Pazar Mozart’ın okulunda bir ‘harika çocuk’

Mozart’ın okulunda bir ‘harika çocuk’

10.07.2022 - 03:00 | Son Güncellenme:

Mozarteum University of Salzburg Pre-College’a Türkiye’den birincilikle kabul edilen ilk öğrenci İlyun Bürkev “Bu sınava neredeyse 6 yıldır hazırlanıyorum” diyor.

Mozart’ın okulunda bir ‘harika çocuk’

Ceyda Ulukaya - İlyun Bürkev, henüz 13 yaşında bir piyanist. 4 yaşında başladığı piyano eğitimi, ona Uluslararası Chopin Piyano Ödülü dahil çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül getirdi. Müzik yaşamına “harika çocuk” olarak başlayan piyanist Gülsin Onay’ın da “veliahtım” dediği Bürkev, bu sıfatı sonuna kadar hak ettiğini ispatlayarak dünyanın en iyi müzik okullarından biri olan Mozarteum University of Salzburg Pre-College’a Türkiye’den birincilikle kabul edilen ilk öğrenci oldu. “İyilik” anlamına gelen ismiyle müsemma İlyun Bürkev’le bu başarısını ve gelecek hayallerini konuştuk.  

Haberin Devamı

Sadece iki kişinin seçildiği ve birincilik elde ettiğiniz “Mozarteum” sınavını sizden dinleyelim mi?   

Öncelikle çok sayıda online kayıt üzerinden 13 öğrenci seçiliyor. Ve bu 13 öğrenci 12 kişilik bir jüri kadrosuna performans sergiliyor. Ben de bu 13 kişiden biriydim. Dört parça hazırlamıştım ama hocalar sadece üç parçayı dinleyip yeterli olduğunu söyleyerek performansımı çok beğendiler. Ertesi gün solfej, teori sınavlarına kabul edildim ve o sınavları geçtim. Sadece iki kişi alındı okula ve birincilikle okula girmek beni çok ama çok mutlu etti. Bu sınava çok uzun süredir hazırlanıyordum, neredeyse 6 yıldır. Üzerimde emekleri çok büyük olan hocam Prof. Burcu Aktaş Urgun, sevgili hocam Gülsin Onay ve Mozarteum’da sevgili hocam Gereon Kleiner ve ocak ayından beri çalıştığım yeni hocam sevgili Prof. Pavel Gigilov beni çok güzel bir şekilde bu sınava hazırladı. Tabii ki heyecanım vardı. Oraya gideceğimden dolayı çok mutluydum yani mutlu bir heyecanım vardı. Ama elimden gelenin en iyisini yapacağımı biliyordum.  

Haberin Devamı

Mozart’ın okulunda bir ‘harika çocuk’

İlyun Bürkev, adını Mozart’tan alan Mozarteum University of Salzburg Pre-College’da ünlü piyanist Pavel Gililov’un kariyerindeki ilk lise seviyesindeki öğrencisi oldu.

Müzisyenlik ciddi emek gerektiriyor. 6 yıldır da sınava hazırlıyorsunuz, zaten 13 yaşındasınız. Yaşıtlarınızla sosyalleşmeye fırsat oluyor mu ya da dengeyi nasıl kuruyorsunuz? 

Yurt dışı eğitimi için genelde bütün üniversiteler tarafından tavsiye edilen yaş 14’ten başlıyor. Dolayısıyla ben 7-8 yaşlarındayken 13-14 yaşıma göre bir hedefleme yaptık ve bu planlamaya ailem ve ben çok dikkat ettik. Bizim mottomuz şuydu; mutlu insan, mutlu çocuk mutlu müzik yapar. Ailem de ben de müziği her yerinden yakalayabilmem için mutlu bir çocukluk geçirmem gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla sosyal hayatımda köpeğim, sporum, resim merakım, birçok konuda yaşıtlarımla dostluklarım hayatımın hep oksijen “baloncuk”ları oldu. Ailem bunları bana maksimum düzeyde vermeye çalıştı. Hep beraber esasında çok zor bir teraziyi dengede tutmaya çalıştık.  

Haberin Devamı

Piyano eğitiminize 4 yaşında başladınız. Bu alanda yetenekli olduğunuzu ilk kez ne zaman, nasıl fark ettiniz? 

Evet, 4 yaşında piyano eğitimine başladım. Yeteneğimi keşfeden aslında ailem oldu. Piyanoya olan ilgimi, ayırdığım zamanı gördüklerinde beni özel derslere başlatma kararı aldılar. İlkokul 3. sınıfa kadar bu özel derslerle devam ettim, 3. sınıfta da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Konservatuarı yarı zamanlı eğitimine başladım. Devamında yarışmalarda aldığım ödüller ise beni daha ilerilere taşıyacak bir motivasyon aracı oldu diyebilirim.  

 Peki şimdi sizi neler bekliyor ve sizin bu süreçten beklentiniz neler?  

Mozarteum’da beni bekleyen dört yıllık bir eğitim var. Ayrıca lise müfredatına sahip konservatuar Musik Gymnasium’u da kazandım. İkisini eş zamanlı sürdüreceğim. Sonra da üniversite eğitimi gelecek. Lise sürecinde hedefim, sevgili hocam Pavel Gigilov ile beraber kendimi müziğim ve sanatım konusunda geliştirmek, piyanoda çok iyi bir noktaya gelmek. 

“Hocamın inanılmaz ışığı  çok özel”  

Haberin Devamı

Piyanist Gülsin Onay sizi veliahtı olarak görüyor. Onunla nasıl bir ilişkiniz var? 

Sevgili hocamla masterclass vesilesiyle tanıştım. Çok büyük bir hızla ve samimiyetle artan bir birlikteliğimiz oldu ve olmaya devam ediyor. Sevgili hocamın bana gösterdiği her şey benim için çok özel. Hem öğrettikleri hem sanatçı kişiliği hem de inanılmaz ışığı başlı başına çok özel. Bir sanatçı nasıl olur, nasıl yetişir, gününü nasıl geçirir, nasıl başka insanların elinden tutar, gibi sayabileceğim onlarca, yüzlerce şey var hocamdan öğrendiğim, ilham aldığım. Kendisiyle bir arada olmak benim için çok özel.   

“Dünya gündemini sıkı takip ediyorum”

Kendi bestelerinizi de yapıyorsunuz. 23 Nisan besteniz, Dünya Çevre Günü besteniz bunlardan bazıları. Genel olarak beste yapma konusunda sizi harekete geçiren ne oluyor?  

Evet, bir yandan besteler de yapıyorum. Tabii ki müzik, sanat, beste yapmak ve bunları çalmak beni çok mutlu eden şeyler ama bence bir bu kadar da önemli olan özellikle bu bestelerle verebileceğim mesajlar, sosyal farkındalıklar. O yüzden ben de dünya gündemini çok sıkı takip ediyorum. Maalesef dünyamız birçok sorun içerisinde. Çevre mesajı bunlardan sadece bir tanesiydi. Adalet, ekonomi, mülteci problemlerimiz var. İnsanlar coğrafyalarından gitmek zorunda kalıyor, savaşlar var. İnsanlara farkındalık aşılamak benim için çok önemli. Bunu da bestelerimle yapabiliyorum.