SAĞLIK
YEMEK
ASTROLOJİ
GÜZELLİK

Kaş Kontürü Zararlı mı?

Kaşlar hemen hemen bütün kadınların yüzünde en çok dikat ettikleri nokta. Gür kaşlılar sadece düzenli kaş alımı ile kaş şekillerini korumaya çalışırken, seyrek kaşlılar hem kaşlarını gür göstermekle, hem de güzel şekil vermekle uğraşıyorlar. Bir de bu durumun sürekli tekrar edilmesi gerekiyor. Yani tek sefer yaptığınızda kurtulamıyorsunuz. Özetle kaşlar, özellikle hanımlar için çok uğraşılı bir konu.

Kaşlar, yüze ifadeyi veren en önemli parça olmakla beraber, yüzün altın oranını belirleyen en kritik nokta. Kaşların şekli birbirinden çok farklı olduğunda, yüzde simetrik bir görünüm yakalamak mümkün olmuyor.

Kaşlar daha çok yaş ile beraber, seyrekleşmeye başlıyor. Yaştan bağımsız genç yaşlarda da stres, geçirilen bir takım rahatsızlıklar, kullanılan ilaçlar vb sebeplerle kaşlar seyrelebilir, dökülebilir. Seyrelmiş kaşlar, yüzü solgun ve cansız gösterir.

İstenmeyen bu görüntünün önüne geçmek, kaşlarını dolgun ve canlı göstermek isteyenler, kaşlarını kaş kalemi, kaş farı gibi kozmetik içerikli makyaj malzemeleri ile boyamaya başlıyorlar. Kozmetik içerikli bu ürünler, kaş köklerine zarar vererek uzun vadede kaşların daha da dökülmesine sebep olabiliyor. Böyle bir durum olduğunda kaş yapayım derken göz çıkarmış oluyoruz.Bir de kaşları boyama işlemini her gün düzenli yapmanız gerekiyor, boyama ile ortaya çıkan görüntü pek de doğal görünmüyor. Yüz ölçülerine ve şekline göre kaşları simetrik ve doğru şekilde her gün boyamanın zorluğu ise apayrı bir konu, bu konuya hiç girmiyorum.

Bu zor işten kurtulmak isteyenlerin imdadına yaklaşık 20 sene öncelerde dövme kaş yöntemi yetişti. Vücuda yapılan dövme, kaşlara makyaj olarak da uygulanmaya başlandı. “Dövme kaş” söylemi buradan gelir. Vücuttaki dövme için kullanılan koyu renkli boyalar kaş bölgesine uygulanıyordu. Kaşı seyrek olan çokça kişi her gün makyaj kalemi ile kaşlarını boyamak istemediğinden, bu dövme kaş yöntemine başvurdu. Tek avantajı çok uzun süre kullanım imkanı olan bu uygulama, koyu ve yapay görüntüsü sebebiyle mutsuzluk ve pişmanlık yarattı. O dönem kaşlarına dövme yaptıran kadınlar sonra bu dövmeleri sildirmekle uğraştı.

Peki o zaman ne yapacağız? Kaşlardaki sorunu nasıl çözeceğiz?

Son 5 yıldır yaygın şekilde uygulanan yeni bir yöntem var. “Kıl Tekniği Kaş Kontürü” işlemi.

Kaş kalemi, kaş farı gibi kozmetikler hergün uğraşması zor ve uzun vadede zararlı olabiliyor. Dövme tekniği ise yıllarca kullanılabiliyor ama koyu ve yapay görünümlü. İşte ikisinin negatif bütün özelliklerini çıkarın, geriye kıl tekniği kaş kontürü kalıyor.

- Boya görünümünde yapay değil, gerçek kaş kılı görünümünde doğal yapılabiliyor.

- Koyu renkler değil, kişinin kendi kaşına uygun tonlarda, açık ve doğal renk seçenekleri var.

- Ömür boyu değil, ortalama 1 yıl kalıcı, bu sayede kaş şeklinde değişiklik yapma imkanı sunuyor.

- Kozmetik değil, daha organik içerikli, FDA onaylı pigmentlerle yapılabiliyor.

- Kıl kökü ile bir teması olmadığı için kaşlara da bir zararı dokunmuyor.

- İşlemden önce kaşlar ölçümlerle tasarlandığı için, yüzde simetrik bir görüntü imkanı sağlıyor.

Tabii saydığım tüm bu olumlu özellikler, kıl tekniği kaş kontürü uygulamasını, bilgi ve tecrübe ile, kaliteli pigment ve hijyenik ortamda, işini saygıyla, severek yapan eğitimli, donanımlı, bu işi yapmaya ehliyeti olan uzmanlarca yapıldığında geçerli.

Yazının devamı...

2020 Kış Makyaj Trendleri

Başlığı okuyunca “Bakalım bu kış hangi renkler modaymış?” diye düşünmüş olabilirsiniz. Bence bu kış ve bundan sonra da her kış temiz, sağlıklı ve ışıldayan bir cilt moda olacak. Son dönemde herşey de olduğu gibi, makyajda da genç, sağlıklı ve doğal görünmek tercih ediliyor.

Bildiğiniz gibi, günümüzde hanımlar temel bir makyaj uygulamasının olmazsa olmazı olan makyaj bazları, yoğun kapatıcılı fondötenler, kontür, allık ve aydınlatıcılar uygulayarak yoğun bir makyaj yapmaktan vazgeçiyorlar. Bunun yerine cildin makyajsız da canlı,bakımlı ve iyi görünmesini sağlayan cilt bakımları, gençlik aşıları, teknolojik cihazlarla cilt gençleştirme uygulamaları ve antiaginge yönelik tüm medikal estetik uygulamalara başvuruyor ve cilt kalitelerini arttırmaya yönelik uygulamalara yatırım yapıyorlar.

Çoğumuzun çocuklukta büyülermizden şu cümlelerle duymuş olduğu; “Biz eşlerimize her daim bakımlı görünmek için onlardan önce uyanır makyaj yapardık. Eşlerimize makyajsız görünmek istemezdik” trendi geçmişte kaldı.

Şimdi ise akım çok başka. Makyaj yapmadan bakımlı, genç ve sağlıklı görünmek.

Eskiden bakımlı görünmek için makyajdan başka bir çözüm yoktu. Sadece anti-aginge yönelik bir takım kremler vardı. Cilt bakımı ve anti aginge yönelik kremler hala var ve günlük bakımın önemli bir parçası ancak kremler tek başlarına cildin derinlerine kadar inerek etki göstermede yeterli olamıyorlar. Mutlaka cildin tüm tabakalarına etki ederek cildi yenileyen uygulamalara ihtiyaç duyuluyor.

Makyaj ile yapmaya çalıştığımız yüz kontürlerini ve yüz ovalini belirginleştirme, gözenekleri fondötenle kapatıp cildi pürüzsüzleştirme, yüzde aydınlık ve canlı bir yansıma oluşturmak için aydınlatıcılar kullanma gibi makyaj hilelerine olan rağbet azalırken, bu etkileri kalıcı olarak elde edebilmenin mümkün olduğu medikal cilt bakımları ve medikal estetik uygulamalara olan ilgi artıyor.

Bu uygulamalar uzun vadede kendimize yaptığınız yatırım olarak düşünüldüğünde, hem beden hem de ruh sağlığımıza katkısı sebebiyle daha çok tercih edilmeye başlandı.

Hangi uygulamaların daha çok tercih edildiğine bakacak olursak; makyajla kapanmış mat, yoğun gözenek ve siyah nokta problemi olan bir cilt yerine, gözenekleri sıkı, her türlü kirden ve siyah noktadan arınmış, nefes alan, canlı bir cilt için öncelikle düzenli medikal cilt bakımı ve bu alandada en etkili ve derinlemesine cilt bakımı uygulaması olan Hydrafacial Cilt Bakımı ilk sırada yer almakta.

Ciltteki renk eşitsizliklerini ve hafif lekeleri gidermek, sağlıklı parlak bir cilt için Thilium Lazer Baby Face tercih ediliyor.

Cilt elastikiyetini arttırıp, sarkmaları toparlamak, akne izlerini iyileştirmek, yüzdeki ince çizgi ve kılcal kırışıklıkları gidermek, cildi sıkılaştırıp, pürüzsüzleştirmek için Altın Frekans - Altın iğne uygulaması oldukça iyi ve memnuniyet verici bir uygulama.

Mimik kırışıklıklarını gidermek için botoks uygulamaları ameliyatsız estetik uygulamalarının başını çekmeye devam ediyor. Bunlarla birlikte, yüzdeki hacim kayıplarını gidermek ve elmacık kemiklerini, yüz kontürlerini belirginleştirmek için, rujla dolgun gösterilmeye çalışılan dudakları doğal hali ile dolgunlaştırmak için kullanılan dolgu uygulamaları da son dönemlerde en çok tercih edilen medikal estetik uygulamalar arasında yerini almaktadır.

Tek başına ya da yukarı bahsettiğimiz uygulamalarla kombinlenerek yapılabilen mezoterapi uygulamaları da medikal cilt uygulamaları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Cildin ihtiyacı olan ve sadece krem uygulamaları ile cildin derinlerine ulaşamadığı için etkili olamayan vitamin, mineral ve peptidleri, leke açıcı özelliği olan C vitamini, retinoik asit gibi içerikleri mezoterapi ile cilde uygulamak cilt kalitesini arttırmakta, cilde canlılık, parlaklık ve renk eşitliği sağlamaktadır.

Görünen o ki, gerek bu kış , gerekse bundan sonra kalıp gibi yapılan cilt makyajları yerine, makyajsız, nefes alan, parlayan, genç ve sağlıklı ciltler moda olacak.

Gözlerde yumuşak görünümlü, hafif açık pastel tonlardaki farlar, alınmamış doğal kaşlar, belirgin eyelinerlar yerine, doğal görünümlü, ince, kirpik dibi diplinerlar, dudaklarda açık renk, doğal tonlar da moda olmaya devam edecek.

Rahatına düşkün, doğal olmayı seven, sağlıklı ve hayatı benimsemiş hanımlar için bu yazdıklarım iyi haber olsa gerek.

Hepimiz için sağlıklı ve ışıldayan bir kış mevsimi olsun.

Yazının devamı...

Şimdi Anti Aging Moda

Eskiden kadınlığa en büyük adımdı makyaj yapmaya başlamak. Hem de öyle böyle bir makyaj değil. Yay gibi alınmış incecik kaşlar, belirgin kuyruklu çekilmiş eyelinerlar, takma kirpikler, kıpkırmızı boyanmış dudaklar, pembe pembe allıklar ve hatta dudak üstüne makyajla kondurulmuş bir ben.

Giyim tarzı da bu duruma ayak uyduruyor tabii; Dar kesim pantolonlar, kısa etekler, apartman yüksekliğinde topuklar...

Kadın olmanın sembolü iddialı makyaj ve giyim tarzı ile henüz 16, 17 yaşlarındaki genç kızlar orta yaş kadın görünümüne hızlı geçiş yapıyorlardı. Şimdiki genç kızlar ise kendi yaşlarının keyfini çıkarıyorlar.

Son dönemde ise bunun tam tersi; geri alınmış saatler gibi kadınlar da mümkün olduğunca daha genç görünme çabasında. Makyaj yapmamak, jean, spor ayakkabı, t-hsirt kombinleri yapmak, anti aging medikal estetik uygulamalarından faydalanıp yaşının en genci görünmek çabasında, yani şimdi anti aging moda oldu.

Eskiden 35’li yaşlarda ikinci çocuğu lisede okuyan kadınlar, şimdi belki de ilk bebeğine sahip olmanın planını yapıyor. Hal böyle olunca; makyajlar, giyim tarzı, saç modelleri hep uzun genç kızlık dönemini temsil eder tarzda olmaya başladı.

Yani şimdi kadınlar; alınmamış doğal kaşlar, modern kesimli dağınık saçlar, makyajsız temiz görünen bir yüz, rahat, spor kıyafetleri tercih ediyorlar. Tabii günlük sokak stilinden bahsediyorum, özel davetlerden değil.

Makyajla uğraşmamak için ilk başvurulan yöntem doğal tonlarda yapılan kaş kontürü, kalıcı dipliner ve doğal tonlarda dudak renklendirme uygulamaları. Bu uygulamalarla, dağınık bıraktığı kaşlarındaki seyrekliği en doğal tekniklerle kapatabiliyor, her gün kaş boyama zahmetinden kurtuluyor kadınlar. Üstelik boyamaktan daha doğal göründüğü için de, kontür yaptırmayı tercih ediyorlar. Takma kirpikler yerine kirpiğini daha yoğun gösterecek kirpik dibi renklendirme yaptırıyorlar. Yoğun, koyu rujlar sürmeyip, genç, sağlıklı görünen dudakları olsun diye kalıcı dudak renklendirmeye yaptırıyorlar.

Hal böyle olunca, doğallık yanlısı yeni nesil kadınları sabah uyanıp spor ayakkabısını, jeanini giyip, dağınık saçları ile dışarı çıkabiliyor. Hatta aklıma şu yeni trend jeanler geldi. Momjeanler mesela; istediğiniz yaşta giyin annesinin pantalonunu giymiş genç kız gibi hissettirebiliyor size :) aynı şekilde erkek arkadaşının jeanini giyen genç kız gibi görüneceğiniz boyfriend jean modası da var.

Yaşımız kaç olursa olsun asıl yaşımız içimizde hissettiğimiz. Ruhumuz genç, enerjik ve mutlu olduğu sürece, gelişen teknoloji ve trendler hissettiğimiz yaşı dışarıya gösterebilmemiz için hizmet ediyor bize.

Hep genç ve hep mutlu kalın.

Uzm. Aylin Çetinkaya

www.aylincetinkaya.com

www.instagram.com/aylincetinkayacom/

Yazının devamı...

Hydrafacial Cilt Bakımı

Son yıllarda sağlık sektöründeki gelişmelerin birçoğu teknolojideki gelişmelerden kaynaklı. Teknoloji doğru şekilde kullanıldığında hem sağlığımıza hem de güzelliğimize birçok fayda sunuyor.

Bu yazımda sizlere, daha sağlıklı ve genç bir cilde sahip olabilmek için teknolojinin bize sunduğu bazı yeniliklerden bahsedeceğim. Hiç kuşkusuz sağlıksız olmanın ve yaş almanın etkilerinin ilk görüldüğü yer cildimiz. Bu sebeple de cildimiz en değerli giysimiz. Aynaya ilk baktığımızda yüzümüzü görüyoruz veya biriyle ilk karşılaştığımızda ilk baktığı yer yüzümüz. Sabah uyandığımızda cildimiz kurumuş, kırışmış, rengi solmuş ya da sivilcelenmişse, o gün bizim için kötü başlıyor.

Peki sabahları aynada pırıl-pırıl, sağlıklı, bebek gibi bir yüzle karşılaşsanız gününüz nasıl başlar? Bu görüntü bizi hem fiziksel hem de ruhsal olarak etkiliyor. Bunun için cildimize düzenli olarak bakmamız, onu korumamız ve onunla ilgilenmemiz gerekiyor.

Yüzünü her gün sağlıklı ve bakımlı göstermek için sabah uyandığında makyaj yapan hanımlar çok iyi bilirler; bir gün makyajsız dışarı çıktığında, bir tanıdığı ile karşılaştığında “Hasta mısın, solgun görünüyorsun?” sorusunu ile karşılaşırlar. İşte bu sebepledir ki, makyaj hanımlarda bağımlılık haline gelir. Çünkü makyaj cilt kusurlarını gizler. Her gün evden çıkmadan mutlaka makyaj yapılır. Önce nemlendirici sürülür, sonra solgun cilt canlandırılır, renk eşitsizlikleri giderilir varsa sivilce izlerini ve kılcal kırışıklıkları kapatıp cildi pürüzsüzleştirecek bir fondötenle devam eder makyaj. Bittiğinde de bir ohh çekilip "Tamamdır, artık dışarı çıkabilirim" öz güveni ile birlikte atılır adımlar dışarı.

Ancak uzun süre sürekli yapılan makyajın yanı sıra gün içerisinde maruz kaldığımız güneş ve diğer UV ışınlar yaşlanmanın etkileri ile birleşince birçok olumsuz faktörü bir araya getirmiş oluyor. Sonuçta cildimizdeki gözeneklerin tıkanması ile ciltte sivilcelenme, yağ dengesizlikleri, siyah noktalar ve renk eşitsizliklerini arttırıcı etkiler giderek artar. İşte bu noktada cildimiz için derin bir temizlik ve tedavi vakti çoktan gelmiş demektir. 

Şimdi bazılarınız “ama ben cildimi her gün temizliyorum” diyebilir. Yüzeyden yapılan temizlik hiçbir zaman gelişmiş teknolojilerin sunduğu faydalara yetişemiyor maalesef. Bunun için Amerika'da son 8 yıldır üst üste dünyanın en iyi cilt bakım uygulaması seçilen Hydrafacial Cilt bakımından bahsedeceğim sizlere.

Hydrafacial nedir?

Amerikan cilt bakımı sistemi olarakta bilinen Hydrafacial cilt bakım cihazı sayesinde cildin nem ihtiyacını sağlayan kolajen, sıkılığını koruyan elastin ve canlı görünmesini sağlayan vitaminler cilde geri kazandırılıp cildin parlaması, nemlenmesi ve tazelenmesi sağlanıyor. 

Çalışan hanımlar için işinden çıkıp güvendiği bir kliniğe gidip yaklaşık 1 saat içinde yaptırabilecekleri kolay ve etkili bir cilt bakım uygulaması. "Güvenilir klinikler" diyorum çünkü, her zaman en iyi olan ve talep edilen taklit edilebilir olduğundan, orijinal Hydrafacial olmayan bu işlemin birçok taklidi mevcut. Bu konuda dikkatli davranarak cilt sağlığınızı riske atmayın, kaş yapayım derken göz çıkarmayın.

Hydrafacial aşamaları?

Amerikan FDA onaylı orijinal Hydrafacial medikal cilt bakımı işleminde cilt tipinize uygun ürünler seçilir ve 3 aşamalı yoğun bir cilt bakımı uygulanır. Düzenli olarak uygulanan hydrafacial cilt bakımı ve tedavisi cildinizin daha genç ve parlak görünmesine katkı sağladığından günlük makyaj ihtiyacınızı da azaltacaktır. Doğru ürünlerle uygulanan hydrafacial cilt bakım ve tedavisi ile cildinize kapanan gözeneklerden dolayı yerleşen ve artmaya doğru giden kırışıklıklar azalır, sivilce izlerinin tedavisi sağlanır. Cilt bakımı ile renk eşitsizlikleri giderilip ciltte canlılık düzenli hale getirilir.

Yaşlanmanın etkilerini geciktirmek için cildinize bakmayı ihmal etmeyin. İleriki yazılarımda cildimiz için gelişen teknolojilerden nasıl faydalanacağımızı anlatmaya devam edeceğim. Bir sonraki yazımda görüşünceye kadar sevgiyle ve güzellikle kalın.

 

Yazının devamı...

Dudaklarınız Kaç Yaşında?

Yaş aldıkça yüzümüz, göz çevremiz ve alnımızda oluşmaya başlayan çizgiler, dudaklarımızda da oluşmaya başlıyor. Zamanla dudaklarımızda kırışıklıklar başlıyor, nemliliği azalıp kuruyor ve rengi soluyor. Yaşın yanı sıra, vitamin eksiklikleri, demir eksikliği, geçirilen rahatsızlıklar, hatalı kullanılan kozmetikler ve genetik faktörler de dudakların solmasında etken olabiliyor. Bir de uçuk çıkartan bir bünyeniz varsa, uçuk çıkan yerlerde bölgesel renk kayıpları oluşuyor ve çerçeve hattı bozulan dudaklar yaşlı ve solgun görünüyor.

Günümüzde cilt gençleştirmeye yönelik bakım ve tedaviler oldukça yaygın. Cilt altına enjekte edilen vitaminler, nem kazandıran hyalüronik asit enjeksiyonları, sürece yardımcı olarak kullanılan medikal estetik cihazları ile cilt gençleşme yönünde iyi sonuçlar alınabiliyor. Dudaklara da kırışıklığını gidermek, kaybettiği nemini geri kazandırmak üzere gençleştirme uygulamaları, nemliliğini arttırmak üzere hyalüronik asit enjeksiyonları yapılabiliyor. Bununla beraber dudağın kaybolan çerçeve hattı, solan rengini geri kazandırmak üzere tek bir yöntem uygulanabiliyor: “Kalıcı Dudak Renklendirme Mikropigmentasyon İşlemi”. Dudağa geri kazandırdığı renk canlandırma ve kaybolan çerçeve hattını geri kazandırma etkisi ile bu uygulamaya, “Dudak Gençleştirme” deniliyor.

Bu işlem tek kullanımlık mikro iğnelerle, dudağın en üst deri tabakasının altına pigment yerleştirme yöntemi ile yapılıyor. Şimdi ilk aklınıza gelen “acılı bir işlem mi” sorusu olmalı. Uygulama öncesi dudağa anestezi kremi sürülüp bekletiliyor. Bu sayede uygulama sorasında rahat etmeniz, acı hissetmemeniz sağlanıyor.

Dudağınızın kaybolan çerçeve hattının simetrik bir şekilde geri kazanılması için uygulama öncesinde dudak kalemi ile ön çizim yapılıyor. Çizim içerisine seçilen renk eşit şekilde yerleştiriliyor.

Seçilen renk dedim çünkü renk alternatifleri oldukça fazla. Bu yanıyla da hanımlar tarafında çok sevilen bir uygulama. Yani ister kendi dudağınızın kaybolan rengini yerine getirecek en doğal dudak tonlarını tercih edin, isterseniz de, dudaklarınızın hiç sahip olmadığı, eskisinden daha canlı görünecek daha belirgin tonları seçin, tercih sizin elbette.

Bu yönüyle, ruj kullanmak istemeyen, doğal tonlarda ama bakımlı, genç dudaklara sahip olmak isteyen hanımların son dönemde çok rağbet ettikleri işlem dudak renklendirme. Peki ne kadar zamanda işlemi tekrarlamak gerekiyor, yani işlem ne kadar süre etkili derseniz; ortalama etki süresi 2 yıl.

İlk andaki canlı rengi uzun süre kullanmak isterseniz yılda bir kez tekrarlayabilirsiniz. Bu kadar uzun süre hanımları mutlu eden uygulama tüm süreci dahil toplam 1 sattte yapılabiliyor. Eminim işlem sonrası şişme kızarıklık oluyor mu acaba diye düşünüyorsunuzdur; İşlemin hemen bitiminde, dudakta bir miktar ödem olabiliyor ama 1 saat kadar sürede geçiyor, yani işlemin hemen sonrası sosyal yaşamınıza devam edebiliyorsunuz. Çalışan hanımlar öğle arasında da bu uygulamayı yaptırabiliyorlar.

Yaşımızı ele veren dudakları gençleştirme etkisi ile, dudak pigmentasyonu uygulaması; yüz gençleştirmeye yönelik yapılan ameliyatsız estetik uygulamalarının önemli bir parçası olarak değerlendiriyor.

Genç görünümü korumak ve güzel yaş almak için bakımlarınızı planlarken dudaklarınızın yaşınızı ele verdiğini asla unutmayın.

Sevgiyle ve güzellikle kalın.

Uzm. Aylin Çetinkaya

www.aylincetinkaya.com

www.instagram.com/aylincetinkayacom/

Yazının devamı...

Yüz Tipine Uygun Kaş Modeli

Birbirine yakın gözlere sahipseniz kaşlarınızın arasını bir miktar açabilirsiniz. Tam tersi geniş yüzlü ve göz aralığını geniş ise kaşlarınız bir miktar birbirine yakın olabilir. Eğer küçük gözlere sahipseniz, kaşlarınızı inceltip yay biçiminde almayın. Bu model, gözlerinizi olduğundan küçük gösterir. Tersine biraz kalınlaştırıp şakaklara doğru uzatabilirsiniz.

İRİ VE YUVARLAK GÖZLERDE KAŞ TASARIMI

Gözleriniz biraz iri ve yuvarlaksa kaş kavisinizi biraz indirip kalınlaştırın. Üstten alınan kaşlar kaşınızın inmesini sağlar. Kalın ve bir sıra inen kaş, göz üzerinde gölge oluşturup, göz yuvarlaklığını kamufle ederek daha badem göz etkisi verebilir.

Çok kısa kaşlar yüzünüdeki ifadeyi zayıflatır. Altın oran ölçüleri ile kaşlar olması gereken uzunlukta olduğunda ifade netleşecektir.

Yaş ilerledikçe göz kapaklarında gevşeme oluşur. Bu gevşeme sonucu kaş ve göz arasındaki mesafe daralır. Eğer kaş yoğunluğunuz yeterli ise, kaşınızı alttan bir sıra alın. Kaş bir sıra yukarı kalkmış olacak, göz kapağınız açılacak ve bu sizi daha genç gösterecektir. Düşük göz kapaklarında kaşlar mutlaka yüksek olmalı. Kaş uçlarınız aşağı doğru ise, biraz aşağı düşen kısımdan kaş alabilirsiniz, fazla alınırsa kaşınız yapay ve agresif bir şekilde yukarı doğru çekik görünebilir.

Kaşlarınızı yalnızca alt iç kısımdan almayın. Aynı bölgeden uzun süre alınan kaşlar zamanla küsebilir ve bu kaşlara zamanla yay gibi yuvarlak bir görünüm verir.

Mümkün olduğunca kaşlarınızı boyamaktan kaçının. Uzun süre kimyasal ve kozmetik içeriğe maruz kalmak kaşları dökebilir.

Kaşlarınız çok sert, uzun ve kalın olmadığı sürece makas kullanmamaya çalışın. Kaşları kesmek genel olarak doğal görüntüyü bozar. Şekil vermekte zorlanacağınız kadar kalın telli ve inatçı kaşlarınız varsa, kaş fırçası yardımıyla kaşınızı aşağı doğru tarayın, ince uçlu bir makasla uçlarından kesin ve tekrar yukarı doğru tarayın. Bu, doğallığı bozmadan kaşlarınızı kısaltmanızı sağlar. Ayrıca kaşlarınızı şekillendirmek ve aşağıya düşmesini engellemek için kaş lifting (keratinle kaş kıvırma) yaptırabilirsiniz.

Kaşlarınızı kökünden değiştirmeye kalkmayın. Kaşlar kendi doğal yapısı korunarak şekillendirilmeli ve mutlaka kendi yönünde alınmalı. Aksi takdirde köklerinde batık ve pürüzlü bir görünüm olabilir.

Son dönemde herşeyde olduğu gibi kaşlarda da doğallık ön planda. Alınmamış görünümlü, dağınık, ince olmayan kaşlar beğeniliyor. Siz siz olun, kaşlarınıza iyi bakın.

Bir sonraki yazımda tekrar görüşmek üzere.

Sevgiyle be güzellikle kalın.

Uzm. Aylin Çetinkaya

www.aylincetinkaya.com

www.instagram.com/aylincetinkayacom/

Yazının devamı...

Göz Makyajına Pratik Çözüm

“Gözler kalbin aynasıdır” diye boşa denmemiş! Yüzümüzde en farklı makyaj uygulamalarını yapabildiğiniz bölge gözlerimiz.

Hanımların gözleri ile ilgili en büyük şikayetleri ise; yaşla beraber ya da genetik sebeplerle, göz kapaklarının düşmesi. Genetik olarak da, dış kısmı aşağı doğru bakan düşük göz yapısına sahipseniz (-ki bu bir çok hanımın sahip olduğu bir durum ) bu durumda gözlere makyaj yapmak günlük bir uğraşı haline geliyor.

Göz kapağında yukarı doğru yapılan eyelinerlar gözleri daha kalkık ve iri göstermek için en iyi yöntem.

Uygulaması çok zor olmasa da, bunu her gün tekrar tekrar yapmak oldukça güç. Bir de yapıldıktan sonra ter, nem, göz yaşı gibi sebeple sürekli tazelemek gerekiyor. Kalıcıcık süresi en uzun olan kozmetik eyeliner ürünleri bile, gün sonuna kadar net kalamıyor. Göz kapakları düşük olan kişilerde sürülen eyeliner göz kapağına temas ettiği için kısa sürede bozulabiliyor.

Son dönemde hanımları bu dertten kurtaracak en etkili çözüm, mikropigmentasyon yöntemi ile yapılan kalıcı eyeliner uygulaması.

Nasıl oluyor bu uygulama derseniz; Kalıcı eyeliner uygulaması, tek kullanımlık mikro iğne ile, göz kapağı üzerinde uygulanan ve ortalama 2 yıl kalıcılığı olan bir makyaj uygulaması. İşlem sırasında deri altına yerleştirilen pigment; terden, nemden, sudan etkilenmiyor, kalıcı çözüm sağlıyor.

Sabah uyanıyorsunuz gözleriniz belirgin, sağlıklı ve güzel görünüyor. Üstelik organik pigmentlerle, steril ortamda ve tecrübeli uzmanlarca yapılan uygulamanın hiç bir zararı yok. Derinin en üst tabakasına yapılan uygulama öncesinde göz kapağına anestezi kremi uygulanıyor ve işlem süresince herhangi bir acı hissedilmiyor. Gözleriniz kapalıyken yapılan uygulama, ortalama 30 dakikada tamamlanıyor.

İşlemin hemen bitiminde hassasiyetten kaynaklanan hafif bir şişlik olabiliyor ancak bu durum 1 saat içerisinde geçiyor. Kalıcı eyeliner işleminin kozmetik ürünlerle yapılan makyaja göre bir diğer avantajı, makyaj kalemleri ile yapılan eyelinerda kirpik dibine boya yerleştirilemezken, kalıcı yapılan bu uygulamada kirpik araları da kalıcı olarak boyandığından, makyajdan daha doğal bir kirpik yoğunluğu görünümü elde ediliyor.

Makyajsızmış gibi görünen doğal bir göz üstü belirginliği oluşuyor.

Yüz tipine uygun doğrı tasarım yapıldığında düşük gözler daha kalkık, küçük gözler daha iri, daha çekik gösterilebiliyor. Birbirine yakın gözleri daha ayrık ve uzak göstermek mümkün, yine aynı şekilde birbirinden uzak gözleri yakınlaştırmak mümkün olabiliyor.

Seyrek kirpik ve düşük gözlerinden şikayetçi hanımlar bu işlem sayesinde uzun süreli olarak daha belirgin göz şekline ve daha canlı bakan gözlere sahip olabiliyor. Eskiden yapılan sürme gibi etki de verilmesi mümkün.

Bu yönüyle bir kozmetik makyajdan daha ziyade, göz estetiği olarak da değerlendirilebilir bu uygulama.

Kalınlığı, inceliği, şekli her göz yapısında farklı olarak belirleniyor. İşlem öncesi mutlaka bir ön çizim yapılıp, nihai şekle karar veriliyor. Üstelik renk alternatifleri mümkün. Tabii günlük kullanıma uygun olması sebebiyle en çok tercih edilen renk siyah.

Bu sebeplerle kalıcı eyeliner uygulaması doğal makyajı tercih eden hanımlar tarafında özellikle isteniyor. Öyle ki, çalışan hanımlar bir saatlik öğle yemeği arasında bile bu uygulamayı yaptırıp işlerine dönebiliyorlar.

İşlem her mevsim yapılabiliyor.

İşlemden sonraki ilk 1 hafta deniz, havuz, saunaya girilmemesi öneriliyor. Makyajdan sıkılanlar, göz makyajı yapmak isteyip de tam istediğini yapamayan, her gün tekrar tekrar bunu yapmaktan sıkılan hanımların imdadına yetişen bu işlemi, özellikle yazın şiddetle tavsiye ediyorum. Deniz, havuz, sıcaktan etkilenmeyen kalıcı göz güzelliğini kim istemez ki?

Yazının devamı...

Kıl Tekniği Kaş Nedir?

Son dönemde hanımların etrafta sıkça duyduğu, sosyal medyada fotoğraflarını gördüğü bir uygulama "Kıl Tekniği Kaş". Konuya pek aşina olmayanlar için “ Kaşlara kıl ekimi mi yapılıyor?” sorusunu akla getirse de, durum tam olarak böyle değil.

Sağlıklı ve canlı bir yüz ifadesi için kaşlar çok önemli

Kaşlar yanlış alımlar, geçirilen bir takım rahatsızlıklar, kullanılan ilaçlar, kozmetik ürünler, genetik faktörler ve tabii yaşla birlikte dökülür ve seyrelir. Kaşları seyrelen hanımlar, yüzlerinin daha solgun, sağlıksız göründüğünü düşünür ve kaşlarını boyamaya başlarlar.

Kaşları boyamak, hem profesyonel bir görüntü olmadığı, hem de sürekli vakit alan bir işlem olduğu için bir süre sonra bu iş hanımlara yorucu gelmeye başlar ve bu işlemi kalıcı yaptırmaya karar verirler. İşte hanımların bu durumda başvurdukları yöntem kaş kontürü kalıcı makyaj uygulamalarıdır. Yaklaşık 15 yıldır yaygın olarak yapılan kalıcı makyaj kaş kontörü uygulaması önceleri koyu ve belirgin şekillerde yapılıyordu. Dövme gibi yıllarca kalıcı oluyordu. Bu nedenledir ki, bu tekniğe zamanla “dövme kaş” denildi.

Yeni dönemde her şeyde olduğu gibi, güzellik, makyaj ve bakım alanında da doğallık ön plana çıktı. Eski yoğun, koyu makyajlar yerine daha hafif, doğal görünen makyajlar tercih ediliyor. Hatta no-makep selfieler günümüzün trendi. Hal böyle olunca; kaşlarda da ince alınmış, kavisli, belirgin şekiller demode oldu. Bunun yerine hiç alınmamış, inceltilmemiş, keskin hatları olmayan, doğal görünen kaşlar tercih ediliyor. İşte bu sebeple kalıcı kaş kontörü uygulamalarında da eski tip “dövme kaş” yerine, yeni dönemde gerçek kaşa en yakın görünümü veren “kıl tekniği” işlemi tercih ediliyor.

Kıl tekniği kaş nasıl yapılıyor?

Gerçek kaş görünümüne en yakın; kendi kaşımız gibi görünen, kıl şeklinde çizimlerle yapılan uygulamaya “kıl tekniği” deniliyor. Önce kaşın altın oran ölçüleri alınıyor. Kişiye özel, yüz ve göz yapısına uygun, ideal kaş şekli belirleniyor ve kaş kalemi ile tasarım yapılıyor. Karşılıklı onaylanan taslak kaş şeklinin içine tek kullanımlık mikro iğne ile, kıl şeklinde çizim yapılıyor. Belirlenen kaş şeklini boyayarak yapılan eski teknik yerine, gerçeğe yakın kaş görünümü vermek için kıl şeklinde minik çizimler yapılıyor. İçi tamamen boyanmış kaşlar yerine, kaşın içinde kıl varmış gibi çizim yapıldığından, gerçeğe daha yakın bir kaş görünümü elde ediliyor. Yaklaşık 20 dakika içinde tamamlanan işlemle, mevcut kaşlar ile ayırt edilemeyen doğallıkta bir görünüm elde ediliyor. Bundan kaynaklı ki, son dönemde en çok başvurulan yöntemlerden biri kıl tekniği uygulaması. Bir de doğal renk tonları ile yapıldığında uygulamanın yakın mesafeden bile gerçek kaş görünümünden ayırt edilmesi oldukça zor.

Tabii işlemin bu kadar doğal görünmesinde, işlemi yapan uzmanın bilgili, tecrübeli ve yetenekli olması çok önemli bir etken. Gerçek kaşların renginde, inceliğinde, yönünde ve şeklinde kıl çizimi yapmak gerçek anlamda bir yetenek gerektiriyor. Bu yüzden bu işlemi yaptıracak olan kişilere en büyük tavsiyem, işlem yapılacak olan yer ve işlemi yapacak uzman ile ilgili araştırma yapmaları ve mutlaka bilgi ve tecrübelerinden emin olmaları. Gerçek anlamda doğal ve hijyenik ortamda yapılması gereken işlemden mutlu olmak için bu detaylar çok önemli.

Kalıcılık süresi ortalama 1 yıl

Kaşlarının seyrekliğinden şikayetçi olup, her gün kaşlarını boyamaktan mutsuz olan, koyu ve yapay olacak diye kalıcı kaş kontürü yaptırmaktan korkan hanımlar için ideal çözüm kıl tekniği kaş kontürü uygulaması. Bu sayede hem kaşlarınızı boyamaktan kurtulur, hem de kaşlarınızın doğal görünümünü kaybetmeden ve eskisinden daha çok beğenerek kullanabilirsiniz. Bir cihaz ve ucunda mikro iğne bulunan bir kalem ile yapılan bu işlemin kalıcılığı ortalama 1 yıl.

Kaşlarının daha yoğun, kaş farı sürmüş gibi görünmesini seven hanımlar için de yeni teknikler var. Dövme kaş görünümü kadar koyu ve belirgin olmayan ama bir miktar kaş farı sürülmüş gibi makyajlı görünüm veren “pudralama tekniğini" ileriki yazılarımda detaylı olarak anlatacağım.

Bir sonraki yazımda tekrar görüşmek üzere.

Sevgiyle ve güzellikle kalın.

Uzm. Aylin Çetinkaya

Kalıcı Makyaj ve Güzellik Uzmanı

www.aylincetinkaya.com

www.instagram.com/aylincetinkayacom/

Yazının devamı...

© Copyright 2025

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.