60'tan günümüze www.tarih
60'tan günümüze www.tarih
İnternetin tarihi, çok eskilere, uzun yıllara dayanmıyor. Ancak ilginç dönüm noktaları var. Örneğin 1940'lı yıllarda bir IBM yetkilisi, şu anda dünyanın beş adet bilgisayara ihtiyacı olduğunu söyledi. Yine aynı yıllarda ABD Hükümet yetkilileri 2000 yılında dünyada tam bin bilgisayarın olacağını öngördü. 1993 yılında Microsoft'un sahibi Bill Gates, şirketinin internete ihtiyacı olmadığını vurguladı. Kimse internetten böyle bir gelişme beklemiyordu.
1950'li yıllar
Rusya'nın uzaya Sputnik isimli uyduyu atmasından sonra alarm durumuna geçen ABD yetkilileri, İleri Araştırma Proleri Ajansı (ARPA) isimli bir organizasyon kurdular.
1960'lı yıllar
ARPA isimli kuruluş, bilgisayarların kendi aralarında bilgi paylaşımı yapabilmesi için ilk projelerini üretmeye başladı ve bir deneme ağı kurdu. Aynı yıllarda İngiltere'de de çalışmalara başlandı. Kurulan ARPANET isimli bir ağ üstünden ABD üniversiteleri, 12 kilobaytlık bir hafızayla (evlerde kullanılan 32 megabaytlık ortalama bilgisayarlarının hafızası bundan üç bin kat fazla) 50 kilobit (günümüzde her evde bulunan sıradan bir modemden 6 kilobit daha yavaş) hızında bağlandı.
1970'li yıllar
ARPANET, sistemin kullanımını ilerleterek bunu standart hale getirmeye başladı. Ağa dahil olan üniversitelerin sayısı arttı, coğrafi alan genişledi. Ana terminal, kendine 64 kullanıcının bağlanabileceği hale geldi. İlk elektronik posta programı icat edildi ve deneme mektupları atılmaya başlandı. Mektup sisteminin mucidi Ray Tomlinson, isimler ve adreslerin arasına @ işaretini uygun gördü. Bu arada mektupların alınıp okunduktan sonra cevap yazılabildiği program geliştirildi.
İlk bilgisayardan bilgisayara elektronik muhabbet (chat) yapıldı. Bu yılların ortalarında ARPANET ve Fransız üniversiteleri birleşirken sisteme Norveç de katılırken uydu üstünden bilgi transferi için uğraş verildi. 1976 yılında Kraliçe Elisabeth ilk elektronik mektubunu gönderdi.
1980'li yıllar
1980 yılında ARPANET ağındaki ilk bilgisayar virüsü ortaya çıktı ve sistemin kilitlenmesine neden oldu. Yeni bilgisayar ağlarının kurulması için projeler başlatıldı, reklamlar yapıldı. Fransa'da Minitel isimli bir bilgisayar ağ hayata geçti. Günümüzde bilinen anlamıyla internetin temeli olan TCP/IP adı verilen protokol hayata geçti. Avrupa'nın ortak olarak kullandığı bir ağ hayata geçti. Wisconsin Üniversitesi'nde ider sistemlere isimleriyle gidilmesini sağlayacak bir isim sunucusu çalışmaları başlatıldı. Bu arada ARPANET'in isimi MILNET olarak değiştirildi.
1984 yılında alan adları devreye girdi, sisteme dahil ağ sayısı bine ulaştı. Bugün bildiğimiz eğitim kurumları için .edu uzantıları ortaya çıktı. Karşılıklı mektuplaşıp bilgiden herkesin faydalanmasını sağlayan haber grupları kuruldu.
AT&T şirketi bugün kullanılan yüksek hızı sağlayan fiber optik kablo teknolojisini daha ileri alanlara taşıma kararı aldı.
1988 yılında 60 bin kullanıcıya ulaşan sisteme giren bir virüs altı bin kişiyi etkiledi. Yıl sonunda 1989 yılının sonunda kullanıcı 100 bin kullanıcıya ulaştı.
1990'lı yıllar
Birçok ülke kendine ait alan adlarını aldı. Türkiye .tr alan adını 1993 yılında edindi. İnternet temeli tamamen oturdu. 1991 yılında World Wide Web tanımlaması yapıldı. Ağın hızı 44.7 megabite çıktı. Aylık veri trafiği bir trilyon bayta, kullanıcı sayısı bir milyona çıktı. Sistemler yıllık yüzde 997 oranında büyümeye başladı.
1994 yılından sonra her şey çılgın bir hızla artmaya başladı. İnternetten pizza satıldı, tüm ülkeler bakanlıklarını internete taşıdı, sanal bankalar açıldı, radyolar internetten yayına başladı. Şirketler .com isimlerini alarak internette kendi yerlerini resmi olarak aldı.
1995 yılında Hong Kong'da bir bilgisayar korsanı 10 bin kişinin internet bağlantısını kesmeyi başardı. Bilgisayar ekranından akan görüntü ve ses iletimi başladı. İlk arama makineleri ortaya çıktı. Bugünün teknolojik devrimi javalar ortaya çıktı.
1997 yılında bilgisayarlara sizin daha önce belirlediğiniz bilgileri gönderen push teknolojisi ortaya çıktı. Kayıtlı adres sayısı 2 milyon oldu. Yıl sonunda elektronik ticaret, açık artırma siteleri ve portallar ortaya çıktı.
Bana siteni söyle...
Hemen kapanan siteler
Bazı siteler vardır ki bunlara 18 yaşından küçüklerin girmesi kanunen yasaklanmıştı. Bu sitelerin tamamını görmek için kredi kartından ciddi paralar vermek gerekmektedir. Oradan geçerken kazayla girildiği söylense de, oraya girildiği sürekli inkar edilse de internet camiasındaki her 10 sayfadan üçü bu tipte hazırlanmıştır. Yine internet ortamındaki ticaretin yüzde 11'i buradan yapılmaktadır. Genellikle buraya girenler içine kapanık olurlar. Çevrede müdürü, eşi ya da samimi olmayan arkadaşların varlığı sezinlenirse hemen kapatılırlar.
Kopya site meraklıları
İnternet ortamında içerik üreten insanlar çok fazla değildir. İnsanlar genellikle yenilik yapmak yerine başkalarının sitelerini çalmayı yeğlerler. Bu yüzden kopya sitelerin kullanıcıları da yeni kopyacılardır.
Komedi sitelerinin bezirganları
Komedi siteleri vardır ki bunların içinde her gün değisen espriler, fıkralar ve karikatürler bulunmaktadır. Bu siteyi gezen insanların en çok sevdiği şey size bu resimleri göndermektir. Siz istemediğiniz halde bu resimler her Allahın günü posta kutunuza akmaktadır. Karşınızdakini kıramazsınız. Karşınızdaki fütursuzdur ve sizin mektupları hemen alamadığınızı hiç düşünmez. Bir sayfa, iki sayfa, üç resim, beş resim. Siz iş için mektuplarınızı alabilmek için çırpınır, bu mektupların bitmesini bekler durursunuz.
Entel sitelerin entelleri
Entel siteler, sizi bu dünyadan alıp entellektüel diyarlara götürmek isteyen ulvi amaçlı insanlar tarafından hazırlanır. Ancak siz bu sitelerin ikinci sayfasında sıkılır, hayatınızdan bezersiniz. Genellikle entellektüel kapasitesi yüksek olan insanlar, sitesinde gezenlerin hemen kaçıp gitmesine çok içerler, davadan döner ve porno site yapma arayışına girerler.
Acemi tuzağı siteler
Bazı siteler internetten para kazanmayı amaçlar. Bunun için reklam tıklamayı kullanırlar. Bu sitelerde "su linki tıklarsan sana en çok aranan programları bedava göndereceğim" gibi bir ibare çıkar. Siz tıklarsınız. Ancak karşınıza anlamsiz bir ev kadinları sitesi çıkar. Geri dönersiniz. "Pardon aslında şurayı tıklamalıydınız" derler. Orayi tıklarsınız, eşinize çiçek yollama sitesiyle karşılaşırsınız. Bu işlem, aceminin kandırıldığını anlayana kadar sürer gider. Sitenin sahiplerinin ayda 5 ila 20 bin dolar arasında para kazandığı olmuştur. Acemi sörfçüler kandırıldıklarını itiraf etmek istemedikleri için bu iş sürer gider.
Yaşam biçimi
10-23 Nisan tarihlerinde tüm Türkiye’de kutlamaya çalıştığımız ‘İnternet Haftası’nın amacı, interneti geniş kitlelere tanıtmak, büyütmek, yeni projeler başlatmak, sorunları saptamak, çözüm aramak, bu konularda ortak akıl üretmek, ulusal politikalar oluşturulmasına katkıda bulunmaktır.
Dört pilot proje var
İnternet Üst Kurulu olarak bu sürede Türkiye’nin interneti konuşmasını, keşfetmesini, düşünmesini, Türkiye’nin gündemine internetin oturmasını istiyoruz. İnternet Haftası’nın bir internet şenliği olarak algılanmasını istiyoruz. Gönlümüz bu etkinliklerin her ilçede, her okulda, her kütüphanede, her büyükçe iş yerinde olmasındadır.
Üzerinde özellikle durduğumuz dört pilot proje: mezunların, firmaların ve sivil toplumun okullarına sahip çıkarak, okulları, enformasyona erişim merkezi olan halk kütüphanelerini internete bağlamak, Belediyelerde internet evi açarak hem halkı internetle tanıştırmak hem de katılımcı demokrasiyi geliştirmek, ve organize sanayi bölgelerinde elektronik ticaretin temellerini atacak internet evleri açmaktır.
Köklü değişiklikler
Şunu açık yüreklilikle kabul etmek gerekir ki, bu konularda Türk toplumunu henüz ikna edemedik. İnternet reklamlarına ayrılan kaynağın yüzde birini bile bu projelere aktaramadık. Bizler internet sektörü olarak, internetin devrimsel bir değişimi temsil ettiğini, yaşamın her boyutunda köklü değişiklikler meydana getirdiğini, bireysel, toplumsal ve siyasal yaşamda, iş hayatı, sağlık, eğitim ve eğlencede yeni olanaklar, ufuklar ve tehditler oluşturduğunu düşünüyoruz. İnternet yaşamımızın bir parçası olmaktadır.
Bunun için diyoruz ki “internet’le tanışın, internet yaşamdır.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Mustafa Akgül