Pazar “Sokak hayvanları dile gelse çok utanırız”

“Sokak hayvanları dile gelse çok utanırız”

10.02.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Serkan Altuniğne: “Birçok sokak köpeği, kedisi çok zor şartlarda yaşıyorlar. Üstüne üstlük türlü şiddetlere maruz kalıyorlar. Yani iyi bir hayatı olan köpek dile gelse eğlenebiliriz ama bir sokak köpeği ya da kedisi dile gelirse sanırım çok utanırız, çok fazla canımız sıkılır”

“Sokak hayvanları dile gelse çok utanırız”

Benim hep yakından takip ettiğim, karikatürleri ile beni gülümseten bir isimdi. Ama son dönemde köpeği Bobo’dan esinlenerek çizdiği maceralarla herkes onu konuşmaya ve takip etmeye başladı. Neden bilmiyorum adeta bir virüs ama çok tatlı, güldüren bir virüs gibi yayıldı. Hepimizin kanına girdi Bobo ve hikayeleri... Karikatürist Serkan Altuniğne çok sevdiği köpeği Bobo’yu ölümsüzleştirmek için bu yola çıkmış. Bobo artık onu okuyan son insan ölene kadar ölmeyecek diyor. Biz de bu düşüncesine bu röportajla katkı sunmuş olduysak ne mutlu bana. Çünkü ben gerçekten Bobo ve hikayelerini çok sevdim. Sinirli ama saf tarafını kendime çok benzetiyorum. Huriye adam, kedi ve tabii ki Bobo’nun en sevdiği ama hep darbe yediği komik arkadaşı Tarçın pardon Darçın... Bence Bobo’nun hikayelerini takip edin. Günlük koşturmalardan boğulanlar için adeta bir ilaç. Ama bir tavsiye “Bobo Dili ve Edebiyatı”na kendinizi çok kaptırmayın. Sonra sizi çok iyi tanımayan insanların yanında Davuk, Darçın, Sincak(sincap),Civikleyen Dop(top),Beteriner( veteriner),Çikonat (çikolata) demeye başlayıp bir anda kendinizi “uscukk peynirrr” diye bağırırken bulabilirsiniz. Umarım bir gün canlı yayında tavuğa; davuk demem. Hepinize iyi pazarlar.

Haberin Devamı

- Aslında tanınan bir karikatüristsiniz ama köpeğiniz Bobo’nun maceralarını çizmeye başladıktan sonra herkes Bobo’nun hayranı… Bobo’ya ve maceralarına olan ilgi sizi şaşırtıyor mu?

Bobo benim hayatıma 2007 yılında girdi. O günden beri de hayatımın büyük bir parçasını oluşturuyor. Evini bir hayvanla paylaşan herkes gibi ben de bir noktada Bobo’yla birlikte geçireceğimiz vaktin o kadar da uzun olmadığını fark ettim. Bu tabii ki oldukça üzdü beni. Nasıl olur da Bobo’nun ömrünü biraz daha uzatırım diye düşünürken Bobo’yu bir çizgi kahramana çevirme fikri geldi aklıma. Çizgi kahramanların yaşı olmaz. Okundukça, paylaşıldıkça yaşamaya devam ederler. Bu motivasyonla çizmeye başladım. Çizmeye başlamadan önce eşimle zaten sürekli insanlara Bobo’yu anlatıp duruyorduk. “Şöyle yaptı...” “Böyle etti...” diye. Yeni bebeği olan ailelerin sürekli bebeklerini anlatması gibi... Anlattığımız her hikayesinde de insanlar çok gülüyor ve seviyordu. Hatta anlatırken Bobo’yu seslendiriyorduk (Bunda garip bir şey yok gerçi; neredeyse her hayvan sahibi hayvanlarını seslendiriyor zaten) Dolayısıyla Bobo’nun maceralarını yayınlamaya başlayınca değişen bir şey olmadı. Sadece kitlesi genişledi. Bu da benim çizmeye başlama motivasyonumla birebir örtüşüyor ne mutlu ki, Bobo artık kendisini okuyan son insan ölmeden ölmeyecek gibi geliyor bana.

Haberin Devamı

“Sokak hayvanları dile gelse çok utanırız”

- Bu ilgiden dolayı hiç Bobo’yu kıskandığınız oluyor mu?

Tabii ki hayır! Dedim ya benim derdim Bobo’nun mümkün olduğu kadar uzun yaşaması. O sevildikçe paylaşıldıkça çok mutlu oluyorum.

“İnsanlar Bobo’da kendilerini buluyorlar”

- Neden Bobo’nun maceralarını bu kadar bekler olduk, niye bir kitlede bu kadar bağımlılık yarattı?

Sanırım insanlar Bobo’da biraz kendilerini buluyorlar. Yani küçük kurnazlıklar yapmaya çalışan ama beceremeyen, arkadaşlarına koşulsuz güvenen, onlar ne derse inanan, hesapsız, naif insanların çoğunluğu... İyi, naif, sevgi dolu olmayanlar da var ama hala iyi insanların sayısının fazla olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla herkes kendisinden bir parça buluyor gibi geliyor bana Bobo’da. Bobo bir köpek ama tam da köpek değil; zaman zaman hepimiz gibi davranıyor. Bobo’nun her koşulda mutlu olması da insanları pozitif etkiliyor.

Haberin Devamı

“Sokak hayvanları dile gelse çok utanırız”

- Bobo çılgınlığı ne kadar devam eder?

Bilmem. Umarım uzun yıllar boyunca ben çizmeyi bıraksam bile devam eder. Çılgınlık mı bilmiyorum tabii.

- Bir köpek sahibi için köpeğinin bu kadar sevilmesi çok sevgi dolu bir duygudur herhalde değil mi? Nazar değer diye korktuğunuz oluyor mu hiç?

Olmaz mı? O yüzden gerçek Bobo’nun fotoğraf ya da videosunu ne zaman Instagram hesabıma koysam yanına nazar boncuğu koyuyorum. İşe yarıyordur umarım. Batıl inançları olan biri değilim ama yine de tedbir tedbirdir. Bir de kendi kendime söylediğim bir takım sözler var ama burada söylenmez şimdi. Şöyle söyleyeyim, herkes akıllı olsun.

- Köpekler dile gelse hayatları bu kadar eğlenceli olur mu sizce?

Köpeklerin hayatları aslında yaşadıkları şartlara göre eğlenceli veya değil. Birçok sokak köpeği, kedisi çok zor şartlarda yaşıyorlar. Üstüne üstlük türlü şiddetlere maruz kalıyorlar. Yani iyi bir hayatı olan köpek dile gelse eğlenebiliriz ama bir sokak köpeği ya da kedisi dile gelirse sanırım çok utanırız, çok fazla canımız sıkılır.

Haberin Devamı

- Siz yurt dışında yaşıyorsunuz; Bobo ve karikatürler dışında neler yapıyorsunuz?

Yani işim gücüm Bobo ve karikatür çizmek, film yazmak, Berlin’den gelen projeleri çizmek vs. olunca işten güçten kalan zamanda hayatımı herkes gibi geçiriyorum.

- Bobo’nun yurt dışında da hayranları var mı?

Bobo’nun kendi Instagram hesabı var: @bobo_comics. O hesabı sadece Bobo maceraları paylaşmak için kurdum. İlk amacım da Bobo’yu yabancılara da tanıtmaktı; bu yüzden İngilizce maceralar çiziyordum. Ve o maceralara da yabancılardan ilgi alaka geliyordu açıkcası. Ancak o kadar çok baskı oldu ki bizim okurlardan İngilizce çizmeyi bıraktım. Berlin’den yabancı bir arkadaşım geçenlerde bana sitem etti “Ya biz hiçbir şey anlamıyoruz artık ama herkes çok eğleniyor, İngilizceye de çevir” diye.

- Eskiden karikatür dergilerinin fanları vardı ve bolca mizah dergisi de… Ama şimdi devir teknoloji devri ve sizin de

Haberin Devamı

“Bobo Dergi” adında bir uygulamanız var. Bu iş nereye evrilir sizce herkesin kendi bireysel medyası mı olacak?
Açıkçası uzun zamandır dergilerin durumu iyiye gitmiyor. Bu sadece mizah dergileri için de geçerli değil. Şu an bu satırların olduğu gazete için de benzer sıkıntıların olduğuna eminim. Çizerler de doğal olarak hayatlarını sürdürmek zorundalar. Bir şekilde herkes bir çıkış yolu arıyor. Bu işin evrileceği yer burası mı bilmiyorum ama şimdilik gidişat herkesin bu yönde yavaş yavaş toplanacağı gibi geliyor bana.

“Sokak hayvanları dile gelse çok utanırız”

- “Bobo Dergi” nasıl gidiyor? İlgi karikatürlerinize arttığı gibi oraya da arttı mı?

İlgi fena değil. Dijital bir dergi “Bobo Dergi”, basılı versiyonu yok, dergilik uygulamasının içinde. Henüz sadece 2 sayısı çıktı. Giderek ilginin alakanın artacağını umuyorum.

“Bobo’yla hayatımız karikatürlerdeki gibi geçseydi hayat geçmezdi”

-Her gün neredeyse yeni bir macerayla karşımıza çıkıyor Bobo. Bobo’nun hepimizden daha renkli bir hayatı var sanırım. Hikayelerinizin ne kadarı gerçek?

Bu en çok sorulan sorulardan biri; öncelikle bir noktayı açıklığa kavuşturmak lazım: Çizgi Bobo ve gerçek Bobo aynı köpekler değiller. Keza çizgi Bobo’nun sahibi Sedat da ben değilim. Ama benden ve Bobo’dan esinlenerek çizilmiş karakterler ikisi de. Doğal olarak bazı hikayeler gerçek bazıları hayal ürünü. Bazıları da ikisinin karışımı... Zaten Bobo ile gerçek hayatımız böyle geçseydi hayat geçmezdi.

- “Darcın” (Tarçın) diye bir arkadaşı var mı Bobo’nun gerçekten? Neden sürekli Bobo’yu kandırıyor, kötü bir köpek mi Tarçın?

Ya o bizim anladığımız anlamda insani bir kötü değil. İnsanlar yanlış tanıyor Tarçın’ı (Darçın’ı ya da daha doğrusu) Aslında Bobo’dan biraz daha akıllı ve eğlencesinde bir köpek. Üstelik Bobo’yu da çok seviyor. “En yakın arkadaşım” diyecek kadar çok seviyor. Hüzünlü bir yalnızlığı da var. Sahibini hiç görmüyoruz (İlk çizildiğinde 1-2 bölüm görmüştük ama artık hiç ortalarda yok) Ben çok seviyorum Tarçın’ı. O olmasa Bobo çok sıkılırmış gibi geliyor bana. Gerçek Bobo’nun da bir Tarçın’ı vardı biz İstanbul’dayken ve çok tatlı bir arkadaşımızdı. Ne yazık ki gerçek Bobo hiç sevmiyordu kendisini. Şimdi yeni karakterler eklendikçe (Donuz, Toraman, Huriye Adam...) onlar için de aynı sorular geliyor. Cevap aynı aslında; siz ne kadar gerçek olduğunu hayal ederseniz o kadar gerçek o karakterler.

- Tarçın’ın gözünde neden kalpler var?

Çünkü aşırı sevgi dolu olduğundan dolayı için...

“Bobo’nun maceraları çizgi film olacak”

- Sosyal medyada karikatürleri takip ederken keşke büyükler için çizgi film olsa Bobo diye içimden geçiriyorum. Bir çizgi film projeniz olur mu ilerleyen zamanda?

Birçok insan Bobo maceralarının altına yazdı bunu. Yalnız değilsiniz yani. Bir çizgi film projemiz var. Çizmeye de başladım. Tabii zaman alıyor, alacak. Çok uzun filmler değil 1,5 – 2 dakikalık bölümler halinde yayınlamaya başlayacağım. Özgün müziğini Cenk Turanlı ve Emre Kula yapıyorlar. Gökhan Alpak da bana destek atacak animasyon aşamasında. Bakalım, güzel olacak sanırım.

“Bobo Dili ve Edebiyatı” diye bir olgu oluştu”

- Bobo’nun fanları olarak kendi aramızda Bobo lisanıyla konuşuyoruz. “Davuk, yudmak, civikleyen top”… Bobo’nun dilini nasıl yarattınız?

Bobo’yu çizmeden önce de Bobo’yu evde konuşturuyorduk kendi kendimize. Her seferinde de çeşitli kelimeleri bozarak konuşturuyorduk. Çizmeye başlamadan önce de en doğrusunun bu olacağını düşündüm. Sanırım doğru düşünmüşüm, insanlar çok benimsedi sizin de dediğiniz gibi. Sanırım köpekler bizim hak etmeyeceğimiz kadar iyi ve saf oldukları için herkes “Konuşsa böyle konuşurdu” diye düşünüyor; milliyet fark etmeksizin.

-Birçok kişinin Bobo’nun lisanıyla konuşması size ne hissettiriyor?

Tabii ki çok mutlu oluyorum. Hatta bazen benden daha iyi kelime bozanlar oluyor. “Vay arkadaş benim nasıl aklıma gelmedi” diye düşündüğüm oluyor. “Bobo Dili ve Edebiyatı” diye bir olgu oluştu birdenbire... İnsanlar kendi aralarındaki mesajlaşmaları falan gönderiyorlar çok eğlenceli.