Pazar Ucube meselesini “elden ele” bienale taşıdılar

Ucube meselesini “elden ele” bienale taşıdılar

06.10.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

13. İstanbul Bienali’nin en popüler işlerinden biri “İnsanlık Anıtı-Yardım Eden Eller” isimli çalışma. Başbakan Erdoğan’ın “ucube” diye nitelediği “İnsanlık Anıtı” hakkında çeşitli görüşleri bir araya getiren çalışmayı 20 Ekim’e dek görebilirsiniz

Ucube meselesini “elden ele” bienale taşıdılar

Bu yıl 13. İstanbul Bienali’ne giden hemen herkes Hollandalı iki genç sanatçının, Wouter Osterholt ve Elke Uitentuis’in “İnsanlık Anıtı-Yardım Eden Eller” isimli çalışmasından bahsediyor. Hatırlayacaksınız; heykeltıraş Mehmet Aksoy’un Türkiye-Ermenistan ilişkileri üzerine hazırlayıp Kars’a diktiği, birbirine bakan iki insan figüründen oluşan “İnsanlık Anıtı”, 2011’de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından “ucube” olarak nitelendirilmiş, kısa bir süre sonra da yıkılmıştı.
Osterholt ve Uitentuis buradan hareketle alternatif
bir “İnsanlık Anıtı” tasarladı. Aksoy’un henüz tamamlamaya fırsat bulamadığı heykelde eksik kalan; bir figürün diğerine uzattığı eldi. Sanatçılar, bu eksik elin gerçeğine uygun boyutlarda kopyasını bir hurda arabasına koyup İstanbul’un çeşitli semtlerinde dolaştırdılar. İnsanlara yıkım kararıyla ilgili görüşlerini sordular. Gönüllü olanlardan el kalıplarını aldılar. Yaklaşık 120 döküm eli geçici olarak yıkılan anıtın bulunduğu tepeye yerleştirdiler.
Bienalde bütün bu sürece dair iki fotoğraf ve insanlarla yapılan görüşmeleri içeren bir mini gazete yer alıyor. Gazete bienal ziyaretçilerine, o iki fotoğrafla birlikte sergilenen hurda arabasında, ücretsiz olarak sunuluyor. Sanatçılardan Wouter Osterholt ayrıntıları anlattı.

Haberin Devamı


“İşe Atatürk heykelleriyle başladık”

* İstanbul’da, bir program kapsamında Türkiye’deki anıt kültürünü araştırıyorduk. Elbette işe Mustafa Kemal Atatürk heykelleriyle başladık. Türkiye’deki anıtların modern devleti şekillendirmede nasıl etkin biçimde kullanıldığını gördük.
* Kars’taki anıtın yıkım haberini öğrenmemiz çok uzun sürmedi çünkü neredeyse her yerde bu olaya ilişkin haberler vardı, Hollanda’da bile! Yurt dışında bu olay Taliban’ın Afganistan’daki eski Budist heykellerini yıktırmasına benzetildi.
* Olayı anlamak isterken sebeplerini tahmin etmeye çalıştık. Başbakan Erdoğan neden böyle bir şey yapmış olabilirdi? İslam âlemine karşı güçlü görünmek için mi? Yaklaşan seçimlerde oy kazanmak için mi? Azerbaycan’la arayı düzeltmek için mi? Ermeni hükümetine bir mesaj vermek için mi? Yoksa tamamen kişisel bir sebep miydi? Kars’ın eski Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu’nun AKP’den istifa edip CHP’ye katılmasıyla mı ilgiliydi bunlar? Sebep her neyse de estetik kaygılarla ilgisi olmadığı açıktı. Tartışmalar ilgimizi çekti, insanların ne düşündüğünü merak ettik.
* Çalışma süresince Türkiye’deki politik durum hakkında da çok şey öğrendik. Haberleri ve makaleleri takip etmenin yanı sıra sokaktaki insandan çok şey öğrendik. Türkiye’de herkesin çok güçlü politik görüşü var. Sanki yol sormuşuz gibi içtenlikle yardım etmeye çalıştı herkes. Söyledikleri şeyler Türkiye’nin karmaşık politika sokaklarında yolumuzu bulmamıza çok yardımcı oldu.
* Başta sanat camiasından
bu olaya nasıl bu kadar az tepki gelebildiğine anlam veremedik. Ama sonra gördük ki bu olay Gezi Parkı eylemleriyle açığa çıkan hükümet karşıtı düşüncenin birikiminde rol oynayan olaylardan biriymiş meğer.

Haberin Devamı

Ucube meselesini “elden ele” bienale taşıdılar

Fotoğraf: BEDİR ALTUNOK

“Erdoğan bir performans sanatçısı gibiydi”
* Sanatın toplumu şekillendirmede önemli bir rolü vardır. Heykeller bir ideolojiyi görünür kılma gücüne sahiptir. Atatürk bunu biliyordu, bu nedenle bu kadar çok heykeli var. Şimdiki hükümet de bunun farkında. Başbakan Erdoğan bu olayı kendi eserinin bir parçası olarak kullandı, tıpkı bir performans sanatçısı gibiydi.
* Figürlerden birinin eli eksikti. Tamamlanabilseydi o el sanatçının barış çağrısının vücut bulmuş hali olacaktı. Biz de buradan hareketle o eksik elin bir kopyasını hurda arabasına koyup sokaklarda gezdirdik. Heykel Allahu Ekber nidalarıyla yıkılıp parçalara bölündükten sonra hurdalığa atılmıştı. Bu el arabasının acıklı hali, orijinal anıtın acıklı halini yansıtıyor. Açık vaziyetteki el de insanlara bizimle konuşmaları için yaptığımız açık daveti simgeliyor.
* Pangaltı, Dolapdere, Kurtuluş ve Kasımpaşa’da dolaştık. Aslında İstanbul’dan Kars’a gitmek istemiştik ama bunun bize en az bir yıla mal olacağını görünce vazgeçtik. Çünkü oldukça kısıtlı bir bütçemiz vardı.
* Gönüllülerden topladığımız el kalıplarını Kars’ta, önceki heykelin bulunduğu alana yerleştirdik. Bir saat kadar sonra 10 sivil polis geldi ve onları oradan toplamak zorunda kaldık. Neyse ki fotoğraf çekmemize izin verdiler. Bir tatsızlık yaşanmadı ama ortam biraz gergindi.

Haberin Devamı

Ucube meselesini “elden ele” bienale taşıdılar

Haberin Devamı

Osterholt: “Sokakta rastladığımız neredeyse herkes bize çay ve yemek ikramında bulundu, düşüncelerini içtenlikle paylaştı.”