Pazar "Oyun beni coşturuyor, Dilek hanımı öpüyorum"

"Oyun beni coşturuyor, Dilek hanımı öpüyorum"

11.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Prof. Dr. Tarık Minkari, 79'unda tiyatro oyuncusu oldu. Ünlü cerrahın anılarının anlatıldığı "Merhaba Hayat"ta Minkari'yi tiyatrocu Dilek Türker canlandırıyor

Oyun beni coşturuyor, Dilek hanımı öpüyorum





Ünlü cerrah Tarık Minkari, tam 79 yaşında ilk kez tiyatro sahnesine çıkıp oyuncu olmuş! Bunu duyar duymaz hemen Akatlar Kültür Merkezi'ne koştuk ve hocayı sahnede yakaladık.
Tarık Minkari röportaj boyunca ve fotoğraf çekimlerinde gülmekten kırıp geçirdi bizi. Ve tabii Minkari'nin esprilerine gülmekten artan zamanda şu projenin ne olduğunu öğrenebildik.
Usta tiyatrocu Dilek Türker, yeni oyunu "Merhaba Hayat"ta Tarık Minkari'yi canlandırıyor, onun anılarını sahneye taşıyor. Minkari de sahnenin üstündeki sandalyeden oyuna katılıyor. Kimi zaman gülümseyerek, kimi zaman bir replikle...
İşte bu projenin detayları...


Merhaba. Ben cerrahım. Yani ameliyatla hasta tedavi eden doktor! 55 yıldır bu işi yapıyorum. Unutulmaması için anılarımı yazdım. Ama yazarken hile yaptım. Kötülerini ve çirkinlerini attım.


Bana sahnede rol teklif edildiğinde, haddim değil dedim. Tüm ömrünü ameliyathanede geçirmiş biriyim, sahnede rol alamam dedim. Ama Dilek Türker'in oyununu gördükten sonra çok etkilendim. O, sahnede beni bana anlattı. Hayran oldum ve vuruldum. Onun için ona kul oldum. Benim için bu kadar gayret gösteren insana destek vermem gerek dedim ve elimi taşın altına koydum. Ama ben sahnede oynamıyorum, yaşıyorum. Geçmişim canlandırılıyor ve ben kendime de hayran oluyorum.


Güzel şeyler yaşamışım. Anılarım canlanırken o kadar coşuyorum ki, oyunun arasında dayanamayıp Dilek hanıma sarılıp öpüyorum. O zaman yönetmen diyor ki, "Bu kadarı fazla, bekle." Bekliyorum. Oyun bitince öpüyorum.


80 eksi 1. Ve ilk defa sahnede oynamıyor ama yaşıyorum. Bir tiyatro eserinde ilk kez bulunuyorum.


Giriş konuşması yapıyorum ve neşteri Dilek hanıma veriyorum. Sonra da sahneler arasında manşetleri atıyorum.


Fikri duyunca felç geldi. Konuşamadım. Önce hayır dedim. Sadece koltukta oturacak ve küçük konuşmalar yapacaksın dediler. Eşim Ayseli, "Kesinlikle olmaz" dedi. Ama kabul ettim.


O da Dilek Türker'in ustalığı.


Evet öyle. Annem beni kucağına alıyor ve kız çocuğu gibi muamele ediyor. Ben de o zaman kız ve erkeğin farkını bilmiyorum. Arkadaşlarımın duvarın dibine işediklerini görürdüm. Bir gün ben de aynı şekilde okulda duvarı ıslattım. Arkadaşlarım bunu görünce arkamdan bağırdılar: "Kız değilmiş. Oğlanmış, oğlanmış." Bu bana çok dokundu. Ağladım. Eve gittim, "Anneciğim, ben kız değilmişim" dedim. Annem saçlarımı kesti, sonra pantolon giydirdi, beni okula götürdü. Ama 6 yaşına kadar kız çocuk olarak büyümüş olmamın bende fiziki ya da ruhi bir değişiklik yapmadığı kanısındayım.


Evet. Çünkü bu işi çok ciddiye alıyorum. Belki Dilek hanım başkasını anlatsa sıkılırdım ama beni anlatıyor. Hatta Dilek hanıma bazen o kadar hayranlıkla bakıyorum ki bazıları bunu yanlış anlıyor.


Ön anlaşmamız 10 oyun ama çok hoşuma giderse kalırım.


Benimki yutulabilir.


Ayıp olur. Ama hastanede doktor arkadaşların yanına gittiğimde "Bu rolü bana teklif ettiklerinde" diye başlayan cümleler kuruyorum tabii.


Çevremde ciddi bilim adamı kalmadı ki! Çoktan göç ettiler. Ama haklısınız, bilim adamı asık suratlı olmak zorunda gibi bir yaklaşım var. Gülmeyi ayıp sayanlar var.


Çevremden çok tepki gelmişti. Hastaneye girdiğimde evvela telefondaki kız "Ooo hocam, çok iyiymişsiniz" dedi, ameliyathanedeki hemşireler kıs kıs gülüyordu. O gece fazla şımarıklık yapmışım besbelli. Şimdi de bu olayı anlatıyorum ve dinleyenleri güldürüyorum.


Var tabii. Paris'te nasıl evlendiğimizi anlatacak Dilek. Ama ben çapkın değildim. Hadi bu konuyu geçelim!


İki balığın sevişmesindeki platonik ilişki insanı hayran bırakır. Balıklarda şiddet, ısırma yoktur. Sadece derisini sürter balık. Çok ilginç, çok temizdir onların sevişmesi. Tabii birdenbire böyle bir konuyla ilgilenmem, bakın bu kesinlikle sapıklığa girer!


İki kez. 44 sene beraber çalıştığım Prof. Dr. Adnan Salepçioğlu'yla geçmişimde iki olay var. Ben onu iki defa ameliyat etmişim, o beni iki defa ameliyat etmiş. Ve sevgili Melih Aşık köşesine bizim fotoğrafımızı koyup yazmıştı: "Bu iki sevimli profesör iş bulamadıkları zaman birbirlerini ameliyat ediyorlar" diye. n
"Merhaba Hayat" 14 Ocak'tan itibaren Akatlar Kültür Merkezi'nde sahnelenecek. Yönetmen Mahmut Gökgöz.

"Bu oyun, Minkari'nin hayat aşkını anlatıyor"
Dilek Türker sahnede yaptığını "öncü bir iş" olarak nitelendiriyor


14 yıldır Tiyatro Ayna'nın sahibiyim ve her zaman özgün Türk tiyatrosunu yaratabilmek için bize ait projeler yaptım. Akatlar Kültür Merkezi Sanat Yönetmeni Tunca Aykut önerdi bu projeyi ve beni çok heyecanlandırdı.


Tabii bu avangard bir iş. Öncü bir iş. Ama bunu yaparken erkek kılığına girmeyeceğim. Dilek Türker olarak Tarık Minkari'yi oynayacağım.


38 yıllık sanat hayatımda çok ünlü sanatçılarla oynadım. Ama Tarık beyle olduğum kadar mutlu olmadım. Bu oyunda onun hayata olan aşkını, sevgiyi anlatıyoruz.