PazarTürkiye’nin en iddialı beyaz şarabı

Türkiye’nin en iddialı beyaz şarabı

17.02.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Dünyanın en klas beyaz şaraplarının yapıldığı Chardonnay üzümü Türkiye’de de çok iyi sonuç verdi. Sarafin’in 2000 Chardonnay’si görkemli bir beyaz şarap...

Türkiye’nin en iddialı beyaz şarabı

Türkiye’nin en iddialı beyaz şarabı

Dünyanın en klas beyaz şaraplarının yapıldığı Chardonnay üzümü Türkiye’de de çok iyi sonuç verdi. Sarafin’in 2000 Chardonnay’si görkemli bir beyaz şarap...

MEHMET YALÇIN

Beyaz şarap mı? Beyaz, pembe gibi şarapları sevmem. Benim için şarap kırmızıdır..."
Şarapseverler arasında azımsanamayacak bir kesim, kırmızı şarapların daha tatmin edici, daha zengin ve tok içimlerinden dolayı böyle diyorlar. Bu kadar keskin konuşmayanlar için bile, beyaz şarap çok kez yemek öncesi içilen bir aperitiften öteye gidemiyor ya da ancak balık piştiğinde kendine sofrada yer buluyor. Hanımlar genellikle beyaz şarapları daha çok seviyorlar ama, şarap seven beyler arasında beyaz şaraba burun kıvıranlar hayli fazla. Şimdi onları da hoşnut edecek bir haber vereceğim: Bizim de artık ünlü Burgonya şarapları gibi ağızda tereyağsı bir kıvama sahip, zengin meyve ve baharat aromaları ile lezzetleri taşıyan, tattıktan sonra tadı damaktan kolay kolay silinmeyen bir beyaz şarabımız oldu. Gelibolu Saroz körfezindeki bağlarda yetiştirilen üzümlerden yapılan, Sarafin’in yeni rekolte Chardonnay’si bu şarap...
Sarafin projesi bundan 10 yıl önce bankacı Güven Nil ile Doluca Şarapları’nın sahibi Ahmet Kutman’ın ortaklıklarıyla başlamış, Saroz’daki 600 dönüm bağa Fransa’dan getirtilen "asil" üzümler dikilmişti. Bu bağların ilk Chardonnay’i ise, 1996 rekoltesiydi. Pek heyecan verici bir şarap değildi bu: içinde bekletildiği meşe fıçıdan gelen ağaçsı ve isli tatları fazlaca taşıyor, meyvemsiliği ve gövdesi ise zayıf kalıyordu. Ancak her geçen yıl, hem bağların olgunlaşması hem de üzümü işleyen Doluca firmasının tecrübesinin artmasıyla, ilk yerli Chardonnay’miz biraz daha güzelleşti. 1999 rekoltesi, ananas ve mango gibi tropik meyveleri çağrıştıran egzotik aromaları ve çok yoğun kıvamıyla, beni kendisine hayran bıraktırmıştı. Bu ay piyasaya verilen 2000 rekoltesi ise daha iddialı bir şarap. Elma, kavun, ananas ve vanilya gibi çağrışımlar yapan, çok zengin bir koku paletine sahip. Ağızda daha da yoğun, Türkiye’nin şimdiye dek tattığım en "gövdeli" beyaz şarabı. Damakta zengin, güçlü, meyvemsi tatlara sahip. Ama bütün büyük Chardonnay’lerin gençliklerinde olduğu gibi, henüz biraz "sivri". O yüzden tıpkı güçlü ve sert bir kırmızı şarabın, olgunlaşıp içilebilir hale gelmesi için biraz bekletilmesindeki gibi, bu da biraz da şişede bekletilmek isteyen bir şarap.

Lezzetin sırrı bağda
Bu ilginç şarabın lezzet sırları da hayli ilginç. Zira perde gerisinde bağlara verilen büyük bir emek yatıyor. Kaliteli bir üzümün, uygun bir toprakta ve uygun iklim koşullarında yetiştirilmesi, iyi şarap için yetmiyor. Sarafin’ciler de bunu bildikleri için, Türkiye’de ilk kez denenen bir yöntemi bağlarında uygulamışlar ve ağustos-eylül aylarında salkımların daha fazla güneş görüp, üzümlerin daha iyi olgunlaşması için özel makaslı bir makineyle salkımların üzerindeki fazla yaprakları budamışlar. Ardından, üzümlerin iki saat ötedeki fabrikaya giderken bile yıpranmaması, yıpranıp aromalarını azaltmaması için üzümleri soğuk hava kamyonlarıyla nakletmişler. Şarabı meşe fıçılarda mayalandırdıktan sonra, yine meşe fıçılarda maya tortularının üzerinde uzunca bir süre bekletmişler. 10 aylık fıçı uykusundan sonra lezzet maddelerinin ziyan edilmemesi için çok sınırlı bir filtrasyondan sonra şişelemişler. Fransa’da ve Kaliforniya’da "büyük" Chardonnay’lerin üretimi için uygulanan bu pahalı teknikler sayesinde de, çok daha güçlü bir şarap elde etmişler. Şarabın gücü, sadece kıvamında ve lezzetlerinde değil, alkolünde de kendini gösteriyor: Bu Chardonnay, yüzde 14’lük alkolüyle, Türkiye’nin en yüksek alkollü sek şarabı.
Üretici Nilkut firmasının 14 milyon 500 bin lira fiyatla sadece evlere teslim sattığı şarabın, yukarıda da dediğim gibi bir yıldan önce açılmamasında fayda var. Nüanslarını algılayabilmek için, çok soğutulmaması, iyi Burgonya beyazları gibi 12 derece civarında bir ısıda içilmesi de gerekiyor...
Daha kaliteli beyaz şarap üretme uğraşında, diğer firmaların da atakları var. Kavaklıdere, Selection’larının 99 rekoltelerini daha da zenginleşmesi için meşe fıçılarda bir yıl bekletti ve birkaç ay içinde piyasaya verecek. Pamukkale’nin "Diamond" markasıyla çıkardığı 2000 rekoltesi Narince şarabı da, önceki rekoltelerinden daha güçlü ve iyi bir beyaz.
Kısacası, "Beyaz şarabı şaraptan saymam" diyenleri utandıracak şaraplar geliyor...




PAZAR





























EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler