaybettikleri zaman Ricardinho çok üzgün olur ve o gün evdeki durum biraz karışır. Geçeceğini bildiğim için anlayış gösteririm ona. Allaha çok şükür bugüne kadar öyle büyük bir sakatlık geçirmedi eşim. Ama geçirseydi onu motive etmek için elimden geleni yapardım. Kocanızın işi özel hayatınızı etkiler mi? Açıkçası İstanbul'a gelmeden önce, bu kadar iyi bir takımla ve bu kadar güzel bir şehirle karşılaşacağımızı ikimiz de tahmin etmiyorduk. Ülke farklılığının üzerine bir de kültür farklılığı binecek diye çok endişeliydik. Ama İstanbul gerçekten de muhteşem bir şehir. Türkiye'de mutlu musunuz? "Ricardinho evimizin de paşası" İlk başlarda kızların Ricardinho'ya ilgisinden rahatsız olurdum. Ama Ricardinho zamanla bana ihtiyacım olan güveni verdi. Hâlâ kadınların ona bakışlarındaki tutkuyu görüyorum. Ünlü bir futbolcuyla evli olmaktan mutlu musunuz? Futbolcu eşi olmak dışarıdan göründüğü gibi şaşaalı değil. Bazen çocukların doğum günleri gibi özel günlerde yanımızda olamıyor Ricardinho. Kocanızın mesleğinde sevmediğiniz şeyler var mı? Evet. Sanıyorum futbolu bırakınca onu televizyonda program yaparken göreceğiz. Ağzı çok iyi laf yaptığı için daha şimdiden Brezilya'daki çeşitli televizyon programlarından teklifler alıyor. Futbolu bırakmasına hazır mısınız? Ben onun mümkün oldukça futbol oynamasını istiyorum çünkü Allahın ona bahşettiği bir yeteneği var ve o da bunu değerlendirmeli. O günlerin bir an önce gelmesini ister misiniz? Evet. O zaten evde de paşa gibidir. Ricardinho sadece sahaların değil, evimizin de paşası. Kocanıza Ricardinho Paşa diyorlar. Siz ona bu lakabı yakıştırıyor musunuz?