PazarMuhammet Çiftçi

Muhammet Çiftçi

17.08.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Geçirdiğim ameliyatların sayısını hatırlamıyorum, iki günde bir bıçak altına yattığım bile oldu"

Muhammet Çiftçi





Aynı yaşlarda iki delikanlı... Biri 21, diğeri 23'ünde. İkisinin ortak yönü, ikinci kez yaşama şansını elde etmeleri. Birkaç ay öncesine kadar birbirlerini dahi tanımayan bu gençleri, başlarına gelen felaket ve kazalar önce tekerlekli sandalyeyle tanıştırdı, sonra aynı dernek çatısı altında buluşturdu. Onlar şimdi aynı takımın sporcuları.
Biri 17 Ağustos'un binlerce kurbanından biri... Tek bacağını kaybetti, şimdi tekerlekli sandalyede... Diğeri kaza kurşunuyla felç kaldı. Belden aşağısı tutmuyor. O da tekerlekli sandalyeye mahkum.
Bahçeşehir Üniversitesi'nde bu yıl burslu okuyacak Muhammet Çiftçi, Avcılar'da enkazdan 33 saat sonra çıkarılan bir depremzede. Eyüp Atırcıoğlu ise Muhammet'in enkaz altında yaşam mücadelesi verdiği saatlerde gönüllü olarak kurtarma çalışmalarına katılan bir genç. Depremden şans eseri kurtuldu ama bir kaza onu Muhammet'le tanıştırdı.
17 Ağustos'ta biri kurtarılmayı beklerken, diğeri kurtaran taraftaydı. Şimdi ise yan yanalar. Onları bir araya getiren yer ise üye oldukları Omurilik Felçlileri Derneği (OFD). Derneğin okçuluk takımında yer alan iki genç, önümüzdeki günlerde yapılacak olan turnuvalara hazırlanıyor.

Karslı bir ailenin dört çocuğundan biri olan Muhammet depreme Avcılar'da yakalandı. Gümüşpala'da, üçüncü katında oturdukları beş katlı apartman yıkıldı. Muhammet'in abisi hariç tüm aile kurtuldu. En ağır yaralanan ise 33 saat altında kaldığı enkazdan AKUT tarafından kurtarılan Muhammet oldu.
Kurtarıldıktan sonra başlayan tedavi maratonunun uzun sürdüğünü anlatan Muhammet'in, İstanbul'da başlayan tedavisi Almanya'ya kadar uzanıyor: "İlk kaldırıldığım hastanede üç gün yoğun bakımda kaldım. Geçirdiğim ameliyatların sayısı hatırlamayacağım kadar çok. Bir ara iki günde bir ameliyat olur hale gelmiştim... Sol bacağım yapılan tüm tedaviler sonuç vermeyince, diz üstünden kesildi. Protez için gittiğim Almanya'da 1,5 yıl kaldım. Orada bile beş hastane değiştirdim."

Bilgisayar mühendisliği bölümünde burslu okuyor
Bu yıl kazandığı Bahçeşehir Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nü burslu okuyacak olan Muhammet, depremden sonra bir ara jeoloji mühendisliği okumayı da düşündüğünü anlatıyor.
Muhammet, OFD'ye üye olana kadar tedavisiyle uğraştı. Şimdi haftanın üç günü derneğe gidiyor. Şikayeti, her gün gidememek. Çünkü servis, haftanın sadece üç günü evinin önünden geçiyor.
"Engelli olunca bazı şeylerden ister istemez mahrum kalıyorsunuz" diyor Muhammet. "Bizim durumumuzda olanların bir araya gelip dayanışma içinde olması gerekiyor. Derneğimizde böyle bir ortamımız ve pek çok imkanımız var. Ancak çoğu kişi faaliyetlerimizden habersiz, kiminin de imkanı yok."

Eyüp geçen yıl ekim ayında Bahçelievler'de arkadaşıyla tartışan bir kişinin kavgasını ayırmak için araya girdi. Arkadaşıyla kavga eden kişinin tabancasından çıkan kurşun kolundan girdi, omuriliğini parçalayarak göğsünden çıktı. Hastaneye "sıfır" nabızla kaldırıldı. Öldü zannedildi. İstanbul Tıp Fakültesi'nde üç hafta yoğun bakımda kaldı. Aylarca hastanede yattı. Hâlâ fizik tedavisi sürüyor.
Avcılar Endüstri Meslek Lisesi mezunu, Ankara Ünv. Elektronik Haberleşme Böl. 2. sınıf öğrencisi olan Eyüp, üç kardeşin en büyüğü. Doktor olan teyzesinin tavsiyesiyle Omurilik Felçlileri Derneği'yle tanıştı. 3,5 aydır haftanın beş günü düzenli olarak derneğe gidiyor. Kazadan önce basketbol ve futbol oynayan, Ankara'dayken Türk Telekom'un basketbol takımında yer alan Eyüp, kazadan sonra sporu bırakmadı. Aksine yaptığı sporları artırdı. Şimdi okçuluk, tenis ve masa tenisiyle uğraşıyor.
17 Ağustos depreminde Yalova-Çınarcık hattında kurtarma çalışmalarına katılan Eyüp, önce oradaki yazlıklarında tatil yapan anneannesini enkazdan çıkardı. Anneannesini bulmak için gittiği deprem bölgesinde bir ay kaldı. AKUT ekiplerinin yer aldığı enkaz çalışmalarına katıldı, pek çok hayatın kurtulmasına yardımcı oldu. Onu hayatında en çok sevindiren anlardan birinin deprem bölgesinde, 156 saat sonra enkazdan çıkarılan bir hayat olduğunu söyleyen Eyüp, o günleri şöyle anlatıyor:
"Kurtarma çalışmalarında ekipler zaman zaman beni enkazdaki küçük deliklerden içeriye doğru indirdi. Pek çok ceset gördüm, yazlıktaki arkadaşlarımın enkazdan çıkarılmasına şahit oldum. O sahneler nedeniyle altı ay doğru düzgün yemek yiyemedim. Bence depremde ölen ve yaralananların sayısı, açıklananlardan çok daha fazla. Sadece Çınarcık'ta 1500'e yakın kişi öldü."

Sponsor arıyorlar
Eyüp, Muhammet'e baktığında neler hissettiğini ise şöyle açıklıyor: "Ona bakınca enkazdan çıkardığımız insanlar aklıma geliyor. İnsan hayatında o kadar büyük tesadüfler var ki... Bir gün böyle bir dernekte olacağım, en yakın arkadaşlarımdan birinin depremde enkazdan çıkanlardan biri olup yıllar sonra aynı takımda birlikte yarışacağımız aklıma gelmezdi..."
Engelli ve sağlıklı kişilerin bir arada yarıştığı tek spor dalı olan okçulukta, Muhammet'ten daha iddialı olan Eyüp, hedefini Olimpiyatlar'a katılmak olarak belirlediğini söylüyor.
Çalıştıkları yay ve okların amatör kaldığını, turnuvalar için yeni ok ve yaylara ihtiyaçları olduğunu söyleyen Eyüp ve Muhammet, tanesi 15 dolar olan bir okun dernek tarafından karşılanamayacağını belirtiyor. Dernek yetkililerinin sponsor aradığını hatırlatan gençlerin en büyük dertlerinden biri, kullandıktan bir süre sonra yamulan okların hedefi şaşırması... n
Omurilik Felçlileri Der: (0212) 661 08 61 / www.ofd.org.tr

Aysel Güzenge (35), Yalova'daki Baronet Otel'den sağ çıkan birkaç kişiden biri. Yalova Termal yolu üzerinde bulunan Baronet Otel'e bir akrabasının düğünü için gittiğinde 32 yıllık yaşamında ilk kez şehir dışına çıkıyordu. Dört yıl öncesine kadar Merter'de bir nakış atölyesi sahibi olan Güzenge, annesiyle bir günlüğüne gittiği Yalova'da, enkazdan çıktı. İstanbul'a döndüğünde ise yalnızdı. Annesini depremde kaybeden Güzenge, sağ kurtulan ancak engelli kalan çoğunluktaydı. Gittiği düğün hayatında dönüm noktası olan Güzenge, deprem gününü ve sonrasını şöyle anlatıyor:

"Tekerlekli sandalyede basketbol oynadım"
"Herkes düğün gecesi İstanbul'a karayoluyla döndü. Biz annemle deniz otobüsüyle dönebilmek için otelde bir gece daha kalmaya karar verdik. O gece deprem oldu. Annem en çok depremden korkardı, ölümü depremle oldu. Kucağımda öldü. Ben dokuz-on saat enkaz altında yardım bekledim. Enkazdayken herkes imdat diye bağırıyordu. İlk başta bağırmadım sesim duyulmaz diye. Sesler susunca bağırmaya başladım. Beni otelin havuz görevlisi olan bir genç duydu. Kurtarılmamı da o sağladı. Çevreden yardım çağırdı. 'Kolum şurada, bacaklarım açık, yüzüstü yatıyorum' diye kurtarmaya çalışanlara bağırıyordum."
Enkazdan çıkardıktan sonra Uludağ Üniversitesi'ne götürülen Güzenge, burada bir ay kalır. "Tedavi görürken enkaz altında kaldığım süre nedeniyle böbrek yetmezliği başladı. Dört ay diyalize bağlandım. Tedavim başka hastanelerde sürdü. Aylar süren tedavi sonrasında 'kesilmez' denilen bacağım kalçadan kesildi. Akciğerlerim su topladı. 2,5 ay hiçbir şey yiyemedim, serumla beslendim. Fizik tedavi gördüğüm 70. Yıl Fizik Tedavi Hastanesi'nden Omurilik Felçlileri Derneği'ne yönlendirildim. O andan sonra hayatım tekrar değişti. 2000 yılında da üye oldum. Tekerlekli sandalyede 1,5 yıl derneğin basketbol takımında oynadım."
1200 üyesi bulunan derneğin bir süre önce yönetim kurulu üyesi seçilen Güzenge, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Artık günlerim burada geçiyor. İnsanların hayatları bir kaza, felaket, bir anlık dalgınlıkla bir viraja giriyor. Bu dernek, o virajı yalpalamadan atlatmayı sağlıyor."
Depremle değişen hayatının olumlu yönlerini de gören Güzenge, "Daha önce hiç yapmadığım şeyleri yapmaya başladım. İlk kez uçağa bindim ve Ankara'ya gittim. Bir milletvekiliyle tanıştım. Stressiz bir hayatın olabileceğini, paranın pulun önemli olmadığını öğrendim. Tüm dünyam burası oldu. Dernekte aile gibiyiz ve herkes üretmeye çalışıyor. Üyelerimiz burada bir şeyler yapabildiklerini görüyor" diyor.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler