Prenseslerin oyun bahçesi: Sandrigham SarayıLONDRA
Sandrigham Sarayı’nın kapıları 30 sene kadar önce halka ilk açıldığında, kraliçenin meyvelerinden yiyebilmek için gelen 3 bin kişi 28 dönümlük elma bahçesindeki bütün ağaçları birkaç gün içinde dımdızlak etmişti. Aile mensupları da kendileri için aynı bahçelerden hala meyve toplarlar. Ölen anneleri Prenses Diana ile beraber iki genç prens de zaman zaman elma toplamışlar, hatta çilek yetişen bölüme de "vur-kaç" saldırıları düzenledikleri bile söylenir.
Ama Sandrigham’ın tarihi, gelir getiren çiftlik olmasından ziyade, son 130 sene içinde kraliyet ailesi fertlerinin hayatlarında gizem dolu önemli bir mekan olması ile ünlüdür. Bahçelerinin güzelliği dillere destan olan bu kırsal saray 8 bin dönümlük bir alan üzerine kurulu. Bakın Kral V. George orası için ne yazmış: "Sevgili Sandrigham’ım dünyada en çok sevdiğim yer!" Oğlu VI. George da, babası gibi, dünyaya oradan veda etmeyi tercih etmiş.
Balmoral Sarayı gibi Sandrigham da kraliçenin kendi mülkü. Aile her sene Noel-şubat ayı arasını burada geçirir. Bir zamanlar, sonradan VII. Edward olarak tahta geçecek olan Albert Edward’ın eviydi burası. Anne Kraliçe Victoria ve babası Prens Albert 1862’de, o zaman 2 bin 900 dönümlük arazisi olan yapıyı 200 bin
sterlin ödeyerek, oğullarını Londra’daki sorumsuz yaşantısından uzaklaştırmak için satın aldılar. Bir sene sonra yeni evli veliaht, genç karısı Alexandra ile beraber Sandrigham’a yerleşti. Ve 1870’de Victoria devri mimarisi ile yeniden inşa edilen sarayı hizmete soktu. Sarayın bahçeleri hâlâ Victoria devrinin en güzelleri arasında yer alır.
Sandrigham’ın bu eski günlerinde
yarım dönümlük bir arazi yalnızca, yemeklerde peynirin yanında verilen kerevizi yetiştirmek için ayrılmıştı. 3 metre genişliğinde ve yüz metre uzunluğundaki şifalı ve kokulu otların yatakları arkasında yüzlerce metrelik derinlikteki arazide diğer sebzeler yetiştiriliyordu. Sıcak su borularının ısıttığı 130 metre uzunluğundaki çukurlarda turfandalıklar, bahçe duvarları önlerinde elma ve armut ağaçları bulunuyordu. Seralarda kavun, incir, erik, şeftali, nektarin, muz yetişiyor, üzüm evinde 2 bin salkım üzüm aynı anda olgunlaştırılıyordu. Açık meyve bahçelerinin rekoltesinden evvel seralardan 5 bin sepet kış çileği, frambuaz, kuş ve Bektaşi üzümü alınıyordu.
Bir zaman sonra bu botanik cennet bile Prens Edward’ı hayatta yapmayı en çok sevdiği şeyden uzak tutamadı. Çapkınlık onun kanındaydı. Boş zamanlarını güzel kadınlarla beraber geçirebileceği Londra ve Avrupa’nın diğer büyük şehirlerindeki eski yaşantısına geri döndü. Karısı Alexandra bahçeleri ile çevrilmiş hayatını bu konuoa anlayışlı ve sakin şekilde sürdürüyordu. O, gözleri kamaştıran egzotik bitkiler ve gösterişli çiçeklerden çok küçük ve yabani kır çiçeklerini seviyor, özellikle kendi yarattığı gül bahçesinin üzerinde titriyordu.
Bu arada, Sandrigham Sarayı’nın 60 kişilik bahçıvan kadrosunun garip bir şekilde bizim tarihimizle yakın bağlantısını öğrendim. Hikaye şöyle: Prensin teşviki ile arazi emlakçısı Franck Beck malikane toprakları içinde çalışanlardan 100 kişi ile bir birlik kurar. Prens Edward’dan sonra kral olan oğlu V. George da "Sandrigham Şirketi" adı verilen birliğin talimlerine nezaret eder. Norfolk alayı içinde 5. taburun bir parçası olarak I. Dünya Savaşı’na katılan Sandrigham Birliği 12 Ağustos 1915’te Gelibolu’da Türklere karşı savaşırken esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolur. İngiliz halkı şaşkın, Sandrigham Sarayı yastadır. UFO ile gelenlerin birliği kaçırdığı, açıklanamayan bir alçak bulutun askerleri yuttuğu, doğaüstü kuvvetlerin onları yok ettiği söylentileri giderek yaygınlaşır.
Savaş bittikten sonra Şehit Mezarlıkları Komisyonu, Gelibolu Yarımadası’nı didik didik arar ve binlerce cesedi kontrol eder. Sandrigham Birliği’nin en son sağ olarak görüldüğü yerin yakınında 180 kişinin gömüldüğü bir toplu mezar bulunur ama Sandrigham birliğinden eser yoktur. Elle tutulur bir delil ancak seneler sonra,
Frank Beck’in saati bir Türk subayı tarafından Şehit Mezarları Komisyonu üyelerinden birine satılınca gelir. Bu üyeye anlatıldığına göre o kaos içinde Sandrigham Birliği düşman hattı içine girmiş. Sayıları Türklere oranla çok azmış. Sandrigham Müzesi’nde, esir alındıktan sonra öldürüldüklerine dair bir delil yok ama.
İki dünya savaşında bahçıvanlardan çoğunun ölmesi ile bahçeler bakımsız kaldı. Şimdilerde sarayın yeni bahçıvanları boş zamanlarında bahçeleri eski hallerine döndürmek için çalışıyorlar. Kendisini "fanatik bir bahçıvan" olarak tanımlayan Prens Charles dikkatle denetliyor bu çalışmaları. O da Sandrigham’da misafir ağırlamayı çok seviyor.
Sandrigham Sarayı her nedense sık sık manşetlere yansır. Son yıllarda sarayın lojmanlarında çılgın seks partilerinin yapıldığı rivayet ediliyor. Yakın zamanda da kraliyet danışmanları, kraliçenin bilmeyerek İngiltere kanunlarını çiğnediğini fark ettiler. Meğerse malikanede bulunan kereste fabrikası, metrik değil de imparatorluk uzunluk ölçülerine göre tahta satıyormuş.
PAZAR