Beğendiğim erkekler Antonio Banderas
Beğendiğim erkekler Antonio Banderas
Bir genç arkadaş, "Banderas kelimesi bana, `Bandıra bandıra ye beni'yi hatırlatıyor" dediğinde, "Bunu duymamış olayım" dedim, "Kadınlar beğendikleri erkekler için böyle laflar etmezler. Sakince ve olgunca hatta beğendiğini bile çaktırmadan, öylece bakarlar. Yakalarsam, makalarsam gibi sözler 'kaka erkeklere' mahsustur!"
Banderas beğendiğim erkekler listeme girdi ama keskin bakışları için değil, yaşam öyküsünü dinledikten sonra girdi. Kararlı, inatçı kişiliğini çok beğendim. Bir de tabii Melanie Griffith'in ondan söz ederkenki aşk dolu gözleri etkiledi beni.
Bir Amerikan kanalında kendi ağzından yaşam öyküsünü dinliyoruz. Aksanlı ama çok sevimli ingilizcesiyle anlattığı hikayesi şöyle; 1960 yılında Malaga'da doğuyor. Gençlik yıllarında iyi ve şöhretli bir oyuncu olmayı kafasına takıyor. 20 yaşında Madrid'e gidiyor ve tiyatroda çalışmaya başlıyor. İnanılmaz bir tempo ile çalışıp, İspanya'da ün kazanıyor ama bu ona yetmiyor ve Hollywood'a gidiyor. İspanyol menajerine orada sorulan ilk soru şu; "İngilizce biliyor mu?" Menajeri "evet biliyor" diyor. Ama Banderas yapımcılarla konuştuğunda ortaya çıkıyor ki, İngilizce bilmiyor... Yapımcı kendisine yalan söylendiği için kızıyor. Banderas "İngilizce bilmiyordum ama bildiğim tek şey vardı, bunu yapabileceğimi bilmek" diyor. Ve üç ay içinde mükemmel derecede ingilizce konuşmaya başlıyor. İnanılmaz bir hızla şöhreti yakalıyor.
Melanie Griffith ondan söz ederken, yüzündeki sevgi ifadesi muhteşem. Bütün kadınları kıskandıracak biçimde mutlu mutlu gülüyor. "13 şubat 1985'de tanıştık, 1996'da beş aylık hamileyken evlendik. Ben onsuz o bensiz yaşayamayız gibi geliyor bana" diyor. Melanie'nin annesi Hitchcock oyuncularından Tippi Hedren de onlar için şunları anlatıyor; "Her anne yaşı kaç olursa olsun, kızını mutlu görmek ister. Onlar çok mutlular. O, Melanie'nin ve kendi çocuklarına çok iyi bakıyor. Her akşam eve Noel Baba gibi geliyor." Sunucu programın sonunda Banderas'a "mutlu musun?" diye soruyor. Banderas, "ben mutluluğa değil, sevince inanırım. Mutluluk aptal insanlar içindir" diyor. Bu cevap bana çok zekice geliyor. Çok çalışarak istediğini elde ettiği için, sevgilisini on yıldır böylesine mutlu ve aşk dolu tutabildiği için, sevimli ve esprili olduğu için, üstelik çok da yakışıklı olduğundan, onu beğeniyorum.
İnsan dramı ile eğlenmek
"Kızgın aşıkların savaşı" adlı programı Jerry Springer sunuyor. İşte adı üstünde, birbirine kızmış çiftler bu programda yanyana getiriliyor. İzlediğim tüm programlardaki kızgınlık nedeni, koca - karı - aşık üçgeni üzerineydi.
Genellikle aldatılan eş ile sevgili ortak erkekleri yüzünden kavga ediyor, birbirlerine inanılmaz küfürler yağdırıyorlar. Sözleri bip bip'lerle kesiliyor. Arada bir dayanamayıp saldırıyorlar. Bu esnada iriyarı bodyguard'lar araya giriyorlar. Birden ortaya koca çıkıyor. Her iki kadın da onun aslında kendisini sevdiğini ve diğerinden nefret ettiğini kanıtlamaya çalışıyor. Erkekler salona büyük bir sırıtış ve gururla geliyorlar. Birisi üç gün önce karısıyla yattığını, dün akşam da sevgilisinin yanında olduğunu söylüyor. İki kadın da bundan mutlu oluyor...
Bir başka üçlüde, sevgili hamile kalmış... Karısı da "ben de hamileyim" diye böbürleniyor. İki kadın birbirlerine vuruyor... Seyirciler ise bir arena'da gibi bağırıp çağırarak bir o tarafı, bir bu tarafı alkışlıyor.
Bir kocası bir de sevgilisi olan inanılmaz derecedeki şişman kadına Jerry neden iki erkekle birlikte olduğunu soruyor; kadın, "bilmiyorum, ama ikisiyle de ilgileniyorum" diyor. Bu arada iki adam bembeyaz olmuş yüzleriyle, soluksoluğa birbirlerine saldırıyor. Sahnede ciddi dramlar yaşanıyor, halk alkış kıyamet, gülüp eğleniyor. Ve aldatılmış kadınlar, erkeği terk etmek yerine, rakibine kaptırmamak için savaşıyor...
Ne dersiniz? Tam bize göre değil mi?
Buruşmayan çarşaflar
Bilemiyorum ki, yıllar sonra bile "yatak çarşaflarını buruşturarak sonuçlanan sevişmeler" olabilir mi? Olmuyorsa bunda bir suç ve suçlu aranmalı mıdır?
Paparazzi kızları...
Tiyatro ve filmler üzerine
Omuz omuza, Mesajınız Var, Hayat Güzeldir, Benim Adım Joe... Hiçbirinde sıkılmıyorsunuz ama tümünü görmeye zamanınız yoksa, Hayat Güzeldir ile Benim Adım Joe'yu önerebilirim size... Yeryüzünde "sıradan insanlar"da var ve onlar neler yaşıyorlar? Bu soru sizin için önemliyse, JOE'nun yaşamını izleyin derim.