PazarÜnlülerle yolculuk

Ünlülerle yolculuk

13.01.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

35 yıl turizm sektöründe çalışan ve tur gemilerinde rehberlik yapan Kemal Suman anılarını yazdı. "Kâh Orada Kâh Burada" kitabında ünlülerin de dahil olduğu pek çok hikaye bulunuyor. İşte bunlardan bazıları...

Ünlülerle yolculuk

"Müzeyyen Senarın kamarasının kapısını kırdık" "Kapıya gelince, Özkan Bey Müzeyyenciğim, lütfen bir dakika kapıyı açar mısın? gibi sözlerle, alttan alarak ilk hamleleri yaptı. İçeriden gelen cevap ise, Annemizin örekesine kadar yolumuz olduğu idi. Bunun üzerine Özkan Bey üçüncü hamleyi yaparak kapıyı bir tekmede devirdi ve kamaraya dolduk. Kısa bir mücadele oldu, biz dışarı atıldık ve geri kalan bölümünü dışarıya yansıyan seslerden izledik. Bir süre sonra sesler kesildi.Bir-iki dakika geçti geçmedi, kapı açıldı, Özkan Bey çıktı. Patron konuşmuyor, biz korkumuzdan soramıyorduk. Biraz sonra Müzeyyen Hanım koridora çıktı. Takıp takıştırmış, makyajını tazelemiş, çiçek gibi olmuştu. Biz şaşkınlık içinde bakarken kol kola girip salonun yolunu tuttular. Sumanın ilk gemi turunda, geminin salonunda sahneye çıkması gereken Müzeyyen Senar bunu reddeder ve kamarasına kapanır. Bunun üzerine Suman, patronu Özkan İbar ve arkadaşı Adnan Hasırcı ile Senarın kapısına dayanır: "Haaa! Battaniya!" Bir gün, Kahire-Assuvan arasında, Nil Nehrinde bir gemideyiz. Gecenin bir saatinde Müjdat Gezen ile oturup kaynatırken bir yolcu çıkageldi. Üşümüş, bir ilave battaniye istiyor. Geminin resepsiyonundaki Arap görevliyi dürtüp uyandırdık, ben İngilizce, Fransızca, İtalyanca, ne biliyorsam battaniye tarifi için sıralamaya başladım. Ne yaptıysam fellaha battaniyeyi anlatamıyorum. Müjdat adama battaniye resmi yaptı, battaniyeyle uyuyan insan taklidi yaptı olmadı; Arap görevli anlamıyor. Sonunda Müjdat, "Yahu dur, ben kamaradan bir battaniye alıp getireyim" deyip fırladı gitti, bir dakika sonra elinde battaniyeyle döndü, Arapa gösterdi. Adam ne dese beğenirsiniz? "Haaa, battaniya!" "Barış Manço ve arkadaşlarını atın" "Patron Bak, arkadaşın ve beş arkadaşı neredeyse bir haftadır bizimle beraber geziyor. Bu gece de sahneye çıkmazlarsa, sen de onlarla beraber inip kendine yeni bir iş seçersin, artık saksofoncu mu olursun, dümbelekçi mi bilmem, dedi (...) Barışın kamarasına damladım. Onun durumu iyice. Davulcunun kusması durmuş, gitaristler harap (...) Bir tüp Sulfaguanidin ishal ilacı, kamarada bir o tarafa, bir bu tarafa yuvarlanıyor. Utanmasam ağlayacağım. Bu durumdaki insanlara, Çıkın da bizi eğlendirin denir mi? Saat beşe doğru gemi yine sallanmaya başladı. Durumu biraz düzelmiş olanlar tekrar yataklara serildiler (...)Patronun yanına gittim (...) Yalvaran gözlerle patronuma bakarken o, yardımcım Adnanı çağırdı. Derhal bir filika hazırlansın, Barış Manço ve arkadaşları gemiyi terk edecek! (...) Adnan "Peki müzisyenlerin minibüsünü ne yapacağız?" diye sordu. Onu da denize sallayın dedi Özkan Bey." Suman ve Barış Manço, Galatasaray Lisesinden arkadaş. Manço ve orkestrası Sumanın düzenlediği bir tura katılır ama hepsini deniz tutar. Artık gemideki son gecedir ve müzisyenler hâlâ sahneye çıkamayacak durumdadır. Zeki Mürenin hassas cildi Bu nedir?Tuvalet kağıdı.Hayır efendim, bu zımpara kağıdı! Bunu alınız, şefinize götürünüz. Onunki ve sizinki olabilir ama benim popom böyle malzemeye uygun bir yapıda değil. Bana doğru dürüst bir tuvalet kağıdı bulsun, yoksa kamaramdan çıkmıyorum! Akşama da sahneye çıkar o okur... (Kâh Orada Kâh Burada, Kemal Suman, Remzi Kitabevi, 2001) "Yardımcı rehberlerden biri nefes nefese masamıza geldi. Zeki Bey acil sizi görmek istiyor, kamarasında bekliyormuş dedi. Adnana Beni bulamamamış gibi yap, git bak bakalım ne istiyor? dedim. Adnan birkaç dakika sonra alı al, moru mor döndü. Elinde de bir top tuvalet kağıdı! Bunu kafama attı! dedi. Adnanı sakinleştirdim. Otur anlat bakayım. Adnan kamarasının kapısını tıklatınca, Zeki Bey Giriniz diye seslenmiş. Adnan ne görsün, Zeki Müren transparan bir sabahlık giymiş, yanı başında da birazdan Adnanın kafasına atılacak olan tuvalet kağıdı rulosu.