19.02.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
myalcin@turk.net Kısa bir süre içinde, bu birkaç yudumcuk ikram, gecenin yıldızı oluverdi... İtalya'nın kuzeyindeki, ünlü Baloro ve Barbaresco şaraplarıyla tanınan Piemonte'nin saygın üreticilerinden Michele Chiarlo'nun Barolo Chinato'suydu kadehlere konulan. Bölgede yüzyıllardır devam eden bir gelenekle, çok sert ve ağır bir şarap olan Barolo'nun tortuları atılmıyor, hayli lezzetli ama bir o kadar da buruk olan bu tortulara yine şaraptan damıtılan alkol ve başta kinin olmak üzere çeşitli baharat, bitki ve kökler ekleniyordu. Çok az üretilebilen bu yerel spesiyalite, yarım litrelik ince ve uzun şişelere konarak daha çok bölgeye gelen konuklara ikram ediliyordu.Karlar altındaki buz gibi Ankara gecesini ısıtan, tadan bazılarının "öksürük şurubu" diye hafif müstehzi yaklaştıkları, kimi kulüp üyelerinin de bayıldıkları bu buruk ve hafif tatlı dijestif, bana Tokat'taki Diren firmasının ürettiği Mahlep şarabını anımsattı. Tadı da Mahlep'i andırıyordu doğrusu. Ne yazık ki Mahlep, Piemonte'nin bu spesiyalitesi kadar şanslı değildi. Çok az tanınan, "bilenlerin bildiği" bir özel şaraptı ve ne restoranlarımız ne pasta ustalarımız ne de evlerinde şarap yudumlamayı seven şarapseverlerimiz bu nefis şarabı yeterince keşfetmişti. 7 Şubat Salı akşamı, Ankara Hilton'un Marco Polo Restaurant'ında düzenlenen Ankara Şarap Kulübü'nün "Piemonte Şarapları" tadımının ardından verilen yine İtalyan şaraplı yemeğin son anlarıydı... Garsonlar şefin espresso fincanları içerisinde sunduğu zarif ve hafif tatlının ardından, gümüş takımlarla kahve servisine geçtiler. Ardından, konukların önlerindeki minicik likör kadehlerine, pembemsi kırmızılıkta, yoğun bir sıvı koydular. Diren'in kurucusu Mustafa Vasfi Diren'in bir icadı olan Mahlep, Tokat civarında bolca yetişen, vişneyi andıran bir yabani meyveden yapılıyor. Mahlep meyvesinin tozu, aslında çok tanıdığımız bir tada sahip. Zira tatlıcılıkta bolca kullanılıyor, özellikle pastanelerde yapılan paskalya çöreklerinde tadı çok belirgin hissediliyor. Mahlep tıpta ve kozmetik sanayinde de yeri olan, ilaçlarda da kullanılan bir meyve. Afrodizyak etkileri olduğu bile söyleniyor.İşte Diren firması, bölgede yetiştirilmesini desteklediği bu meyveyi, dömisek kırmızı şarap ve şarap alkolüyle dinlendirdikten sonra şişeliyor. 18 derece alkollü bu aromatize şarap, hem hoş kokulu hem kekre hem de az tatlı olmasıyla dengeli bir içime sahip. Tadı olgun yabani vişneyi ve kirazı andırıyor. Yemeklerden önce veya sonra -tercihen sonra- sek olarak soğutulup sek olarak yudumlanabildiği gibi, buz eklenerek de içilebiliyor. Kahvenin yanında da harika gidiyor doğrusu... Mahlep'in tek kusuru, yakın zamana kadar çok ilkel görünümlü, rakı şişesini andıran metal kapaklı şişelerde satılmasıydı. Diren firması yıllar sonra nihayet elindeki hazinenin farkına vararak sahip çıktı ve Mahlep'i çok şık, Porto şaraplarını andıran şişelere koyarak mantar tıpayla kapattı. Şık bir karton kutu da bu özgün şarabı hediyelik hale getirdi.Türk şarapçılığını hep eleştiriyor, "Orijinal Chardonnay'ler, Cabernet'ler çok uygun fiyatlarla ithal edilmeye başlandığı halde, dağa taşa bu üzümleri dikiyor, öte yandan Öküzgözü'nü, Boğazkere'yi, Emir'i ihmal ediyorlar" diye eleştiriyoruz. Mahlep bu açıdan bakıldığında Türk şarapçılığının yüz aklarından. Ama unutmamalı, "marifet, iltifata tabi"... Şarap üreticilerimizin dışarıdan ithal edilemeyecek, özgün lezzetlerle damaklarımızı taçlandırmalarını, giderek de dünyaya açılmalarını istiyorsak, arada bir böyle çıkışlar yaptıklarında desteklenmeleri, yüreklendirilmeleri de şart. Afrodizyak özellikte