13.12.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Gizem Acar-gizem.acar@milliyet.com.tr
Yıllardır sonu gelmeyen istikrarsızlıktan bıkan Iraklılar eylül ayında, reform sözlerini tutmayan yeni hükümete öfkelenerek sokaklara dökülmüştü. Ancak bu gösteriden pek de aşina olmadığımız fotoğraflar geliyordu. Sadece erkeklerin göze çarptığı protestoda, pankartlarda ise bir kadın lider vardı. Bu kişi, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’di.
Bağdat’ta halk Şansölye’nin portreleriyle hak aramaya koyulurken, bir geleceğe sahip olma adına Almanya yoluna düşen Suriyeli mülteciler, kendilerini durdurmaya çalışan Macar polisine Merkel fotoğraflarını göstererek karşı koyuyordu. Sosyal medyada Araplar, Merkel’i “Suriyelilerin şefkatli annesi” ilan ederken, mülteci kamplarında doğan bebeklere “Angela Merkel” adı verildi. Avrupalı bir kadın, Arap sokağının kahramanı olmuştu.
Amerikan Time dergisinin gelenekselleşen Yılın Kişisi unvanını, 30 yıl aradan sonra ilk kez bir kadın aldı. 1927’den bu yana “iyi ya da kötü, bir yılı en fazla etkileyen kişiye” verilen ödül, bugüne dek sadece dört kadına layık görüldü. Avrupalı sağcı bir politikacıdan beklenmeyecek şekilde ülkeye ulaşan her Suriyeli mülteciyi kabul edeceklerini açıklayan Merkel’in, dünyayı “iyi” yönde etkilediği şüphesiz. Kimilerine göre onun zıt köşeleri aynı bünyede buluşturan yapısı, Doğu Almanya’da komünist rejim altında geçen gençliğine dayanıyor.
17 Temmuz 1954’te dünyaya gelen “Angela Kasner”, Doğu Almanya’daki rahipleri eğitmek için Berlin’in kuzeydoğusundaki Templin’e atanan Lutheran bir papazla bir İngilizce öğretmeninin kızıydı. Sıradan bir papaz olmayan Horst Kasner, sosyalistti ve siyasi toplantılara ev sahipliği yapıyordu. Merkel 7 yaşına geldiğinde, Doğu Almanya yönetimi Berlin Duvarı’nı örerek geçişleri kapattı. O gün annesi Herlind kilisede göz yaşlarına boğulurken, babası vaazına devam etti. Merkel tartışma sanatını babasından öğrenmiş, duygusal bir kalbi ise annesinden almıştı.
Doğu Alman disipliniyle büyüyen Merkel, Noel hediyelerini iki ay evvelinden planlayan sistemli bir çocuktu. Çocukken bile risk almaktan hoşlanmayan Merkel, 9 yaşındayken üç metrelik tramplenden atlamadan önce tam 45 dakika hiç kıpırdamadan beklemişti. Ancak o bir yandan da ilham için duvarın ardına bakan bir “isyankâr”dı. 14 yaşındayken okulda tuvalete saklanıp radyodan Batı Almanya’daki seçimleri dinlerdi. Bu onun küçük bir başkaldırma ritüeliydi. Bir yıl sonra Rus dili yarışmasında Moskova seyahati kazandığında, ilk The Beatles albümü “Yellow Submarine” ile geri döndü. Liseden mezun olduğu 1973 yılında ailesinden ayrılarak başına buyruk yaşamaya karar verdi. Templin’den 270 kilometre güneydeki Leipzig’de fizik okumaya başladı. Bir yandan barmaid’lik yapıyor, üniversitenin yasaklara aldırmayan disko partilerinde Batılı müzikler eşliğinde kokteyller hazırlıyordu.
30’unda işgal evindeydi
Merkel hâlâ soyadını taşıdığı ilk eşi Ulrich Merkel ile 1974’te tanıştı. Fizik öğrencisi olan Ulrich ile evlenmelerinin sebebi, komünist rejimin evli olmayanların aynı evde yaşamasına izin vermemesiydi. Berlin’de 10 metrekarelik bir evde yaşayan çift, 1981’de ayrıldı. Boşanmayı isteyen Angela Merkel’di. Ulrich Merkel 2005’te verdiği röportajda, “Bir gün eşyalarını aldı ve gitti” demişti. Merkel’in kalacak bir yere ihtiyacı vardı. Akademiden arkadaşları, Friedrichstrasse istasyonu yakınlarında kullanılmayan bir apartmanı işgal etmişti. Merkel de bu işgal evine yerleşti. 30’una girdiği gün ziyaretine gelen babası, onaylamayan gözlerle etrafa şöyle bir bakıp, “Pek de ilerleyememişsin” demişti.
Berlin’deki Doğu Almanya Bilim Akademisi’nde kuantum kimyası doktorasını 1986’da tamamlayan Merkel, bölümündeki tek kadın araştırma görevlisiydi. 1998’de evlendiği kuantum kimyageri eşi Joachim Sauer ile de burada tanıştı. Merkel’in fizik okumasının sebebi, “zoru başarma” hırsıydı.
9 Kasım 1989’da Doğu Alman yöneticiler kontrolü sağlayamayınca, 28 yıl sonra ilk kez Batı’ya geçişler açıldı. Merkel’in ikinci hayatı o gün başladı. Akşam saunadan çıktığı sırada duvarı aşan kalabalığı fark eden Merkel, kendini Batı Almanya’da tanımadığı bir kişinin evinde kutlama yaparken buldu. Ancak işe geç kalmamak için evine geri dönüp uyudu ve her sabah olduğu gibi trene binerek işine gitti.
Akıl hocasını devirdi
Birleşme adımları çerçevesinde kurulan Demokratik Uyanış adlı partiye katılan Merkel, mart 1990’da Doğu Almanya’da yapılan seçimlerle milletvekilli oldu. Demokratik Uyanış, Merkel’in şu an lideri olduğu Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile ittifak yapmıştı. Birleşmenin mimarı olan CDU’lu Şansölye Helmut Kohl, kabinesine “renk katmak” için Doğu Almanyalı bir kadın arıyordu. De Maiziere tavsiye edince Merkel, 37 yaşında kadından sorumlu bakan, ardından da çevre bakanı oldu. Kohl, kabinesindeki en genç isim olan Merkel’e hem sevgisini göstermek hem de patronluk taslamak için “Maedchen” (kız çocuğu) lakabını takmıştı. Ancak Kohl’ün sonu, kız çocuğunun elinden gelecekti. 1999 seçimini Sosyal Demokrat Gerald Schröder karşısında kaybeden Kohl’ün kampanyasında yolsuzluk yaptığı ortaya çıktı. Merkel ise Frankfurter Allgemeine gazetesine yazdığı makale ile Kohl’e meydan okudu. Partiyi kendisini genel başkan seçmeye ikna eden Merkel, mayıs 2005’te artık Almanya’nın ilk kadın şansölyesiydi.
“Feminist mi, hayır!”
Üç kez üst üste seçilen Merkel, dünyanın en güçlü kadını olmasına rağmen kadın hakları için yeterince savaşmadığından hep eleştirildi. 2013’te kendisini feminist olarak görüp görmediği sorulduğunda, “Feminist mi, hayır. Kendimi böyle tanımlarsam gerçek feministler alınır” demişti. Ancak Almanya 2015’te G7 liderliğini üstlendiğinde, Merkel “işgücünde cinsiyet eşitliğini” ana hedef seçerek feministlerden alkış aldı. Merkel, halefi olarak gösterilen altı çocuk annesi Ursula von der Leyen’i savunma bakanı olarak atayarak bu görevi ilk kez bir kadının üstlenmesini sağladı. Erkek egemen CDU partisinde kadınları öne çıkararak geleneksel kalıpları kırdı. 2013’te yapılan bir ankette, Almanya’da üç kadından birinin Merkel’i rol modeli olarak gördüğü ortaya çıkmıştı.