26.07.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:
Şu ara İstanbul’da ve İstanbulluların takıldığı güney sahillerimizde
yepyeni bir hareket var. Nasıl desek, trend... Anlatılmaz yaşanır. Adına “localamak” diyelim.
Nilüfer Göle’ye sorsak eminiz daha iyi bir isim önerebilir.
Şimdi nasıl herkes Twitter’lıyor, “smirt” ediyor ya (bakınız Mehmet Tez’in ikinci sayfadaki yazısı), localamak da öyle moda bir şey.
Maç mı izleyeceğiz; stada gidelim, locamıza geçelim.
Denize mi gireceğiz; haydi locaya buyrun, ayaklarınızı denize buradan sokun.
Yani en az bir loca deneyimi yaşamadıysanız hayatta sizden ne ünlü olur ne de vi ay pi.
Loca teknik olarak özel bir alan ya; etrafı çevrili, özel, size ait, içeriye kimin girip kimin çıkacağına karar verebiliyorsunuz, özel muhabbetlerinizi yapıyorsunuz, davet ettiğiniz konuklara hava atıyorsunuz, onları etkiliyorsunuz.
O yüzden makbul.
Loca sahibi olmak her anlamda iyi bir izlenim bırakıyor insanların üzerinde.
Prestijiniz bir kere en
üst düzeyde, havalar bin beşyüz.
Mesela sade vatandaşsınız hafta içinde, hafta sonu şirketin loca kartını aldınız, kralsınız.
Eş dost locada viski içip, pozisyon tekrarlarını televizyondan izleyip, tezahürata dışarı çıkıp bağırıyorsunuz.
Çok cool.
Peki localarda neler oluyor? Localama trendleri neler? Kim, ne yiyor ne içiyor, ne giyiyor, nelerden bahsediyor?
Deniz taksiyle gel, kriz sohbeti yap
Futbolda loca dendi mi akla Fenerbahçe geliyor. Çünkü diğer iki büyük takımın localarını görenler Şükrü Saracoğlu Stadı’ndakileri görünce şu soruyu soruyorlar: “Onlar locaysa bu ne? Bu locaysa onlar neydi?” En büyük rakibi, günün birinde biteceğine tüm ülkenin yürekten inandığı Türk Telekom Arena. Galatasaray için inşa edilen statta her şey lüks olacak, locaların da öyle olacağını düşünmemek için bir sebep yok.
Üç Büyükler’in halihazırdaki localarına dönersek...
Buralara gelmek çok havalı. Örneğin Şükrü Saracoğlu’nda halkın arasına falan karışmadan otoparka giriyor, oradan localara asansörle çıkabiliyorsunuz. Tabii eğer diğer bir gözde yol olan denizi kullanmıyorsanız. Deniz taksi ya da özel yatınızla gelmek gayet “OK” hareketler.
Locaya aileyle gelmek, eş ve çocuklarla takılmak çok gözde şimdi. Ama tabii amaç prestij pompalamaksa eğer, hatırlı müşterileri, birlikte iş yapılan firmaların üst düzey yöneticilerini, yabancı bir konuğu burada ağırlamak hep artı puan.
Para votkalara harcanıyor
Size özel dolabınızda ne varsa onlardan ikram ediyorsunuz konuklarınıza. Viskide J&B çok tercih ediliyor. Yani öyle isli viski, single malt falan burada yok pek. Ama votka dediniz mi olay değişiyor.
Hatırı sayılır konuğunuza bir bardak buzlu Grey Goose ya da Belvedere ikram etmiyorsanız ne anladık biz o locadan.
Ama tabii localamak bir an değil bir süreç... Seremoni önceden başlıyor.
Fenerbahçeliyseniz maçtan önce yakındaki mekanlarda; mesela Develi, Divan, North Shield ya da Todori’de bir şeyler yiyorsunuz.
Olmadı stadın içinde Divan’ın sosisli, dönerli ve köfteli sandviçleri satılıyor. Tercihinizi köftelilerden yana kullanın. Izgaralar da fena değil.
Beşiktaşlıların loca öncesi yemek mekanları arasında en gözdeleri Süzer Plaza, Vogue ve sahildeki Hanedan.
Galatasaraylılar Astoria’da takılmayı, stadın yakınındaki Divan City’yi ve Meşale’de bir şeyler içmeyi tercih ediyorlar.
Forma yerine eşofman
Locada kokoş giyinmek görgüsüzlüğe giriyor. Buralara bir kısım insan jilet gibi takım elbisesiyle geliyor.
Ama aklınızda bulunsun, yeni sezonda spor olmak daha makbul. Eşofmanla gelmek çok moda. Mümkünse, takımınızın resmi markalı ürünlerinden biri olsun üzerinizde. Fenerbahçe’yi tutuyorsanız Fenerium mesela. Ama localarda forma “cool” değil.
Resmi ürünlerden biriyle değilseniz dert değil, telafisi mümkün. Takımınızın renklerini taşıyan bir polo yaka tişört veya gömlek de olabilir. Ama bedeli var. Ne kadar pahalı marka giydiniz, o kadar gözdesiniz alemlerde...
Tabii ki kriz muhabbeti
Localarda dinlenen müziklerse genellikle takım marşlarıyla sınırlı. E tabii, statta ne dinleniyorsa o. Saracoğlu’nda Kıraç, Athena, İnönü’de Demet Akalın gözde. Ali Sami Yen’de ise Hadise çok çalınanlardan. Bir de Boney M’in “Daddy Cool”unun Harry Kewell versiyonu.
Localarda asıl hikaye maç tabii ama hepsi bu değil.”Ne olacak bu memleketin hali?” her zaman gündemde...
Buraya gelenler arasında çok sayıda işadamı, üst düzey yönetici, gazeteci de olduğu için “Kriz ne zaman bitecek?”ten kaçmak mümkün değil. Tıpkı Ergenekon gibi.
Yine de ortamın büyüsünden olacak, bir numaralı başlık yine futbol. Kulüp yönetimlerine dair dedikodular da buralarda yapılıyor, bir sonraki kongrenin ilk kazanları burada fokurduyor.
E tabii üç erkek bir araya geldi mi konu dönüp dolaşıp kadınlara kızlara da geliyor.
“Sen ne kadar sıvı aldın?”
Sahillerdeki localarda ise ortam daha eğlenceli. Viski içen ve ahkam kesen adamların yerini genellikle kadınlar alıyor. Bu bile yeterli. Bodrum ve Türkbükü tamam ama bu yıl Çeşme bir numara!
Bir kere “beach” localarında sevgiliniz ya da yakınlarınızla takılıyorsunuz. Kadınsanız saat başı bikini değiştirilecek. Marka olarak Brezilyalı Rose Cha çok “in”. Erkeklerde (özellikle de nedense yaş ilerledikçe) çiçekli, böcekli, deniz kabuklu Vilebrequin’ler moda. Poponuzu döndüğünüzde dikdörtgen logo, mayonuzun belinden görülecek, hadise bu.
Gençler Billabong’u da tercih ediyorlar.
Bikinilerde bu yıl 70’lerdeki ip bikinileri hatırlatan çok küçük modeller var. Ama bunlar çok daha küçük. Yani öyle küçük ki, şöyle ters bir harekette maazallah manşettesiniz.
Sandalet dediğinizde de Havaianas en popüler marka. Bunların erkek için olanları basit, tek renk ucuz mallar. 15-20 TL.
Kadın için olanlarında ise taşlılar moda. Fiyatları 300 TL’ye kadar çıkıyor.
Gözleri güneşten korumak için bir sürü yol bulabilirsiniz ama localarda en cool kabul edilen şey Ray Ban Wayfarer modeli. Yalnız dikkat: Bikini değiştiriyorsan gözlüğü de değiştiriyorsun.
Okan Tapan’ın kremleri
Sahilde ya da bir beach club’da locadaysanız bir kere mühim biri gibi görünmeniz gerek. E ne yapacaksınız, perdeleri çekeceksiniz, tülleri örteceksiniz ki kimse sizi görmesin. Paparazziler fotoğraf çekmesin ya da içeride ne yaptığınız merak edilsin.
İçeride uzun krem sürme seansları standart hareketlerden. Eğer hakikaten şanslıysanız Okan Tapan’ın evde hazırladığı özel förmüllü kremlerden birini kullanabilirsiniz. Şu aralar kadınlar arasında çok popüler. Kendi hediye ediyor görünce.
Sonra? Sonra Hello var, Alem var... Deniz Berdan gibi “Lombak” veya “Uykusuz” okumak var. Ve tabii ki Elif Şafak’ın “Aşk”ı var. Ama pembesi. Erkek kadın fark etmez. Pembe olanı okuyun, trend bu. Gri çok... Nasıl derler, renksiz canım...
Botoks bayat konu
Peki içeride tanıdıklar, sevgililer eş dost o kadar saat ne konuşuyor? “Şekerim kaç saat güneşte kaldın?” en popüler konuya giriş cümlesi.
Şu ara çocuk doğurma çok “in” olduğundan konu dönüp dolaşıp bebek bakımı, mamalar, dadılara geliyor.
“Ne kadar sıvı aldın?” da popüler bir soru. Normalde sekiz bardaktır günlük sıvı alımı ama tabii burada sekiz tek başına “zayıf” bir rakam. O kadar güneşlenmeye 108 bardak anca...
Serinlik tamam ama biraz alkol de lazım. Ne içilecek? Karadutlu caipirinha olur ya da sakızlı votka. Fazla kafayı yormaya gerek yok; garsonlar otomatiğe bağlamış vaziyette.
Dergilerde “Kim nasıl çıktı?” da mühim bir sohbet konusu. Zayıf görünenler tabii mutluluktan uçuyor. Kilolarından hoşnut olmayanlar sarınıyor. Sarınıyor dediysek pareo falan değil... Giyim kuşamda pareo diye bir şey artık yok beach’lerde ve tabii localarda. Uzun entariler, tunikler var.
Süreyya Yalçın trendi...
Botoks da artık bayat bir konu. Herkes yaptırıyor, herkes herkesin yaptırdığını biliyor konuşmak neden? “Out”.
Bodrum’da “kokoş”, Alaçatı’da “cool”
Sahilde yeme içmeden söz edeceksek, bir numarada her zaman salatanın olduğunu hatırlatalım. Yer yer karpuz / peynir de çok rağbet görüyor. Yalnız hanımlar, ikisini birden yemeyiniz, bir arada kilo yapar, bizden söylemesi.
Erkekler midye tava seviyor. Onlarcası gün içinde midelere iniyor.
Beach localarında güneşlenip zaman geçirirken Türkçe pop dinleniyor. Ajda, Serdar Ortaç, Hande Yener, Kenan Doğulu çok makbul.
Yalnız tabii çok önemli bir nokta var. Bodrum’da kokoşlar, Alaçatı’da ise “casual”lar çoğunlukta. Hatta aynı isim Türkbükü’nde allı pullu süslü gezerken Alaçatı’da bir tişörtle takılıyor. Aman dikkat!