Pazar‘Topkapı benim ikinci askerlik hizmetimdir’

‘Topkapı benim ikinci askerlik hizmetimdir’

17.06.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Televizyon sağolsun; milletçe Topkapı Sarayı’nı, Osmanlı hanedanını yeniden keşfettik. Kanuni kiminle halvete girecek, hangi kadın iktidara gelecek derken harem de gündeme girdi.

‘Topkapı benim ikinci askerlik hizmetimdir’

Bu hikayenin ana mekanı, Harem-i Hümayun’un eşyaları şu sıralar Topkapı Sarayı’nda “Padişahın Evi: Topkapı Sarayı Harem-i Hümayunu” adıyla sergileniyor. Sarayın başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı ısrarla haremin sanıldığı gibi ye-iç-çoğal mekanı olmadığını; burada ciddi bir disiplinin ve eğitimin olduğunu anlatıyor. Ama kime?
Sergiyi konuşmak için buluştuk. Laf lafı açtı ve Topkapı Sarayı’nın haremin algılanışından çok daha öncelikli sorunları olduğu çıktı ortaya. Cihan padişahının şaşaalı sarayı, bugün düşük bütçesi nedeniyle risk altında...

Haberin Devamı

Serginin girişindeki notta haremin iki anlamı olduğu yazıyor: Biri padişahın kadınları, diğeri padişahın evi. Neden hep birincisi olarak algılanıyor?

Çünkü Harem deyince yatak odasının dışında düşünmek bazılarına zor oluyor! O bakımdan haremi evle garsoniyerin karışımı bir şey tahayyül ediyorlar. Bazı tarih dallarının bakışı öyledir. Roma tarihi de zamanımızın ayak takımı tarafından Avrupa’da öyle mütalea edilir.

Bundan kurtuluş var mı?

Evrakla kurtulunur. Seyahatname de demiyorum çünkü çoğu fantezi, palavra. Arşivler evrak dolu. Yeter ki okuyalım ve doğru yorumlamayı bilelim.

Sergideki eserlerin böyle bir katkısı olacağını düşünüyor musunuz?

Bu bir başlangıç. İlk defa bu şekilde bir harem sergisi yaptık. Mesela burada harem kızlarının meşk levhaları, mektup örnekleri var. Demek ki buradakiler yüksek okuryazardı. Osmanlı Sarayı fevkalade güzel, fevkalade mütevazı, fevkalade disiplinli hayat yaşanan bir yer. Burada insanlar sabah ezanıyla kalkıyor, yatsı ezanıyla yatıyor. Böyle yerde zaten o tasavvur ettikleri hayat olmaz.

Haberin Devamı

Osmanlı’yı konu alan dizilerin haremle ilgili bu algıya katkısı yok mu sizce?

Dizinin ne katkısı olduğu beni hiç ilgilendirmez. Bizim milletin
ne sağcıları ne solcuları tarihi film çevirebilirler. Buna müsait bir irfanları yoktur.

Peki padişahın evi deyince ne anlamamız gerek?

Padişahın yaşadığı yer; ailesinin, çocuklarının, anasının... Tabii bizde bir zevce yok, birkaç zevce var. Versailles’da ne var? Kraliçe ve kralın metresleri. Bizde de hasekiler olabiliyor. Ama unutma, cihan padişahının, Kanuni’nin her zaman tek karısı oldu. Bir kadına vurgun yaşayanlar oldu, I. Abdülhamid gibi. I. Ahmed gibileri oldu, Kösem’le geçirdi kısa ömrünü.

“Sarayın bütçesi çok küçük hiçbir işe yetmiyor”

İki yıl önce haremi otel odası olarak kiralamak isteyen Amerikalılar çıkmıştı. Böyle bir talep tekrarlandı mı?

Öyleleri her daim çıkar. O zaman ters davrandık, ama bir daha gelirler. Bugün olmaz, yarın olur. Hödüklüğe sınır yok.

“Padişahın Evi: Topkapı Sarayı Harem-i Hümayunu” sergisinde 300’e yakın eser sergileniyor; ama eminim çok daha fazlası var. Onları ne zaman göreceğiz?

Sergiler açıldıkça... Sergisiz müze olmaz. Burada yedi yıldır sergiyle tarih anlatmaya çalıştık. Tabii bu sergilerin düzenlenişinde her zaman problem oldu.

Haberin Devamı


Nasıl problemler?

Ya para bulamıyorsun ya da zor buluyorsun.

Neden?

Çok küçük bir bütçesi var müzenin çünkü. Bu küçük bütçeyle 20 yıldır uzman alınmıyor saraya. Böyle bir tahsisatı yok çünkü. Hiçbir kimse de bunu yenemez. Geçenlerde eski genel müdürlerden biri gazeteye demeç verdi, dedi ki, “Herkes emekli oluyor, yakında çivi yazısı bilen uzman kalmayacak”.

“İyi de, zat-ı aliniz genel müdürken ne yaptınız? Niye almadınız?” diye soracaksın. Bundan birkaç yıl önce uzman getirin diye rica ettim.

“IV. Murat’ın kaftanını AKM’de yaktılar”

Burada müzeciliğin ciddiye alınmadığını mı düşünüyorsunuz?

12 Mart döneminde kuruldu Kültür Bakanlığı. İlk bakanın işi, buradan IV. Murat’ın eşyalarını alıp AKM’ye götürmek oldu. Çünkü orada “IV. Murat” oyunu oynanıyordu, vitrine koydular eşyalarını. Efendim, Avrupa’da böyle yapılıyormuş. Avrupa tiyatrolarında vitrine konan eserler gayet makuldür, sigorta değeri bile düşüktür. Kalkıp da 17. yüzyılın büyük mareşalinin zırhını, kaftanını oraya koyup ateşte kül edemezsin. Hepsi o AKM yangınında yandı. Kaftanıyla Kuran tamamen gitti. Kılıç, zırh top halinde duruyor şimdi, onu restore etmek gereği de duyulmuyor.

Haberin Devamı

“Harem dairesi Mimar Sinan’ın saraydaki tek eseri”

Serginin açılış konuşmasında da harem dairesinin acil restorasyon ihtiyacı olduğunu söylediniz.

Ne acili? Acilden de öte. Bir kere 1960’larda buraya beyaz çimento vurmuşlar. Düşünebiliyor musun, Sinan’ın taşları üzerine! Ki Topkapı Sarayı’nda Mimar Sinan’ın imzası olan tek yer harem dairesidir. O çimento yüzünden hava alamayan taşlar terliyor ve dökülmeye başlıyor. Hazinede de var o çimento, mutfaklarda da. Önce o beyaz çimentonun kazınması lazım, çok masraflı bir iş. Hazine dairesinde bütün o çimento kubbelerin yıkılması, eskisi gibi ahşap yapılması lazım. Bunun için gerekli ağacı Kanada’da buluyorsun yalnız. Kanada’da ihraç yasakmış ama Kanada Başbakanı söz verdi, bize gönderecek. Ama bunlar için girişim lazım, kimse düşünmüyor bile. Sarayın Marmara’ya açılan duvarı acilen restore edilmeli. Kampanya mı açılır, bütçeden fasıl mı aktarılır bilmiyorum.

Haberin Devamı

“Sarayın deprem raporları çok korkutucu”

En kötü senaryo ne?


Duvarlar aşağı iner. Selefim Filiz Çağman bu konuda çok korkardı. Hatta galiba burada kalıyordu, deprem olursa diye evini bırakmıştı. Çünkü gelen raporlar çok korkutucu.

Topkapı Sarayı’nın yıllık bütçesi ne kadar?

O beni ilgilendirmiyor; çünkü ben o bütçeyi görmüyorum. Bilet paraları merkeze gider; bizim maaşlar verilir, zaruri masraflar çıkar. Ben sergiler için hep bağışlarla iş görmüşümdür.

“Neslişah Sultan’dan icazet alıp geldim buraya”

Topkapı Sarayı Başkanı olarak yedinci yılınız. Hedefte ne var?

Burada işi mümkün mertebe tamamlayıp; işime, üniversiteye döneceğim. Burası benim ömrümün yedi yılını alan, mühim bir yer. Hiçbir müesseseye bunun kadar bağlı olamam. Ben Siyasal Bilgiler’de okudum, doktora yaptım, bir bağlılığım var. Maalesef o müessese beni sukutu hayale uğrattı, ayrıldım. Galatasaray ve Bilkent üniversitelerini sevdim; inşallah hep kendilerini korurlar. Ve inşallah Türk medeniyetinin merkezi olan bu saray da ayakta kalır, en iyi şekilde korunur.

Burası sizin konumunuzda biri için varılacak en üst nokta mı?

Benim için öyle. Ben burada bulunduğum sırada hizmet ettim. Bizde böyle basit laflar vardır: “Topkapı Sarayı’na sultan oldu” falan gibi abuk subuk laflar... Birisi o yüzden taht taşımaya kalktı. Buraya gelen hizmet eder. Neslişah Sultan’dan bir nevi icazet alıp geldim buraya. “Efendim benim tayinimi düşünüyor bakan Atilla Koç” dedim, “Ne buyuruluyor?” “A çok iyi olur”
dedi. Buradan ayrılmak istediğim zaman oldu, “Lütfen bırakmayın”
dedi. Onun için kaldım.

Şimdi?

Şimdi Neslişah Sultan gitti, zaten bana işaret edecek kimse de yok. Ben her zaman yolumu tarihten aldım, bana o yol gösterdi. Bu, benim ikinci askerlik hizmetimdir diyebilirim. Tabii hem yurttaş, hem memur,
hem tarihçi olarak çok şeyi öğrendim. Dünya müzeleri ve müzecileriyle
yakın dostluğum oldu.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler