03.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Fırat Karadeniz - firat.karadeniz@milliyet.com.tr
Fuat Güner TRT Türk’te yeni bir müzik programı yapmaya başladı. Her cumartesi saat 11.15’te yayımlanan programın adı “Aramızda Müzik Var”. Bu program için ünlü müzisyenleri kendi şehirlerinde ziyaret eden Güner hem onlarla müzik yapıyor hem de sohbet ediyor. Usta müzisyen bir yandan da ilk sinema filminin heyecanını yaşıyor. “Tehlikeyle Flört” cuma günü vizyona girdi. Güner’le yeni programını, seyahat alışkanlıklarını, sinema filmini ve MFÖ’yü konuştuk.
Nasıl gidiyor program?
Yorucu ama zevkli bir program oluyor. Kısa zamanda çok iş yapmamız gerekiyor. Uçaktan iniyoruz, indikten iki saat sonra çekimlere başlıyoruz mesela. Ziyaret ettiğimiz sanatçıyla buluşuyoruz, birlikte müzik yapıyoruz... Şehrin kültür-sanat mekanlarını da ziyaret ediyoruz.
“Lennon’ı ziyaret etmek isterdim”
Seyahat ederek programı yapanlara çok özenilir. Fakat kolay iş değildir bu...
İşin zor kısmı şu: Ders çalışmak zorundayım. Sanatçıyla konuşulacak konuları ve sorulacak soruları hazırlıyorum. İkinci zorluksa kültür-sanat mekanlarıyla sanat eserlerini ve tarihi yerleri iyice kavramak.
Bu program için zaman yolculuğu yapabilseniz kimleri ziyaret ederdiniz?
En başta John Lennon. Hiç kaçırmazdım. Bob Marley de öyle. Elvis Presley... Jim Morrison...
“Tek konser için yurt dışına çıktığım oldu”
Bu programdan önce de sık gezer miydiniz? Seyahat tutkunuz var mıdır?
Çok aşırı bir seyahat tutkum yok. Fakat fotoğraf sanatçısı babam Sami Güner’le Türkiye’yi çok gezdim.
Yurt dışına çıkınca “Şu konseri araya sıkıştıralım” dediğiniz oluyor mu?
Çok seviyorum araya bir konser sıkıştırmayı. Hatta sadece bir konser izlemek için yurt dışına çıktığımız bile oldu.
Hangi konserler için yurt dışına çıktınız?
Mesela Toto’nun konseri için Kopenhag’a gittik. Bilet alamamıştık. “Oradan alırız bileti” dedik. Bir baktık ki tüm biletler tükenmiş. Karaborsa bilet aradım. Bilet yok. Derken grubun klavyecisi David Paich’in eşiyle tanıştık. Sonra Paich çıkageldi ve bizi konsere
davet etti.
“MFÖ bir marka, kim bitirmek ister ki?”
Bahar festivalleri başlar yakında. MFÖ turneye çıkacak mı?
10-12 konser var programımızda.
Aranızın iyi olmadığına ilişkin haberler de çıkıyor...
Sorun yok. Biz ayrı ayrı çalışmalar yapıyoruz. Şuna dikkat ettik: MFÖ 43 yıllık bir marka. Bu markayı kim bitirmek ister? Biz de bu markayı korumak istiyoruz. Herkes kendi başına istediği çalışmaları yapar. Bizi seven bir kitle var. Bunu korumaya çalışıyoruz. Yaşatabildiğimiz kadar yaşatmalıyız.
“Sen niye filmlerde oynamıyorsun diyorlardı”
İlk defa bir sinema filmi için kamera karşısına geçtiniz: “Tehlikeyle Flört”...
Flört grubu bahsetti filmden. “Sana özel bir rol yazdık” dediler. Ben zengin bir banka sahibiyim. Onlar da benim bankamı soyuyor... “Tamam” dedim. Herkes soruyor çünkü “Mazhar ve Özkan filmlerde oynuyor, sen niye oynamıyorsun?” diye.
“Kendi kendime gülüyorum”
Kolay adapte oldunuz mu set ortamına?
Hiç yapmadığım şeyler yaptım. Kafama bir peruk taktım mesela. O fotoğrafları görünce ben kendi kendime gülüyorum. İnsanlar belki de tanıyamayacak. Şaşırsınlar. “Aaa o mu?”, “İnanmıyorum” filan desinler hatta.
Yeni grupları nasıl buluyorsunuz?
Ben Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin müzik bölümünün başkanlığını yapıyorum.Fark ediyorum ki herkesin bir grubu var. “Konserim vardı, çalışamadım” diyenler oluyor hatta. Kolay tatmin olmuyorum. Bir de her gün onlarca şarkı gönderiyorlar bana; “Dinler misiniz, nasıl olmuş?” diye. Ben de dinliyorum ve objektif bir yorum yapıyorum. “Sen boşver bu işi” ya da “Sesin güzel ama şarkı kötü. Sesine göre bir şarkı bul” diyorum.