PazarŞehzadebaşı denen semt

Şehzadebaşı denen semt

03.04.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Şehzadebaşı denen semt

Şehzadebaşı Camii civarında yeniçeri Acemi oğlanı kışlası vardı. Bu askeri külliye galiba ocağın kaldırıldığı yıl olan 1826dan sonra yıkıma bırakılmıştı. Kalıntısı olan bazı hamam ve odaları da 1950lerin sonunda bilgisiz ve hoyrat imar hareketi sırasında ortadan kaldırıldı. Bu dönemde Şehzadebaşı Camiinin karşısındaki konaklar da imar hareketinin simgesi Caterpillar makinelerle yıktırılmıştı. Gene o meşum 1920 Martında İngilizlerin işgal edip Türk muhafızları şehit ettikleri ünlü Şehzadebaşı Karakolu da ortadan kaldırıldı. Eski konaklarda bazen onların ilk sahipleri ve daha çok dar gelirliler birer veya ikişer odaya sığınmış olarak mütevazı bir yaşam sürerlerdi. Eski İstanbulun orta sınıfları henüz Laleli, Fatih ve Şehzadebaşında direniyorlardı. Konuştukları dil İstanbul lehçesiydi; hafif bir abartıyla "olmor, yapor" veya "hemşirem çamaşır yıkayor, ameleler duvarı yıkıyor" veya "gelecak penşenbe" gibi deyişleri hatırlıyorum. Yıkım başlayınca bu ince tavırlı, temiz dilli, mütevazı İstanbullular bir yerlere dağıldı. Ardından bugünkü çirkin Belediye Sarayı yükseldi. Bina hazır geçen depremde çatlamışken, yıkıp kaldırılacağına, bir yığın masrafla sağlamlaştırıyorlar. Hangisi daha çok dayanacak acaba; bu heyula mı yoksa yanı başında ezilip kalan Ankaravi Medresesi mi? Şehzadebaşı semtini 18inci asrın başlarında devrin aydın sadrazamı Nevşehirli İbrahim Paşanın yaptırdığı medresesi, sebili ve kütüphanesi süsledi. Bu zarif külliyenin yaşaması için vakfedilen dükkanların önüne, gelip geçeni yağmurdan ve güneşten koruyacak revaklı yol yapıldı. Bu revaklı yoldan dolayı "Direklerarası" bu dönemden itibaren Şehzadebaşı ile Vezneciler arasındaki bölgenin adı oldu. Doğrusu İstanbulluların Sultanahmetden Beyazıta kadar, Beyazıt Meydanından da Saraçhaneye kadar gündelik gezinti ve alışveriş yaptıkları bir eksen ortaya çıktı. Direklerarası, Vezneciler, Laleli, Saraçhane, Zeyrek, Fatih gibi varlıklı halkın, memurların yaşadığı semtlerin çarşı bölgesiydi. Derken tiyatrolar da burada yer aldı. Şehzadebaşı ve Direklerarası ramazan gecelerinde çok kalabalıktı ve "kaç göç" devrinin ölçüleri içinde muaşaka yani flört caizdi. Önce iyi sinemalar, onların ardından 3-4 film gösteren kötü sinemalar, başka semte kaçan dükkanlar nihayet tramvay yolu genişlesin diye yıkılan revaklarla Direklerarasının ismi de cismi de silindi. Manasız imar hareketleri, Belediye Sarayını izleyen kötü binalar, trafiği güya düzenleyecek yeraltı geçitleriyle İstanbulun merkezi, bitmek bilmeyen bir şantiye alanı görünümüne girdi.Kovacılar Caddesi ile İbrahim Paşa Medresesi ve sebili arasındaki taş döşeli yol; kagir evleri ve Şehzadebaşı Camiinin yanındaki tarihi Vefa Lisesi ile eskiyi elan barındırır. Ne var ki Kovacılar Caddesi ne idüğü belirsiz yükselen briketten çirkin trikotaj atölyeleri ile Süleymaniye civarını çirkinleştirmektedir. Eğer Laleli mıntıkasındaki, suç bölgesi yaratmakta gecikmeyen imar faciasının burada da tekrarlanması istenmiyorsa tedbir alınmalıdır. Süleymaniye, Şehzadebaşı ve güneydeki Laleli Camii üçgeninin feci durumu; bir toplumun uygarlık ve kültürel mirasına saygı anlayışı açısından utanç verici bir manzara teşkil ediyor. Belediyelerimizin burada garabet bir yapılaşma faaliyetine devam etmesi değil, bilimsel esaslara dayanan bir yıkıma başlamaları gerekir. Ne var ki sessiz sedasız uygulamaya konulan Süleymaniye ve Saraçhane başı arasındaki metro istasyonu bölgeyi daha da çok tahrip edeceğe benziyor. Eski İstanbulun kalburüstü semtlerindendi; asıl önemlisi Osmanlı-Türk kültürel coğrafyasının üç kilometrekarelik merkezindeydi. 19uncu yüzyıla kadar Kanuni Sultan Süleymanın şehzadesi Mehmet adına koca Sinanın inşa ettiği muhteşem cami, bütün İstanbula damgasını vurmuştur. Henüz bazı binaların İstanbulu çirkinleştirmediği devirde Fatih Camiinin bulunduğu noktadan başlayan Bozdoğan ya da klasik adıyla Valens su kemerinin kalıntılarını hizalayarak bakıldığında, öbür uçta Şehzadebaşı Camii bütün satvetiyle görünürdü. Aynı noktadan geriye bakıldığında da Çarşambadaki Yavuz Sultan Selim Camii...