Amerika'nın en zenginleri bile Avrupalılardan daha az yaşıyor! Peki ama neden?
Brown Üniversitesi’nin yaptığı kapsamlı bir araştırmaya göre, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en zengin bireyler bile Avrupa’daki sosyoekonomik düzeydeki akranlarına kıyasla daha düşük yaşam beklentisine sahip. Peki ama neden? İşte çarpıcı araştırmanın sonuçları.
Araştırmacılar, Amerikalıların Avrupalılara kıyasla daha düşük hayatta kalma oranlarına sahip olduğunu gözlemledi. Bu bulgu, en varlıklı Amerikalılar arasında bile geçerliydi ve bu kişiler, Avrupa'daki benzer sosyoekonomik düzeydeki insanlardan daha kısa yaşıyordu. Söz konusu durum, tüm refah seviyelerinde tutarlıydı yani en zengin Amerikalılar bile daha yoksul meslektaşlarından daha uzun yaşasa da, Avrupalıların genel olarak daha uzun yaşadığı görüldü.
Son 60 yılda Amerika Birleşik Devletleri'nde, orta sınıflardan zenginlere doğru önemli bir servet kayması yaşandı. Bu değişim, ülke genelinde eşitsizliğin artmasına neden oldu. Diğer yüksek gelirli ülkelerde de servet eşitsizliğinde artışlar görülmekle birlikte, bu artışlar Amerika'daki kadar belirgin olmadı. Bu servet transferiyle eş zamanlı olarak, Amerikalıların yaşam beklentisi azalıyor. Özellikle de en yoksul kesimde bu durum daha belirgin bir düzeyde.
ENDİŞE KAYNAĞI OLDU! ZENGİNLİK VE SAĞLIK EŞİTSİZLİĞİ
Bu durum elbette büyük bir endişe kaynağı. Peki, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki zenginlik ve sağlık arasındaki bu eşitsizlikler, diğer ülkelerdeki durumla nasıl karşılaştırılabilir?
Brown Üniversitesi'nden araştırmacılar, yakın tarihli bir çalışmada ABD Sağlık ve Emeklilik Çalışması ile Avrupa Sağlık, Yaşlanma ve Emeklilik Anketi verilerini karşılaştırdı. Bu karşılaştırma, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'nın farklı bölgelerinden 50 ila 85 yaşları arasındaki 73 binden fazla yetişkinin verilerini içeriyor. 2010 yılına ait olan bu veriler, araştırmacıların zenginliğin bir kişinin ölüm olasılığını nasıl etkilediğini değerlendirmelerine olanak sağladı. Sonuçlar, daha fazla servete sahip kişilerin daha az servete sahip olanlardan daha uzun yaşama eğiliminde olduğunu gösteriyor. Ancak bu eğilim, özellikle zengin ve fakir arasındaki uçurumun Avrupa'dakinden daha büyük olduğu Amerika Birleşik Devletleri'nde daha belirgin.
Çalışmanın sonuçları ise Amerika Birleşik Devletleri'ndeki her refah düzeyinde ölüm oranlarının, analizde yer alan Avrupa bölgelerinden daha yüksek olduğunu da ortaya koydu. En zengin Amerikalılar dahi en zengin Avrupalılardan daha kısa bir yaşam süresine sahip. Hatta bazı durumlarda, en zengin Amerikalıların yaşam beklentisi, Almanya, Fransa ve Hollanda'da yaşayan en yoksul insanlarla aynı seviyede.
'EN VARLIKLILAR BİLE MUAF DEĞİL'
Brown Üniversitesi'nde sağlık hizmetleri, politika ve uygulama profesörü olan Irene Papanicolas, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
"Bulgular, en varlıklı Amerikalıların bile, Amerika Birleşik Devletleri'nde ekonomik eşitsizlik, stres, beslenme veya çevresel tehlikeler gibi daha düşük yaşam beklentisine katkıda bulunan sistemik sorunlardan muaf olmadığını açıkça gösteriyor."
Papanicolas sözlerine şöyle devam etti: "Amerika Birleşik Devletleri'nde sağlığı iyileştirmek istiyorsak, bu farklılıklara (özellikle de benzer sosyoekonomik gruplar arasındaki farklılıklara) katkıda bulunan temel faktörleri ve bunların neden ülkeler arasında farklı sağlık sonuçlarına yol açtığını daha iyi anlamamız gerekiyor."
Çalışmanın sonuçları oldukça çarpıcı. Araştırmaya göre en zengin çeyrekteki kişilerin ölüm oranı, en yoksul çeyrekteki kişilere kıyasla yüzde 40 daha düşük. Ancak Kıta Avrupası'ndaki (adalar ve bazı durumlarda da yarımadalar hariç Avrupa kıtası) insanların ölüm oranları, Amerika Birleşik Devletleri'ndekilere göre yaklaşık yüzde 40 daha düşük. Güney Avrupa'daki insanların ölüm oranları ise, çalışma süresince Amerikalı meslektaşlarına göre yaklaşık yüzde 30 daha düşük. Buna karşılık, Doğu Avrupalı katılımcılar arasındaki ölüm oranları yüzde 13 ila 20 daha düşük.
Brown Sağlık Sistemi Sürdürülebilirlik Merkezi'nde araştırmacı bilim insanı olan Sara Machado ise şu ifadeleri kullandı:
"Bulgularımız, bir ülkenin servet dağılımında nerede yer aldığınızın uzun ömürlülüğünüz için önemli olduğunu ve aynı zamanda kendi ülkenizdeki konumunuzun diğer ülkelerdeki benzer konumdaki insanlara kıyasla ne anlama geldiğinin de önemli olduğunu gösteriyor. Sağlık sonuçlarını iyileştirmek sadece en dezavantajlı durumda olanlar için bir zorluk değil; en zengin kesimde yer alanlar bile bu durumdan etkileniyor."
Araştırma, Amerika Birleşik Devletleri'nin zayıf sosyal güvenlik ağlarının ve yapısal eşitsizliklerin, zenginlikten bağımsız olarak daha düşük hayatta kalma oranlarına katkıda bulunduğunu gösteriyor. Bu eksiklikler en çok yoksul vatandaşları etkilese de, en varlıklı Amerikalılar da bu duruma karşı savunmasız. Bu bulgular aynı zamanda beslenme alışkanlıkları, sigara kullanımı ve sosyal hareketlilik gibi sistemik, kültürel ve davranışsal faktörlerden de etkileniyor.
HAYATTA KALMA ETKİSİ
Araştırma ekibi ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde ilginç bir "hayatta kalma etkisi" gözlemledi. Buna göre, sağlık sorunları daha fazla olan yoksul insanlar daha erken ölmekte ve bu durum, yaş grupları ilerledikçe geride daha sağlıklı ve zengin bir nüfusun kalması gibi bir yanılsama yaratıyor. Ancak gerçekte, en yoksul bireyler sadece daha erken yaşamlarını yitiriyor.
Papanicolas sözlerini şu şekilde tamamladı: "Daha önceki çalışmalarımız, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'da 65 yaşından sonra servet eşitsizliği azalırken, Amerika Birleşik Devletleri'nde en yoksul Amerikalıların daha erken ve daha yüksek oranlarda ölmesi nedeniyle bu eşitsizliğin azaldığını gösterdi."
'MESELE DAHA FAZLA PARA HARCAMAK DEĞİL'
Bu çalışmanın sonuçları, Amerika Birleşik Devletleri'nde giderek büyüyen servet ve ölüm arasındaki uçurumu ele almak için politika yapıcıları harekete geçmeye çağırıyor. Özellikle sağlık sistemindeki eksikliklerin ötesine geçen politikaların benimsenmesi gerekiyor. Machado, son olarak şunları söyledi: "Diğer ülkelere baktığımızda, daha iyi sonuçlar elde ettiğini görüyoruz ve bu da onlardan bir şeyler öğrenip kendimizi geliştirebileceğimiz anlamına geliyor. Mesele illa ki daha fazla para harcamak değil, mesele gözden kaçırdığımız faktörleri ele almak, ki bu da fark ettiğimizden çok daha büyük faydalar sağlayabilir."