25.06.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
tkumeli@milliyet.com.tr Besin zehirlenmesi bir mikroorganizma veya bu mikroorganizmaya ait toksine bulaşmış bir besinin tüketilmesinin ardından 72 saat içinde, ishal, bulantı, kusma, karın ağrıları, karında kramplar gibi sindirim sistemini ilgilendiren yakınmaların ortaya çıktığı bir hastalıktır. Bu hastalıkta kişisel dirence ve mikroorganizmanın gücüne göre farklı derecelerde sorunlar yaşanmaktadır.Besin zehirlenmesinin yaz aylarında artmasının sebebi ise mikroorganizmaların daha çok oda sıcaklığı ve üstündeki sıcaklıklarda çoğalma eğilimi göstermesidir. Halk sağlığını yakından ilgilendiren ve özellikle yaz aylarında tehlikeli boyutlara ulaşan sağlık problemlerinden en belirgini besin zehirlenmesidir. Hastalıklı, yanlış şartlarda depolanmış hayvansal gıdalar (özellikle hasta kümes hayvanları ve deniz ürünleri) bulaşıcı bakterileri içerebiliyor. Bu yüzden besin alışverişinizi yaptığınız marketin güvenilirliğine, ürünün tanınmış markalardan olmasına, kaliteli üretim şartlarına uygun çalışan firmaların ürünlerini almaya çalışın."Kırmızı alarmlı" bazı besinler:Özellikle köfte, kümes hayvanları, yumurta, balık gibi yüksek proteinli gıdalar. Fast food restoranlarda sunulan ızgara türü yiyecekler, açıkta bekletilen ve servis edilen mayonezler ya da kremalı soslar. Hazırlanması sırasında eller yoğurma, harmanlama gerektiren, bol malzemeli yiyecekler. Pastörize edilmemiş süt ve bu sütten hazırlanan ürünler ve tatlılar. Oda sıcaklığında iki saatten fazla bekletilmiş ve tüketilmeden önce tekrar ısıtılmayan gıdalar. Oda ısısında bekleyen, ısıtılan ve sonra tekrar soğutulan yemekler. Kabuklu deniz ürünleri. Kirli sularla sulanan sebze ve meyveler. Riskli besinler hangileri? İşlenmemiş gıdaya katılan maddeler de çeşitli bakteriler içerebilir. Özellikle pişirmeden servis edeceğiniz yemeklerde tüm malzemelerin hijyeninden emin olmalısınız.Yemek pişirirken kullanılan malzemeler kadar hazırlandığı ortamın temizliği de önemlidir. Pişirilmemiş yiyeceklerle pişirilmiş yiyeceklerin aynı ortamda hazırlanıp saklanmaması, hazırlayan kişinin ellerini sıklıkla yıkaması, eldiven kullanması, saçlarını örtmesi, tırnaklarının mümkünse kısa olması ve fırçalanması büyük önem taşır.Gıda hazırlanması için kullanılan her yüzey çok temiz tutulmalıdır. Her bir gıda kırıntısı, kalıntısı veya noktasını mikropların potansiyel bir kaynağı olarak düşünün. Bulaşıklarla ve mutfak ekipmanlarıyla temas eden kıyafetler her gün değiştirilmeli ve kullanım önceside kaynatılmalıdır. Çöp kovaları deterjanla her hafta yıkanmalıdır. Pişirme sıcaklığı da besin hijyeninin sağlanmasında çok önemlidir. Gıdanın bütün kısımları en az 70 derecede pişirilmelidir. Örneğin tavuk pişirildiğinde bile kemiklerin yanlarında pişmemiş kısımlar kalabilir, dolayısıyla tamamen pişinceye kadar tekrar fırına konulmalıdır. Ortamın temizliği çok önemli Isının gıdaya homojen dağılması, iç sıcaklığın mümkünse termometre ile ölçülmesi gerekli. Yani pişirdiğiniz et nar gibi kızarmış görünse de içi çiğ kalabilir, bu da besin zehirlenmelerine yol açan bakterilerin burada üreyebilmesi için uygun ortam oluşturur. Daha çok basınçlı buhar üfürmeli fırınlarda, düdüklü tencerelerde veya mikrodalga fırınlarda yüksek derecelerde pişirmek daha güvenli yöntemlerdendir.Pişirdiğiniz besinleri 60 derece üzerinde sıcak, 10 derece altında soğuk ortamlarda saklayın. Uygun saklama mikropların çoğalmasını yavaşlatır ancak organizmaları öldürmez. Bu nedenle yemekleri, tüketmeden önce bir kez daha yeniden bütün kısımların ısısı en az 70 dereceye ulaşıncaya dek ısıtın.Bilinen markalar olmak şartıyla dondurulmuş hazır gıdalar oldukça hijyeniktir diyebiliriz. Ancak bu aşamada besinin çözdürülmesi önem taşıyor, bu durum dondurulmuş besinlerde de geçerli. Bu besinler için en uygun çözdürme ortamı mikrodalga fırınlar ya da buzdolabının alt kısımlarıdır. Asla oda ısısında çözdürmemelisiniz. Her türlü ürünün üretim ve son kullanma tarihlerini okumalısınız. Tarihi geçmiş, ambalajı eskimiş, kutusu çatlamış ya da bombe yapmış ürünleri almamalısınız. Oda ısısında çözdürmeyin Dondurma, krema, mayonez, patates salatası tüketimi ile açığa çıkan, Stafilacocous Aureus adlı bir bakterinin yol açtığı zehirlenmeler kusma, karın ağrısı, ishal şeklinde kendini gösterir. Tahıldan yapılan yemekler, pilav ve süt ürünleriyle açığa çıkan, Basillus Cereus adlı bir bakterinin yol açtığı zehirlenmeler karın ağrısı ve kusma şeklinde kendini gösterir. Pişirilip saklanmış etlerle açığa çıkan, Clostridrum Perfingens adlı bakterinin yol açtığı zehirlenmeler kramp şeklinde karın ağrısı, ishal şeklinde kendini gösterir, ciddi sağlık riskleri oluşturabilir.Deniz ürünleriyle açığa çıkan, Vibrio Parahaemolyticms adlı bakterinin yol açtığı zehirlenmeler ishal ve karın ağrısı ile kendini gösterir. Süt ve dondurmayla açığa çıkan, Versinia Enterosolitica adlı bakterinin yol açtığı zehirlenmeler ateş, kanlı ishal, karın ağrısı ile kendini gösterir. Süt, süt ürünleri ve yumurtayla açığa çıkan, Salmonella bakterisi kaynaklı zehirlenmeler karın ağrısı, ateş ve ishal ile kendini gösterir. Su ve yiyeceklerle bulaşan, çok ciddi sağlık tehditleri yayan E. Coli tipi bakteriler, türlerine göre şiddetli ishal ve karın ağrısı ile kendini gösterir. Ev konserveleriyle açığa çıkan Clostridum Botilinum ise görme bozukluğu ve yutma güçlüğüne neden olabilir. Belirtileri neler? haftanın öğüdü Zehirlenme durumunda dikkat edilecek en önemli husus su ve tuz takviyesidir. Mide-bağırsak sistemini yormayacak gıdalar yenmeli, yağlı ve posalı besinlerden (meyve, sebze vs.) uzak durulmalıdır. Fazla işlem görmeyen çorbalar, ayran, kola, şeftali, vişne, elma suyu gibi bağırsak hareketlerini yavaşlatıcı sıvılar içilmeli; patates haşlama, püre tüketilmelidir.Yağsız peynir, yağsız yoğurt ve yağsız ayran da alınabilir. Yoğurtta bulunan bazı yararlı bakteriler bağırsaktaki zararlı maddelerin parçalanmasına veya mikropların yok edilmesine yardımcı olur. Bu nedenle gerek bazı gıda zehirlenmelerinde gerekse kimyasal zehirlenmelerde yararı olabileceği düşünülüyor. Su ve tuz takviyesi şart