14.04.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Tıp dünyası çağımızın vebası kansere karşı pek çok yöntem üzerinde çalışıyor. Araştırmalara göre, ABD’de metastatik beyin tümörlerinden her yıl 180 bin ile 500 bin kişi yaşamını yitiriyor. Bilim insanları bu nedenle beyin tümörünün tedavisi üzerinde yoğunlaşmış durumda... Aynı cins tümör bile olsa herkese aynı tedavinin uygulanması artık doğru bir yaklaşım olarak görülmüyor. ABD’de beyin tümörüne karşı getirilen aşı da bu yaklaşımın bir sonucu. Glioblastoma tümörüne karşı geliştirilen aşı, herkesin kendi tümöründen alınan bir parçayla üretiliyor. Amaç, hastaların yaşam süresini uzatabilmek.
Florence Nightingale Hastaneleri Nöroşirürji Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Cengiz Kuday, tıp dünyasında beyin tümörlerinin tedavisi ile ilgili yeni bir yaklaşım belirlediğini kaydetti.
“ABD’de bazı büyük merkezlerde tümörün moleküler yapısı inceleniyor. Ondan sonra tedavi yolu çiziliyor” diyen Prof. Dr. Kuday, tümörün cinsi aynı olsa da, iki ayrı kişide aynı tedavinin işe yaramadığını söyledi. Kuday, “Yani Ahmet ve Mehmet’in tümörü aynı bile olsa, tümör moleküler profili farklı. Bu ne demektir, hepsinin aynı tedaviye cevabı farklı... Aynı tümörde biri üç ay yaşıyor da, diğeri üç yıl yaşıyor. Bu nasıl oluyor? Tümör profilindeki farklılıktan dolayı... Her kişideki tümörün farklılığını ortaya koyan analiz, ileri teknoloji gerektiriyor. Bu durum çok yeni. Türkiye’de bu inceleme henüz yapılmıyor. Her tümöre aynı tedavi uygulanıyor. Çünkü bu profil yapısını incelemek daha yeni yeni ortaya çıktı. ABD’de de sadece bazı büyük merkezlerde var” şeklinde konuştu.
‘Ezbere kullanılamaz’
Metastatik ve beynin kendi yapısından kaynaklanan (primer) tümörlerin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Kuday, şunları söyledi:
“Metastatik (başka organlardan beyne sıçrayan) tümörler sayıca daha fazla oluyor. Eskiden bu metastazlarda birden fazla olunca ameliyat etmezdik. Bugünkü konsept birden fazla da olsa teknik olanaklarımız yeterli. Bunların büyük bir kısmı tekrar ameliyat edilebiliyor. Yüzlerce değişik şekilde tedavi var. Kemoterapi bazı hastalarda hiç faydalı olmuyor. Aynı cins tümör olsa da birinde faydalı oluyor, diğerinde faydalı olmuyor. Ezbere de kullanılmaz. Çünkü yan etkileri var. Bu profil yapılmadan kemoterapi yapmak ya da radyoterapi yapmak bana göre doğru değil. Maalesef bugün radyoterapinin artı kemoterapinin beyin tümörlerindeki yaşamı uzatma marjı çok kısa.”
‘Anne karnında tespit yapılabilir’
Nöroonkolojinin tümörün genetik moleküler yapısının incelenmesi ile şekillendiğini belirten Prof. Dr. Kuday, ileride anne karnındayken kişinin tümöre yatkın olup, olmadığının tespit edileceğini söyledi. Prof. Dr. Kuday, beyin tümörlerinde çıkarabildiği ölçüde cerrahinin, hâlâ ‘altın tedavi’ olduğunu vurguladı.
‘Aşı henüz kesin değil’
Beyin tümörü aşısı ile ilgili Kalifornia Ucla Üniversitesi’nde büyük çalışmalar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Kuday, oraya birçok kişinin son çare olarak müracaat ettiğini söyledi. Aşı çalışmalarında tıp dünyasının henüz başlangıç aşamasında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kuday, “Aşı belli tümörlere uygulanıyor. Bazı tümörler var, bunlar aşıya da hassas. Ama bazılarının ne aşıya ne ilaca hassasiyeti var” dedi.
“Bir kere hastalara gereksiz ümit vermekten kaçınmak lazım. Henüz her şey araştırma safhasında” diyen Prof. Dr. Kuday, “Aşı üzerinde çalışmalar var. Her toplantıda bunun bir kademe ilerlediğini de görüyoruz. Ama rutin kullanımda olan bir aşı henüz yok. Ama belirli merkezlerde tümörün bir parçası alınıp, bir aşı hazırlanarak o tatbik ediliyor. Neticeler henüz kesin değil” şeklinde konuştu.